KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. İran İslam Cumhuriyetti ile Türkiye ilişkileri; Yalvarışın nedenleri?

İran İslam Cumhuriyetti ile Türkiye ilişkileri; Yalvarışın nedenleri?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
409 0

Sene 2020; Dünya İran İslam Cümhuriyet’in en zor günlerini şahitlik ediyor. ABD’nin ambargo’su, petrolun düşüşü ve nihayet Koronavirüsün ekonomide yaratan etkileri hepsi bu totalieter sistem’e iç ve dışpolitikalarında şok sarsıntılara sebep olmuştur.

Eskiden İran Türkiye ile ilişkilerinde, iki farklı tavır sergilendiriyordu.
Söpa – Havuç stratejisi en kullandiği stratejilerden biriydi.
Kamuoyu’da Tahran rejimi hep önemle vurgulayan bir meseleye tıklanırdı.Tahran rejimi, hep idda ediyordu ki Ankara’yla olan ortak ilişkilerinde butun anlaşmalara ve sözleşmelere bağlı kalmiş ve iki ülke arasında sorunları konuşup anlaşarak çözülmesine kararlıdır. Bu idda çoğu yerde hep İran makamlarından sıra sıra tekrarlanıyordu,
ama Ortadoğu’da İran rejimi her şeyi monopol olarak kendi Devrimci korucuların amaclarını olaştımak için çoğu zaman Türkiye manfaatların alayhinde hareket etmiş v çirkin saldırılarabile çekilmeyen bir tavır sergilemiş.

Dememiz O ki Türkiye madem , İran totaliter rejiminin amaclarına engel olmadıkça, normal ilişkiler Tahran tarafından masa üstünde oluyor. Ancak her zaman ki amaclar pararel olmayanca, saldırılara ve düşmancılığa başlatıyor ve komşuluk meselesini tamamen unutuyor.
Bunun tek açıklaması sadece Söpa – Havuç taktiği kullanarak kurnaz şekilinde amaclarını ulaşmasıydı !!!

Artık bu siyaset yaklaşık bir buçuk senedir yurumıyor. değişmenin sebebide Ortadoğu’nun durumudur.
Biliyoruz bu dönemlerde Tahran daha alçakgönüllü ve tehemmül-kar Türkiye’nin siyasetlerine bakıyor.
Bunun sebebide elbet bellidir.
Söpa – Havuç taktiği bu aralar eskisi gibi kullanamaz hale gelmiş.

Mohammad Farazmand( İran.TR. büyükelçisi) döneminden Türkiye’nin gönülünü almak amacıyla hareket eden Tahran, iki önemli olayla karşı karşıya geldi:
Birincisi Süriye’deki Idlip’a en son saldırıda bulunan Esed rejimi ve yandaşları, Türkiye ordusundan hiç beklemeden sert bir cevap aldılar.
Belki ilk defa Türkiye’den karşılıklık bir hamleye maruz kaldılar ve o vaziyette görünüyordu ki Söpa – Havuç taktiği eskisi gibi işe yaramıyor ve değiştirme zamani gelmiştir.
Diğer mesele ki İran rejimi siyasetlerini Türkiye karşısında değiştirmek zorunda bırakmasına sebep olmuş: ambargoların etkisidir.
Tahran rejimi Türkiye ile problemlerini azaltmaya mecbür kalmış.
Molla rejimi her kesten daha iyi biliyor ki Türkiye’yi yüzde yüz kaybederse bu ambargolar bütün ekonomi ve hata emniyetini çökeltecektir. Aslında İran rejimi Türkiye’nin karşısında çaresiz kaldığı için böyle yalvarış siyasettine başvurmuştur ve bu çaresizlik yüzünden Russia ve Çin’e hakaret dolu anlaşmalar teklif etmişte bulunmaktadır.

Nihayet O ki İran İslam Cümhuriyet’i hiç bir zaman gerçekçi bir normal rejime döne.ez ve aslında totaliter sistemi yüzünden değişmesi imkansızdır, ve fakat taktiklerini değiştiriyor ve sonra aynı eski taktiklere dönüyor.

Bu farziyeyi ispatlamakta o kadar zor değildir. Her zaman zor bir koşeye sıkılırsa alçakgönüllü davranır ve her zaman bir baskılardan kurtuluyor diğer ülkelerin iç meselelerine müdaheleye başlıyor. Bu totaliter rejimlerin aslında temel huylarından birisidir.
Netice Oki İran rejimi bölgede fitne sıçramaktan fayda almaktadır, çünkü bu rejimler içdeki bastırıcı vaziyetti devam ettirmek nedeniyle, yabancı meçhul düşman yaratmaktan stratijilerini inşa ediyor.
Bir gün İsraiil, bir gün Amerika, bir gün Arabistan ve Vehabi tarıkatı, bir gün Türkiye ve Osmanlı bahanesi ve … hep böyle düşman yaratmakla, iç sorunlarına çözülmeye çalışıyor.
Bu kural hiç değişmez. Kısa dönemde bir totaliter rejimi ile anlaşabilirsiniz ama uzun vadıde yüzde yüz onunla başınız belaya gireceğinden emin olabilirsiniz.
Bu sadece İran totaliter rejimi ile kalmamış, bütün totaliter rejimler aynı problemi yaratıyorlar. Esed rejimi diğer totaliter örneği olarak hem kendi halkını ve hem bölgeyi ne duruma saldığını herkes şahittir. Eskiden Seddam Hüseyin’de aynı outputları sergilenmişti, ama hiç biri İran İslam Cümhuriyeti gibi bölgede fitne ve savaşa yol açmamıştır.

Hossein Vahid
Tahran

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir