İsrail’in Hizbullah’a yönelik çağrı cihazları ve telsizler üzerinden düzenlediği saldırılar şaşkınlık ve endişeyle karşılandı.
Toplamda 34 kişinin öldüğü binlerce kişinin yaralandığı saldırılar “tekno-terör” olarak tanımlanıyor.
Telsizlerin, çağrı cihazlarının hangi şirketlerden alındığı, içlerine patlayıcıların nerede konulduğu gibi sorulara hala yanıtlar aranıyor.
Bu konulara girmeyeceğim.
İsrail bu savaş tekniğini ilk kez kullanmıyor.
Hamas’ın, “Mühendis” kod adlı bombacısı Yahya Abdüllatif Ayyas’ı hatırlayan pek olmayacaktır.
Hamas, ürettiği roket “Ayyas 250″ye onun adını vermiştir.
Ayyas, İsraillilere karşı düzenlediği bombalı saldırılarla Filistinliler arasında bir efsane olmuştur.
İsrail istihbarat servisi Şin Bet, Yahya Ayyas’ı 5 Ocak 1996’da bubi tuzaklı telsiz-telefon aracılığıyla öldürmüştür.
Yani İsrail tekno-teröre yabancı değildir.
İsrail istihbarat servisi Mossad’ın 2016-2021 yılları arasında Başkanı olan Yossi Cohen, bu yöntemi uygulayarak Hamas’ın önemli isimlerine suikastlar düzenlemiştir.
Hamas’ın İnsansız Hava Aracı İHA uzmanı makine mühendisi Muhammed Zauri, Tunus’ta, 19 Aralık 2016’da cep telefonuna gelen bir mesaja yanıt verince yeri tespit edildi. Arabasında kurşunlanarak öldürüldü.
Hamas’ın roket uzmanı elektrik mühendisi Muhammed el Batshi, Malezya’da, 21 Nisan 2018’de, cep telefonundan konumunun belirlenmesinden kısa bir süre sonra yolda yürürken, motosikletli bir kişinin açtığı ateşle hayatını kaybetti. Batshi, iddia edildiği gibi cep telefonu patlatılarak öldürülmedi.
İran’ın Nükleer Programı Başkanı Nükleer Fizikçi Muhsin Fahrizade 27 Kasım 2020’de Tahran’da vuruldu.
Yeri, yanındaki korumalarından ikisinin cep telefonları üzerinden belirlenen Fahrizade, aracına kurşun yağdırılarak öldürüldü.
Suikastta, bir aracın üzerinde bulunan ve uydu aracılığıyla kontrol edilen silahın ateşlendiği de iddia edildi.
Mossad aynı dönemde yine bir operasyonla İran’ın nükleer arşivini de ele geçirmiş, sonra da belgeleri İsrail’e getirmişti.
İsrail’in Hizbullah’a yönelik son saldırıları daha iyi anlamak için eski Mossad Başkanı Yossi Cohen’e bakalım.
Cohen, faaliyetlerine son veren İsrail’in Debkafile sitesinde, Haziran 2023 ve ordu sitesinde Eylül 2023 tarihlerinde yayımlanan “Düşmana sızma, kontrol etme, etkisizleştirme ve caydırma” stratejisi başlığı altında şöyle diyor:
İsrail’in en büyük ve en önemli silahı, düşmanın içine sızma, yerleşme ve istihbarat akışını ondan devşirdikleriyle sağlamasıdır.
Düşmanı kontrol etmenin en etkin yolu, onun iletişiminin, haberleşme ağının her aşamasında olmaktır.
Düşmanın kullandığı tüm haberleşme cihazlarının satın alınma sürecine sirayet etmek ve süreci yönlendirmektir.
Söz konusu haberleşme cihazlarını birer bubi tuzağına, düşmanın elinde, cebinde taşıdığı bombaya dönüştürmektir.
Son tahlilde düşman telefon, telsiz kullanamaz, tablet, bilgisayar açamaz, bindikleri araçları çalıştıramaz, televizyon kumandalarını ele alamaz hale gelme endişesine yaşayacak, psikolojisi alt üst olacaktır.
5 maddede aktardığım bu strateji, İsrail’in telsiz ve çağrı cihazları üzerinden Hizbullah’a yönelik saldırının habercisi değilse nedir?
Ve İsrail Savunma Bakanı Galant, Hizbullah ile tansiyonun iyice yükseldiği bir dönemde, bu tekno-terör saldırısının sinyalini vermişti.
Galant, 27 Temmuz 2024’de yaptığı açıklamada şöyle demişti:
İlk kez çok yaygın uygulayacağımız bir eylem planına karar verdik. Sadece Hizbullah değil dünya şaşkına dönecek. Hizbullah ağır bir bedel ödeyecek.
Mossad, uzun yıllardır Hizbullah’ın içine sızmış, haberleşme cihazlarının alımını yönlendirmiş, teslimattan kullanıma kadar olan sürece de müdahale etmiştir.
Soru şu: Hizbullah binlerce telsiz ve çağrı cihazını teslim aldıktan sonra neden bunlarını açıp, inceleme gereğini duymamıştır?
Bölgedeki en önemli güçlerden biri olan üstelik İsrail ve ABD ile savaşan Hizbullah neden bu kadar duyarsız, dikkatsiz, özensiz davranmıştır?
Yanıtlar eski Mossad Başkanı Cohen’in yukarıdaki yorumlarındadır.
İsrail’in telsiz ve çağrı cihazlarına yaptığı tekno-terör saldırıları, Hizbullah’ın haberleşme ağına büyük bir darbe vurdu.
Haberleşmesi sekteye uğrayan örgütün hareket kabiliyeti büyük oranda kısıtlandı.
Ardından Hizbullah’ın en önemli komutanlarından İbrahim Akil ve güney bölgesi güçlerinin 11 komutanı, toplantı sırasında düzenlenen saldırıda öldürüldü.
Bu da Hizbullah’ın, İsrail sınırındaki güçlerinde büyük bir zafiyet yarattı.
İsrail attığı bu adımlarla Lübnan’ın güneyine yapacağı olası kara harekatının şartlarını da oluşturduğunun işaretini verdi.
Çünkü İsrail, Lübnan topraklarında Hizbullah’tan arındırılmış 25 kilometre derinliğinde bir tampon bölge kurmayı planlıyor.
İsrail’i kara harekâtına zorlayan önemli bir neden daha var.
Lübnan sınırında yaşayan 62 bin 700 İsrailli, Hizbullah’ın saldırıları nedeniyle bölgeden tahliye edilmiş, Kızıldeniz kıyısındaki otellere yerleştirilmişti.
Yaklaşık 10 aydır evlerinden, işlerinden, çiftliklerinden uzak kalan İsrailliler, geri dönmek için Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant’a baskı yapıyor.
Gazze’de yaklaşık 1 yıldır Hamas’ı yenememiş İsrail’in, ikinci bir cephe açarak Hizbullah ile bu gerginliği uzun süre devam ettirebilmesi kolay değil.
Asker açığı bulunan, ordusunun morali bozulan, tanklarının önemli bir bölümü Gazze’de zarar gören İsrail, Lübnan’da kara harekâtına temkinli yaklaşıyor ve güçlü olduğu hava kuvvetlerini kullanmayı tercih ediyor.
Karşısında savaş uçakları olmayan Lübnan ve Hizbullah bulunsa da hava operasyonları da sonsuza kadar süremez.
Hizbullah ile uzun vadeli savaş İsrail için çok kötü sonuçlar doğuracaktır.
Bu gerçeği ABD de çok iyi biliyor.
Bazı çevreler, Amerika Birleşik Devletleri’nin, İsrail’in uyguladığı tekno-teröre insani nedenlerle başvurmadığı söylüyor.
Oysa Amerika Birleşik Devletleri’nin bu konudaki sabıkası kabarıktır.
ABD, Afganistan işgali sırasında Bagram, Kandahar, Kunduz ve Herat bölgelerinde Taliban komutanlarına karşı 116 ayrı noktada cep telefonları ve telsizler üzerinden saldırılar düzenlemiştir.
CIA, söz konusu haberleşme cihazlarını Taliban’a önerme, temin etme ve teslimat süreçlerini bizzat yönetmiştir.
Paravan bir Malezya şirketi üzerinden Çin’den alınarak, Pakistan’a getirilen cihazlar, buradan Taliban’a aktarılmıştır.
Özellikle 2014-2016 arasında Taliban’ın toplam 43 komutanının tekno-terör yoluyla öldürülmesi, birçoğunun da yaralanması üzerine örgüt yaklaşık 4800 cep telefonu ve telsizi imha etmiştir.
CIA bu yöntemi Kolombiya’da uyuşturucu kartellerine karşı da birçok kez kullanmıştır.
Ülkenin en tanınmış kokain kartelinin lideri Dorio Antonia Suga, CİA’nın, Kolombiya ordusu ve polisiyle düzenlediği ortak operasyon sonucu 21 Ekim 2021’de yakalandı.
Suga’nın yardımcıları ise Ocak 2022’de, Guaviara bölgesinde bir toplantı sırasında masa üstünde bulunan telsizlerin, gönderilen e-postalarla patlatılması sonucu öldürüldü.
Toplam 7 kişinin ölümüne yol açan telsizlerin içine patlayıcı yerleştirildiği belirlendi.
Bunun üzerine kartel, üyelerine dağıttığı tüm telsizleri imha etti.
CIA’nın bu yöntemi Meksika’daki uyuşturucu karteli Sinaloa’ya da örnek oldu.
Sinaloa, rakip karteller La Nueva ve Los Viagras’ın şeflerini, cep telefonu ve telsizleri patlatarak vurdu.
Yazıyı şu soruyla bitirelim: İsrail, telsizler ve çağrı cihazları üzerinden Hizbullah’a büyük darbe vururken, aynı tuzağı Hamas’a neden kuramadı?