Hakan Fidan nasıl başbakan olacaktı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde gerçekleşen AK Parti, CHP ve MHP genel başkanlarının katıldığı zirveye davet edilmeyen, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Darbeye AKP’den vekil ve bakanlar da destek vermiş olabilir. Darbecilerin AKP içerisinden güçlü bir siyasi klikten destek almış olma ihtimalleri çok fazla var. Milletvekili düzeyinde, hatta bakan düzeyinde, hatta belki başka üst düzeyde AKP içerisinden bu darbecileri desteklemiş kişilerin olma ihtimali var” açıklaması, suyu bulandırma veya çamur atma değil, herkesin bildiği ama konuşmaktan çekindiği bir konuyu gündeme taşıyor. (Bkz.http://rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/260720162- http://www.zernews.com/2016/07/demirtas-tan-darbe-girisimi-ne-iliskin-aciklamalar.html) Nitekim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de darbe sonrası Cumhurbaşkanı ve Başbakanın kim olacağını bildiğini söylüyor. “Biri dişi biri erkek. Herkes biliyor, herkes yerine yapıştırsın bunu” diyor.
Hatırlayacak olursanız ne zaman kabine değişikliği veya başbakan değişikliği gündeme gelse sanki başka adam kalmamış gibi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın başbakan olacağı trol ekibince sosyal medyaya servis edilirdi. Hatta sosyal medyada Hakan Fidan ve Yiğit Bulut’un yan yana resimlerinin bulunduğu birçok paylaşımı mutlaka görmüşsünüzdür. Ben bu tür paylaşımlara adı geçen devlet görevlisinin neden müsaade ettiğini veya rahatsız olmadığını anlamakta zorluk çekerdim. Ancak şimdi taşlar yerine oturduğu için her şey ortada. Davutoğlu’nun başbakanlıktan ayrılacağını ve kongrede aday olmayacağını açıklamasıyla medyada Davutoğlu’yla birlikte MİT Müsteşarının da görevden alınabileceğini iddia edenler çıktığı gibi Başbakanlığa Hakan Fidan’ın atanabileceğini söyleyenlerde olmadı değil!
15 Temmuz CIA/NATO patentli darbe kalkışmasından yaklaşık iki ay önce sizlerle paylaştığım ve ‘Milli istihbaratın yeni patronu kim?’ sorusuna cevap aradığım yazıda Hakan Fidan’ın başbakanlığı meselesine ışık tutacak yazdıklarım ortada. “Hakan Fidan’ı şahsen tanırım, o beni tanır mı bilmem. Sayın Davutoğlu’nun Başbakan Başdanışmanlığı döneminde Hakan Fidan TİKA başkanıydı ve Sayın Davutoğlu’nu sıklıkla ziyarete gelirdi. Sonra 14 Kasım 2007’de Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı ve akabinde 15 Nisan 2010’da MİT Müsteşar yardımcısı oldu. Akademik kariyeri var. Maryland Üniversitesi’ne bağlı University of Maryland University College’den Yönetim ve Siyaset Bilimi alanından lisans dereceleri aldı. Bilkent Üniversitesi’nde “Dış Politikada İstihbaratın Yeri” isimli teziyle master yaptı.
Aynı üniversitede 2006’da “Bilgi Çağında Diplomasi: Antlaşmaların Doğrulanmasında Enformasyon Teknolojilerinin Kullanımı” başlıklı tez ile doktora yaptı. Emre Taner’in görev süresinin dolmasının ardından, 25 Mayıs 2010’da Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihine, en genç MİT müsteşarı olarak geçti. Müsteşarlığı döneminde başka ilklerde yaşandı. 10 Şubat 2015 tarihinden geçerli olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi’nden milletvekili aday adayı olmak için istifa etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan Fidan’ın milletvekilliği aday adaylığına tepkisini gösterdi, onaylamadığını belirtti. Bunun üzerine Fidan, 9 Mart 2015 tarihinde yazılı açıklama yaparak aday adaylığı başvurusunu geri çekti. 09 Mart 2015 tarihi itibarıyla MİT Müsteşarlığı görevine geri döneceği açıklanan Hakan Fidan, 10 Mart 2015’te görevine başladı. Sayın Davutoğlu’nun çok önemsediği bürokratlardan biriydi. Hatta 1998–2002 yıllarında, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde misafir öğretim üyesi olarak ders verdiğinde Sayın Fidan’ında öğrencileri arasında bulunduğu söylenir.” (Bkz. Milli istihbaratın yeni patronu kim?/ 13 Mayıs 2016/ http://www.kafkassam.com/milli-istihbaratin-yeni-patronu-kim.html)
Aklı olan Allah hakkı için söylesin; rutin demokrasi işleyişi içinde bir bürokrat, milletvekili ve genel başkan olmadan bir bürokrat nasıl başbakan olabilir? Bu birazda Sayın Meral Akşener’in ben başbakan olacağım demesine benzemiyor mu? Acaba Melih Gökçek’in sözünü ettiği erkek ve dişi kim? İşte bu sorunun cevabı ister görev zaafı ister ne derseniz deyin şu bilgide yer alıyor. MİT’in darbe istihbaratını saat 16.00’da Genelkurmay’a bildirdiği şeklindeki açıklamalara ilişkin konuşan bir komutan, darbe istihbaratı gelmediğini ileri sürdü. (Bkz. http://haber.sol.org.tr/toplum/mitten-darbe-istihbarati-gelmedi-iddiasi-163437) İstihbarat (?) yetkililerinin aylar önce Genelkurmay Başkanlığına sunduğu raporda, YAŞ’ta terfi bekleyen albay ve generallerin üçte birinin FETÖ ile bağlantılı oldukları belirtilmiş. Şimdi Cumhurbaşkanının darbeyi eniştesinden Başbakanın da eşten dosttan duyduğunu açıklamasındaki imayı anladınız mı?
Türkiye’de derin devlet derin millet, darbeyi yapanlara darbe yaptı. Ne yazık ki darbeciler içerisinde sözde tek dini grup FETÖcüler değil! Ne yazık ki, CIAnın Afganistan cihadında Ruslara karşı cepheye sürdüğü Madeİn USA yapımı İslamcılar da vardı. Neden mi? Türkiye CIA patentli selefi terörün ve küresel emperyalizmin kıskacında. ABDnin radikal İslamcıların teröründen rahatsız olduğu söylenemez. Hatta işine geldiği düşünülebilir. Enver Altaylı’nın yazdığı CIA’nın Türk casusu Ruzi Nazar’ın hayat hikâyesi, bizler için önemli mesajlar içeriyor. Ruzi Nazar, Afganistan’da ortaya çıkan Taliban ve El Kaide hareketinin, CIA ve Suudi Arabistan ikilisinin projesi olduğunu anlatır. Türkistan havzasının İslam anlayışı ile taban tabana zıtlığını vurgular. Haksızda sayılmaz. İşte bu CIA genetiğini taşıyan sözde radikal dinci İslamcı terör, Türkiye’de iş başında. Bu söylediklerimi lütfen kaydedin ve aklınızdan çıkarmayın. (Bkz. NATO’nun IŞİD maskesiyle Türkiye operasyonu! /30 Haziran 2016/ http://www.kafkassam.com/natonun-isid-maskesiyle-turkiye-operasyonu.html)
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com
