İran cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaları onaylanan yedi aday, kötü yönetim suçlamalarının yapıldığı ilk münazaranın ardından toplum, kültür ve siyaset başlıklı üç dosyaya ilişkin planlarını sunmak amacıyla televizyon ekranlarında ikinci kez karşı karşıya gelecekler. Öte yandan İranlılar, Mayıs 2018’den bu yana ABD’nin uyguladığı yaptırımlarla daha da şiddetlenen ekonomik kriz ve zorlu hayat şartlarından şikayetçiler.
İran’da geçtiğimiz hafta Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin (AKK) cumhurbaşkanlığı adaylığında öne çıkan isimlerin adaylığa uygun olmadıkları bahanesiyle seçimlere girmelerini engelleme kararının ardından adeta bir bölünme yaşarken ilk münazaraya yönelik eleştiriler, adayların seçim kampanyalarına gölge düşürdü. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümetinin yönetimindeki resmi haber ajansı IRNA’nın dün yayınladığı ilk münazaranın sonuçlarına ilişkin haberinin hedefinde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in yetkisi altındaki İran Devlet Televizyonu vardı.
IRNA haberinde, “Münazaranın ülkenin siyaset sahnesindeki yankıları halen devam ediyor. En çok münazaranın yöntemi ve bazı adayların performansı eleştiriliyor” ifadelerine yer verdi.
İran televizyonunda yapılan kısa bir açıklamaya göre adaylar bugün, gelecek Cumartesi günü yapılması planlanan üçüncü ve son münazara öncesinde sosyal, kültürel ve siyasi meselelerin ele alınacağı ikinci münazaraya katılacaklar.
Muhafazakarların önde gelen ismi, Uzmanlar Meclisi’nin ikinci adamı ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) Üyesi Muhammed Ali Muvahhidi Kirmani, adayları müzakereler sırasında rakiplerine hakaret etmeye devam etmeleri halinde adaylıklarının veto edilebileceği konusunda uyardı. İran’ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı, Muvahhidi Kirmani’nin yaptığı açıklamada, “Adaylar, bir günde AKK tarafından adaylıklarının reddedilmesiyle karşı karşıya kalabilirler” dedi. Mehr, Muvahhidi Kirmani’nin adayları AKK tarafından adaylıklarının reddedilmesi halinde bu dünyada rezil rüsva olma, ahirette ise ilahi azapla karşı karşıya kalma konusunda uyardığını bildirdi.
Bu gelişme, Hamaney’in, adaylık başvurusunda bulunanların adaylığa uygun olup olmadıklarının değerlendirilmesi sürecinde ‘adaletsizlik yapılmasını’ ve adaylık dosyalarının incelenmesi süreciyle ilgili bilgilerin internete sızdırılmasını eleştirmesinden üç gün sonra yaşandı.
Öte yandan adaylık başvurusu reddedilen önemli isimlerden biri olan İshak Cihangiri de adaylar arasında yapılan münazarayı eleştiren yetkililer arasına katıldı. Münazarayı eleştirmek için İran’da 2009 yılından bu yana yasaklı olan Twitter hesabını kullanan Cihangiri, adayların münazara sırasında söylediklerinin yanı sıra İran Devlet Televizyonu’nun ortaya koyduğu münazara yöntemini de eleştirdi.
Cihangiri, tıpkı diğer hükümet yetkilileri gibi adayların ABD yaptırımlarının ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının İranlılar işsizlik oranlara ve zoru hayat şartlarına olan etkisini göz ardı etmelerini eleştirdi.
Kovid-19 salgının patlak vermesinden üç ay önce İran, benzin fiyatlarına yüzde 300 oranında zam yapılmasına dair ani bir kararın alınmasının ardından Kasım ayı ortalarında protesto gösterilerine tanık oldu. Yetkililer protestoları bastırmak için güç kullandı. Bu, Hasan Ruhani’nin 2017 yılında ikinci kez seçilmesinin ardından yaşanan ikinci protesto dalgasıydı. İşsizlikle mücadele ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi vaatleri, Ruhani’nin 2017 yılında cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecindeki seçim kampanyasının en öne çıkan sloganlarından biriydi. Ancak yükselen fiyatlar ve Ruhani’nin ikinci döneminin ilk aylarında hayat şartlarının bozulması, orta sınıf ve altındakileri Aralık 2017’nin sonlarında öfkeli protesto gösterileri düzenlemeye itti. Bu gelişmeler, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini ve İran’a yeniden ekonomik yaptırımlar uygulanmaya başlandığını açıklamasından beş ay önce yaşandı.
İlk tartışmada hükümet, muhafazakar adayların döviz piyasasını kötü yönettiği, bütçe açığını kapatmak için piyasalara müdahale ettiği ve ‘halkın cebine elini soktuğuna’ dair çok sayıda suçlamayla karşı karşıya kaldı.
Ruhani hükümetindeki üst düzey yetkililer, ülkedeki mevcut ekonomik durumu ‘ekonomik savaş’ veya ‘İran halkına karşı ekonomik terörizm’ olarak niteledikleri ABD yönetiminin uyguladığı yaptırımlara bağlıyordu.
Cihangiri, Twitter hesabından attığı tweetlerle Ruhani’nin yönetim performansını savundu. Cihangiri tweet zincirinde, “Beş (muhafazakar) aday, kötüleşen ekonomik durumu sadece hükümete mal ettiler. İran nükleer dosyasının 2006 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) intikal etmesinden kimin, hangi ekibin ve hangi akımın sorumlu olduğunu, ülkenin omuzlarına yüklenen ağır harcamaları söylemediler. Ruhani yönetiminin İran’ı yedinci bölümden nasıl çıkardığını, yaptırımlardan nasıl kurtardığını, 2016’da yüzde 12’lik ekonomik büyüme elde ettikten sonra ikinci Ruhani hükümetinin nasıl kurulduğunu da söylemediler. Trump’ın 2018 yılında nükleer anlaşmadan çekilmesi ve İran’a ağır ekonomik yaptırımlar uygulamasıyla halkın karşı karşıya kaldığı ekonomik baskıyı dile getirmediler. Eğer amaç ülkenin gerçek sorunlarını anlamak, sloganlardan ve siyasi propagandadan uzak çözümlerse, bakanların iddialara cevap vermelerine fırsat tanınması ve uzmanların görüşlerinin alınması gerekiyor” yazdı.
Öte yandan reformistlerin cumhurbaşkanı adayları arasında yer alması beklenen, ancak daha sonra vazgeçen önde gelen isimlerinden Muhammed Rıza Arif ise televizyon ekranlarından yayınlanan münazaraya ‘ahlaki çöküş’ eleştirisinde bulundu. İran’ın yarı resmi ajansı ISNA, Arif’in ilk münazarayı bir tür ahlaki başarısızlık olarak nitelediğini, tartışmada her şeyden önce ahlaki çöküşün gözler önüne serildiğini söylediğini aktardı.
ISNA’nın haberine göre Arif, “Cumhuriyet, seçici okumaların gölgesinde kaldığında ve halk haklarına meydan okuduğunda, ahlaki ve insani İslam marjinalleştirilir” ifadelerini kullandı.
Hükümet Sözcüsü Ali Rebii ise Ruhani yönetimine yönelik ‘suçlamaları’ İran gazetelerinden birinin ön sayfasında, “Adayların suçlamalarına cevap verme fırsatı tanıyın” başlığı altında eleştirdi. Yedi adayın fotoğrafının üstüne “Hükümetin yokluğunda hükümete saldırı” yazısı dikkat çekti.
İran’ın yarı resmi gazetesi Jomhouri İslami ise hem adayların hem de münazaranın aynı zayıflıkları gösterdiğini yazdı. Münazaraya gelen olumsuz tepkilere dikkati çeken gazete, haberinde, “Münazara ilişkin görüşlerin iki ortak noktası vardı. Birincisi adayların beklenenden zayıf olmaları, ikincisi televizyondaki tartışmanın içeriğinin ve çerçevesinin oldukça dar olmasıydı” ifadelerine yer verdi.
Gazete, ABD tarafından geçtiğimiz yılın başlarında Bağdat’ta gerçekleştirilen bir hava saldırısında öldürülen Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarının beyni General Kasım Süleymani adına kurulan Kasım Süleymani Vakfı Başkanı ve Süleymani’nin kızı Zeynep Süleymani’nin, Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi’nin seçim kampanyasını desteklediğine dair haberleri yalanladığını aktardı. Gazetenin DMO’ya yakın bir haber ajansından aktardığı bilgilere göre Zeynep Süleymani yaptığı açıklamada, “Sayın Reisi’nin seçim kampanyasında yer aldığım iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Daha önce de söylediğim gibi General Süleymani’nin ailesi cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir adayı desteklemeyecektir” dedi.
Sazendegi gazetesi ise ön sayfasında, cumhurbaşkanı adaylarından Abdunnasır Himmeti’nin kampanyasına verdiği desteğin teyit eder şekilde yayınladığı seçim afişleriyle adeta eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin partisinin medya platformunu andırıyordu.
Haşimi Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi, eski Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Himmeti’ye destek verilmesi çağrısında bulundu. Hükümetin uluslararası kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele kuruluşu FATF’ye (Mali Eylem Görev Gücü – Financial Action Task Force) katılma projesini engellemedeki rolleri nedeniyle muhafazakarların hükümete yönelik eleştirilerini küçümseyen Rafsancani’nin kızı AKK’yı seçimlerde Reisi’nin önünü açmakla suçladı ve diğer muhafazakar akımdan adayların, bunun için ‘kalkan’ görevi gördüklerini söyledi.
Reformistlerin, Himmeti’yi ya da diğer rakibi Muhsin Mihralizade’yi destekleyebileceklerine işaret eden Faize Haşimi, reformist akımın seçimlerde herhangi bir adayı desteklememe fikrinden geri adım atabileceklerini düşündüğünü belirtti.
Reformist çizgide yayın yapan Şark Gazetesi manşetinde, münazaranın çekişme amaçlı olup olmadığını sorguladı. Gazete, münazarayı ‘hayali vaatler savaşı’ olarak niteledi. Hemşehri Gazetesi, ekonomi konulu münazarada ‘en büyük kaybedenin’ ekonomi olduğunu yazdı. Hamaney’in uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin ofisine yakınlığıyla bilinen Farheekhtegan Gazetesi, münazara sırasında çekilen ve yedi adayın ortasında İbrahim Reisi’nin başının dik, diğer altı adayın ise yere bakıyormuş gibi göründükleri bir fotoğraf yayınladı. Muhafazakar çizgideki Vatan Emruz Gazetesi ise “Ruhani’ye hayır” manşetiyle hükümete yönelik eleştirilere desteğini dile getirdi. DMO’ya yakın Civan Gazetesi de münazarayı planlar arasında bir rekabet olarak değerlendirdi. Reformculara yakın Arman gazetesi, manşetini bir uzmanın münazaraya ilişkin değerlendirmesinden alıntılanan, “Dağ yine bir fare doğurdu” başlığıyla yayınladı.
şarkulavsat