Türkiye ile Rusya arasında 5 Mart’ta imzalanan Moskova’daki İdlib ateşkesinde alınan kararlar kapsamında, 15 Mart’ta İdlib’te bulunan M4 karayolunda Türk-Rus ortak devriyesi icra edildi. İlk devriyenin Trumba’dan Arikh şehrine giden bir yol üzerinde gerçekleştirilmesi planlanıyordu. M4’ün geri kalanı kısmı, İrana müzahir HTŞ ve Türkistan İslam Partisi’nin (TİP) kontrolünde olduğundan Rus ve Türk askeri konvoyları için kapalıydı ve güvenli değildi. Bunula birlikte daha önce HTŞ lideri el Culani, Rusya-Türkiye anlaşmasını tanımadığını dile getirmişti. HTŞ’nin kontrol ettiği İdlib vilayetinde ortak devriyeye çıkan Rus ve Türk ordusuna ait araçların yolu halk tarafından kesildi. Rus-Türk ortak devriyesini engellemek isteyen teröristler ise bir köprüyü patlattı. Bununla birlikte uzmanlar, devriyeleri sabote etmek isteyenler arasında da daha önce Türkiye güdümünde olan ancak daha sonra kontrol dışına çıkarak İranın güdümüne girmiş grupların da bulunduğu belirtmektedir.
Uzmanlar, bahsettiğimiz grupların Türkiye’ye güvenmemeye başlamasının nedeninin, medyaya sızdırılmış askeri haritalarda –M -4 yolunun güneyinde bulunan bölgenin rejim güçlerine geçebileceğini gösteren haritalar- yattığı söylemekle beraber işin aslını Kasım Süleymani öldürüldükten sonra İranın bölgede tüm imkan ve irtibatlarını harekete geçirmesinde aramak gerekir. Bununla birlikte Ankara’nın şu anda İdlib’de radikal gruplardaki militanlardan çok daha fazla sayıda mekanize bir piyade birliği var. Bu nedenle, Türkiye’nin şimdi HTŞ’yi etkilemek için 2018 Soçi mutabakatından sonraki döneme göre daha çok imkanlara sahip olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye, HTŞ’yi Arikh ve Trumba arasındaki ilk devriye bölgesini terk etmeye zorlayabildi. Belki de Türk birlikleri, HTŞ ve TİP üyelerinin faaliyet göstermeye devam ettikleri rotanın diğer bölümlerini kademeli olarak açabilecekler. Ne var ki İranın devreye girip bölgeyi sabote etmek için Türkiye’nin radikal gruplar yanında yerli sakinlerle ve hatta Ankara’ya sadık olan Suriye Milli Ordusu’nun bazı gruplarıyla ile sıkıntı yaşamasının ihtimalinin yüksek olduğu söylenmektedir.
Moskova’da Türkiye’nin bulunduğu bu durum anlaşılıyor gibi görünmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin, Rusya ile koordinasyon içinde, Suriye’de kontrol ettiği alanları üzerinde varlığını artırması ve kendi gücünü Ankara’nın sözünü dinlemek istemeyen gruplara hissettirmesi önemlidir. Rusya’yı dinlemek istemeyen ve Moskova’ya rağmen faaliyetlerde bulunan görünüşte Esat rejimine bağlı ama esasta ise İrandan talimat alan güçlerin faaliyetleri de dikkate alınmalıdır. Türkiye ve Rusya’nın Suriye ve hatta Ukrayna ve diğer ülkelerde yapıcı işbirliğine – krizleri dondurmaya yönelik değil istikrar oluşturmaya yönelik – girmesinin zamanı gelmiştir. Bu işbirliğinin şartı ise Batı’nın ve diğer herhangi üçüncü güçlerin bu ikili bölgesel işbirliğine burun sokmamasıdır.
Bahsettiğimiz işbirliğinin tam anlamıyla gerçekleşmesi durumunda gelecekte resmen Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanacak. Bununla birlikte fiilen Suriye, Rusya ve Türkiye tarafından etki alanlarına bölünmüş olacak. Suriye’nin istikrarı ancak Rusya ve Türkiye birlikte çalışırsa sağlanabilir. Burada tarafların birbirlerine güvenmesi şarttır. Söz konusu işbirliği Suriye ile sınırlı kalmayabilir. Bu bağlamda Türkiye için İdlib’in önemi ne ise Donbas Rusya için de odur. Suriye, Türkiye’nin komşusudur ve Ankara’nın çıkarları hesaba katılmadan Suriye’nin istikrara kavuşması mümkün değildir. Ukrayna ise Rusya’nın komşusu ve Rusya orada sahip olduğu çıkarlardan vazgeçmesi mümkün değildir. Dolayısıyla Ukrayna ve Suriye’nin krizlerinin çözümü anahtarları Ankara ve Moskova’nın işbirliğindedir, başka bir yerde değildir.
Türkiye’nin PKK/PYD ve diğer terör örgütlerine karşı Suriye toprağında mücadele etmesine yönelik adımları meşrudur. Bu bağlamda hem Şam hem de Ankara, PYD’nin Suriye’de özerklik/bağımsızlığa gitmesinden rahatsızlar. ABD’nin güdümünde olan PKK/PYD Rusya’yı da rahatsız etmektedir. Bu çerçevede hareket eden Türkiye hem PKK tehdidi bertaraf edebilir hem de Suriye’deki varlığını artırabilir. Türkiye, Rusya ile işbirliği yaparak gelecek Suriye’nin siyasi mimarisinde sözü geçen bir aktör olabilir. Bunun yanında Türkiye, Ukrayna, Moldova, Libya ve diğer ülkelerde de varlığını artırabilir ve oradaki çıkarlarını uzun vadede garanti altına alabilir. Yukarıda bahsedilenlerin gerçekleşmesi için her iki tarafın da Soğuk Savaş mantığını rafa kaldırması gerekmektedir. Bu mantık artık zararlıdır.
Ayrıca savaş maliyetli bir girişim. Tam da bunun yüzünde Rusya, Türkiye’ye önem vermektedir. Türkiye ile anlaşmadan istikrar sağlaması, Suriye’de savaşın bitmesi imkansızdır. Türkiye de bu savaşta ciddi maliyetleri üstlenmektedir. O yüzden ikisi bir an önce bu gerginliği bitirmek ister. Ukrayna için de benzer bir durum söz konusudur. Savaştan memnun olanlar ise öncellikle ABD. Zira Rusya’nın maliyetleri artıran her şey Washington lehinedir. ABD’nin Türkiye’yi Rusya ile çatıştırma planları her zaman gündemdir. Rusya ile çatışarak zayıflayacak Türkiye, ABD’nin dayatmalara karşı direniş gücünü kaybetmiş olur. Zayıf müttefikle işbirliği yapmak daha kolaydır.
Lev Paravdiv
Kafkassam Rusya masası başkanı
İdlib’te Ortak Devriye: bölgenin sahipleri Ankara ve Moskova
200 0
Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.