Müslüman dünyanın temel sorunu Kur’an’a ve Sünnete bakıştaki yanlışlıktır. Kur’anın evrenselliğini savundukları ve bugün bize indiğini düşündüğümüzde içeriğinin ne olabileceğini her zaman göz önünde tutmamızın gerekliliğini bildikleri halde bunu yerine getiremiyorlar.
Bu yüzden de toplumsal değişimi, bilimsel yaklaşımı reddediyorlar. Bununla övünüyorlar. Tarih boyu az sayıda gerçekleşen güncelleme (tecdid) çabalarını hep bozulma olarak görüyorlar. Oysa Kur’an’ın ruhu; akıl, ahlak ve adalettir. Bu temel İlahi ilkeleri hayata yansıtmaktır.
Kur’an vahyi, vahiy olması bakımından ve içerdiği fıtri/evrensel ahlâkî ilkeler bakımından ezeli hakikati ifade etse de, bunun hayata intibakı noktasındaki her şeyi bize bırakır. Yani zamana, mekana, örfe bırakır. Kur’an, bizim bilemeyeceğimiz şeyleri bildirmez. Rehberlik eder.
Sünnet, taklit değil ilke çıkarılması gereken en iyi örnektir. Bugünkü peygamber, akıldır. Aklı reddetmek, Allah’ı, dini reddetmek, yaratılışı inkar etmektir. Din, hayatın kendisidir. Onun için bizim dinimizde din/dünya ayrımı yoktur. Dini yükseltirseniz hayatı esir edersiniz.
Tarihte bunu pratik açıdan en iyi uygulayan Ebu Hanife’dir, ancak sonraki imamlarca (hem kendi mezhebindeki hem de başka mezheplerdeki) onun bu akılcı ve yenilikçi yönü reddedilmiştir. Teorik açıdan ise bunu en iyi gerçekleştiren Farabi’dir.
Farabi, dini metinlerin gramerle/Arapça ile değil mantık dili ile anlaşılması gerektiğini ilk kez ortaya koymuş ve evrensel bir erdemli toplumun, devletin, milletin (millenin) arayışına girmiştir. Maalesef o ve takipçileri de reddedilmiş ve küfürle suçlanmıştır.
Hanefi/Maturidi gelenek, felsefi gelenek ve kısmen sufiler bu yüzden manaya önem vermişlerdir. Günümüzde yeniden bir din dili ve din yorumu yapmak için hem bu gelenekleri iyi anlamak hem de Batı’nın mevcut felsefi, ilmi düşüncesini kabullenmek, zihnimizle özümsemek zorundayız.
Yoksa, müridlerinin önemli bir kısmı eğitimlilerden oluşan cahil şeyhlerin cahil müridlerine, Ortaçağ zihniyetine sahip, hayatı dışlayan, bedeviliği din diye satanlara, eski kitapları ezberlemeyi ilim zannedenlere boyun eğmek zorunda kalırız. İlmin haysiyetini koruyamayız.
İbrahim Maraş
İbrahim Maraş: TEMEL SORUN NE?
294 0

Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.