Orta Asya cumhuriyetlerinde hareketlilik artmış durumda. ABD Başkanı Donald Trump, olası ikinci döneminden önce Afganistan’dan çekilmek istiyor.
Bu sırada Çin’in bölgeye yönelik ilgisinde bir artış gözleniyor.
İran ise, denizlere kıyısı olmayan bu ülkelere tuzak kurmayı sürdürüyor.
Bu ülkeler, radikal hareketlerin artışından endişe duyuyor. Her alanda geri kalmış durumdalar, altyapıları perişan halde ve vatandaşlarına onurlu bir yaşam sunmaktan acizler.
Tacikistan üç yıl içinde radikalizm yanlılarına ait olduğu düşünülen iki bine yakın caminin kapısına mühür vurdu. Bu camiler arasında Kocand (Khujand) şehrindeki en büyük cami de yer alıyordu. Bu mescitler ve camiler devlet tarafından dikiş kursları, ana okul ve sosyal tesislere dönüştürüldü.
Tacikistan’da Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütüne üye olmak yasak, son üç ay içinde çoğu Müslüman Kardeşler örgütüne üye oldukları suçlamasıyla, onlarca din adamı ve din öğretmeni tutuklandı. Polis baskıları nedeniyle sakallarını uzatan erkek sayısında düşüş yaşandı, başörtülü kadınlar ise zaman zaman şiddete maruz kalıyor. İmamlar devlet tarafından belirlenen Cuma hutbelerinde Başkan İmamali Rahman’ı övmek zorunda kalıyor. Başkan İmamali İslam dininin ilkelerine uygun hareket ederek aşırılık yanlıları ile mücadele ettiğini ileri sürüyor. Büyük camiler güvenlik açısından ve imamların hutbe metinlerine uyumunu gözetlemek için kameralarla donatılmış durumda.
2015 yılında, Tacikistan’ın İran’la olan ilişkisi, İran’ın Tacikistan’ın yüksek meblağdaki borcunu istemesiyle birlikte gerilmişti.
İran, sahtekârlık ve devleti dolandırmakla suçladığı iş adamı Babek Zencani’nin Tacikistan Ulusal Bankası’na yüklü miktarda para aktardığını belirtmişti.
İran rejim lideri Ayetullah Ali Hamaney, Tacikistan’daki muhalif parti liderleriyle bu konuda bir toplantı düzenlemişti. Bu süreçte Suudi Arabistan müdahil olarak Tacikistan’a mali yardım sözü verdi. Ülkedeki eğitim sektörünü, doğudaki otobanı ve Rogon hidroelektrik santralini finanse etmeyi teklif etti. Kısa bir süre sonra Tacikistan hükümeti İran’ı, doksanlardaki iç savaş sırasında Tacik politik şahsiyetlerin yanı sıra yirmi Rus subaya suikast düzenlemekle suçladı.
Tacik yetkililer ayrıca Kocand’daki bir İran ticaret ve kültür merkezini kapattılar. Tacikistan devleti İran’ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) üye olma talebinin reddedilmesi için girişimde bulundu. İran halen bu örgütte gözlemci olarak yer alıyor. 2016 yılından beri Rusya, Çin’le birlikte liderlik ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü’ne İran’ın katılma hakkı olduğunu deklare ediyor. Ancak şu ana kadar bu katılım gerçekleşmedi.
Buna engel olanın yine Farsça konuşan ‘kara kedi’ Tacikistan olduğu söyleniyor.
ŞİÖ çok önemli bir uluslararası örgüt olmasa da, Tahran yönetiminin bu örgüte katılmak için uzun süredir istekli olduğu biliniyor.
ŞİÖ organizasyonu 2001 yılında Çin, Rusya ve Orta Asya ülkeleri (Türkmenistan hariç) tarafından, bölge güvenliğinin sağlanması amacıyla başlatıldı.
2017’de Hindistan ve Pakistan’ın üyeliği kabul edildi, ancak İran için kapı halen kapalı. Oysa uzun süre önce üye olmak için başvurmuş, Rusya aleni bir şekilde; yaptırımlar devam ederken İran’ın üye olamayacağını belirtmişti. BM yaptırımları 2016’da kaldırıldı, aradan yıllar geçmesine rağmen İran’ın gözlemci pozisyonunda bir değişiklik olmadı. Emekli bir İranlı diplomat olan Muhammed Rıza Furkani, geçen yıl, sorunun İran’ın Tacikistan ile gergin ilişkilerinde yattığını itiraf etti. Furkani Tahran’ın tam üyeliğine Tacikistan’ın engel olduğunu açıkladı.
Tacikistan ve İran arasındaki gerilim, yasaklı Tacik bir İslamcı parti liderinin Tahran’daki resmi bir konferansa katılmasıyla artmıştı. Tacikistanlı yetkililer bu süreçte sert açıklamalar yapmıştı.
2017 yılında Tacikistan Tahran yönetimini, doksanlı yıllardaki iç savaş sürecinde, ülkelerine katiller ve sabotajcılar göndermekle suçladı. İran yönetimi suçlamaları reddederek, mesnetsiz iddialar olarak değerlendirdiklerini açıkladı.
Dokuz milyonluk nüfusu ile İran-Afganistan arasında yer alan Tacikistan birçok İran ticari merkezini kapattı ve vatandaşlarının İran’la ticaret yapmalarını ve bu ülkeye gidişlerini kısıtladı. İki ülke ilişkilerindeki gerginliği zirveye çıkaran husus ise, ‘uluslararası ticaret imparatorluğu’ kuran İranlı milyarder Bebek Zencani’nin Tacikistan’daki mal varlığının İran tarafından talep edilmesiydi. Emekli diplomat Muhammed Furkani, Tacikistan Dışişleri Bakanı Siraceddin Mührüddin’in İran ziyaretinin ikili ilişkilerdeki gerginliği biraz olsun azalttığını söyledi. Furkani’ye göre, İran’ın ŞİÖ üyeliği de Tacikistan’ın muhalefet şerhini kaldırmasıyla yakın bir gelecekte mümkün olabilir.
İran dışında Farsça konuşan ülkeler arasında sadece Afganistan ve Tacikistan var, dolayısıyla Tahran yönetimi uzun süredir bu iki ülke ile ilişkilerini geliştirmeye ve bu ülkeler arasında kültürel bağlantılar kurmaya çalışıyordu. Ancak İran rejimi, kültürel ağları güvenlik operasyonları hatta terörist faaliyetleri için kılıf olarak kullanmakla itham ediliyor, tıpkı Arap ülkelerinde yaptığı gibi.
Ancak reelpolitik, dört yıldır gergin olan iki ülke ilişkilerinin lojistik nedenlerle hızlı bir şekilde ısınmasına yol açtı.
Nitekim Tacikistan’ın komşusu Özbekistan gibi denize sınırı bulunmuyor. Dolayısıyla ürünlerin nakliyatı için İran limanlarını kullanmaları bu iki ülke için hem daha ekonomik hem de ciddi bir zaman kazandırıyor. Çin’in ‘bir kuşak bir yol’ projesindeki konumu ve Avrasya bölgesini Pekin’e bağlayan ulaşım altyapısı da İran’ın cazibesini arttırmış durumda.
Özbekistan’a gelecek olursak, Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ülkesini yaklaşık otuz yıl ‘demir yumrukla’ yönetti, devlet güvenlik birimleri, aşırılıkla mücadele adı altında dini faaliyetlerin üzerinde baskıcı bir politika uyguladı.
Kerimov’un 2016’da ölümünün ardından yapılan seçimlerde başa geçen Şevket Mirziyoyev, selefinin baskıcı politikalarına son vereceğine ve Özbek halkının hizmetinde olacağına söz verdi. Mirziyoyev’in reformaları, güvenlik komitesinin dini eğitime müdahalesini kaldırmayı da içeriyordu.
Din İşlerinden Sorumlu Güvenlik Komitesi Başkanı İdarbek Tulipov’u azletti ve yerine kimseyi atamadı. Mirziyoyev ayrıca Özbekistan Müslümanları tarafından idare edilen Yüksek İslam Akademisi’nin kurulmasını sağladı. Geçtiğimiz yıl Suudi Arabistanlı işadamı heyeti, Özbekistan’a yatırım olanaklarını gözlemlemek için iki ziyaret gerçekleştirdi. Suudi tekstil firmaları, önümüzdeki beş yıl içinde Özbek Kumaş Sendikası bünyesinde 2 milyar dolar yatırım yapma kararı aldı.
Mirziyoyev’in ulaşım altyapısı planlarında, Özbekistan’ın ithalat ve ihracatı için önem teşkil eden İran öncelik kazandı. 2017 yılının sonlarından varılan bir anlaşma ile iki ülke ilişkileri pekişmiş oldu.
Bu anlaşmaya göre, Özbekistan, Türkmenistan, İran ve Umman arasında bir ulaşım altyapısı kurulacaktı. Ayrıca, Kırgızistan, Özbekistan ve Çin hattı, buna ek olarak da Afganistan’dan üç geçiş güzergâhı planlanmıştı.
Bu güzergâhlarda, Özbekistan’ın Türmüz kentini Afganistan’ın Mezar-ı Şerif kentine bağlayan bir tren yolu bulunuyordu. Özbek demiryolları Afganistan’ın Herat şehrine uzatılarak, ürünlerin İran’ın Bender Abbas ve Şabhar limanlarına aktarımı hedefleniyordu.
Orta Asya’da İran limanlarının önemi artmıştı, sert ABD yaptırımlarına rağmen, Şabhar limanı ile Çin destekli Pakistan limanı Gwadar arasında sadece 70 km mesafe bulunuyordu. Ancak Çin-Pakistan ekonomik koridorunun kalbindeki “Kuşak-Yol” projesi bu bölgede bazı sorunlar yaşıyordu.
Çin Okyanus ve Denizcilik Şirketi, Karaçi ve Gwandar arasındaki ‘liner’ hizmetine, Afganistan’a gönderilerin az olması dolayısıyla son vermek zorunda kaldı.
Pakistan yönetimi, Çin’in ekonomik memnuniyetini istiyor, dolayısıyla Çin’i tatmin etmek için, ‘koronavirüs’ dolayısıyla uçuşlarını durdurmayı reddetti. Ayrıca Wuhan’daki 500 öğrencisini de geri almadı.
Gerekçe olarak da, virüsün Pakistan’a yayılmasını engellemek istediklerini açıkladılar.
Öte yandan Çin Denizaşırı Holdingi Başkanı Zhang Baochong, transit ticaretin Gwadar’ın başarısının anahtarı olduğu konusunda ısrar ediyor.
Liman yetkilileri geçtiğimiz ay, Pakistan ve Afganistan arasında transit ticaretin başlaması amacıyla, Karaçi’den 54 ton paketlenmiş gübre içeren 20 metrelik iki konteynerin Gwadar’a gönderildiğini söyledi.
Eğer ABD ‘barış’ olarak adlandırılabilecek bir anlaşma sonucu Afganistan’dan çekilirse, bu ülke Çin ve Pakistan’ın güdümüne mi girecektir?
Ya da İran için değerli bir ava mı dönüşecektir?
Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist