KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. İran
  4. »
  5. GÜNEY AZERBAYCAN’DA TÜRKÇE EĞİTİM BAŞLADI

GÜNEY AZERBAYCAN’DA TÜRKÇE EĞİTİM BAŞLADI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
370 0

Umutlardan uzak ve heyecanlardan yoksun olduğumuz bu günlerde, Türk Dünyası’nın Odlar[1] Yurdu Güney Azerbaycan’dan gelen bir haber içimizi ısıtacak ve umutların yakın olduğunu bize tekrar hatırlatacak türden. Güney Azerbaycan’da Türkçe eğitim okullarda serbest bırakıldı. Zancan Vilayeti’nin pilot olarak seçildiği bu yeni eğitim politikasının İran’ın diğer Türk vilayetleri Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan ve Erdebil’de de Güney Azerbaycanlı değerli dilbilimci Dr. Muhammed Karimi tarafından 6 yıllık ilköğretim okulları için hazırlanan “Anadili” kitabı[2] çerçevesinde uygulanması beklenmektedir.

Evvela adı geçen vilayetlerin ilköğretim okullarında okutulmaya başlatılacak olan 104 sayfalık “Anadili” kitabı, Zancan Vilayeti’nin Milli Eğitim Genel Müdürlüğü’nün desteği ile hazırlanmıştır. Kitap genel olarak incelendiğinde Tahran’ın baskın Fars politikasını yansıtmakla birlikte Güney Azerbaycan Türk kültüründen de önemli öğeleri barındırmaktadır. Arap alfabesi ile yazılan söz konusu kitabın ilk sayfasında “Ulu Tanrı’nın Adıyla” ifadesine yer verilmiştir. Kitap incelendiğinde başta Üstad Şehriyar’ın “Haydar Baba” adlı manzumesi ile Bulut Karaçorlu’nun “Sahandiye”si olmak üzere Azerbaycan’ın Türk Dili ve Edebiyatına önemli katkıda bulunan şairlerinin şiirlerine yer verilmiştir. Kitabın son bölümünde “Büyük İnsanların Değerli Sözleri” başlığı altında; Bâbêk Hürremi[3], Amir Timur (Timurlenk) gibi tarihi şahsiyetlerin sözlerine de yer verilmiştir. Örneğin, Araplar ile 22 yıl savaşan Babek’in Halife tarafından idam fetvasına esasen infaz anındaki “kızara kızara[4] ölmeği, sarara sarara[5] yaşamağa tercih ederim” meşhur cümlesine yer verilmiştir.[6] Emir Timur’dan ise: “Büyük insanlar bir kere ölür, korkaklar ise her gün ölür” cümlesine yer verilmiştir. Bu bakımdan Anadili kitabının sadece Güney Azerbaycanlı çocuklara Türk dilini öğretmekle yetinmediği ayrıca Türk milli ruhunu da aşıladığı görülmektedir.

Aslında Tahran’ın bu yeni eğitim politikası 37 yıllık gecikmiş bir anayasal hakkın uygulanması olarak yorumlanmaktadır. Her ne kadar Pehlevi Krallığı’nın şövenist siyasetine karşı bir tepki olarak gerçekleşse de ilerleyen yıllarda yeni tür bir Fars ayrımcılığını yansıtan 1979 İran Devrimi, İran Türkleri tarafından da desteklenmiştir. Devrimin hemen ardından açıklanan yeni Anayasa[7] bu halkın haklı taleplerini tam olarak karşılayamasa da Anayasa’nın 15. maddesinde kısmen Türklerin kültürel haklarını talep edebilmesini sağlayacak söylemler mevcuttur. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’nın 15. maddesinde[8] “İran’ın resmi dili ve yazısı, ortak dil olarak Farsçadır. Resmi dokümanlar, yazışmalar ve kitaplar bu dilde ve yazıda yazılmak zorundadır. Bununla birlikte basında, kitle iletişim araçlarında ve aynı zamanda okullarda o dile ait edebiyat derslerinde Farsçaya ek olarak dini veetnik azınlıkların da kendi dillerini kullanmasına izin verilir.” ifadelerine yer verilmiştir. İran Anayasası’nın 15. maddesine istinaden “anadili” Türkçe olan halkların okullarında bu dili serbestçe öğrenme hakkı bulunmakta ve bu nedenle yukarıda da ifade edildiği gibi Türkçe eğitimin serbest bırakılması aslında hukuken var olan ancak fiilen uygulanmayan bir anayasal hakkın yaşama geçirilmesi anlamına gelmektedir. İran’da Türkçe eğitimin başlaması Tahran tarafından Türk varlığının hukuken tanınması açısından çok önemli bir gelişmedir. Bu bakımdan söz konusu yeni eğitim politikası İran Türkleri açısından görünenin çok ötesinde bir anlam ifade etmektedir. Türkçe eğitimin ilkokullarda verilmeye başlanması gerçekte İran yönetiminin Pehlevi döneminden (1925-1979) başlayarak İran İslam Cumhuriyeti ile devam eden asimilasyon politikasının başarısız olması anlamına da gelmektedir. Çünkü Türklerin İran’daki 11 asırlık hakimiyeti 1925’te Rıza Şah’ın (Pehlevi Krallığı) iktidarı ele geçirmesiyle son bulmuştur.[9] Türkçe eğitimin serbest bırakılması Pehlevi Krallığı’ndan (1925-1979) günümüze dek devam eden mücadelenin sonucu olarak Güney Azerbaycan Türklerinin elde ettikleri önemli bir kazanım ve geleceğin “Birleşik Azerbaycan”ı[10] için önemli bir adımdır.

Esme ÖZDAŞLI
http://www.kirmizilar.com/tr/index.php/haber-yorum/item/402-guney-azerbaycan-da-turkce-egitim-basladi
—————————————————————
[1]Ateşler
[2]Kitabın tam metni için bkz.
http://araznews.org/tr/wpcontent/uploads/2017/01/AnaDiliDersKitabı.pdf, (01.02.2017).
[3]Bâbek Hûrremî (D: 795Ö: 838) Abbasi Devleti’ne karşı mücadele eden Hurremiyye Hareketi’nin önderliğini yapan ve 22 yıl süren (816838) Bâbêk Ayaklanması zamanında Halife’nin ünlü komutanlarının önderliğindeki 6 büyük Hilafet Ordusunu mağlup eden Azerbaycan’ın millî kahramanıdır. Babek Hûrremî Halife Mû’tasım’ın ünlü Türk kökenli komutanı Afşın Haydar bin Kavus tarafından ele geçirilerek idam edilmiştir.
[4]Bâbêk’in derisini yüzdükleri için kızarma kanı simgelemektedir
[5]Azerbaycan Türkçesi’nde, “kızarmak” korkunun yüze yansıması demektir.
[6]Azerbaycan tarihinin önemli figürlerinden biri olan Babek günümüzde de İran’da Türk milli uyanışının en önemli sembollerinden biridir. Bu nedenle Fars yönetimi Türklerin Babek Kalesi’ni ziyaretini dahi yasaklamaya çalışmaktadır. Bu nedenle söz konusu kitapta Babek’in yer almasına izin verilmesi yıllardır devam eden Fars baskısı düşünüldüğünde oldukça ilgi çekicidir.
[7]1980 İran İslam Cumhuriyeti Anayasası
[8] İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’nın Farsça ve İngilizce metinleri için bkz.
http://www.shoragc.ir/Portal/Home/ShowPage.aspx?Object=News&ID=346db5f562054ec0a619f6d7d57be193&LayoutID=df97d031b4514421819a5012d4705435&CategoryID=ff0668dd649c4d53a9ba23ec1caed3be;https://faculty.unlv.edu/pwerth/ConstIran(abridge).pdf (02.02.2017).
[9]İran’da Türk etkisi o derece büyük olmuştur ki, bu toprakların adını “İran” koyanlar Selçuklu Türk devleti ve halkı olmuştur. Bununla birlikte İran medeniyeti de Türk kültürünü derinden etkilemiştir. Ortaylı’ya göre, Türkler Müslümanlığa Araplarla temasla değil, İran medeniyetiyle temas sayesinde girmiştir. Günümüzde kullandığımız peygamber, abdest, namaz, oruç gibi birçok dini terimin Farsça olması da bu etkinin bir sonucudur. Bkz. İlber Ortaylı, “Sultan Alp Aslan’a Suikast”, Hürriyet, http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilberortayli/sultanalparslanasuikast40282870, (28.01.2017).
[10] Burada ifade edilen “Birleşik Azerbaycan” ideolojik bir söylemden öte kültürel ve dil ortaklığının pekiştirilmesine dayalı; ilerleyen dönemlerde ise siyasi olmasa dahi ekonomik entegrasyonun sağlanacağı bir yapıyı ifade etmektedir.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir