Güney Kafkasya’da Amerika ve Rusya’nın üs savaşı!
Karadeniz ve Hazar denizi arasında yer alan, Avrupa ve Asya’nın sınırında bulunan bölgeye Kafkasya deniliyor. Kafkasya siyasi ve coğrafi açıdan, Kuzey Kafkasya ve Güney Kafkasya olmak üzere ikiye ayrılır. Güney Kafkasya bağımsız ve egemen devletlerden oluşur. Kuzey Kafkasya ise Rusya Federasyonuna bağlıdır. Güney Kafkasya (Cənubi Qafqaz) veya Transkafkasya ise Azerbaycan Ermenistan ve Gürcistan devletlerini kapsayan, İran, Rusya ve Türkiye arasında, Büyük Kafkas Sıradağlarının güneyinde yer alan coğrafi siyasi bölgedir. Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney arasında geçiş bölgesi olan Güney Kafkasya, Avrasya’nın önemli enerji ve ulaştırma koridorlarının kesiştiği noktada yer alıyor.
Türkiye’nin Güney Kafkasya bölgesi ile köklü tarihi ve kültürel bağları mevcut. Bu bağlamda, Güney Kafkasya bölgesinin istikrar, barış ve refahı Türkiye için özel önem taşımakta. Türkiye’nin Güney Kafkasya’ya yaklaşımının, bölge ülkelerinin katılımıyla kapsamlı işbirliğinin kurulması şeklinde olduğu söylenebilir. Bu zaviyeden bakıldığında Türkiye’nin, söz konusu ülkelerin bağımsızlıklarının pekiştirilmesi, toprak bütünlüklerinin korunması ve ekonomik potansiyellerinin hayata geçirilmesine büyük önem atfettiği görülebilir. Türkiye, ayrıca bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik (NATO-AB) örgütleriyle bütünleşmelerini aktif biçimde desteklemeyi kendi çıkarları açısından gerekli buluyor. Çünkü Güney Kafkasya’daki çözümlenememiş ihtilafları oluşturan Yukarı Karabağ, Güney Osetya ve Abhazya ihtilafları, Türkiye’nin yanı sıra hem bu bölgenin hem de Avrasya’nın güvenliği açısından önemli bir tehdit.
Olası Rus tehdidinin en aza indirgenmesi, Türkiye’nin Güney Kafkasya jeostratejisi ve güvenlik konseptinin temelini oluşturur. Türkiye bu çerçevede; bölge ülkelerinin NATO ve Avrupa Birliği ile temaslarını teşvik etmektedir. Türkiye’nin tek başına Rusya ile baş etmesi mümkün olmadığından soğuk savaş döneminde NATO’nun Türkiye’ye yüklediği, Sovyetlerin yayılmasının önüne geçmek misyonu çerçevesinde NATO’nun bölgede konuşlanmasına sesini çıkarmadığı söylenebilir.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasıyla Güney Kafkasya’da SSCB üyesi Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bağımsızlıklarını kazandı. Eski SSCB coğrafyasında oluşan bu bağımsız devletlerin varlığı ABD’nin dış politikasında değişikliğe yol açtı. 1991’e kadar bu bölgeyi kendisi için bir tehdit olarak algılayan ABD, diplomatik ve ekonomik ilişkilerle bu havzayı, kendi nüfuz alanına dâhil etmeye başladı. Bölgede örneğin Gürcistan’da askeri üsler kurdu. ABD’nin bölgeye yönelik yerleşme girişimlerinin asıl nedenleri arasında Kafkasya’nın jeostratejik öneminin etkisi yadsınamaz.
