KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Hüda Huseyni: Biden’in İran’dan istediği şeyi İran üstüne almıyor!

Hüda Huseyni: Biden’in İran’dan istediği şeyi İran üstüne almıyor!

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 12 dk okuma süresi
448 0

Geçtiğimiz pazar İran medyası, dünyayı İran’ın ABD ve İngiltere’ye karşı zaferler kazanmaya başladığına yönelik haberler ile boğdu.

İran’ın ABD ile casus takası karşılığında 7 milyar dolarlık dondurulmuş fonlarını geri alacağı öne sürüldü. Aynı şekilde İngiltere’nin, İran asıllı İngiltere vatandaşı bir mahkumun serbest bırakılması karşılığında İran’a 400 milyon pound vermeyi kabul ettiği iddia edildi.

Çok geçmeden iki ülke de bunu reddetti. Bu kargaşa, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in pek çok kişi tarafından bilinen şeyler hakkında açık bir şekilde konuştuğu uzun bir röportajın sızdırılmasının ardından geldi.

Ancak neden şimdi?

İran uzmanlarının bu konuda iki görüşü var:

İlk görüşü savunanlar sızıntının, Zarif’in ABD ile anlaşma yapmak isteyen seçmenlerle ilişkileri düzeltmek ve cumhurbaşkanlığına adaylığını koymak istediği için şansını artırmak amacıyla kasıtlı olarak yapıldığını iddia ediyor.

İkinci görüşü savunanlar ise sızıntının Zarif’i tutuklamak için bahane yaratmak ve adaylığını koymasını engellemek için rejim tarafından kasıtlı olarak yapıldığını ileri sürüyor.

İki farklı görüş. Ancak İran’daki gelişmeleri takip edenlerden hiç kimse Zarif’in söyledikleri karşısında şaşırmadı.

Zarif, söz konusu röportajda Dışişleri Bakanı olarak kendisinin, Hasan Ruhani’nin ve hükümetin tamamının hiçbir gücünün olmadığını itiraf etti.

Herkes İran rejiminin lideri Hamaney’in, mollaların, ayetullahların ve Devrim Muhafızları’nın (DMO) liderliği altında “göstermelik bir hükümet” olduğunun farkında. Bunlar yeni bilgiler değil. Sadece ilk kez İran’lı bir yetkili bunları alenen itiraf ediyor.

NATO’ya bağlı Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi Direktörü Kirsten Fontenrose bazı ABD’lilerin bu durumu görmezden gelmeyi tercih ettiğini söyledi. Özellikle de eskiden İran ile Nükleer Anlaşma’yı imzalayanların.

Bu kişiler, Hamaney’den ve DMO’dan onay almak için İran’a dönmeleri gerektiğini bilmelerine rağmen Ruhani ve Zarif gibi kişilerin gücünün olduğuna inanmak istiyorlar.

Fontenrose ile gerçekleştirdiğim röportajda aramızda şöyle bir diyalog geçti:

Bu, halihazırdaki ABD müzakere ekibinin artık İranlı müzakerecilerinin herhangi bir gücünün olmadığını gizleyemeyeceği anlamına mı geliyor?”

Viyana’daki ekibimiz de ABD hükümetinden onay almalı. Çünkü kendileri ABD’deki nihai otorite değil. Bununla birlikte ekibimiz birer kukladan ziyade konunun uzmanılar.

Eğilim aynı anlaşmayı kabul etmeye mi yoksa anlaşmayı genişletmeye mi doğru?

Hem yenileme hem genişletmeye doğru. Orijinal anlaşma ve ek protokol yakında sona erecek. Ekibimiz yeni bir anlaşma için yeni noktaları gözden geçiriyor. Ancak İran, ek konuları tartışmak istemediğini ve kendisini sadece eski anlaşmanın ilgilendirdiğini söylüyor. Bu bizi ileriye taşımayacak. İran’a terörü finanse ettiği için uygulanan yaptırım gibi yönetimin tek taraflı olarak kaldıramayacağı yaptırımlar olduğunu anlamalıyız. İran terörü finanse etmeye devam ederse, yönetim bu yaptırımı kaldırma kararı alamayacak ve bunu yapmasına izin vermeyecek.

Geçtiğimiz pazar günü istifa ettiği söylentisinin yayıldığı Zarif konusuna geri dönersek, bu konudaki düşünceleriniz neler?

İstifa etme olasılığı cumhurbaşkanlığı adaylığı için olabilir.

Peki Hamaney, Zarif’i isim vermeden eleştirerek Dışişleri Bakanlığı’nın yetkisi olmadığını ve kendisinin kararlarını takip ettiğini söyledi?

Hamaney bunu itiraf ediyor. Zarif aday olmak istiyorsa istifa etmeli. Ancak bu onu riskli bir pozisyona sokar. Çünkü İran, bir siyasetçinin açıklama yapıp sırtını dönüp hayatına devam edebileceği bir ülke değil. Onu hapse atabilirler ya da yargılanmak için bir kılıf uydurabilirler ve aday olmasına izin vermeyebilirler. Zarif’in özerkliği yok.

Peki neden pazar günü birden bire yalan söylendi?

ABD’ye ve ayrıca yerli tüketiciye baskı yapmak için. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştı. Seçmenlere, radikallerin ilerleme kaydettiğini göstermek istediler.

Zarif cumhurbaşkanlığına adaylığını koyarsa ABD Zarif’e destek vermek amacıyla bazı yaptırımların kaldırılması gibi tavizler verir mi?

İran bazı sorumluluklarını yerine getirirse ABD bazı adımları atmaya hazır. Ancak ABD Zarif’e destek olmak amacıyla bazı yaptırımları kaldırırsa rejimin bunu bir zafer olarak görüp görmeyeceğini bilmiyorum.

DMO’nun ılımlılara hareket özgürlüğü vereceğini düşünüyor musunuz?

Kendilerine bağlı radikalleri cumhurbaşkanı adayları arasına koyuyorlar. Ilımlılara hiç şans vermeyecekler.

Öyleyse İran’ın davranışlarında bir değişiklik yok?

Asla. İran’ın davranışlarında en ufak bir değişiklik olmasını beklemiyoruz. İranlılardan ne zaman çizelgesini ne adımları ne sırayı ne vekillerinin kısıtlanması için uyması gereken şeyleri ne de bölgedeki programlarını açıklamayı kabul etmelerini bekliyoruz. İranlıların bu konuları tartışmayı bile kabul etmeyeceklerini biliyoruz.

İran sorununu nasıl çözebiliriz?

Bu önemli bir soru ancak dışarıdan çözülmesi mümkün değil. Nitekim en büyük sorunlardan biri rejimin kendi halkını yeterince önemsememesi veya halkın durumunu düzeltmek için değişiklikler yapmaması. İran halkı rejimin bu konuda düşünmesini istiyor. Ancak rejim gücünü ve finansmanını artırmak ve iktidarda kalmasına izin verecek her şeyi güvence altına almak istiyor. İnsanlar ayaklanıp değişiklik için baskı yapana kadar herhangi bir değişiklik görmeyeceğiz.

İran’ın ABD ile mücadele etmek için Çin ve Rusya ile güçlü ilişkileri olduğuna vurgu yaptığının farkında mısınız?

Üzerinde düşündüğüm şey bu. Ancak Çin ve Rusya’nın İran ile olağanüstü ilişkiler kurmayı beklediğini sanmıyorum. İki ülke, İran’la ABD’ye yönelik düşmanca yaklaşımlarını destekleyecek ilişkiler kurmaya hazır. Diğer taraftan da ABD’nin müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor. Ancak kendileriyle (Çin-Rusya) İran arasında özel bir ilişki olmayacaktır.

Öyleyse Avrupa’ya geçiyoruz. Avrupa İran’ı davranışlarını veya planlarını değiştirmeye ikna etmekte başarılı olacak mı?

Avrupa’nın artık bir şansı olduğunu sanmıyorum. Bunun sebebi Avrupa’nın iyi bir iş çıkarmamasından ziyade Nükleer Anlaşma’yı imzalayan üç tarafın birbirleriyle mücadele etmeye başlaması. İran, Avrupa’nın endişesinin yeni ABD yönetimiyle ilişkilerini yeniden tesis etmek olduğunun farkında. Ayrıca Avrupa’nın tarafsız bir hakem olmadığını düşünmeye başladı.

Müzakerelerin yeni bir anlaşma ile sonuçlanması için ne kadar beklemeliyiz?

Diğer seçenekler neler? Müzakereleri beklemekten başka ne gibi seçenekler var? Nükleer tesisleri bombalamadan önce ne kadar beklemeliyiz? Çok uzun zaman bekledik. Siber saldırılar var. Bu, İran’a uzun süre beklemeyeceğimizi göstermek için herhangi bir ülke tarafından yapılabilir. Hala barışçıl yolları düşünüyoruz ve İran’ın nükleer programını hızlandırmayı kesmesini bekliyoruz.

Siz barışçıl yollara başvururken, İran vekillerini kullanarak Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki nüfuzunu güçlendiriyor. Siz onu ikna etmek için barışçıl yollar ararken İran kazançlı çıkmaya devam ediyor!

İran nükleer programını diğer tüm programlarından ayrı bir yere koyuyor. Nükleer Anlaşma ile ilgili müzakerelerin İran’ın diğer programları üzerinde hiçbir etkisi yok. İran’la nükleer bir anlaşmaya varmanın kendisini davranışlarını değiştirmeye iteceğini düşünen saftır. Bu iki mesele, iki farklı şekilde çözülmesi gerekiyor. Diğer programlarla ilgili adımlar atmadan önce nükleer müzakerelerin bitmesini beklememiz gerektiği kanaatindeyim. İran’ın bölgesel müdahalelerini artırmak için nükleer müzakereleri bir örtü olarak kullandığını düşünüyorum.

Peki ABD neden İran’ın nüfuzunu ve bölgede yayılmasını ele almaya başlamıyor?

Bunu yapması gereken bölge. ABD için en tehlikeli olan şey İran’ın nükleer programı. Aynı şey İsrail için de geçerli. Bu yüzden İsraillilerin beklemeyerek hemen yıkıcı operasyonlar yaptığını görüyorsunuz. İran’ın yakınındaki komşu ülkelere oluşturduğu en büyük tehlike ise bölgesel faaliyetleri. Bu ülkeler halklarının İran’ın yıkıcı eylemlerinin hedefi olmaktan nasıl kaçınacaklarını düşünmeye başladılar.

İran nükleer silah kullanmaya cesaret edemez çünkü bu onun sonu demek öyle değil mi?

Katılıyorum. ABD nükleer dosyanın liderliğini üstleniyor. Bölge ülkeleri de bölgesel dosya ile ilgilenmeli. İran tehlikeli bir oyun oynuyor. Uluslararası sahnede kendisini kenara atılmış bir pozisyona soktu. Yıllarca reddetme ilkesini benimseyerek kamuoyu önünde saldıran tarafın kendisi değil de hür iradeleriyle hareket eden vekiller olduğunu iddia etti. Artık İran’ın bölgede, Irak’ta, Suriye’de ve Lübnan’da istikrarsızlaştırıcı eylemleri yönettiğini herkes biliyor. İran yaptıklarından sorumlu tutulmalı. Vekillerin arkasına sığınma veya reddetme dönemi sona erdi. İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması bölgede yularının serbest bırakılmasına yol açacaktır. Başkan Joe Biden, İran Hizbullah’a destek vermeye devam ettiği sürece İran’a uygulanan yaptırımları kaldıramaz. Bunun nükleer müzakerelerle hiçbir ilgisi yok.

Peki Biden “İran’la herhangi bir anlaşmaya” varmak istiyor mu?

Evet, kampanyasında bu sözü vermişti. Dahası İran’la bir anlaşmaya varmadan bölgede hiçbir şey yapamaz. Ancak İran, anlaşmaya varırsa ABD’lilerin kendisinden başka dosyaları açmasını isteyeceğini biliyor. İran ise bunu istemiyor. Müzakerelerin daha uzun sürmesini istiyor. Ancak aynı zamanda yaptırımların kaldırılmasını da istiyor. Bu yüzden İran, rejimini korumak için anlaşmaya varmanın bir yolunu bulmak zorunda. İran’ın vekilleri ile birçok Arap ülkesini tahrip ettiği doğru. Ancak İran tek başına hayatta kalamayacak. Ne kadar sürerse sürsün en nihayetinde zehri onu öldürecek.

Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist şarkulavsat

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir