Taha Abdurrahman, son zamanlarda Türk fikir kamuoyuna zorla sokulmaya çalışılan bir isim. Yıllarca Fazlurrahman’ı öne çıkarıp ondan tevbe edenler şimdi de onu gündemde tutmaya gayret ediyor. Türkiye’deki sıradan bir İlahiyatçı akademisyene bile verebileceği hiçbir mesajı yok.
Fazlurrahman’ın fikri zenginliği ile kıyas bile edilemeyecek, derinliği olmayan, retorikten ibaret tipik selefi çizgide bir düşünürü zorla pazarlıyorlar. Taha Abdurrahman, aslında kafası karışık, kelime oyunlarıyla bir şeyler söylediğini zanneden İslamcı zihnin tipik bir temsilcisi.
Onun kitapları ve son iki gündür yaptığı konuşmalara bakıldığında, çizgisini hep mevcut dünya felsefi birikimini adeta dışlayıp, her ne kadar bağlantı kurmaktan söz etse de, kendi gettosunda Müslümanca felsefe yapmak (!) üzerine kurguladığını görüyoruz.
O, Müslüman düşünürün aklından söz ediyor, ancak bilimsel üretime yabancı, geleneği hakikat gören ve aklı tek değer olarak almayan bugünkü Müslümanların hangi akılla kendi felsefi problemlerini üretebileceğinden söz etmiyor.
Kitapları, yazıları ve konuşmaları, hep âfâki, hiçbir sonucu olmayan yuvarlak ve genel cümlelerle dolu. İslam’ı sadece peygamberimize inen din görmekle malul bir kafadan Müslümanca felsefe üretmek beklenemez.
O, bilimin kural tanımazlığının, insanın değerden soyutlanmasının sadece bugünün sorunu olduğunu zannediyor ve Müslümanlardan, kendi üretmedikleri ve hatta hâlâ zihnen yabancı ve düşman oldukları modern dünyanın, modern bilimin problemlerine çözüm üretmelerini istiyor.
Fıtri ve insan için kurgulanmış, insanı yüceltmeyi temele alan, insanlığın fikri mirasını sahiplenen bir din anlayışı yerine, despot ve keyfince hareket eden bir Tanrı’ya inanan ve değişime, örfe ve en önemlisi adalete karşı çıkan Müslüman akıl mı çözecek, bunu düşünemiyor.
Hem İslam’ı ve İslam düşüncesini daraltıp hem de evrensel dünyaya mesaj verilmesi gerektiğinden söz etmesi ve başta Grek düşünce mirası olmak üzere, dünya felsefi ve bilimsel mirasına mesafe koyması, en büyük çelişkisi.
Oysa İslam filozofları, tarihte bunu en üst düzeyde yaparak o dönemdeki bütün felsefi ve bilimsel mirası tevarüs edip özümseyerek yeniden yorumladılar. Ne oldu? Müslüman bile sayılmadılar. Fideist bir kelami anlayış, hem onlardan birçok fikir çaldı hem de onların tmelellendirmesini yok etti.
Taha Abdurrahman, orta çağ zihniyetine gömülmüş, kendini yenileyememiş, her yenileşmeyi zındıklık olarak gören Müslüman dünyadan, malik olamadığı ve olmak da istemediği şeyin hikmetini öğrenmesini, arındırmasını ve istikamete sokmasını umuyor.
Mirza Fethali Ahundzade’nin dediği gibi; “Dünyada Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel masal anlatan, Türkler kadar bu masallara inanan ikinci bir millet yoktur.”
İbrahim Maraş
İbrahim Maraş: İSLAM DÜŞÜNCESİNİN KRİZİ BİZATİHİ TAHA ABDURRAHMAN’IN ZİHİN YAPISIDIR
150 0

Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.