KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Euro ve Dolar Karşısında TL Neden Değer Kaybediyor?

Euro ve Dolar Karşısında TL Neden Değer Kaybediyor?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 12 dk okuma süresi
379 0

Türk şirketler ve bankaların daha önce aldığı ve vadesi gelen borçlar ağırlıklı dolar ve Euro cinsindendir.Kısa ve uzun vadeli borç stokunuzun 2020’deki ödenmesi gereken toplam tutarı 48.5 milyar dolardır.Bu borçların yaklaşık 18,5 milyar doları nisan, mayıs ve haziran ayında ödenmesi gerekmektedir.Bunun için borç ödemesi yapmak için şirketler piyasadan dolar satın almaktadır.Hatta dolar alımı için altın satışı bile yapılmakta bu da altının değerini dolar karşısında düşürme etkenlerinden biridir.

ABD Doları, Koronavirüs nedeniyle global piyasalarda yatırımcıların altın dahil elindeki tüm varlıkları satıp likide dönme ihtiyacı nedeniyle başta gelişmekte olan ülke para birimleri olmak üzere diğer para birimlerine karşı değer kazanmaya devam ediyor. Türk Lirası da bu süreçten nasibini alıyor.

Türk Lirasının daha fazla değer kaybetmesini etkileyen en önemli unsur düşen petrol fiyatlarıdır.Petrol Fiyatlarında geçen seneye oranda büyük fiyat düşüşü vardır.Nisan 2019 da 75 dolar olan Brent Petrol 26 Nisan 2020’de 28 dolardan işlem görmektedir. Rusya ile Suudi Arabistan’ın arz konusunda farklı pozisyonda olması ve ABD’nin Suudi Arabistan yanında durması petrol fiyatının düşük olmasına ve bu yıl ortalama petrol fiyatı 33 dolar olarak beklenmesi Türk Lirası’nı destekleyen hemen hemen tek en güçlü unsurdur.Bu durum cari açık yönetimimize çok büyük katkı sağlamaktadır.En iyi ihtimalle enerji ve türevleri ithalatında 30 milyar dolara yakın azaltmamıza imkan vermektedir.
Son 3 ayda başta yabancıların Borsa İstanbul’da hisse ve Türk tahvilleri satıp dolar almaktadır.
Ayrıca bazı risk algısı dolayısı ile Türk halkının da son 1 yılda olduğu gibi sürekli dolar ve euro alımlarına devam ettiği görülüyor. Bu dolar ve Euro karşısında Türk Lirası değerini düşürüyor.
Yurt için yerleşik şirketler dolar bazlı kaynaklarını 10 milyar dolar artırdığı son bir yılda rapor ediliyor.
TL ve gelişmekte olan ülke paraları virüs sürecinde dolar ve euro karşısında yüzde 5 ile yüzde 15 arasında değer kaybetti.Örneğin yılbaşında 1 dolar 5,94 TL iken bugün 6,94 TL dir .Kanaatim virüse etkili ilaç bulunmadıkça TL ve gelişmekte olan ülke paraları değer kaybedecektir.
ABD Başkanı Donald Trump hükümetinin 2 trilyon dolarları geçen kriz önleme paketine rağmen doların değer kazanması devam ediyor. Normalde dolar değer kaybetmesi gerekiyor.Dolar halen güvenilir liman olarak algılanmaya devam ediliyor.
Yani global köyün en güvenilir adamı halen köyün her haltı yiyen ağasıdır algısı devam ediyor.
Çünkü ABD ‘de baştan stratejisini iktidarlara bağlı olmayan bir kurgu ile çok iyi kurgulamış. Örneğin FOREX Piyasalarında yatırımcıların yüksek kaldıraç işlemleri ve bu işlemlerin büyük oranda dolar bazlı olması nedeniyle yüksek dolar ihtiyacı doların değerinin azalmasını engelleyen bir unsur oluyor. Yani bu piyasalarda 1 :1 olan oran varken 1: 200 bin olan oranda forex piyasası işlemleri var .Türkiye’de bu oran genelde 1:10 olarak uygulanıyor.Yani adam 10.000 dolar koyup 100000 dolarlık bu piyasada işlem yapabiliyor. Çok kazanmak isteyenler yüksek risk alarak bu piyasalara giriyorlar .Sonuçta genelde kasa kazanıyor.Ama bu piyasada işlem yapanlar bile dünya da bu piyasa işlemi için bile dolar alıyorlar.Bu da dolara olan talebi artırıyor.
Yada halen dünya da dolar ve Euro’nun yüzde 80’den fazla rezerv para olması doğal olarak doların değerinin artmasına yarıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığının 31 .12.2019 itibariyle açıkladığı verilere göre Türkiye’nin brüt 436,4 milyar dolar ,toplam da net diş borcu 244,6 milyar dolar civarındadır. Aynı açıklamaya göre Hazine garantili dış borç stoku 14,3 milyar dolardır.
Bu borçlar kısa ve uzun vadelide olsa ki borcun bu yıl ödenecek kısmı ancak yüzde 20’si kısa vadelidir.Uzun dönemli borçun 2020 yılına düşen kısmı 40 milyar dolar olunca sıkıntı büyük oluyor.

Merkez bankası Ocak sonu ihtibariyle Türkiye’nin
Kısa vadeli tüm borç stoku bilgileri şöyledir;

Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri – Ocak 2020 Kaynak Merkez Bankası istatistikleri ;
* Ocak sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2019 yıl sonuna göre önemli bir değişiklik göstermeyerek 123,6 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku % 1,0 oranında artarak 56,8 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku % 1,0 oranında azalarak 58,4 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir.
* Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2019 yıl sonuna göre % 11,3 oranında azalarak 6,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı % 0,1 oranında azalarak 21,1 milyar ABD doları, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da % 0,7 oranında azalışla 13,6 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre % 11,5 oranında artışla 15,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.
* Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2019 yıl sonuna göre % 0,5 oranında artarak 50,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.
* Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2019 yıl sonuna göre % 7,7 oranında artarak 23,4 milyar ABD doları olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu % 1,8 oranında azalarak 91,7 milyar ABD doları olmuştur.
* Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre % 0,8 oranında artarak 46,0 milyar ABD doları, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar % 0,4 oranında azalarak 77,1 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. Kısa vadeli tahvil ihraçları 2019 yıl sonuna göre önemli bir değişiklik göstermeyerek 67 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 384 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
* 2020 Ocak sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu % 48,8’i ABD doları, % 30,0’ı Euro, % 13,8’i TL ve % 7,4’ü diğer döviz cinslerinden oluşmuştur.
* 2020 Ocak sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 172,3 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. Söz konusu stokun 18,8 milyar ABD dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşmaktadır. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün % 18,6, Merkez Bankası’nın % 4,9, özel sektörün ise % 76,5 oranında paya sahip olduğu gözlenmektedir.

Dünyada faiz oranları düşerken hatta ABD dolar faizini sıfırlamasına rağmen gelişmekte olan ülkeler Libor + ülkelerin risk faizi üzerinden kredi bulabiliyor.Örneğin bir yorumda Ak Bankın Libor+2,25 den Sendikasyon kredisi bulabildiği yazılıyor.Bu oranda ülkemizin en büyük iş grubu Sabancı holdingin ana yatırımcı olduğu Ak Bank’ın bulduğu yeni sendikasyon kredisi faiz oranıdırlar.Diğer borç arayışında olan şirket ve bankalara düşen nerde ise tefeci faiz oranıdır!!!

Özellikle bu üç ayda 18,5 milyar dolar ve yıl sonuna kadar 24 milyar dolar daha ödeyecek olmamız dolar ve euro ya talebi artırıyor.Bu yüzden TL dolar karşısında yılbaşından beri yüzde 15’ten fazla değer kaybetti.

Sonuç TL dolar ve Euro karşısında son zamanlarda yüksek değer kaybının altında yatan ana nedenler.
1 .Türkiyenin birikmiş diş borç stoku.
2.Nisan,Mayıs ve Haziran ayında ödemesi gereken 18,5 milyar dolar borç olması ,
3.Virus krizi dolayısıyla nerede ise ihracatın bir çok ülke ile çok düşmesi…Yani döviz girişi kısa vadede sınırlı olması
4.Türk bankaları ve şirketlerinin dolar ve euro ‘ya ihtiyacı olduğu için bunu iç pazardan belli oranda toplamaya çalışması bu paralara olan talebi artırmıştır.
5.Dolar ve peşinden de Euro’nun dünyadaki rezerv para olarak güvenilir liman kabul edilmeleri ,
6.Kapitalist sistemi ve çarklarını kuranlar sistemi temelde dolar üzerine bina etmiş olmaları dolayısı ile TL ve gelişmekte olan ülke paraları değer kaybediyor.
Bu durum sadece bugüne ait değildir.Örneğin 16 Nisan 2010 da dolar kuru 1,47 TL iken bugün 6,95 bandında seyrediyor.Yani Türkiye parasının değer kaybı yaşama dezavantajını büyük çabalar göstermesine rağmen bir türlü kapatamamıştır.

Prof.Dr.Cemal Zehir


Dünyanın yaşayan en önemli düşünürlerde Prof.Dr.Francis Fukuyama ve Prof.Dr.Cemal Zehir
Fukuyama kimdir? https://en.m.wikipedia.org/wiki/The_End_of_History_and_the_Last_Man

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir