Azerbaycan’lı gazeteciler Humar Emilgizi ve Fatima Mammadova’nın Hukukçu Ferhat Aznevi’yle, Grönland’ın hukuksal statüsü, bağımsızlık tartışmaları ve ABD’nin taleplerine ilişkin röpörtajı:
Dünyanın en büyük adası olan Grönland, hem stratejik öneme sahip hem de zengin doğal kaynaklara sahip. Bu nedenle tarih boyunca çeşitli ülkeler tarafından üzerinde hak iddia edilmiştir. ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma teklifi son dönemde büyük tartışmalara yol açtı. Ancak Grönland’ın yeni Başbakanı Jens-Frederik Nielsen, ABD ya da başka bir ülkenin adayı ele geçirme girişimini kesin bir dille reddettiğini söyledi. Ona göre Grönland halkı özgürlüklerini ellerinden almayı amaçlayan teklifleri asla kabul etmeyecektir. Bu konuşma, Grönland’ın gelecekte bağımsız ve egemen bir bölge olarak kendi yolunu belirleme konusundaki ısrarını bir kez daha vurguluyor.
Türk siyaset bilimci ve hukukçu Ferhat Aznevi, ABD’nin satın alma isteğine ilişkin Crossmedia.az’a röportaj verdi .
-Grönland’ın bağımsızlık hakkı ve Danimarka’nın bu konudaki durumu nedir?
-Öncelikle Grönland’ın statüsüne bakmamız gerekiyor. Danimarka Anayasası’na göre Grönland bugün Danimarka topluluğunun bir parçasıdır. 2009 yılında yürürlüğe giren Grönland Özyönetim Yasası’nda Grönland’ın birçok konuda ada halkı ve sakinleri tarafından yönetileceği belirtiliyor. Grönland, okullar, altyapı ve barınaklar gibi birçok konuda öz yönetim hakkına sahip. Bu hakkı tanıyan özyönetim yasasında, Grönland’ın bağımsızlığına karar verebileceğine ilişkin bir düzenleme yer almaktadır. Ancak bu bağımsızlık süreci yalnızca Grönland’ın yapacağı bir referandumla sınırlı değildir. Bu konuda Danimarka hükümetinin anayasal olarak bu bağımsızlık kararına onay vermesi gerekiyor. Anılan bağımsızlık sürecinin Danimarka hükümetiyle görüşülerek eşgüdümlü yürütülmesi gerekiyor. Yani teknik olarak Grönland’ın 2009 tarihli bu öz yonetim yasasına göre, bağımsızlık kararı referandumla alınabiliyor, ancak bu kararın Danimarka tarafından da kabul edilmesi gerekiyor. Burada anayasal bir prosedür var. Danimarka isterse bu süreci durdurabilir. Yada akamete uğratabilir. Bunu hesaba katmak gerekir. Öte yandan Danimarka mevcut statüde Grönland’ın savunma ve güvenlik politikasını, dış politikasını, para ve döviz kuru politikasını belirleme hakkına sahiptir. Bu çerçevede Danimarka hükümeti bugüne kadar Grönland yerel hükümetinin Çin’li şirketlere verdiği pek çok faaliyet iznini iptal etti.
-Danimarka hükümetinin onayı olmaksızın ABD’nin Grönland’ı egemenliği altına alması hukuken mümkün müdür?
-Hem ABD’de, hem de uluslararası toplumda yanlış bir kanı var. Danimarka hükümeti istese bile ABD, Grönland’ı satın alamaz. Yani Danimarka merkezi hükümeti parlamentodan karar alsa ve bu konuda kraliyet kararnamesi ile satısa onay verse bile Kopenhag’taki merkezi idare tek başına Grönland’ı satma hakkına sahip değil. Zira Danimarka’nın Grönland’ı bir başka ülkeye verebilmesi, 2009’da yürürlüğe giren özyönetim yasası ve uluslararası hukuk açısından mümkün değil. Çünkü Danimarka tek başına Grönland üzerinde tam bir mutlak egemenliğe sahip değildir. 2009 yılında yürürlüğe giren yasayla Grönland, yerel yönetimin egemenliğin bir kısmı üzerinde hak sahibi olduğu bir toprak parçası haline geldi. Aslında 2009 yılında böyle bir yasa çıkmasaydı bile Grönland, Danimarka’nın 1967 yılına kadar aslında bir kolonisi statüsünde olduğundan, bu statü uyarınca Grönland halkı bağımsızlık talep etme hakkına sahipti
Bilindiği gibi II. Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler dekolonizasyon ilkesini kabul etti. 1960 yılında BM Genel Kurulunda Sömürge Ülkelerine ve Halklarına bağımsızlık verilmesine dair bildirge bu hususu düzenlemektedir. Bu çerçevede 1967’ye kadar koloni statüsünde olan Grönland’ın bağımsızlık hakkını değerlendirmek gerekir. Bu bağlamda birçok Afrika ülkesi, sömürge statüsünden kurtulmuş, bağımsızlık referandumları yoluyla bağımsızlıklarını kazanmıştır. Bu BM bildirgesi kapsamında son bağımsızlık elde eden ülke 1994 yılında Palau olmuştur.
-Grönland’ın satışı mümkün müdür ve bunun için hangi şartların sağlanması gerekiyor?
-Teknik olarak Grönland’ın satışı ancak uluslararası hukuk tahtında ilgili tüm taraflarının onayıyla mümkün olabilir. Bunun için hem Danimarka merkezi hükümetinin efemenliğin devri için anayasal süreci başlatması, hem de Grönland halkının referandum yoluyla bu egemenlik devrine karar vermesi gerekiyor. Bu iki şart sağlanmadan Grönland’ın teknik olarak satılması/ egemenliğinin devri mümkün değildir.
– 2009 Özyönetim Yasası kapsamında Grönland’ın bağımsızlığı konusunda referandum yapısaydı, bu nasıl gerçekleşebilirdi?
-Danimarka’da bu konuda ciddi tartışmalar var. Danimarka’dan Grönland’a göç eden, çeşitli nedenlerle Ada’da ikamet eden Danca konuşan Danimarka yurttaşlarının, Grönlandlıların bağımsızlık referandumunda oy kullanıp kullanmayacağı tartışmalı. Bazı gruplar, sadece etnik Grönlandlıların değil, adada yaşayan tüm Danimarka vatandaşlarının bağımsızlık referandumunda oy kullanması gerektiğini savunuyor. Ancak Grönland’ın yerli halkı onemli ölçüde, yalnızca etnik Grönlandlıların oy kullanma hakkına sahip olması gerektiğini savunuyor. Bu tartışma halen devam ediyor.
– ABD’nin bu konuya nasıl bir müdahalesi var?
– ABD’ yönetimi, tıpkı 1960’ta Dwight Eisenhower’ın yaptığı gibi, Grönland’ı Danimarka Krallığı’ndan satın alma arzusunu dile getiriyor. Ancak bu hukuken çetrefilli bir yol. Bence ABD Dışişleri bürokratları, Danimarka’nın iç hukukuna uygun şekilde Grönland’ın bağımsızlığını kazanması, ardından bağımsız bir devlet statüsüne sahip olan Grönland’ın ABD’ye katılmaya karar vermesi süreciyle uluslararası alanda hedeflerini gerçekleştirmeyi tercih etmeliler. Ancak daha önce de söylediğim gibi, bağımsızlık oylaması ve bağımsız olma kararının ardından, bu kararın Danimarka iç hukukuna göre alınması oldukça zor ve engellerle dolu bir süreçtir. Öte yandan Çin Devleti’nin Grönland adasına yönelik çok ciddi stratejik yatırımları ve politikaları bulunmaktadır. Danimarka merkez hükümetinin engellemelerine ve vetolarına rağmen şu ana kadar 10’dan fazla Çinli şirket Grönland’da faaliyet göstermeyi başardı. Danimarka hükümeti, Grönland yerel yönetiminin Çin ile imzaladığı bazı anlaşmaları veto etmeseydi, bugün Danimarka’da Çinli şirketlerin ticari ağırlığından bahsetmek mümkün olabilirdi. ABD’nin en büyük endişelerinden biri de Grönland adasının Çin’in nüfuz alanına girmesi ve ABD bu durumdan son derece tedirgin. Sonuç olarak ABD’nin Grönland’da şiddet kullanarak nüfuz elde edeceği bir işgal politikası izleyeceğine inanmıyorum. Ancak dediğim gibi ABD, bağımsızlık süreci ve sonrasındaki onay süreciyle Grönland’ı ele geçirmek isteyebilir.