Türk ordusunun Yemen savaşına çok yakında girecek haberleri, İran İslam Cumhuriyeti’ni ve Tahran’a bağlı Husileri inanılmaz derecede endişelendirdi. Bu bomba gibi habere göre Tahran yetkililer Türkiye’ye karşı diplomatik edebiyatini terk ederek, Kayhan gazetesinede (İslam Cumhuriyeti liderine yakın gazete) Ankara’yı doğrudan tehdit etmek ile manşet yaptırmaya zorladı.
Aslında Tahran ve Husi yetkililerinin Türk ordusunun Yemen’de savaşa girmesi konusundaki endişeleri mantıksız değil. Tahran yetkilileri, Türk ordusunun Yemen iç savaşına katılımını hiç hesaba katmadıları malum ve güçlü bir Türk ordusunun gelişi, Yemen savaş dengesini hızla bozabileceğini iyice biliyorlar.
Husiler enaz beş yıldır stratejik Bab al-Mandeb boğazı ve Suudi Arabistan’ın sınırılarında bir Şii’i İslam cumhuriyeti devlet kurarak, Yemen başkenti Sanaa’yı işgal etmişler.
Bu durumda İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nden askeri ve lojistik desteği alan Husiler, Suudi Arabistan’ın iç güvenliğini ve Yemen’deki iç Birliğini bozarak işleri zorlaştırmaya devam ediyorlar ve bu sebeple Kızıldeniz ve stratejik Bab al-Mendab boğazını enerji transferlerini tehdit altına alarak bölgeye güvensizlik atmosferi yaratmışlar.
Öte yandan Suudi Arabistan’ın liderliğindeki koalisyon ordusu, şu ana kadar Yemen’deki Husi terör eylemlerini sona erdirmek için uygun taktikler kullanamadıkları aşıkar ve bu vaziyet dünya enerji güvensizliğini devamini getirmektedir.
Bu yüzden Türk ordusunun etkili askeri taktiklerle gelişinin yanı sıra SİHA gibi modern askeri teçhizatın kullanılması Yemen’deki savaş dengesini ciddi şekilde etkileyebilir ve Husileri zayıf duruma düşürebilir. Tahran yetkilileri, Türk ordusunun gücünün gayet iyi farkındalar ve Azerbaycan – Ermenistan arasında Dağlık Karabağ’ın işgalini sona erdirme konusundaki (kısa süreli savaş deneyimi) Kudüs Kuvvetlerin generallerini korkutmaktadır.
Aslında Kudüs Gücü’nün saha komutanları, SİHA’nın rolünün çok iyi farkındalar ve bu askeri teçhizatın gelmesiyle Husilerin savaşta çok fazla zarar göreceğini ve büyük olasılıkla sadece Marb’da değil, bütün işğal bölgelerini Yemen’de kaybedeceklerini biliyorlar.
Bunu ifade etmemiz gerekir ki Türk askeri danışmanlarının Yemen’e gelişi, İslam Cumhuriyeti’nin Hicaz’ın güneyini ve Kızıldeniz’deki hareketlerini ciddi şekilde sınırlayacak ve Husi milistlerin hareket özgürlüğünü büyük sıkıntıya sokacaktır.
Son olarak SİHA’nın Husiler için inanılmaz ölümcül bir kabus olacağını söyleyebiliriz ve Tahran yetkilileri Türkiye’nin bu kritik bölgeye girmesini engellemek için elinden gelen her şeyi yapmaları doğal olarak şimdiden görünmektedir.
Ancak altını çizmeliyiz ki eğer Türkiye Yemen savaşına girerse Ankara ile Tahran arasındaki tüm barışçıl ilişkileri sona erecek ve sonra da Ankara’nın Yemen’e müdahalesine Tahran Irak’ta yada Süriye’de tepkisini bir şekilde verecektir ve Türk birlikleriyle çatışmaları diğer bölgelere tırmandırabilir.
Hüseyin Vahid Tahran kafkassam
