İran Türkçeyi savunanları affetmiyor
İran İslam Cumhuriyeti Türkçeyi Savunanları affetmiyor
Bir çok ülke gibi İran’ı saran korona virüsü git gide ülke çapına ağır insani kayıplara neden olurken çeşitli devlet içinde ve dışında olan gruplar ve akımlar tarafından hükümetin ve bütün olarak yönetimin özellikle yeni salgın ile ilgili icraatı eleştiriliyor. Resmi verilere dayanan Virüse yakalananların sayısı 20 bine yaklaşırken aynı zamanda ölenlerin sayısı 1500 sayısına ulaştı. Ağır insani bilanço git gide ülke çapında daha vahim boyutlara ulaşılmasından korkuluyor. Son haftalarda bu ağır tabloyu bir çeşit görmezden gelen İran yönetimi ideolojik bir yaklaşımla ülkede ilk görülen ve yayılmaya başlayan Kum kentine tüm isteklere rağmen hiç bir karantina uygulamayarak hastalığın tüm ülkeye yayılmasına izin vermiş oldu. Aynı zamanda İran yönetiminin daha önce bu konuda haber boykotu uygulaması yönünde davranışı çeşitli çevreler tarafından sert eleştiri konusu olmuş ve yönetimin hastalığın mevcut vahim boyutlara ulaşmasında tek sorumlu olduğu gerçeğinin üzerinde duruluyor. Ülkede resmi karantina uygulanmazken risk altında olan bir çok kesim için kamuoyunda endişeler artıyor. Hükümetin ve devletin ilgili resmi kurumlarından sokağa çıkılmaması yönünde uyarılar yapılırken son iki haftada yaklaşan nevruz bayramı, salgının ülkede yayılmasının artması yönünde endişeleri hat safhaya çıkardı, bu yüzden nevruz bayramında yaygın olan şehirler arası yolculuklara kısıtlama getirildi.
Risk gruplarının içinde yer alan önemli bir grup son günlerde konuşulmaya ve durumları tartışılmaya başlandı. Hapishanelerde mahkumiyet süreçlerini geçiren mahpusların daha önceki tecrübeler ve insan hakları raporlarına dayanarak İran hapishanelerinin oldukça kötü şartları göz önünde bulunduruluyorsa, bu kesimin oldukça ciddi risk altında oldukları kaçınılmaz gözüküyor. Bu doğrultuda son iki haftada mahpusların izin süreçlerinin hızlandırılması ve bu konuda yargının olağan dışı kolaylık sağlaması gündeme geldikten sonra bir çok hüküm giymiş ve hapishanelerde mahkumiyet sürelerini geçirenlere belli sürelerde izin verilip tahliye edilmeye başlandı. Bu arada siyasi ve inançsal nedenlerden dolayı muhalif olarak hapiste bulunanların hayati riskleri bir çok insan hakları savunucusu kurum ve kuruluşlar tarafından sürekli dile getiriliyor. Son 3 gün içinde Türkçeyi savunmak ve İran’da anadili Türkçe olanların kültürel ve milli haklarını savundukları için uzun süreli hapis ve sürgünlere çarptırılan fakat henüz hükümleri icra olmayan 4 Türk milliyetçi aktivistin durumu belirsizliğini korurken İran yargı sisteminin kesinleşmiş hapis ve sürgün kararının gerçekleşmesi yönünde bu aktivistleri hapisaneye çağırması oldukça manidardır.
2014 yılında dünya anadili günü kutlaması için bir araya gelen Türk aktivistler aynı gün İran güvenlik güçleri tarafından tutuklandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldılar. İlk mahkemede yargılanan 4 Türk milliyetçi aktivist ağır hapis cezalarına çarptırıldılar. Alireza Farshi 15 yıl hapis ve 2 yıl sürgün cezasına çarptırıldı, Akbar Azad, Behnam Sheykhi ve Hamid Manafi ise her biri 10 yıl hapis ve 2 yıl sürgün cazalarına çarptırılarak İran islam yönetiminin Türkçe ve Türk milli değerlerine karşı beslediği derin düşmanlığını açık bir şekilde bir daha gözler önüne sermiş oldu.
Son aylarda bu ağır hükümler Tahran inkilap temyiz mahkemesi tarafından değiştirilerek 2 yıl hapis ve 2 yıl sürgün olarak kesinleşti. Korona hastalığının tüm ülkeye yayıldığı şu günlerde ve hapishanelerde bulunan mahkumlara izin verilerek risk ortamından uzaklaştırılması söz konusu olan bu ortamda yargının bu 4 milliyetçi aktivisti yazılı olarak hapis sürelerini geçirmeleri yönünde çağırarak 5 günlük bir süzre tanıması İran yönetiminin Türk varlığıyla açık bir biçimde düşmanlığını gösteriyor.
Kafkassam İran masası
Share this content:
Yorum gönder