KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Mayis Alizade : Suhumi’den Tiflis’e mi, yoksa Tiflis’ten Brüksel’e mi?

Mayis Alizade : Suhumi’den Tiflis’e mi, yoksa Tiflis’ten Brüksel’e mi?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
15 0

Abhazya denince, Sovyetler Birliği’nin (SSCB) sondan önceki dışişleri bakanı, hem Sovyet döneminde Gürcistan Komünist Partisi’ni yönetmiş hem de bağımsızlığını kazandıktan sonra Gürcistan’ın ikinci Cumhurbaşkanı olmuş Eduard Şevardnadze’nin 1992 yılında Gürcü-Abhaz Savaşı sırasında kayda alınan video ve fotoğraf görüntülerine yeniden bakıyorum: Harabelerin arasında gömleksiz kalmış Şevardnadze, orada öleceğini haykırsa da Abhazya’nın Gürcistan’dan kopuşunu engelleyememişti.

O zamandan bu yana, Rusya ile ilişkilerini geliştirmesinin karşılığında Rusya Federasyonu ve Belarus, Doğu Karadeniz’de Gürcistan’dan bağımsızlığını ilan eden bu eski Gürcistan Otonomisini tanımıştı.

Abhazya’daki askeri varlığını sürekli geliştiren Rusya, Ukrayna savaşının başlamasından kısa bir süre sonra dünyanın tanımadığı bu ülkenin askeri limanını kullanma yetkisine de kavuşmuştu.

Başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Briliği (AB) olmak üzere, Gürcistan’da yapılan parlamento seçimlerinden önce de sonra da gözlerin Tiflis’e çevrilmesine neden olurken, 11 Kasım’da Abhazya’nın başkenti Suhumi’de patlak veren olaylar dikkatlerin bu bölgeye çevrilmesine yol açtı.

Toplumun bir kesiminin ayaklanması, Rusya ile Ticaret Anlaşması imzalanması girişimiydi.

Yasanın Abhazya’yı Rusya’ya daha sıkı bağlarla bağlayacağını iddia eden muhalefet güçlerinin parlamento ve hükümet binalarını işgaline kadar varan olaylar zincirine iktidar müdahale edemedi.

Savaş gazisi ve veteranlarının başında durduğu protesto eylemlerinin ana hedefi, bu yasanın Rusya tarafından kabul ettirilmek istendiği ve parlamentodan geçmesi durumunda ülke ekonomisinin tamamen Rusya sermayesinin ipoteği altına gireceği endişesiydi.

15 Kasım’da savaş gazisi ve veteranlarının başını çektiği muhalefet cephesi, parlamento binasına girmekle yetinmeyip hükümet binalarını da ele geçirince Cumhurbaşkanı Aslan Bjaniya’nın istifasını istedi.
Seçilmiş bir cumhurbaşkanı olduğunu belirten Aslan Bjaniya, ülkede istikrarsızlık ve ekonomik kriz yaşanabileceğini gerekçe göstererek muhalefeti bu talebinden vazgeçirmeye çalıştı.

Ancak isyancıların geri adım atmamasını görerek, parlamento ve hükümet binalarının boşaltılması durumunda istifaya hazır olduğunu belirtti.

Suhumi’de yaşanan bu gerilimlerden dolayı kenti terk edip köyüne giden Cumhurbaşkanı Bjaniya, orada kendi yandaşlarıyla bir araya geldikten sonra parlamento ve hükümet binalarının boşaltılması durumunda istifa ederek seçimler için gün tayin edeceğini belirtti.

18 Kasım’ı 19 Kasım’a bağlayan gece istifa eden Bjaniya’nın görevini vekaleten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Badra Gunba üstlenirken, görevinden ayrılan Başbakan Aleksandr Ankvab’ın yerine ise Valeri Bganba atandı.

Yeni cumhurbaşkanının seçilmesine kadar mevcut kabine üyeleri göreve devam edecek.

Peki, 33 sene önce Gürcistan’dan bağımsızlığını ilan eden Abhazya bölgesinde yaşanan olayların sebebi gerçekten Rusya’nın çıkarlarına hizmet edeceği iddia edilen yabancı yatırım yasası mı?

Gelişen olaylarda Karadeniz’de büyük çıkarlar peşindeki Batı’nın herhangi bir kurgusu ve müdahalesi söz konusu olabilir mi?

Independent Türkçe’nin konuyla ilgili sorularını, Türkiye’nin Delhi ve Moskova’daki eski Büyükelçisi ve Türk Konseyi (şimdiki Türk Devletler Teşkilatı) kurucu Genel Sekreteri, emekli Büyükelçi Halil Akıncı yanıtladı.

Abhazların, Kafkasya’nın bağımsızlığına düşkün ve kendi çıkarlarını korumaktan asla taviz vermeyen halklarından biri olduğunu vurgulayan Halil Akıncı, “1990’ların başlarında Gürcüleri kovmuşlardı. O günden bu yana, Tiflis’in ve uluslararası tüm örgütlerin, büyük devletlerin tüm çabalarına rağmen Abhazya’yı yeniden Gürcülerle birlikte yaşamaya ikna etmek mümkün olmamıştı. Şimdi ise Rusları kovuyorlar. Nerede hizmet ettiklerine bağlı olmaksızın Rus generallerin çoğunun Abhazya’da villası var. Meclise sunulmuş yabancı sermaye yasa tasarısının, kendi çıkarlarına ters düştüğünü gördükleri için protestoya kalktılar” şeklinde konuştu.

Emekli Büyükelçi Halil Akıncı’ya göre diğer bir neden ise, her geçen gün bölgeye daha çok sayıda Ermeni nüfusunun yerleştirilmesi suretiyle demografinin değiştirilmesi niyeti.

“Abhazlar buna karşı da ciddi itiraz eylemleri içindeler” diyen Akıncı, sözlerine şunları ekledi:

Bu olaylarda Rusya’yla zaten düşman durumunda, Tiflis yönetimiyle de son yıllarda sürekli sürtüşen Batılı devletlerin mutlaka parmağı vardır. İktidarın el değiştirerek muhalefete geçmesi durumunda Tiflis yönetiminin yanı sıra Rusya’nın da ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağı ve bölgede Batı etkisinin artacağı düşünülebilir.

Abhazya Merkez Seçim Komisyonu’ndan isminin açıklanması istemeyen bir yetkilinin Rus RİA Novosti Ajansı’na verdiği demeçte cumhurbaşkanı seçiminin önümüzdeki sene 15 Şubat’ta yapılacağı belirtildi.

Abhazya’da muhalefet Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı istifaya zorlarken, 26 Ekim’de gerçekleşen parlamento seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeyen Gürcistan muhalefetinin yaklaşık 1 ay süren sokak mücadelesi neyle sonuçlandı?

Evet, 25 Kasım’da Gürcistan parlamentosu çalışmalarına ilk kez muhalefetsiz başladı.

Çünkü 150 sandalyeli parlamentonun açılış oturumuna, son seçimlerde 61 mazbata kazanmış muhalif milletvekilleri katılmayınca, 2012 yılından bu yana tek başına iktidarda bulunan Gürcü Arzusu Partisi 89 milletvekiliyle yeni çalışma dönemini başlatmak zorunda kaldı.

Muhaliflerle aynı safları paylaşan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili de parlamentonun açılış toplantısına katılmayarak bundan sonraki çizgisini önemli ölçüde belli etti:

Rusya’nın Kommersant gazetesinin Gürcistan muhabiri, dostum Georgi Dvali’nin de yazdığı gibi, mevcut parlamentoyu “gayrimeşru” ilan eden Zurabişvili’nin birleşik muhalif harekâtının başına geçmesi bekleniyor.

61 milletvekilinin oluşturacağı “Alternatif Parlamento”nun ümidi, Batılı ülkeler tarafından Gürcistan’ın meşru parlamentosu olarak tanınmasıdır.

Gürcistan Parlamentosu’nun 89 iktidar milletvekiliyle yeni yasama dönemine başladığı gün, Batı yanlısı tutumuyla tanınan Maka Boçorişvili’nin dışişleri bakanı görevine atanması, “Hükümetin Batı’yla ilişkileri yeniden ısıtma niyetinde olmasına mı işaret ediyor?” sorusunu da gündeme getirdi.

Siyasi analistler, Avrupa Birliği ve NATO ile ilişkileri üyelik düzeyine çıkarma niyetini sık sık tekrarlayan başta iktidarın perde arkasındaki yöneticisi milyarder Bidzina İvanişvili olmak üzere diğer üst düzey görevlilerin, asıl amacının ülkeyi 2030 yılına kadar hem AB hem de NATO üyesi yapmak olduğunu ve Maka Boçorişvili’nin Dışişleri Bakanı görevine getirilmesinin de bu amaca hizmet edeceğini belirtiyor.

Rusya-Ukrayna savaşının ufuklarında askeri operasyonların durdurulmasına ilişkin işaretler mi sezdi acaba Bidzina İvanişvili?
Mayis Alizade

https://www.indyturk.com/node/749463/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/suhumiden-tiflise-mi-yoksa-tiflisten-br%C3%BCksele-mi

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir