KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gürcistan
  4. »
  5. GÜRCİSTAN’IN “DONDURULMUŞ” 10 YILI

GÜRCİSTAN’IN “DONDURULMUŞ” 10 YILI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 12 dk okuma süresi
320 0

Geçtiğimiz günlerde Gürcistan’ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili yemin ederek görevine başlamıştır. Yoğun geçen kampanya döneminde en temel konulardan bir tanesi de 2018 yılı itibari ile 10. Yılını dolduran Abhazya ve Osetya sorunları olmuştur. Yeni Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’nin 2004-2005 yıllarında dışişleri bakanlığı yapmış olması, seçim dönemindeki tartışmaları alevlendirmiştir. Bu vesile ile 2008 savaşını hatırlamakta ve Gürcistan’ın mevcut durumunu değerlendirmekte fayda bulunmaktadır.

2008 yılında yaşanan “Beş Gün Savaşı” aniden ortaya çıkan bir çatışma değildir. Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine bağımsızlıklarını ilan eden Abhazya ve Osetya’nın bağımsızlıklarını Gürcistan tanımamıştır.[1] Çözüm bulunamayan bu sorun nedeniyle taraflar 1991-92, 2004 ve 2008 yıllarında karşı karşıya gelmiştir.[2] 2004 ve 2008 süreçlerini birbirinden ayrı değerlendirmek doğru değildir. Beş Gün Savaşı’nın temelleri 2004 yılından itibaren atılmıştır.

2003 yılında Saakaşvili’nin Gürcistan’da iktidara gelişinin ardından izlediği Batı yanlısı politikalar ve ülke içindeki merkezileşme politikaları, Rusya’nın dikkatini Gürcistan’a çevirmesine neden olmuştur. Saakaşvili, 2004 yılında Rusya yanlısı olan Acara Özerk Cumhuriyeti lideri Aslan Abaşidze’yi hedef alarak, Batum’da kitlesel desteği arkasına almıştır. Bu hareketin sonucunda Abaşidze Moskova’ya kaçmak zorunda kalmış, Acara merkezi hükümetin kontrolüne geçmiştir.

Yine aynı yıl, Abhazya ve Güney Osetya’da kontrolün sağlanması amacıyla Gürcü birlikleri ateşkes hattına yerleştirilmiştir. Bunun üzerine Güney Osetya Parlamentosu, 5 Haziran’da Rusya Federasyonu meclisine gönderdiği bir mektupta, Güney Osetyalıların kendilerini Rus kabul ettiklerini belirtmişler ve Rusya’nın kendi vatandaşlarını bu tehlikeden korumasını beklediklerini yazmışlardır.[3] Bu mektubun hemen ardından 9 Haziran’da Güney Osetya meclisinde, Rusya Federasyonu ile birleşme yönünde bir karar da alınmıştır. Meydana gelen gelişmeler ışığında, Rusya Federasyonu bölgeye 160 asker sevk etmiştir. Ancak resmi kaynaklardan yapılan açıklamalarda gönderilen askerlerin barış gücü askerlerine yalnızca gıda yardımı yapmak için orada oldukları belirtilmiştir. Ağustos 2004’te Gürcistan Parlamentosu, Rus barış gücü askerlerinin ayrılıkçı Güney Osetya bölgesinden çekilmelerini isteyen bir karar almıştır.[4] İki taraf arasında artan gerginlik 2005 yılında da devam etmiştir. 2005 yılında Gürcistan’daki Rus üslerinin kapatılması kararlaştırılmıştır. Bu şekilde bir yandan Gürcistan’ın NATO yolundaki önemli bir engel daha kaldırılmış, diğer yandan Rusya Federasyonu’nun Gürcistan hakkındaki endişeleri artırılmıştır.[5] Rusya mevcut statükonun korunamayacağı gerekçesiyle ayrılıkçı rejimleri destekleme kararı almıştır.[6]

2006 yılında Güney Osetya’da yapılan referandumda halkın yüzde 90’ı bağımsızlık yönünde oy kullanmıştır.[7] Daha önce Acara’da başarı elde eden Saakaşvili hükümeti, Osetya üzerindeki baskısını artırarak benzer bir politika uygulamaya başlamıştır. Diğer yandan Gürcistan’ın 2006 yılındaki askeri harcamalarına bakıldığında, 2004-2008 dönemi içerisindeki en yüksek seviyeye ulaşıldığı da görülmektedir.[8] Artan askeri harcamalar Rusya Federasyonu’nun da dikkatini çekmiştir.

