Çin’in ardından birçok ülkeye çeşitli yollardan sıçrayan Korona türü Kovid-19 virüsü ismiyle tanınan hastalık İran’da da son iki ayda inanılmaz bir hızla yayılmaya başlarken ülkenin tüm alanlarında hayat felç olmuş durumda. Halı hazırda neredeyse tüm ülkelere saldiran bu hastalık olağan dışı bir hızla yayılmaya devam etmektedir. Fakat bu virüsün İran’ın geneline yayılması ve bu süreçte yaşanan trajik olaylar birçok çevre tarafından farklı yorumlanıyor. Adeta göz göre-göre tüm uluslararası uyarılara rağmen ve aynı zamanda Çin’de yaşanan vahim tablo ortadayken, İran yönetimi tarafından ilk başta en kritik zamanlarda gerekli önlemlerin alınmaması ülkede bu kadar ölümler ve can kaybına neden olmuştur.
Bilindiği üzere 2020 yılının ilk günlerinden itibaren İran’ın siyasi ortamı son yılların en hassas ve çalkantılı dönemini geçirmektedir. Devrim Muhafızları ordusunun dış kolu olan Kudüs gücünün komutanı olan Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ve hemen ardından İran Devrim Muhafızlarının Irak topraklarında ABD üslerini füzeyle hedef alması gergin ve çalkantılı dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Fakat Covid-19 virüsünün Çinde orataya çıkması ve Çin’de yayılmasıyla eşzamanlı olarak İran Yönetimi Kasım süleymani’nin Kirman kentinde düzenlediği defin merasimini meşruiyet boşluğunu doldurmak ve propaganda haline getirmek için sadece Kirman eyaletinden değil ülkenin tüm bölgelerinden insanları sözkonusu merasimin geniş katılımlı ve kalabalık olmasını göstermek amacıyla taşıdı. Fakat siyasi çıkarlar peşinde olan rejim defin merasimine taşıdığı kalabalığı yönetememesi sonucu kalabalık sıkışmasında yüzlerce insan hayatını kaybetti. Hemen ardından Tahran-Ukrayna seferini yapmakta olan yolcu uçağının Devrim Muhafızlarının ateşlediği iki füzeyle Tahran hava alanından kalktıktan hemen sonra, vurulması ve 176 yolcu ve mürettebatın hayatını kaybetmesi, İran rejimini yeterince zora sokmuştu. Birde üstüne rejim yetkililerinin bu konuda birkaç gün sessiz kalma ve yalan yanlış bilgi vermeleri zaten derin meşruiyet kaybı yaşayan ve haklı sert eleştirilerin hedefinde olan rejim açısından siyasi sıkışmışlığın tam bir örneğidir. İran rejimi tamda bu siyasi sıkışmışlığın pençesindeyken, meşruiyet kaybı ve yönetimsel problemlerini unutturmaya ve uluslararası kamuoyuna göstermek için elinde olan iki fırsatı değerlendirmek istedi. Her zaman olduğu gibi geleneksel olarak kendi yandaşlarını meydanlarda toplayan İran rejimi tüm şehirlerde kendi yandaşlarını sokağa çağırarak gövde gösterisi yapması ve aynı zamanda meclis seçimlerinin olağan bir biçimde gerçekleştirilmesi salgının bu kadar hızlı bir biçimde yayılma nedenlerinden olarak değerlendiriliyor. Henüz vakalar ve can kayıpları ülkede hızını korurken nevruz bayramının 3. Gününde Hamenei’nin ulusa sesleniş konuşmasında ABD’nin yardım etmek için girişimlerini sert ve küfür karışımı eleştirmesi ondan sonraki süreçte tüm ülke çapında özellikle hükümet kanadında bu doğrultuda hareket edilmesi açıkça gözlemleniyor. Rejim tüm çabalarını bu salgını uluslararası politika malzemesi yaparak içerde ve dışarda ağır propaganda yapmakla meşgul. Bir taraftan uluslararası para fonundan 5 milyar dolar talep ederken bir taraftan sınır tanımayan hekimler ekibinin ülke içinde insani yardımlarını güvenlik nedeniyle engelliyor.
Bu doğrultuda ülke içinde ve dışında itirazlar eleştiriler devam ederken onlarca akademisyen ve siyasi-medeni aktivist bir bildiri hazırlayarak Hamenei’yi ülkenin bu duruma düşmesinin tek nedeni olarak gösterdiler. Bildiriyi hazırlayanlar Hamenei’nin komplocu eksenli bakış açısını Covid-19 salgınının hızla yayılmasında en önemli etken ve Cumhurbaşkanı Rohani’yi Hamenei’nin kuklası olarak nitelendirdiler.
Bildiriyi imzalayan 100 akademisyen ve aktivist tüm halkın dini ve siyasi lider olarak Hamenei’i, yakınları ve silahlı güçleri tarafından rehin alındığını söyleyerek aynı zamanda rejimin bu salgının ülkede yayılmaya başladığı dönemde gizli saklı hareket etmesi ve siyasi çıkarlarını halkın canından üstün tutmasını sert bir dille eleştirmektedir.
Celal RUŞEN