Güney Kafkasya’nın; Uzak Doğu, Orta Asya’yı Avrupa’yla birleştirecek Büyük İpek Yolunun merkez noktasında bulunması ve hiç şüphesiz doğal enerji kaynaklarının mevcudiyeti ABD’nin bölgeye yerleşmek istemesinin önemli sebepleri arasında bulunuyor. Hazar Denizi petrollerinin pazarlanmasında ABD, Almanya ve Rusya arasında ciddi bir rekabet yaşanıyor. Washington yönetimi bölgede etkinliğini artırmak ve bölgede devam eden etnik çatışmaları sonlandırmak için Rusya’ya rağmen farklı çözüm arayışlarına yöneliyor. Çünkü bölgede stratejik yeraltı zenginlikleri ve petrol yatakları, uygun ekonomik ham madde kaynağı ve pazar imkânları mevcut.
ABD’nin, Azerbaycan’ın jeopolitik konumunu da dikkate alarak Azerbaycan’ın Ermenistan ve Rusya ile arasında yaşanan da sorunlara girmeden kendisinin bu bölgede yerleşmesi ve Rusya ile rekabetinde Azerbaycan’ın taraf olması için uğraştığı biliniyor. Azerbaycan’ın bağımsızlığı kazanması ve Ermenistan ile savaşından itibaren ABD; Azerbaycan’da askeri üs (mobil askeri üs) kurmak istediğini Azerbaycan yönetimine bildirmiştir. Zaman zaman bu konunun taraflar arasındaki görüşmelerde gündeme getirildiği malûm. Azerbaycan’ın merhum Devlet Başkanı Haydar Aliyev’in ABD’nin bölgenin dengelerini değiştirebilecek tekliflerine pek sıcak bakmadığı söylenebilir.
Haydar Aliyev bölgesel denge sistemini değiştirme imkânı ve mekanizmalarına sahip olan devletleri Rusya, İran ve Türkiye arasındaki ilişkileri dikkate alarak bu konuda Amerikalı bürokratlara net bir görüş bildirmemiştir. Dünya genelinde, yabancı ülkelerde en fazla askeri üssü bulunan ülkeler arasında ABD ilk sırada yer alıyor. Orta Asya; Rusya ile ABD arasında adeta askeri üs kapma mücadelesinin yaşandığı bölge. Ermenistan, Kazakistan ve Tacikistan’da da askeri üsleri bulunan Rusya, askeri personel sayısı açısından ABD’den önde geliyor.
İsrail ve Amerika’nın Azerbaycan’da askeri üs kurdukları söylense de, her üç devletin bu konuda yapılmış resmi bir açıklaması yok. Ancak geçtiğimiz aralık ayında ABD Helsinki Komisyonu Başkanı Chris Smith, 18 Aralık 2015’te, Azerbaycan’daki insan hakları ihlalleri gerekçesiyle, Azerbaycan hükümetinin üst düzey üyelerine vize verilmemesini içeren yasa tasarısı hazırlayarak ABD Kongresi’ne sunması üzerine Azerbaycan Milli Meclisi’ne Amerika Birleşik Devletleriyle tüm ilişkilerin durdurulmasını içeren yasa tasarısı sunuldu. Tasarıda şu tavsiyeler yer aldı:
“ABD’li sivil toplum kuruluşlarının, Azerbaycan’da proje gerçekleştirmesi engellensin, bunların banka hesapları kapatılsın. ABD ile ticari, enerji, askeri ve güvenlik alanlarında iş birliğine son verilmesi için teklifler hazırlanarak ilgili yerlere sunulsun. Azerbaycan’ın Afganistan’da ISAF bünyesindeki operasyonlarına son verilsin. ABD’nin Azerbaycan üzerinden askeri ve diğer amaçlı yük taşımacılığına müsaade edilmesin. ABD’nin AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlığı’ndan çıkartılması için gereken süreç başlatılsın.”
Amerika askeri üsler kurduğu Cenubi Kafkasya’dan yavaş yavaş çıkarılıyor. Bu yalnızlığının stratejik bir gerekçesi var mı uzmanlarına sormak lazım. Ancak Türkiye’nin Ortadoğu’ki atraksiyonlarına takoz koyan Amerika, kendisine Kafkasya’da takoz konulduğunu görüyor ve bu takozdaki eli fark edebiliyor mu?
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com