Beş Gün savaşını hangi tarafın başlattığı konusu tartışmalı bir alandır.[9] İki taraf da savaşın başlangıcından birbirini sorumlu tutmaktadır. Mayıs 2008’de Gürcistan’a ait insansız hava aracının Rusya tarafından vurulduğu iddia edilmiştir. Ardından, Haziran ayında Güney Osetya’nın başkenti Şinvali’de Güney Osetya ve Gürcistan güçleri arasında çatışma çıkmıştır. Bu çatışmalara Rus askerleri de aktif destek vermiştir.[10] 6 Ağustos 2008’de Şinvali’ye Gürcistan merkezi hükümeti tarafından yoğun hava operasyonları başlatılmıştır. Bu saldırıya Rusya’nın “vatandaşlarının hayatının tehdit altında olduğu ve öldürüldükleri” gerekçesiyle sert bir tepki vermesiyle Beş Gün Savaşı başlamıştır. Rusya Federasyonun iddialarının meşruiyetini dayandırdığı nokta, Güney Osetya’da yaşayan halkın büyük bir çoğunluğunun Rusya vatandaşlığı almış olması ve 1992 Anlaşması uyarınca Güney Osetya’yı savunma hakkı olduğudur. Gürcistan ise Güney Osetya’da bulunma sebebinin anayasal düzenin tekrar kurulması olduğunu belirtmiştir.[11]

Savaşın ikinci günü, Abhazya da Güney Osetya ile yaptığı ittifak anlaşmasını gerekçe göstererek Gürcistan’a savaş açmıştır.[12] Böylece, olaylar daha büyük ve yıkıcı bir boyuta taşınmıştır. Rus birlikleri başkent Tiflis yakınlarındaki Gori kentini ele geçirmiş, arkalarında kalan bölgelerdeki altyapılar yok edilmiştir.[13] Bu durum, Rusya Federasyonu’nun meşru müdafaa hakkını kullandığı yönündeki iddialarına ters düşmektedir.

Rus birliklerinin ilerleyişi, AB dönem başkanı Fransa’nın o günkü Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin arabuluculuk için devreye girmesiyle durmuştur. Gürcistan askeri birlikleri Güney Osetya ve Abhazya’dan çekilmiş ve bu bölgeler Rusya Federasyonu’nun işgali altına girmiştir. Bu tarihten itibaren sorun “dondurulmuş” statüde bir uluslararası soruna dönüşmüştür.

AB, A.B.D. ve NATO’yu yakın bir müttefik olarak gören Saakaşvili yönetimi Beş Gün Savaşı sırasında beklediği desteği görememiştir. Batı, Rusya Federasyonu’nun Gürcistan topraklarındaki ilerleyişine tepki vermekte gecikmiştir. BM antlaşmasının 51. Maddesine göre Rusya’nın meşru müdafaa hakkını kullanabilmesi için ya kendi topraklarına doğrudan bir saldırı yapılması ya da güvenlik konseyine bildirme kaydı ile bu hakkını kullanması gerekmektedir. Gürcistan topraklarına yapılan bu müdahale için bu iki şarttan herhangi biri gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla, BM’nin mevcut şartlara göre uluslararası hukuk düzenini koruyacak bir adım atması beklenmiştir. Ancak, BM, Rusya’nın güvenlik konseyindeki pozisyonu sebebiyle çatışmaların öncesinde ve sonrasında itidal çağrısı yapmaktan öteye bir karar alamamıştır. [14]

AB ise 2003 yılında kabul ettiği Komşuluk politikası gereğince doğu komşusu olan Gürcistan’daki bu duruma geç de olsa müdahil olmuştur. Sarkozy’nin izlediği mekik diplomasisi neticesinde Rusya ve Gürcistan arasında bir anlaşmaya varılmıştır. Ancak bu anlaşma bir çözüm getirmekten çok sorunu erteleme niteliği taşımıştır. Sarkozy’nin, AB adına olduğunu belirttiği bu girişiminin sorunun temeline inerek barışçı bir çözüm bulma niyeti taşımaktan ziyade, kişisel alanda prestij kazanmaya yönelik olduğu bilahare anlaşılmıştır. Nitekim anlaşmada belirtilen ve Güney Osetya ve Abhazya’nın gelecekteki statüleri hakkında başlatılan uluslararası görüşmelerden bugüne değin bir sonuç alınamamıştır. Sarkozy ve AB sorunun temellerinden çok, neden olduğu problemlerle ilgilenmeyi tercih etmiştir. Netice itibariyle Sarkozy’nin ön almasının Rusyanın yayılmacılığının durdurulmasında herhangi bir yararı olmamıştır. Sarkozy’nin bu tutumu nedeniyle çatışma “dondurulmuş” bir hale dönüşmüştür. Ne yazık ki, Abhazya ve Güney Osetya meselesi de diğer bazı sorunlar gibi, Rusya’nın tam da istediği biçimde “dondurulmuş” sorunlar listesine dahil olmuştur.

NATO ise Gürcistan’a desteğini açıklayarak, Rusya’yı kınamıştır. Ancak, ne Gürcistan ne de Rusya Federasyonu NATO’ya üye olmadığı için NATO dâhilinde alınabilecek bir önlem yoktu. O dönemde NATO ve Rusya arasında karşılıklı restleşmeler dışında herhangi bir adım atılamadı.[15]

Gürcistan bu savaştan on yıl sonra hala NATO üyesi olabilmiş değil, ancak NATO’nun önemli bir partneri ve NATO üyeliği hala gündemdeki yerini koruyor. Diğer yandan AB ile Doğu Ortaklığı kapsamında kurduğu ilişkiler, AB üyeliği yolunun da kapalı olmadığını gösteriyor. 2008 yılında Rusya’yı rahatsız eden ve savaşla sonuçlanan Batı ile yakınlaşma süreci ise bitmiş değil. Ancak Gürcistan, 2008’den bu yana statükonun bozulmaması için dengeli bir politika izlemektedir. Gürcü Rüyası Partisi’nin desteğini alarak göreve gelen Zurabişvili’nin eski bir Fransız diplomatı olması, Batı ile ilişkilerin yakın düzeyde seyredeceğine işaret etmektedir. Cumhurbaşkanlığı makamının yetkileri 2018 seçimleri ile yürürlüğe giren anayasa değişikliğine göre sembolik bir hale getirilmiş olsa da Zurabişvili’nin Batı ile yürütülen ilişkilerde önümüzdeki dönemde önemli bir rol oynayacağı tahmin edilebilir.
Tutku DİLAVER
——————————————————————-

[1]Gökhan Alptekin, “2008 Rusya Gürcistan Savaşı ve Savaş Sonrası Büyük ve Bölgesel Güçlerin Politikası, Tepkileri,” Academia, 2016,

LİNK : https://www.academia.edu/10219700/2008_Rusya_Gürcistan_Savaşı_ve_Savaş_Sonrası_Büyük_ve_Bölgesel_Güçlerin_Politikası_Tepkileri

[2] Ibid.

[3] Fatih Özbay, “Tarihsel Süreç İçerisinde Güney Osetya Sorunu,” Bilgesam, 25 Haziran 2018, http://www.bilgesam.org/incele/999/-tarihsel-surec-icerisinde-guney-osetya-sorunu/#.XCS9wVzVLIU

[4] Ibid.

[5] Deniz Berktay, “SAVAŞIN ONUNCU YILI VEYA “TARİHİN TEKERRÜRÜ,” Avim, 14 Ağustos 2018, https://avim.org.tr/Blog/SAVASIN-ONUNCU-YILI-VEYA-TARIHIN-TEKERRURU

[6]Alptekin, Ibid.

[7] “Güney Osetya ‘bağımsızlık’ dedi,” BBC, 13 Kasım 2006, http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2006/11/061113_southossetia.shtml

[8] Stockholm International Peace Research Institute,“SIPRI Military Expenditure Database,” , http://www.sipri.org/research/armaments/milex/milex_database/milex_database

[9]Berktay, Ibid.

[10] Vildan Meydan, “2008 Rusya-Gürcistan Savaşı’nın Uluslararası Hukukta Kuvvet,”

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Enstütüsü Dergisi, 14 Kasım 2017, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/367218

[11] Ibid.

[12] Berktay, Ibid.

[13] Meydan, Ibid.

[14] Süleyman Erkan, “2008 RUSYA-GÜRCİSTAN SAVAŞI VE ULUSLARARASI TOPLUM,” Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi, 06 Nisan 2016, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/202087

[15] Ibid.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir