AUKUS ile birlikte Indo-Pasifik’te Anglo-Sakson bir ittifak oluştu. Her ne kadar bu ittifak orta vadede QUAD ile entegre olacak gibi görünse de Avustralya’nın nükleer denizaltı edinimi sürecinden dışlanan Fransa’ya bu yönde yatırımlar yapan Hindistan ile daha yakın entegrasyon fırsatı da sunabilir. Zira bu iki ülke arasında donanma teknolojisi alanında zaten bir işbirliği var. Yani Indo-Pasifik’te Fransa da kendisine bir alan açma şansına sahip. Üstelik Paris, Washington’un aksine, Rusya ile olan yakın temasından dolayı Yeni Delhi’ye yüklenmeyecektir. QUAD’ın önemli aktörlerinden Japonya ise anayasal sınırlamaların gevşemesine paralel olarak önemli bir askeri güce evrilebilir. Fakat Tokyo özelindeki ABD etkinliği Fransa’ya fazlaca alan açmayacaktır. Yine de Canberra’ya verilecek nükleer denizaltı teknolojisi hususunda Japonlar da ‘anayasal sınırlamaların aşılması durumunda’ (evrimsel bir süreç ve daha önce çok zor olarak görülse de Pekin-Washington gerilimi her türlü sürprize açık) istekli bir Tokyo görebiliriz. Bu arada belirtmek gerekir, uluslararası politikanın ağırlık merkezi Indo-Pasifik’tir.
Göktürk Tüysüzoğlu