Şimdi yükleniyor

Gencehan Tunay: Kosova’dan Karadağ’a Sırp Provokasyonu: Balkanlarda Tehlikeli Gölge Oyunları

gencehan

Türkiye’nin Kosova’ya yönelik İHA ve savunma desteği, Balkanlar’daki güç dengelerini köklü biçimde değiştirdi. Türk yapımı insansız hava araçlarının Kosova ordusuna kazandırdığı caydırıcılık, Sırbistan’da ciddi bir huzursuzluğa yol açtı. Bu durum, Sırp milliyetçi çevrelerde bir “itibar kaybı” olarak görüldü ve milliyetçi tepkileri körükledi.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, Türkiye’yi “Osmanlı İmparatorluğu’nu diriltmeye çalışmakla” suçlayarak, yapılan silah sevkiyatını “yasadışı” ilan etti. Ancak Kosova’nın savunma kapasitesindeki artış karşısında, Belgrad yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı. Vučić, sert söylemlerini yumuşatarak, “Türkiye ile rekabet edecek ölçüde değiliz” sözleriyle tansiyonu düşürmeye çalıştı.
Sırbistan’daki bu geri çekilme, milliyetçi çevrelerde bir yenilgi olarak algılandı ve bu öfke kısa sürede Karadağ’a taşındı. Belgrad’a yakın Sırp unsurların etkisiyle, Karadağ’daki Türk ve Müslüman topluluklara karşı organize provokasyonlar baş gösterdi. Podgorica’daki bazı siyasi aktörlerin ve yerel yöneticilerin bu gelişmelere sessiz kalması, hatta dolaylı biçimde desteklemesi, bölgede tehlikeli bir nefret dalgasının yayılmasına zemin hazırladı.
Provakasyonun kıvılcımı Podgorica’nın Zabjelo semtinde yaşanan bir bıçaklanma olayı, Sırp medyası tarafından “Türklerin saldırısı” olarak lanse edildi. Bu olay, Türklere karşı nefret söylemini tetikleyen planlı bir provokasyona dönüştü. Sırp siyasetçiler ve kanaat önderleri, halkı Türk topluluğa karşı kışkırtan açıklamalarda bulundu.
Kısa sürede şehir genelinde protestolar başladı, kalabalıklar “Türk avı”na çıkmaya çağrıldı, Türk dükkanlarına saldırdılar, arabalarını yaktılar, sokaklarda “intikam” sloganları atıllar. Güvenlik güçlerinin pasif tutumu ve bazı resmi makamların sessizliği, saldırgan gruplara cesaret verdi.
Provokasyonların merkezinde Podgorica Belediyesi öne çıktı. Belediye meclisi üyelerinden Goran Milić (Yeni Sırp Demokrasisi), Milivoje Brković (Birleşik Karadağ) ve Boban Radević (Özgür Karadağ), hükümet binası önünde düzenlenen mitinglere katılarak “Şehirde Türk yürümez” sloganları eşliğinde kitleleri yönlendirdi.Podgorica belediye meclisi üyelerinden birkaçı, Türklerin linç edilmesi ve zulüm görmesi çağrısında bulunarak hükümet önünde düzenlenen mitingde aktif rol aldı.
Podgorica Belediye Sırp Meclis Başkanı Mitar Šušić, protestocuların “endişelerini anladığını” söyleyerek kışkırtmalara zımni destek verdi.
Yeni Sırp Demokrasi Partisi lideri Andrija Mandić, partisinin temsilcileri aracılığıyla eylemlere dolaylı destek sağladı.
Özgür Karadağ Sİyasi Pari başkanı Vladislav Dajković ise Türk vatandaşlarını hedef alarak, “Türkiye’den kontrolsüz göç Karadağ için tehdittir, bu Neo-Osmanlı projesidir” ifadelerini kullandı. Dajković’in “Halkımız tehdit altındaysa hükümetin sessizliği umurumda değil, protestoları destekliyorum” sözleri nefret dilini daha da körükledi.
İktidardaki Demokratik Halk Partisi (DNP) Genel Başkanı Milan Knežević de, Türk nüfusundaki artışı “dramatik” bulduğunu söyleyerek toplumdaki endişeleri büyüttü.
Podgorica Emniyet Müdür Yardımcısı Lazar Šćepanović, protestoların kendiliğinden değil, belirli yapıların yönlendirmesiyle organize edildiğini ifade etti. Resmî verilere göre, Karadağ’da 13.308 Türk vatandaşı geçici oturma izniyle, 87 kişi ise kalıcı ikamet statüsüyle yaşamını sürdürüyor. Bu veriler de Šćepanović’in açıklamasında paylaştığı resmi bilgilere dayanıyor.
Son günlerde Sırbistan’da, Sırp Halk Partisi mensuplarının öncülüğünde oluşturulan ve halk üzerinde baskı kurmayı amaçlayan “halk devriyeleri” adlı yapılanmalar dikkat çekiyor; bu grupların eylemleri kısa sürede sınır ötesine taşarak Karadağ’daki milliyetçi çevrelerde karşılık buldu ve nefret temelli hareketlerin yayılmasına zemin hazırladı.
Bu tür örgütlü yapılanmalar, yalnızca Karadağ’daki Türk toplumunu hedef almakla kalmıyor, aynı zamanda bölgesel barışı tehdit eden tehlikeli bir nefret zinciri oluşturuyor.
Karadağ’da başlayan bu hareketlerin devam etmesi, Sırbistan içinde de benzer bir gerilim zemini yaratabilir.
Bu nedenle, Karadağ hükümeti Türk düşmanlığına karşı daha kararlı ve net bir tutum sergilemeli; bölgedeki Türk toplumu dikkatli ve duyarlı olmalı; Türkiye ise bu gelişmeler karşısında gerekli ve etkili tedbirleri acilen hayata geçirmelidir.
Karadağ’daki Türkler asla yalnız değildir; onların arkasında, aynı tarihî mirası, aynı dili, aynı inancı ve aynı yüreği paylaşan büyük Türk milleti vardır.
Nerede bir Türk’ün onuru hedef alınırsa, orada milyonların yüreği birlikte çarpar.

Share this content:

Yorum gönder