Şimdi yükleniyor

Fuad Gahramanlı: İsrail-İran savaşında Azerbaycan’ın devlet çıkarları ve devlet aklı

Fuad gahramanlı

Dışişleri Bakanlığı ve özel hizmetler için özet:
tehditler ve fırsatlar.

Devlet aklı diye bir tabir var. Bu zihnin özelliği nedir? Devlet aklı, ülkenin yüce ulusal çıkarlarını korumak ve sağlamak için derin hesaplar yapar, hiçbir duygusallığa izin vermez, acele etmez, hiçbir ideolojik veya psikolojik etkiye maruz kalmaz, iç siyasi çatışmaların dışında kalır, her zaman rasyoneldir, uzun vadeli stratejik hedeflere odaklanır ve mantığa dayanır.

Bugün Ortadoğu’da yaşanan süreçlere devlet mantığıyla baktığımızda, devlet çıkarlarımız açısından süreci nasıl değerlendirmeli ve neye hazır olmalıyız? Gözlemlerimize dayanarak Azerbaycan makamlarının bu yönde derin bir analiz ve stratejik yaklaşımının bulunmadığı kanaatindeyim ve bu nedenle bu makaleyi Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı ve konuyla ilgilenen özel hizmet kurumları için bir özet olarak sunuyorum. ulusal güvenlik.

İsrail’in, ulusal güvenliğine yönelik ana tehdit olarak gördüğü aralarında Hamas ve Hizbullah’ın da bulunduğu silahlı dini örgütlere karşı Ortadoğu’da başlattığı askeri operasyonların nihai hedefinin İran olması bekleniyor. Bu nedenle, bugün İsrail’in İran’ın vekil güçler ağını askeri güç kullanarak çeşitli yönlerde yok etme çabaları, yaklaşmakta olan büyük ve belirleyici savaşın hazırlıkları olarak değerlendiriliyor. İsrail’in bugün İran’a yapacağı hava saldırılarının tarihi bilinmemekle birlikte, eğer böyle bir saldırı yapılırsa İran bunu cevapsız bırakmayacak ve dolayısıyla yeni bir savaşın başlaması bekleniyor.

İsrail-İran savaşında Azerbaycan’ı bekleyen tehditler nelerdir ve bu savaş ulusal çıkarlarımız açısından ne gibi fırsatlar yaratabilir? Konu çok geniş olduğundan, derinlemesine bir incelemeye girmeden burada sadece kısa özetlerden bahsetmekle yetineceğiz.

1. İran-İsrail savaşında Azerbaycan’a yönelik potansiyel tehditler.

İran-İsrail savaşı derinleşirse, dini ve etnik temelde protesto ve isyanlar, teokratik rejimin yasaklarına karşı kitlesel protestolar, ülkede kaos ve çatışmalara yol açacak şekilde, diğer ülkelerin yanı sıra büyük bir mülteci kitlesinin Azerbaycan’a göç etmesine neden olabilir. ülkeler.

İran, bir savaş çıkması durumunda İsrail’in saldırılarına yeterince cevap veremediğinden çatışmanın coğrafyasını genişletme ve savaşı yayma taktiklerine başvurabilir. Bu tehdit bir hipotez değil, Tahran bu günlerde Körfez ülkelerini “Fattah” füzesiyle vurmaya ilişkin bir video paylaştı. İran, devlet düzeyinde, bir savaş durumunda İsrail’in kendisini vurması için koşullar yaratan ülkelerin askeri hedefleri olacağını ifade etti. Tahran’ın savaşı yayma planı ve daha önce Azerbaycan’ın kendisine karşı casusluk konusunda İsrail’e yardım etmekle suçladığı dikkate alındığında, savaş alevlerinin ülkemize sıçrama tehlikesi her halükarda göz ardı edilmemelidir. Hatta geçtiğimiz günlerde SEPAHA’ya yakın milletvekillerinden birinin Bakü’deki İsrail büyükelçiliğini vurma çağrısı yaptığını da hatırlatalım.

Azerbaycan’ın stratejik müttefiki Türkiye, İsrail’in askeri operasyonlarına karşı en güçlü tavrı alarak bunu gelecekte Müslümanlara yönelik bir soykırım ve toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit olarak sunmuştur. İran ile İsrail arasında savaş çıkarsa Türkiye nasıl bir tavır alacak? Ankara İsrail’e karşı İran’ı aktif olarak destekleyecekse bu konu Türkiye’nin İsrail’in dostu Azerbaycan’la ilişkilerini nasıl etkileyecek? İran ile İsrail arasındaki askeri çatışma nedeniyle Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerin zarar görmesi ve soğuması ihtimali, devlet olarak bizler için jeopolitik bir risk ve tehdittir.

İki yıl önce İran, Azerbaycan’ın güney sınırında tehdit oluşturduğunda ABD Dışişleri Bakanı Blinken, ABS’nin Tahran’dan gelen tehdide karşı Azerbaycan’ı korumaya hazır olduğunu belirten bir açıklama yapmıştı. Artık jeopolitik tercihte Azerbaycan Batı’nın tam tersi bir pozisyona yönelmiş, ilişkilerde değişiklikler meydana gelmiştir. Bugün Azerbaycan hükümeti, Batı’ya karşı Rusya’nın yanında yer aldığı için Batı’nın stratejik güvenlik garantisini ve desteğini kaybetmiş görünüyor. Dolayısıyla güney yönündeki kara ve deniz sınırlarından gelebilecek tehdit karşısında Azerbaycan’ın stratejik savunma yetenekleri tehlikeli derecede zayıflamış görünüyor.

İsrail’in saldırıları İran’daki teokratik rejimi zayıflatır ve merkezi hükümetin zayıflaması Suriye’de olduğu gibi istikrarsızlığa ve radikal dini grupların ortaya çıkmasına yol açarsa gelecekte silahlı dini örgütler bölgede faaliyet göstererek bölgeyi etkileyebilir. Azerbaycan da tehdit yaratıyor.

2. İsrail ile İran arasında olası bir savaş Azerbaycan’ın ulusal çıkarları açısından ne gibi fırsat ve fırsatlar yaratır?

İsrail’in İran’a yönelik hava saldırıları ve içeride yürüteceği istihbaratı yönlendirme operasyonları, dini rejimin güç yapılarını önemli ölçüde zayıflatacaksa, o zaman Etnik ve toplumsal çelişkilerin yoğun olduğu İran’da ulusal düzeyde merkezkaçlama sürecinin yoğunlaşması bekleniyor. Ülkedeki ağır toplumsal sorunlar ve dini yasaklar nedeniyle toplumda iktidardaki rejime karşı kitlesel hoşnutsuzluğun olduğu bir ortamda, ulusal düzeyde başlayacak olan santrifüjleme sürecinin önüne geçmek mümkün görünmüyor. Bu konu o kadar gerçek ki İran Cumhurbaşkanı Pezeshkian bile BM etkinliğinde yaptığı konuşmada bu konuya değindi.
Bu durumda İran’da yaşayan diğer halklar gibi Azerbaycan Türklerinin de milli kaderinin belirlenmesi ve bağımsız bir devletin kurulması sorunu gündeme gelecektir. Böyle hassas bir anda Azerbaycan devlet olarak Azerbaycan Türklerinin İran’daki bağımsızlık mücadelesine destek vermeye hazır olmalı ve tarihi topraklarımızın, bu süreçte toplu halde bölgeye göç edenlerin eline geçmesine izin vermemelidir. ayrılık. Bu o kadar büyük bir tarihi fırsattır ki, Azerbaycan devlet olarak tüm kaynaklarıyla bu sürece hazırlanmalı ve Tüm-Azerbaycan devletinin kurulması yolunda en önemli konu olarak Azerbaycan’ın bu sürece çok yönlü destek vermesi gerekmektedir. Güney Azerbaycan devletinin kuruluşu.
Bu konu artık Azerbaycan devletinin karşı karşıya olduğu temel ulusal stratejik görevdir ve bu doğrultuda acilen taktik ve stratejik planlamayı içeren gizli bir devlet programının hazırlanması zorunludur. Yukarıda bahsettiğimiz “Devlet istihbaratı” tam olarak bunları yapmayı gerektirir.

Azerbaycan, İran’ın kuzeyinde kurulması planlanan Güney Azerbaycan devletinin projesini stratejik müttefikimiz Türkiye ile görüşmeli, anlaşmalı ve bu konuda da olduğu gibi kardeş ülkenin tam desteğini almaya çalışmalıdır. Karabağ vakası. Türkiye’nin İran’ın bölünmesinden kaygı duymasına neden olan temel sorun sınır bölgelerinde yaşayan Kürtlerle ilgilidir. Azerbaycan devleti adına, Ankara’nın desteğiyle Güney Azerbaycan devletinin kurulmasının Türkiye’nin bu kaygısını ortadan kaldıracağı ve jeopolitik açıdan bölgedeki Türk faktörünü güçlendireceği Türkiye’yi yöneten çevrelere anlatılmalıdır.

Share this content:

Yorum gönder