KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Ilımlı İslam’da son perde Vatikan Suudi Arabistan’da kilise açıyor!

Ilımlı İslam’da son perde Vatikan Suudi Arabistan’da kilise açıyor!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 11 dk okuma süresi
438 0

Bir Allah’ın kulu çıkıpta Suudilerin İslam adına Müslümanların lehine hayırlı bir iş yaptığını iddia edemez. İslam tarihçileri nasıl Emeviler döneminde Ömer Bin Abdülaziz dönemini ayrı tutuyorsa, 25 Mart 1975’te Riyad’daki sarayında yeğeni Faysal bin Musaid tarafından öldürülen Şehit Kral Faysal bin Abdülaziz’i de Suudilerin tarihinde ayrı bir kategoride değerlendirmek gerekir. Kral Faysal suikastı, zengin Arap ülkelerini yönetenlerin, petrolü uluslararası ilişkilerde bir silah olarak kullanmasının önünü kesmek için tertip edilmişti. Hicaz Emirliğinin İngilizlere Şerif Hüseyin tarafından nasıl peşkeş çekildiği ortada. Arabistan’ı dünya Müslümanlarıyla iletişimden koparmak için marazi din anlayışının ürünü Vehhabiliğe mensup Abdülaziz el-Suud’un Kral yapılması, Müslümanlara yönelik bu çağın en büyük kumpaslarından değil midir?

Suudi Arabistan; Veliaht prensin ‘Ilımlı İslam’ açıklamaları ve tasfiye hareketleri nedeniyle dünyanın gündeminde. Gözlerden kaçan ve Türkiye’de üzerinde pek durulmayan, Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai’nin önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek olması. Marunilerin (Fransa’nın) Lübnan’daki gücü ve rolü anlaşılmadan bu ziyaret sağlıklı analiz edilemez. Maruniler; kurucusu Aziz Marun’a nisbet edilen ve V. yüzyıldan itibaren ağırlıklı olarak Lübnan’da yaşayan bir Uniat (Hristiyanlıkta kendi ayin biçimlerini, dillerini koruyan ama Papa’nın otoritesini kabul eden Ortodoks ve Doğu Ortodoks kiliselerine Uniat Kiliseler denir) Hristiyan cemaati. Marunîler Lübnan’daki en etkin Hıristiyan grup. Batı dünyası ile ilişkileri oldukça iyi. Ticaret hayatındaki etkileri yadsınmayan Marunîlerin uluslararası ağları oldukça kuvvetli. Çünkü Büyük Lübnan (!), Marunîlerin büyük dini toplumu oluşturacakları ayrı bir siyasal birim sağlamak üzere kuruldu. Ancak Fransızlar yeni devlete, hâkim nüfusu Müslüman olan yeni bölgeler ekleyerek Marunî nüfusunu yüzde 30’a indirmişti.

Dolayısıyla da, Maruniler siyasal olarak varlıklarını sürdürmek için Fransız desteğine ihtiyaç duymak zorunda bırakıldı. Bu fiili durum iktidar mücadelesinin dini temelde olduğu, siyasal kargaşanın çok kolay şekilde ortaya çıkacağı bir ortamı tetikliyordu. Dinler ve mezhepler arası çatışmayı önlemek adına; 1932’de gerçekleştirilen nüfus sayımı esas kabul edildi ve Cumhurbaşkanının bir Marunî, Başbakanın bir Sünni, Meclis Başkanının bir Şii olması karar bağlandı. Fransız usulü mevcut siyasal yönetim sistemi kaçınılmaz olarak din ve mezhep temeline dayalı olduğundan, Fransa’ya yakınlığı bilinen Katolik Hıristiyan Marunî cemaate, siyasal iktidarın ve ordunun gücünün önemli bir kısmını ellerinde toplamalarına imkân veren bir yapı oluştu. Doğal olarak de facto durum ve yerleşik ‘Made in French’ sistem, Marunîleri ekonomik açıdan daha fazla gelişmesine ve Lübnan ekonomisinde belirleyici güç olmalarını yol açtı.

Lübnan kaos kurbanı bir ülke. Her din ve mezhep varlığını sürdürmek için ittifak arayışlarına girebiliyor. Refik Hariri suikastı sonrasında ülkedeki siyasal ittifaklar iyice netleştiği söylenebilir. Bir tarafta Refik Hariri’nin oğlu Saad Hariri’nin önderliğini yaptığı 14 Mart İttifakı bulunuyor ve bu ittifakın sözcüsü Dürzî lider Velid Canbolat. Bu ittifakı Marunî Hıristiyanların bir kısmının destekliyor. 14 Mart İttifakı Suriye karşıtı bir politika yürütüyor. Karşı tarafta ise Şii Hizbullah ve EMEL örgütlerinin başını çektiği 8 Mart İttifakı var. Bu ittifak genel anlamda Suriye yanlısı bir politika izliyor. Ekim 2016 ‘da son iki yılda yapılan 45 girişimin başarısız olmasının ardından Lübnan Meclisi tüm kesimlerin desteğini alan eski Genelkurmay Başkanı Michel Aoun’u Cumhurbaşkanı seçti. İşin garip tarafı Maruni Hristiyan lidere en büyük desteği Şii grup Hizbullah’ın vermesiydi.(1) Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Lübnan’ın Eski Başbakanı, Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri, kendi cumhurbaşkanı adayından desteğini çekerek cumhurbaşkanlığı seçiminde Hizbullah’ın da içinde yer aldığı rakip bloktaki aday Özgür Yurtsever Hareketi Lideri Maruni Hristiyan Mişel Avn’a desteğini açıklamıştı.(2)

Gazeteci Rafet Ballı, Hizbullah’ın en büyük müttefikinin bir Hıristiyan olduğunun Türkiye’de pek bilinmediğinden söz eder ve Beyrut’ta görüştüğü bir Hizbullah yetkilisinin kendisine “Biz Michel Aun’la müttefikiz. Geçmişte savaştık. General Aun dostlukta da, düşmanlıkta da merttir, dürüsttür.” dediğini anlatır.(3) Bu seçim ittifakından dolayı, Hizbullah’ın muhalefetin öncülüğünü yaptığı Şii blok’ta birlikte hareket eden Seyyid Hasan Nasrullah’ın Genel Sekreterliğini yaptığı Hizbullah (Şii), Nebih Berri liderliğindeki Emel, (Şii) Mişel Aun Liderliğindeki Ulusal Özgürlük Hareketi (Maruni Hıristiyan), Viam Vehhab liderliğindeki Lübnan’ın Birliği Partisi, Şii olmakla suçlanır.(4)

Tüm bu bilgilerin ışığında Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai’nin Suudi Arabistan’ı ziyareti daha bir önem ve anlam kazanıyor. Şii Hizbullah ve Emel örgütünün Lübnan iç siyasetinde olduğu kadar İsrail’e karşı savaşta, en büyük müttefiki olan Maruni dini liderin, Suudi Arabistan’a davet edilmesi ve bu davetin, babasının Suriye istihbaratı tarafından öldürüldüğünü düşünen Sünni Saad Haririri’nin Lübnan başbakanlığından istifa etmesinin ardında gerçekleşecek olması nasıl okunmalı? Lübnan’daki Maruni Hristiyanların dini lideri Rai, ziyaret kapsamında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile de görüşecek. Lübnan yerel basınında yer alan haberlerde, Maruni Patriği Rai’nin Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek olmasının Hristiyan dünyasında olumlu tepkilere neden olduğu belirtiliyor.

Bu ziyaretin çokta konuşulmayan bir ayrıntısı, Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai’nin Suudi Arabistan’daki eski bir kilisenin yeniden açılışını gerçekleştirecek olması. Lübnan basını, Suudi Arabistan’ın bu davetini, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı “ılımlı İslam’a dönüş” söyleminin bir göstergesi olarak yorumluyor. Suudi Arabistan’ın Körfez İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Samir El-Subhan, Lübnan Maruni Patriği Beşara Butrus er-Rai’nin gerçekleştireceği ziyaret ile ilgili değerlendirmesinde “Riyad’ın her hangi bir dini yada mezhep ayrımı yapmadan kapılarının tüm Arap halklarına açık olduğunu” söyledi. Suudi Arabistan’ın Lübnan Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Velid el-Buhari, kısa bir süre önce Maruni Patriği Beşara Butrus er-Rai’yi Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesi için davet etmiş, ziyareti ‘en önemli resmi ve tarihi ziyaret’ olarak nitelendirmişti (5)
Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, 1967’den 1975’e kadar Vatikan Radyosunun Arap programlarından sorumluydu, Ayrıca Roma’daki Lateran Üniversitesi’nde üç yıl okudu. İsrail karşıtlığıyla tanınıyor. Suriye’deki savaşta Beşar Esat’ı destekleyen açıklamaları mevcut. Ortadoğu’daki Arap ülkelerinde demokrasiye en yakın ülkenin Suriye olduğunu belirtmişti. 2013’te Suriye’yi ziyaret etmiş ve bu ziyareti Maruni Ortodoks dini töreninin ötesinde anlamlar içerdiği yorumlarının yanı sıra, ziyaretin Beşar Esad yönetimine destek ve dayanışma olduğu belirtilmişti.(6) Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, Hz. Muhammed’e hakaretler yağdıran ABD filmine tepki gösteren Hristiyan din adamları arasında ilk akla gelen isimdi. Bu provakativ filmin, ‘bütün dinlere zarar verdiğine’ dikkat çekmiş, biran evvel yayından kaldırılmasını istemişti.(7)

Suudi Arabistan bir taraftan İran’la krizi tırmandıran açıklamalar yaparken diğer taraftan Lübnan Hizbullah’ının müttefiki, İsrail karşıtı, dolayısıyla İran ve Suriye bağlantılı, Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai’i restore edilen eski bir kiliseyi yeniden ibadete açmak bahanesiyle davet ediyor. Irak, Suriye ve Yemen’de çarpışan Lübnan Hizbullah’ı, İran ve Suriye ile diyalog arayışlarını, Vatikan üzerinden yürütüyor! Aslında Suudi Arabistan’a Kilise açılması girişimlerinin geçmişi 2008’e uzanıyor. Kasım 2008’de Vatikan’da gerçekleşen Papa 16’ncı Benedict ile bir önceki Suudi Arabistan Kralı Abdullah görüşmesinde Hıristiyanlara ait her şeyin yasak olduğu Suudi Arabistan’da bir Katolik Kilisesi’nin açılabileceği gündeme gelmiş, Papa’nın Ortadoğu’dan sorumlu Başpiskoposu Paul Mounged El Haşim “kilise yapılması için Vatikan ve Riyad arasında görüşmelerin sürdüğünü açıklamıştı. (8) Suudi Arabistan Başmüftüsü Şeyh Abdül Aziz Bin Abdullah bu işe ne der bilemiyorum. Velakin daha önce “Arap Yarımadası’ndaki tüm kiliselerin yıkılması gerektiğini” söylediğini hatırlıyorum.

Bakınız:
1- http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-37824307
2- http://hurseda.net/Dunya/174269-Hariri-Hizbullahin-adayini-destekleyecek.html
3- https://www.aydinlik.com.tr/kemalistler-icin-lubnan-hizbullahina-giris-denemesi
4- http://ydh.com.tr/YD278_lubnandaki-gelismeler-ve-carpik-mezhebi-bakis.html
5-http://www.fetihmedya.com/suudi-arabistandan-kilise-acilisi-icin-patrige-davet-etti/ – https://turkish.aawsat.com/2017/11/article55363832/maruni-patrigi-besara-butrus-er-rai-suudi-arabistan-ziyaret-edecek
6-18.02.2013/ http://www.agos.com.tr/tr/yazi/8934/maruni-patrigi-samda
7- http://hyetert.blogspot.com.tr/2012/09/patrik-bu-film-tum-dinlere-zarar-veriyor.html
8- http://www.haberturk.com/dunya/haber/62108-suudi-arabistana-kilise

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir