KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Hasan Oktay: Taliban Humeyni Kerbela

Hasan Oktay: Taliban Humeyni Kerbela

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 10 dk okuma süresi
340 0

18 Temmuz tarihli “Taliban Türkçe Türkiye” başlıklı yazımızda erken uyarı sistemi gibi Afganistan’da meydana gelebilecek tehlikeye dikkat çekmiştik. 25 Temmuz tarihindeki “Taliban Sünni refleks mi” isimli yazımızda ise bugün tv programlarında temcit pilavı gibi tekrar tekrar konuşulan konuları yazmışız. Yani erken uyarı görevimizi yerine getirmişiz. Bunu övünmek için yazmıyoruz.
Taliban için Sünni refleks diyen kalabalıklar her geçen dakika artmaktadır. Hatta Taliban’ın Sünni ve sufi bir görüşe sahip olduğunu iddia eden düşünce kuruluşları bile ortaya çıktı. Ayasofya eski imamından merdiven altı tarikatlara, düşünce kuruluşlarından basılı gazetelere kadar Taliban’a övgüler dizilmekte. Taliban üzerinden İslam Devleti özlemi duyanların bilinçaltları, zihin dünyaları ortalığa döküldü. İçten içe sevinirken zevahiri kurtarmak için eleştiriyor gözükerek batı dünyası ile de iyi geçinmenin yolları aranmaktadır.

Taliban darbe mi devrim mi yaptı karar sizin

Taliban hareketinin uluslararası ilişkiler lügatinde adı ne olarak geçmektedir bu soruyu sormak gerekir. Taliban darbe mi yapmıştır yani taliban hareketi Afganistan resmi hükümetine karşı bir darbe gerçekleştirerek hükümeti ele mi geçirmiştir. Bu hareketin adı darbe midir? Darbe olarak nitelemekten kaçınılmakta zira Mısırdaki Tunus’taki hareketliliğe darbe diyerek karşı çıkanlar Taliban hareketi karşısında duyulan memnuniyetten dolayı isimlendirme sorunu yaşamaktalar. Bu harekete darbe deseler diyemiyorlar çünkü hareketin başarılı olmasından son derece memnunlar. Mısır’da Sisi’nin Mursi’yi iktidardan uzaklaştırması, Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in İhvan hareketini iktidardan uzaklaştırmasını darbe olarak nitelemişlerdi. Demokrasi adına bu hareketler darbe olarak nitelenerek Türkiye’de büyük tepkiler verilmişti. Taliban hareketinden genel anlamda memnun olunduğu için darbe kelimesini kullanıp çelişkiye düşmekten çekinildiği için darbe kelimesini ağızlarına almayan bir havuz medyamız var. Devrim ve ya inkılap deseler diyemiyorlar zira bu kelimeye baştan beri gıcık gidiyorlar. Türk kamuoyu özellikle merkezi havuz medyası Taliban hareketi karşısında ciddi anlamda bir isimlendirme sorunu yaşamaktadır. Dini bir hareket olarak talibanın başarısından son derece memnuniyet gösterenlerin temel yaklaşımı SSCB ve ABD’yi yenerek dini bir devlet kuruluyor beklentisidir.

Taliban Milli mücadele mi yaptı

Hükümetin kendi içindeki koalisyon bileşenlerinin önemli bir kısmı ihvancı Talibancı bir özellik gösterdiğinden ve her şeyden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan etrafında bu eğilimli bir çember oluşturulduğundan olsa gerek taliban karşısında Türkiye tehlikenin farkında olamıyor. Doğu Perinçek’in taliban hareketini Atatürk ve silah arkadaşlarının gerçekleştirdiği milli mücadeleye benzetmesi ise hükümet medyası tarafından şaşkınlık ile karşılanacaktı. Zira Afganistan’da iktidardan kaçan bir Cumhurbaşkanı Osmanlı padişahı Vahdettin’e benzetilmesi ve Talibanın ise Atatürk gibi bi başarı elde ettiğinin iddia edilmesi yine havuz medyamızın moralini bozacaktır. Mustafa Kemal ve Vahdettin konusundaki tartışmada koşulsuz Vahdettin’i tutanlar şimdi Talibanı destekliyor olmalarındaki çelişkinin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorlar. Taliban SSCB’nin Afganistan’ı işgaline karşı AD tarafından kurdurulan bir harekettir. Ne sünni reflekstir ne de Afganistan ölçeğinde milli bir reflekstir. Taliban ulus devlet inşa etmeye değil, İran örneğinde olduğu gibi mezhep algısı üzerinden İran’ın halkı Farslılaştırması gibi Afgan milli unsurlarını Peştunlaştırmaya başlayacaktır. Dini algı kullanılarak kavmi dönüşüm sağlamak İran yönetiminin uyguladığı bir yöntem olarak Afgan Taliban hareketine örnek teşkil etmektedir. Türkiye bu hareketi destekleyemez, bu hareketin bölgede etkin olmasının önünü açamaz. Mustafa Kemal dini özgürleştirmiş, din üzerinden, dini söylem üzerinden bir değişim dönüşüm gerçekleştirmemiştir. Atatürke yapılan en önemli eleştiri herkesi Türk yapma gayreti içerisinde olduğudur. Atatürk’ün yaptıkları İran farsizmi ve Afgan Peştunizmi ile mukayese bile kabul etmez. Türkiye’de yapılan dini özgürleştirip yeniden yaşanır kılmak, İran ve Afganistan’da ise din kullanılarak insanların özgürlüğü yok edilmektir.

