44 günlük Karabağ savaşından sonra Güney Kafkasya’da baş döndürücü gelişmeler oluyor. Azerbaycan resmi makamları savaşın bitiğini ve Dağlık Karabağ meselesinin tamamen Azerbaycan’ın isteği doğrultusunda sonuçlandığını ifade ediyorlar. Türkiye’de Azerbaycan iktidarının basını ve Türkiye’deki lobisi üzerinden bilgilendirilme yapıldığı için bu görüş öncelikle Türkiye’de çok yaygın bilgi haline geldi. Oysa 20 Ocak 1990 da Elçibey ve arkadaşlarının direnişi ile Rus askerleri Azerbaycan topraklarını terk etmesinden sonra 10 Kasım 2020’de Rus askerleri tekrar Azerbaycan topraklarına barış gücü adı altında geri dönmüş oldu. Dağlık Karabağ’da şimdiye kadar her hangi bir hukuki statü gündeme gelmez iken 10 Kasım anlaşması ile Dağlık Karabağ ile ilgili Rusya’ya bağlı bir model konuşulmaya başlandı. Fransa ve Rusya’nın öncülüğünde bu statü meselesi her geçen gün sinsi bir plan olarak işliyor. https://www.yazargazetesi.com.tr/donbass-modeli-daglik-karabagda-uygulanabilir-mi-makale,362.html
20 Temmuz’da Kıbrıs’ta neler oldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2 0Temmuz’da Kıbrıs’a yaptığı çıkartma öncesi büyük bir müjde vereceğini açıkladı. Beklenti büyüktü ve Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev 20 uçakla Kıbrıs’a gelecek ve Kıbrıs’ı tanıma süreci başlayacaktı. Beklentiyi bu şekilde daha fazla ön plana çıkıyordu. Nasıl olsa Dağlık Karabağ Azerbaycan’ın ifade etiği gibi tamamen hallolmuş ve Dağlık Karabağ’ın tanınma korkusu geride kalmıştı, Azerbaycan toprağı olarak tescillenmişti. Erdoğan’ın müjdesi Kıbrıs’ın Azerbaycan tarafından tanınabileceği beklentisini gündeme getirdi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve devlet bürokrasisinin Kıbrıs’a değil alelacele Moskova gitmesi Erdoğan’ın müjdesini külliye ve millet bahçesi şeklinde kadük bir açıklama ile geçiştirilmesine sebep oldu. Aliyev Türkiye’yi kandırdı mı sorusu akla geldi ama bu soruyu hiç kimse açıktan dillendiremediler. Dağlık Karabağ’da bazı şeyler bilindiğinin aksine yolunda gitmediği artık yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı bu konuyu ilk gündeme getiren de biz oldu.
Şuşa’da Bahçeli’nin Okulu engellendiğinde bu anlaşılmalıydı
Devlet Bahçeli Şuşa Azerbaycan ordusu tarafından alınınca sevinç nişanesi olarak Şuşa’ya bir ilkokul yapılmasını istediğini beyan ederek görevlendirdiği genel başkan yardımcısını Bakü’ye gönderdi ve yetkililer ve İlham Aliyev ile görüşülerek mutabakata varılmıştı. Bahçeli bu okulda her hangi bir eğitim yapmayacak binayı Azerbaycan’ın milli Eğitim bakanlığına bağışlayacaktı. Azerbaycan devlet yetkilileri bin bir dereden su getirerek bu okul projesini engellediler. Devlet Bahçeli’nin temsil ettiği Türk Milliyetçiliği fikri Azerbaycan için devletleşme ve milletleşme sürecine en önemli katkı sağlayacak bir duruş olmasına rağmen Aliyev böylece Türk milliyetçileri ile arasını açmış oldu. Böylece Azerbaycan yeniden Rusya İran eksenine kayma eğilimi gösterdi.
Allahşükür Paşazade ne diyor
Milli ideoloji ile devletleşme ve milletleşme problemini çözmek varken Azerbaycan Rusya ve İran korkusu ile bu süreci bilinmez bir tarihe ertelemiş oldu. Hem 1. Karabağ savaşında ve hem de 44 günlük 2. Karabağ savaşında İran’ın Ermenistan’ı desteklediğine dair bilgileri Azerbaycan basını sık sık dillendiriyordu. Ayrıca da İran Türkleri İran üzerinden Ermenistan’a giden tırlar içinde Ermenistan’a silah nakledildiği bilgisi ile durdurdukları Tırlarda çeşitli silahların olduğunu basına yansıtmışlardı. Durum böyle olunca İran’ın açıktan Ermenistan’ı desteklediği iddiaları su yüzüne çıkmıştı. Erdoğan ile Aliyev Bakü’de gerçekleştirdikleri askeri geçit töreninde Erdoğan’ın okuduğu şiir üzerinden Türkiye İran ilişkilerinin bozulma noktasına geldiği hatırlayalım. Hatta bunun üzerine Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Derya Örs İran dışişlerine çağrılmıştı. Azerbaycan konusunda Türkiye ile İran bu gerilim yaşanırken Azerbaycan Şeyhülislamı Allahşükür Paşazade’nin geçen günlerde Karabağ ile ilgili yaptığı açıklamada İran Dini Lideri Ali Hameney’in duası ile Karabağ savaşını kazandıklarını açıklaması oldukça dikkat çekmiş ve tüm bilinenleri altüst etmişti. Şeyhülislam’a en büyük tepkiyi ise Türkiye’de Azerbaycan lobiciliği yapan bir tv kanalının göstermiş olması ise ayrı bir hayret verici olaydı. Azerbaycan’ın Türkiye’deki lobicileri ve bu Tv kanalı Şuşa’da Bahçelinin Okulu projesinin engellenmesi, Kıbrıs konusunda Aliyev’in ikircikli davranması konusunda adeta dut yemiş bülbül gibi susarken Allahşükür Paşazade’nin açıklamalarına müthiş tepki gösterdiler.
Azerbaycan adına Türkiye’de lobi faaliyeti yapan tv kanalı ve Azerbaycanlı propagandistler Devlet Bahçelinin okul projesinin engellenmesi hakkında ağızlarından bir kelime itiraz çıkaramaz iken Allahşükür Paşazade ’ye ateş püskürdüler. Allahşükür bu tavrı ile bir taraftan Türkiye’deki takiyece Azerbaycan lobilerini ifşa edilmesini sağlamış diğer taraftan ise Azerbaycan’ı İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin dış politika hedefi olmaktan kurtarmıştır. Nasıl mı İsterseniz bu konuyu daha sonra geniş bir şekilde irdeleyelim.
Şuşa beyannamesinden Bakü deklarasyonuna Pakistan
Azerbaycan yeni bir devlet olmanın acemiliklerini Rusya ve İran psikolojik baskıları altında sürekli sergilemektedir. Azerbaycan bugün toprak bütünlüğünden bahsediyor ve işgal altındaki 7 rayonun dışında dağlık Karabağ topraklarını da Rusya korkusuna rağmen kendi devlet sınırları içerisinde görüyorsa bunu tartışmasız Pakistan’a borçludur. 30 Nisan 1993 BM güvenlik Konseyi geçici başkanlığı döneminde Pakistan SSCB /Federasyon Rusya’sının baskısına rağmen Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü karar altına aldırmıştır. Bu son derece önemli olay karşısında Azerbaycan Pakistan ilişkileri maalesef beklenen seviyede olamamıştır. Kafkassam olarak sürekli bu konuları gündeme getirerek 3 lü görüşmelerin ittifakların kesinlikle başlaması gerektiğinin altını sürekli çizerek dikkatleri çekmeye çalıştık. Nasıl ki 1993te Pakistan devreye girerek Azerbaycan’ın Rusya’ya rağmen toprak bütünlüğü sağlanmışsa bugün Azerbaycan’ın Türkiye’nin tüm desteklerine rağmen Rusya ve İran’dan çekinerek Dağlık Karabağ meselesinde hala bir netlik oluşturulamamışsa şimdi Pakistan devreye girerek Azerbaycan için bir umut kapısı doğmuştur. Şuşa beyannamesi toplantısında Devlet bahçeli olmalıydı demiştik şimdi de Pakistan niye Şuşa beyannamesinde yoktu diyoruz. Pakistan Türkiye Azerbaycan birlikteliği çok daha önce ve şimdiye kadar büyük aşamalar kaydeden bir birliktelik oluşturmalıydı Şuşa’da çağrılmayan Pakistan Bakü Deklarasyonunda yer alamsı gecikmiş ama yerinde bir karardı.
Geç kalınmış bir ittifaka İsrail’in de girmesi bölgesel ittifakların barışa dönüşmesini sağlayacaktı.
Hasan Oktay kafkassam başkanı