?
Birtakım fıkıhçıların, maalesef hukukun mantığından bile haberi yok. Bu, sadece onların suçu değil. Klasik fıkıh geleneği, Yahudilerinki gibi, hukukun İlahiliği üzerine oturmuştur. Onlar için insani bir hukuk yoktur. Her şeyin cevabını illa nasta ararlar.
Bu zihniyete göre; sanki Tanrı’nın, haşa, insanın yaptıklarına ihtiyacı vardır. Yine Tanrı zamansız, mekansız, insanlar ve örfler de değişken olduğu halde sanki O’nun hukuki emirleri kıyamete kadar aynı kalacakmış gibi düşünürler. Tanrı’yı insani bir varlık gibi algılarlar. Bu düşünce onları, isterse adaletsizliğin, mantıksızlığın dibine düşsünler, hükümlerinden vazgeçirmez. Nasıl mı? Birçok örnek var. Burada sadece birkaç örnek vereceğim. Bu birkaç örnek, genelleme için değil, zihin tahlili ve hüküm çıkarma mantığı için örnekler.
Meselâ, bu zihniyet, kimi zaman Allah’ın yarattığı köpeklerin olduğu eve meleklerin giremeyeceğine dair hadisin manasını anlamayıp/hatta bazıları anladıkları halde, evde köpek beslemeyi caiz görmez. Ne meleklerin mahiyeti ne de yaratılışla ilgili temel bir yaklaşımları vardır.
Kadınlarla ilgili hadislerden; akla arzetmeksizin, Peygamberimizin davranışlarının dönemsel, örfi ve insani bir yorum olduğuna bakmaksızın, kadınlardan yönetici olamayacağı, kadınların ikincil ve eksik bir varlık olduğuna ve yüksek eğitim almaması gerektiği hükmüne varırlar.
Küçük yaşta evliliği, sosyolojik bir vaka olarak değil dini bir hüküm olarak görürler. Gerektiğinde rüşveti caiz kabul ederler. Üstelik bu anlayışları yeni de değildir, yüzyıllar öncesinden beri bunu savunurlar. Fotoğrafı, müziği, sanatı haram görürler.
Bunlara göre dine girmede fikir hürriyeti vardır, ama çıkanlar katledilir. Bunu da hadise dayandırırlar. Siz bunları reddettiğinizde Kur’an’a, sünnete itiraz etmişsiniz gibi davranırlar. Bunların Tanrısı sadece Arapça bildiği için, haşa, Kur’an’ın başka bir dilde hükmü yoktur.
Velhasılı kendilerini Tanrı ve Peygamber gibi gören, insanları da Tanrı ve Peygamber üzerinden kendi kıt akıllarıyla dövmeye çalışan, fıkhın medenileştirici rolünü tersine çevirip bedevileştirme aracı haline getiren ve tarihte yaşamayı arzulayan bir zihinden bahsediyorum.
Bu zihnin İslam’la, dinle, ahlakla, insanla ve dünyayla, dolayısıyla ahiretle zerre kadar alakası yoktur. Bu zihin, sadece yobaz selefi ve kesin inançlı DAEŞ kafası yetiştirir. İnsanları dinden, imandan uzaklaştırırlar. Despot ve acımasızdırlar. Çünkü Tanrı adına konuşurlar.
İbrahim Maraş
İbrahim Maraş: HUKUK İLAHİ MİDİR
181 0

Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.