Sevr’de Türksüz dünya Taliban üzerinden de Türksüz Türk dünyası

Taliban hareketi üzerinden müthiş bir çelişki yaşıyoruz. Özellikle külliye çevresinde çöreklenmiş taliban ve ihvancı zihniyet çoğu zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zor duruma düşürmekteler. Daha önceki yazılarımızda buna zaman zaman temas etmiş hatta Türkçeyi yasaklatmaya kadar varan eski YÖK başkanı hakkında kısa da olsa temaslarda bulunmuştuk Şimdi YÖK başkanı Yekta Saraç bu çarpık zihniyeti temsilen Cumhurbaşkanı baş danışmanı yapılmıştır. Erdoğan Türkçe dünya dili olması için adeta çırpınırken Bu Yekta Saraç rahmetli babasından ve kayınpederinden duyduğu talibani zırvalar ile Türkçe ’ye karşı nefret duygusunu harekete geçirmiştir. Şimdi yurtdışında Türkçe eğitim YÖK’e göre yasaktır. Yeni YÖK başkanı bakalım bu yasağı ne kadar devam ettirebilecek. Cumhur ittifakının ruhunu zedeleyen bu Yekta Saraç yasağı bir an önce kalkmalıdır. Gelelim Sevr’e
İngilizler ile Ruslar aralarında anlaşarak Osmanlıyı yıkmak ve Türksüz bir dünya kurgulamak için harekete geçtiklerinde önlerinde duracak kimse yoktu. Enver Paşa ve Mustafa Kemal Çanakkale’de Sarıkamış’ta canhıraş gayret ederek bu gidişatı durdurmaya çalışıyorlardı. Sevr anlaşması imzalandığında İslam dünyası artık İngilizlerin elindeydi ve Ruslar alabildiğine Türkistan coğrafyasında hâkimiyet kurmanın hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyordular. Mustafa Kemal Anadolu’da, Enver Paşa Türkistan’da İngiliz Rus ittifakının o korkunç planını bozup Sevr anlaşmasını bir paçavra gibi yırtıp atmışlardı. Mustafa Kemal ile Enver’in ferasetinin binde birini gösteremeyenler şimdi onlara alabildiğine küfür ediyor yaptıklarını yok saymaya çalışıyorlar. Oysa Mustafa Kemal ve Enver Paşalar İslam dünyasının uyanışını Türk Dünyasının bağımsızlık meşalesini yakarak bugünlere gelinmesini sağladı.
Talibana güzellemeler yapan külliye etrafındaki talibancı ihvancı zihniyet farkında olmadan yeniden İslam dünyasını müthiş bir karanlığa mahkûm edecek Afganistan taliban hareketini savunmaktalar. Bu zihniyet dün Humeyni’yi kurtarıcı gören zihniyettir.
Taliban Humeyni İran Afganistan
Humeyni hareketi ortaya çıktığında tüm İslam dünyası kurtarıcı mehdi beklentisi ile Humeyni’ye sarılmıştı. Humeyni ile İran devrimini gerçekleştiren bileşenler zamanla tasfiye edilirken Humeyni İran’da Şiilik üzerinden Farsizmi inşa etmek için Irak’a saldırdığında artık birçok şeyin geç olduğu anlaşılmıştı. Hatta o dönemin Humeyni sempatizanları Türkiye’de İrancılık diye bir moda hareket başlatmışlar ve şimdi o harekete mensup olanların bir çoğu külliyede görev yapmaktalar. Tüm dünya Humeyni hareketinin şimdi ne anlama geldiğini İslam dünyasında nasıl bir ikilik oluşturduğunu bilince olarak Taliban’a yaklaşmaları gerekmektedir. Dün Humeyni üzerinden Şii farsizmi bu gün Taliban üzerinde vehhabi selefi zihniyeti Peştunlaşmada kullanılmaktadır. Her şeyden önemlisi İslam Dünyası bu iki zihniyet arasına sıkıştırılma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.
Kerbala sonrasına mı dönülüyor
Muharrem ayının 10unda Hazreti Peygamberin torunu HZ Hüseyin Arap kabilecilik zihniyetinin bir yansıması olarak şehit edildiğinde İslam dünyası içinden çıkılmaz bir açmaza girmişti. Din yerine Arabizm ikame ediliyor bir Arap aşireti Şia’yı diğeri de Sünniliği (bugünkü vehhabiliği) temsilen Dinin merkezine oturuyorlar. Allah’ın vaadi neredeyse tıkanma noktasına gelmiş ve bu dini ben indirdim ben koruyacağım vaadi gereği Allah bu tıkanıklığı açmak için Türkleri Müslüman olmasının önünü açıyor. Türkler Müslüman olunca din kurtuluyor özgürleşiyor Arap kabileciliği ise şia selefi tartışmasına sıkışıp kalıyor. Şimdi Türkler tekrar Allah’ın dinini ya kurtaracak ya da yüzyıl mezhep savaşlarına sahne olacağız. Taliban yönteminin ile Sünni dünyasını mahvetmesine müsaade etmemek gerekir.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir