KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. İran – Rusya İttifakında Gaz Kartı ve Suriye’de Kaos !

İran – Rusya İttifakında Gaz Kartı ve Suriye’de Kaos !

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 12 dk okuma süresi
327 0

İran – Rusya İttifakında Gaz Kartı ve Suriye’de Kaos !

Kim Rusya’nın Suriye’ye müdahalesinin ardında Irak ve Libya birikimlerinin Rusya da stratejik bir geri dönüşe neden olduğunu iddia edebilir ki?

Elbette Hiç kimse. Suriye üzerinden konuştuğunuzda İran’ın kendisi bile Rusya’nın kendilerinin kadim dostu olduğuna inanabilir.

Ama gerçek pek öyle değil. E tabii, 80 lerdeki İran-Irak savaşını hatırlayanlar bunun böyle olmaması için hiç bir neden olmadığını düşünebilir. Vekalet savaşları için yeni diyenler bu savaşın ABD ve Rusya arasında Irak ve İran üzerinden uzun soluklu bir savaşa dönüştüğünü, savaşın ABD tarafından Vietnam’ın rövanşına dönüştürülmek istendiğini de bilmez. Çünkü İran devrimi ile yenilen ABD, Rusya’yı İran üzerinden sahaya davet etmiş ve piyon olarak da Irak kullanılmıştır. İran’ın batı ile olan ilişkileri ise İran devrimi ile rehin alınmış, yalnızlaşan İran her ne kadar Rusya’nın kollarına teslim edilmiş ise de Rusya ve İran ilişkileri sanılanın ve bilinenin aksine koşulsuz İran desteğine dönüşmemiştir.

1979 lara kadar İran nükleer programının asıl sahibi ABD ve Avrupa olmasına rağmen,devrim ile bloklanan İran 1989 yılından itibaren nükleer konusunda Rusya ile daha da organik ilişkiler içine girmek zorunda bırakılmıştır. Çünkü İran Irak savaşı, silah gücünün yetersizliğini anlamında İran’ın kendisi ile yüzleşmesine neden olmuş ve bunun sonucunda 1989 – 2005 yılları arasında İran ile Rusya arasında 4 farklı nükleer anlaşma imzalanmıştır. İran devrimi ile tetiklenen süreçte Batı, İran’ı kendi gönül rızası ile kaybetmiş olsa da Rusya’nın bilerek ve isteyerek bu boşluğu tam olarak doldurduğu da söylenemez. Bunun neden böyle olduğu 2009 yılından sonra başlayan gaz savaşlarında anlam bulmaktadır.

1979 larda başlayan ve batı ülkeleri tarafından İran’a uygulanan ambargo esnasında bile Rusya İran’ı en azından Suriye kadar domine etmek ihtiyacı hissetmemiştir. Ta ki Suriye üzerinden sürdürülen vekalet savaşlarına kadar.

2.dünya savaşından beri ilk kez Rusya ve ABD nin aynı ülkeyi bombaladığı savaştır, Suriye deki savaş. Bunun retoriği tamamen Suriye’nin stratejik coğrafi pozisyonundan kaynaklanmaktadır. 2009 yılında Esad’a sunulan Katar üzerinden Avrupa ya gaz iletimi projesine karşı Rusya’nın İran gazının yine Suriye üzerinden Avrupa’ya iletimi, Katar gazına karşı İran gazı savaşına dönüşmüş ve aslında Rusya ile İran arasında 2007 yılına kadar devam eden basit ilişki boru hatları nedeni ile daha da sofistike bir hal almaya başlamıştır. İran o tarihlerde Rusya’nın bu önerisine elbette sıcak bakmıştır. Bakmıştır çünkü ambargolar altında ezilen İran Rusya’nın bu önerisini batı ya karşı bir tehdit gibi kullanmaya kalkmış ve aslında bunu ambargoların kalkması yönünde bir baskı olarak görmüştür. Suriye’nin bu resmin içine girmesi kimilerine göre kurban edilmesi anlamına geliyor ise de Esad açısından bu tam olarak böyle lanse edilmemiştir. İran ve Suriye arasındaki mezhep birliği Suriye nin boru hatları savaşında bahane olarak kullanılmış, ve aslında Hafız Esad dönemindeki Baas – Rusya ilişkileri bir anlamda kader müttefikliğine dönüştürülmek istenmiştir. Oysaki ne o ve ne beri ki, savaşın asıl sahibi ve nedeninin boru hatları olduğu bugün bile hala sümen altı edilmektedir. Kaldı ki bu savaşa Irak’ın dahil edilmesi ile savaşamezhepselbir elbisegiydirilmekistenmiş ancak bu bugün artık iyice afişe olmuştur.

2011 yılında fiili iç savaşmış gibi başlayan Suriye savaşına Rusya’nın tam olarak müdahil olması 2015 yıllarına kadar sürer. Esad’ın hem Rusya’yı ve hemde İran’ı korumacı tavrına rağmen gerek Rusya’nın ve gerekse İran’ın bu savaşa 2015 yılından itibaren müdahil olması kimilerince hala eleştirilebilir olmakla birlikte Hizbullah’ın 2012 yılından itibaren İran tarafından sahaya sürülmesi Rusya ve İran ittifakının sonucu olarak kabul edilir. Aslında bu hem doğrudur ve hemde değildir. Doğrudur çünkü Suriye savaşı ile birlikte İran tam olarak Rusya’nın merhametine bırakılmıştır, doğru değildir çünkü Hizbullah üzerinde Rusya’nın değil İran’ın tam bir hakimiyeti söz konusudur.

2015 yılında 5+1 ile İran arasında yapılan nükleer müzakerelerinsürpriz bir şekilde başarıya ulaşması Rusya’nın Suriye ye tam olarak müdahil olması için yeterli bir sebep olmuş ve hatta tetiklemiştir. Çünkü 2015 yılına kadar İran’ın ambargolar üzerinden batı tarafından domine edilmesi, ambargoların kalkmasıyla birlikte İran’a geniş bir hareket alanı sağlamış ve hatta aynı yıldan itibaren İran’ın Avrupa ile gaz projeksiyonları geliştirmesine neden olmuştur. Ambargoların kalkması ile eli rahatlayan İran’ın elindeki gaz kartının ne kadar farkında olup olmadığı 2015 yılı sonuna kadar hala tartışılmakta idi ise de 2016 yılı başında İran’ın potansiyel gaz sahalarını arama ve geliştirmeye açmış olması ve üstelik bunu Batı firmaları nezdinde yapması İran’ın elindeki kartın büyüklüğünü göstermesi açısından son derece kritiktir. 2015 sonu ve 2016 başında Rusya’nın Suriye deki müdahale gücünü giderek tırmandırması ise İran’ın bu hamleleri ile tuhaf bir eş zamanlılık gösterir. İran gaz gücünü dikte ettikçe Rusya Suriye deki savaş gücünü dikte etme ihtiyacı hissetmektedir.

İran Gaz’ının dünyadaki en büyük 4ve hatta kimilerince 3.büyük rezervi olduğu bugün bir çok kaynakça da doğrulanmaktadır. Bunun büyüklüğünü göstermek anlamında Azerbaycan’ın şu andaki gaz ihracının Rusya’nın Avrupa ya gönderdiği gaz toplamının 20 de birini bile oluşturmadığı göz önüne alındığında İran rezervlerinin Rusya rezervlerine karşı ne denli önemli bir tehdit olabileceği daha da iyi anlaşılabilir. Ancak ambargoların kalkması ile hareket alanı genişleyen İran’ın 1990 ve 2015 e kadar olduğu gibi Rusya’nın şemsiyesi altında kalmak isteyip istemeyeceğinin cevabı bugünden az çok bellidir. Çünkü 2015 yılında İran ve Çin arasında yapılan petrol ve gaz anlaşmaları her ne kadar Rusya tarafından soğuk kanlı bir şekilde telaffuz ediliyorsa da arka planda Rusya’nın Çin pazarı için yaptığı yatırımın 400 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında bu durumun Rusya’nın uykularını kaçırmak için çokta yeterli bir sebep olduğu malumdur. Iran sadece Çin ile değil yine 2015 yılının son aylarında Hindistan ile de önemli gaz ve petrol anlaşmaları yapmıştır. İşin ilginç yanı Rusya’nın da Hindistan ile yaptığı benzer anlaşmalar vardır. Daha da ötesinde İran Pakistan boru hattına Rusya’nın hangi yönde müdahil olabileceği son derece kuşkuludur.
Avrupa ya gelince, İran gazının Avrupa ya transferi konusunda Rusya’nın ne kadar samimi olduğu bugün için son derece soru işaretlidir. Çünkü 2012 yılında başlayan arz fazlası nasıl petrol fiyatlarını bu denli aşağıya çekti ise, İran gazının Avrupa girişi de arz fazlası nedeniyle gaz fiyatlarını aşağıya çekecek ve bu Rus ekonomisine bugüne göre çok daha ciddi zararlar verebilecektir.Gaz savaşı gaz fazlalığı nedeniyle Pazar savaşını tetikleyecek, gazın varlığı kadar pazarlanması da gaz savaşlarının bir parçasına dönüşecektir. Bunun böyle olması Batı’nın uyguladığı politikalarda hem tutarlığı ve hem de tutarsızlığı göstermektedir. “Al cebine koy bir gün lazım olur” politikaları için ise verilebilecek en iyi örnektir. Ancak bugün için hiç kimse aynen petrol deki gibi gaz arzının fazlalığından bahsedemez.

Bu nedenle İran’ın domine edilmesi için sadece bir tek alternatif kalmaktadır. O da Suriye üzerinden yürütülen bu savaşın sonsuz bir savaşa dönüştürülmesi.

Sadece kaos İran’ın Rusya tarafından domine edilmesi ile sonuçlanabilir. Aslında 5+1 in İran ile yaptığı nükleer anlaşma bir anlamda Rusya’nın önüne İran’ın gaz kartını koymak olduğu bugün için daha da anlaşılır hale gelmiştir. Bu durum İran’ın son zamanlarda gaz ve petrolünü satmak için yaptığı girişimlerle kanıtlanmaktadır. Ancak İran için bugün hala belirsiz tek nokta 37 yıl sonra girdiği hidrokarbon pazarında hangi maliyetler ile baş etmek zorunda kalacağıdır. Çünkü bu Pazar şu ana kadar İran’ın iç piyasası dışında bir anlam taşımamakta idi.

Rusya İran ittifakı şu an itibarıyla çok şeyler ifade etse de Suriye de barış sağlandığı günden itibaren Rusya aleyhine gelişmek zorunda kalacağı bugünden az çok bellidir. Çünkü İran gazı ile Rus gazı eninde sonunda aynı pazarda buluşmak zorunda.

Kaosla beslenen bölgede hiç bir şeyin tesadüfi gelişmediği ortada.

Suriye deki savaşın galibine gelince, tek kaybedenin Suriye halkı olduğunu kim inkar edebilir ki?

Kadri Yaşar

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir