KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. İran
  4. »
  5. İran-Türkiye: Mayınlı arazide ‘el-ele’!

İran-Türkiye: Mayınlı arazide ‘el-ele’!

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 6 dk okuma süresi
352 0

ABD Başkanı Obama’nın hem “tarihi” hem “yeni başlangıç” sayılan Mısır ve Türkiye konuşmalarını (2009) anımsamayan herhalde yoktur.

Kahire Üniversitesi’ndeki konuşmasında Obama, 1953’te seçimle gelen Muhammed Musaddık hükümetini devirmeye yönelik CIA komplosu için neredeyse özür dilemişti.

Bugünden bakıldığında, İran kamuoyunun “aklında ve gönlünde” ne kadarlık yer tuttuğu bilinemez ama Amerikan planlarının nasıl hayata geçirildiğine ipucu sayılabilir!..

*

“Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim” türü kestirmelerin işlevselliği, “konudan sapmayın, saptırmayın” ikazını peşin yapmaya dayanır.. Ben konudan tamamen sapma taraftarıyım ve İran’ın oyuna alınışını, Amerika Birleşik Devletleri’nin Soğuk Savaş’taki “dostuna kavuşması” sayıyorum…

Bu noktadan sonra Tahran-Moskova ve Tahran-Ankara müstakbel ilişkilerini dilediğiniz gibi okuyabilirsiniz…

*

Türkiye de dahil dünyanın tüm ülkeleri Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın İran’ın nükleer faaliyetlerine, “geçer” not vereceğini, ardından ABD’nin kararı kutsayacağını, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in de gelinen nokta ile iftihar edeceğini biliyordu.

Tüm bu uluslararası odakların Tahran’a yönelik yaptırımları kaldırmasıyla birlikte de, yerleşik medya ağzıyla yazalım, “İran oyuna döndü”. Hemen ardından gelen “balistik füze denemelerine/arayışlarına” karşı Washington’un yine yaptırımlar getirmesini ise İran’ın dönüşünden rahatsız olan İsrail, Suudi Arabistan gibi ülkelerin gazını almak sayabiliriz. İran da verdiği yanıtta, “Amerika bize karışamaz” diyerek kendi kamuoyuna şişindi. ‘Win-Win’ hali de zaten budur.

*

Hem İran hem ABD birbirlerine en yakın politik-aşk noktasındalar ve kavgaların hepsi sevgili dalaşı. Başından beri de öyleydi; kuvvetle muhtemel ne ortada bir İran nükleer programı ne de İran’a yönelik bir Amerikan tehdidi mevcuttu. 2015 yazında mutabık kalınan nükleer anlaşmayı, “başlangıca giriş” sayabiliriz…

İran anlaşması, Barack Obama’nın Başkanlık mirası veya peşin alınmış Nobel ödülünün karşılığı sayılabilir. Fakat Obama’dan sonra da İran’la yaşamak zorunda olanlar; Amerika-İran ilişkisinin nasıl devam edeceğini bilmek zorunda. İran’la Batı’nın-birçok konuda; Körfez ülkeleri, İsrail, Suriye, vb.-gerilim/kırılganlığı sürecekse de-neye karşı “ayrılığın sona erdirildiği” bilinmeli.

Anlaşma, adı geçen kriz başlıklarına müdahale etmeyi kolaylaştıracak ama asıl “Amerikan çıkarları” için İran’la açılan yeni sayfaya yazılacaklar önemli!..

*

İran’ın yerleşik ve vazgeçilmez anti-Batı ve anti-İsrail retoriği devam ediyor ama bunun bir anlamı yok. ABD ve herkes biliyor ki İran dış politik söylemi bu kadarlık.

Asıl iş bundan sonrası.

Washington, Tahran politikalarının uluslararası camia ile geri dönülmez biçimde uyumlulaşacağına inanıyor. Zamanla ama çoğalarak!

Obama’nın mirasında kolaylıkla satıp-savrulacak, yenecek bir durumunun gözükmediğini de eklemeliyiz.. Sonraki Başkan da buna sahip çıkmak zorunda. ABD’nin yanına diğer önemli ülkeleri de ekleyebiliriz; Çin, Rusya, Hindistan ve Avrupa Birliği gibi.

YENİ İRAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ…

İran sorumlu davranmak zorunda!

‘Sorumluluk zarureti’ bu anlaşmanın zımnî maddelerinden biri, hatta birincisi.

Tahran gayet faydacı ve arzulu olacak. Anlaşmanın parçası ve mütemmim cüzü olan tüm ülkelerle yeni ekonomik ilişkiler geliştirecek.

Hâlihazırdaki Tahran yönetimi-biraz daha güçlenerek-dengelere sert basmamaya, istikrara ve siyasi “değişime” daha esnek olacak. ABD Dışişleri-İran masası-bu konuda Beyaz Saray’a “güvenilir” raporu vermiş görünüyor.

Beyaz Saray İran ile geliştirdiği yeni ilişkiyi izah ederken, sürekli, güçlü ve açık biçimde “Amerika’nın çıkarları”ndan bahsediyor.

Amerika’nın çıkarının nerede olduğunu artık biliyoruz.. Çıkarlara ters olan ise bunun önündeki her şey!

Peki, bölgedeki müttefikleri içinden buna itiraz eden çıkarsa?

“Kurulacak yeni dünyalarda alınacak yerlerin” kapıları açık mı kapalı mı?..

Değilse ne zaman, “nasıl” kilitlendiğini görmek gerekiyor.

*

17 Ocak’ta, ABD Başkanı Obama İran nükleer programına ilişkin çözüm planının “uygulama günü” vesilesiyle bir konuşma yaptı. (‘Statement by the President on Iran’, Beyaz Saray resmi web sayfası.)

Aynı anda Türk Dışişleri Bakanlığı şu satırları yayınladı…

“Türkiye, İran’ın nükleer programına ilişkin sorunun çözümü yolunda P5+1 ve AB ile İran arasındaki Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nda ‘Uygulama Günü’ne geçilmesini memnuniyetle karşılamaktadır. Diplomasi bakımından önemli bir başarıyı simgeleyen bu neticeyi mümkün kılanları kutluyoruz.

Önümüzdeki dönemde ilgili tüm tarafların, bölgede güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi için, sorumlu ve ayrışmayı teşvik etmeyen davranış sergilemeleri gerektiğini önemle vurguluyoruz”…

Ankara-Tahran ilişkileri yeni dönemde buna uygun ve karşılıklı çıkarlar kollanarak okunacak her iki başkent tarafından.

Kriz olacak mı? Elbette. İran-Türkiye ilişkisinde kısa vadede basılacak farklı tip ve ebattaki tüm mayınlar ABD yapımıdır!

Üstelik mayınların yerlerini gösteren haritalar her iki başkentte de mevcut.

Buna rağmen basılır mı?

Basılır, bastırırlar..

Dert bu zaten.

Nedret Ersanel/yenişafak

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir