Rusya Ukrayna Montrö
Türkiye Karadeniz üzerinden Ukrayna ve Rusya ile komşuluk hukukuna sahip. İki komşu ülkenin ve ayrıca stratejik müttefikimiz olan bu ülkelerin Adı konmamış bir rekabet içerisinde birbirleriyle mücadele etmesi bütün dünyanın gözü önünde cereyan etmektedir. Bu mücadeleye uluslarası hukuk açısından olaya yaklaşıp Rusya savaş demiyor. Ukrayna iktidarının aşırı tutumunu Rusya tarafından kabul edilemez olduğu iddia edilerek iktidarın değişmesi için 2014’te başlayan ayrılıkçılar üzerinden mücadeleyi şimdi ayrılıkçılara destek adına Rusya’nın devreye girmesi şeklinde cereyan ediyor. Adına savaş denmesi ve ya dememesinin asıl sebebi Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının hukuki durumundan kaynaklanıyor. Çünkü Montrö anlaşması savaş esnasında sıkı bir rejim ile uygulanması gereken bir anlaşmadır. Bu Montrö anlaşması Türkiye açısından Lozandan sonra kazanmış ikinci önemli kazanımdır. Onun için Türkiye soğuk savaş dönemi başta olmak üzere bu anlaşma üzerinden jeopolitik konumunun en iyi şekilde değerlendirerek doğu batı ekseninde ayakları üzerinde durabilmiştir. Geçtiğimiz yıl Montrö üzerinden Ülkemizde siyasi stratejik ön görüzüzlükten kaynaklanan Bir tartışma gitmişti. O zaman biz ısrarla bilgisiz ama önemli makamları işgal edenlerin hadisi şerif gereği ya hayır konuş ya sus demiştik. Maalesef o dönem bilgisiz ilgisiz ama yetkili bir şahıs Montrönün tartışabileceğini gözden geçiririlebilineceğini hatta gereksiz olduğuna ima eden bir açıklaması olmuştu. Bu açıklamadan sonra Türkiye Rusya ilişkileri son derece gerginleşmiş hatta Akdeniz bölgesindeki turizm hareketliliği neredeyse sıfıra düşmüştü. Rusya birden Pandemi gerekçe göstererek Akdeniz bölgesindeki turizm rezervasyonları iptal ederek turistleri Mısır’a yönlendirmişti. Turizim bakanımız ve dışişleri bakanımız birkaç keç Rusya’ya bu konuyla ilgili sefer düzenlemişler ise de başarılı olamamışlardı. Hatta kapalı kapılar ardında bizim etkili ama yetkisiz bilgisiz şahsın görevi bırakması gerektiği konusunda sayın cumhurbaşkanımıza bildirimde bulundukları iddia edilmektedir. Türkiye’nin teşebbüsü ile değil ama Rus turistlerin Antalya sendromu neticesi turistler Türkiye gelmeye başladı. Fakat ne hikmetse turistlerin gelişinden birkaç gün sonra Akdeniz bölgesi boydan boya o güzelim Toros dağları Bu yüzden Çayır Çayır yanmaya başladı. Tabii bunun arkasında Rusya var demek mümkün değil fakat bir uluslararası operasyon olduğu açık. Şimdi bu örneği şunun İçin veriyoruz Türkiye Rusya ilişkilerinin tarihini geçmiş seyrini ve olabilecek tahribatı bilmeden etkili ama lüzumsuz şahısları her gördüğü mikrofona konuşmanın ne kadar zararlı olduğunu anlaşılması açısından örnek veriyoruz. Şimdi Rusya ciddi anlamda Ukrayna’da mücadeleye girişirken ısrarla bunun donbass harekatı olduğunu ifade ediyor yani Ukrayna’ya bildiğimiz savaş ilan edilmiş değil. Bu savaş kelimesi Montrö anlaşmasını harekete geçirmektedir. Ukrayna Rusya’nın müdahalesine karşılık verebilmek adına Türkiye ile üstdüzey ilişkiler içersinde olduğunu bütün dünyaya yaymaktadır. Evet Türkiye her zaman mazlumun yanındadır. Fakat Karadeniz üzerinde komşuluk hukuku gereği ve iki ülke ile olan müttefiklik Türkiye’yi daha hassas ve dikkatli davranmaya itiyor. Öncelikle bu müdahalenin bir an önce durdurulması konusunda Türkiye’nin arabuluculuk rolü çok önemli. Ne abartmak lazım ne de birisinin lehine kullanmak lazım. Öncelikle Montrönün hukuka uygun bir şekilde uygulanması çok önemli. Rusya’nın her şeyi göze alarak girişmiş olduğu bu müdahale ister istemez olumlu veya olumsuz sonuçlarının en fazla yansıması Türkiye’yi olacaktır. Onun için Türkiye bu konuyu hassas bir şekilde takip edip oluşturacakları kriz masasında dakika dakika takiple yalnızca ve yalnızca dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu‘nun açıklamaları ile kamuoyu bilgilendirilmelidir. Hatta sayın cumhurbaşkanı bile her konuda konuşmamalı yeri geldiği zaman sözünün ağırlığı karşılık bulması için az ve öz konuşmalı. Başta İbrahim Kalım fahrettin altun Ömer Çelik Hatta Mustafa Şentop olmak üzere Gördükleri her mikrofona konuşma ihtiyacı hissetmelerinden vazgeçmediler. Eğer illa da konuşmaları gerekiyorsa evlerinde makam odalarında bir boy aynası koyup orada kendi kendilerine konuşmaları bu memlekete daha fazla hizmet edeceği açıktır. Dış politika öyle konuşularak yapılmaz hiç ummadığınız anda ağzınızdan çıkacak bir kelime söz ola kese başı söz ola kese savaşı gibi çok riskli bir durumdur. Karadeniz bağlamında Türkiye bu kaostan Olumlu veya olumsuz en fazla etkilenecek ülkedir. Ülkenin içindeki ekonomik durum siyasi risk ve kriz her an herşeyin olabileceği bir havanın olumsuzluğunu artık Fırsata çevirmek gerekiyor. Çavuşoğlu ve Erdoğan’ın dışında mümkünse hiç kimse konuşmaz ise bu süreci Türkiye’nin lehine dönüştürmek en kolayı. Zira Ukrayna da Rusya da Türkiye’yi kaybetmek istemez.
Hasan Oktay