KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Esedullah Oğuz: ABD’nin Afganistan’daki ulus inşa projesi fiyasko ile sonuçlandı

Esedullah Oğuz: ABD’nin Afganistan’daki ulus inşa projesi fiyasko ile sonuçlandı

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 22 dk okuma süresi
324 0

Independent Türkçe sordu, Alman ordusunda binbaşı rütbesinde görev yapan askeri danışman, gazeteci ve yazar Esedullah Oğuz cevap verdi:
“Taliban ve hamisi Pakistan ellerini ovuşturuyor”

ABD, 20 yıl sonra Afganistan’da çekilmeye başladığını duyurdu. 1 Mayıs itibarıyla başlayan “eve dönüş”ne aşamada?

Geri çekileceğini ilan etmesinden hemen sonra ABD’den önce NATO müttefikleri bavullarını toplamaya başladı. Almanya, temmuza kadar tüm askerlerini çekmek istiyor. Zaten diğer NATO ülkeleri, ABD’den ötürü Afganistan’da duruyordu. ABD olmadan hiçbiri kalmaz ve kalamaz zaten. Geri çekilme başladı ve Taliban ile hamisi Pakistan’da ellerini ovuşturmuş bekliyor. Ellerini sevinçle ovuşturan diğer iki ülke ise, ABD’nin bölgeden bir an önce çekip gitmesini isteyen İran ile Rusya. Elbette Çin de bu durumdan son derece memnun.

“ABD’nin birinci hedefi gerçekleşti: El Kaide yok edildi, Afganistan artık bir terör üssü değil”

Afganistan’da amacına ulaştığı için mi geri çekiliyor ABD, yoksa kaçıyor mu?

ABD’nin Afganistan’dan kaçtığını söylemek abartı ve popülist bir yaklaşım olur. Zira, şu anki Afgan hükümeti ABD’nin yardımıyla ayakta duruyor. Bundan sonra da sırtını ABD’ye yaslamaya devam edecek.

ABD, Afganistan’da amacına tam ulaşamadı, veya kısmen ulaştı. ABD’nin birinci hedefi gerçekleşti: El Kaide yok edildi ve Afganistan artık bir terör üssü değil.

İkinci amaç ise gerçekleşmedi: Nation building veya ulus inşaası, fiyaskoyla sonuçlandı. Silahlardan arındırılmış ve mümkün olduğunca müreffeh bir Afganistan yaratma hayali de hayal olarak kaldı maalesef.

“ABD’nin Afganistan’da üs kurmasına gerek yok”

Söz verildiği gibi 11 Eylül’e kadar tüm askeri varlığını çeker mi? Küçük de olsa bir askeri birliği tutmayı tercih eder mi?

ABD’nin sözünü tutup tutmayacağını zaman gösterecek elbette. Bana kalırsa, ABD’nin Afganistan’da üs bulundurmasına pek gerek yok.Nasılsa hemen yanı başındaki Pakistan’da ABD üssü var. Ayrıca diğer çevre ülkelerde de ABD üsleri bulunuyor. Afganistan, ABD için uzun zamandır baş ağrısı, o yüzden bu ülkeden ne kadar çabuk kurtulursa o kadar iyi.

“Afganistan’a biçilen elbise dar geldi”

ABD, Afganistan’da neyi hedefledi, ne yaptı?

Öncelikli hedef, El Kaide’nin yok edilmesi ve Afganistan’ın terör üssü olmaktan çıkarılmasıydı ki, bu ikisi gerçekleşti.

Sonradan eklenen ikinci hedef, ulus inşaası ve demokratikleşme ise fiyaskoyla sonuçlandı. Bunun da nedeni, Washington’da veya Brüksel’de biçilen elbisenin, Afganistan’ın bedenine uymaması. Elbise ya dardı ya da genişti ve bir türlü bedene tam oturmuyordu.

ABD, Afganistan’da Sovyetlerin yaptığı ve fiyaskoyla sonuçlanan hatayı tekrarladı ve aynı sonucu aldı. Sovyetler de 1980’lerde Afganistan’ı değiştirmek, modern bir topluma dönüştürmek istedi. 1920’li yıllarda Afgan kralı Amanullah Han da Atatürk’ten esinlenip ülkesini dönüştürmek istedi ve başarısız oldu. Kimse tarihten ders almadığı için aynı hatalar tekrarlanıyor.

ABD’nin 20 yıllık işgalinin maliyeti ne oldu?

20 yılda Afganistan savaşı için Batı’nın harcadığı para, imara ve altyapıya harcansaydı, Afganistan gibi üçüncü dünyaya ait en az 10 ülkeyi refaha kavuşur, milyonlarca insana aş ve iş sağlanırdı. Rakamlar muhtelif. Sıkça tekrarlanan rakamlardan biri, son 20 yılda Afganistan için harcanan askeri ve altyapı harcamalarının 2 trilyon dolar civarında olduğu. Batı, Afganistan’da kendi askerleri için ve yürüttüğü savaşı da Afganistan’a yardım kapsamına aldığından bu ülkeye muazzam bir yardım etmiş gibi görünüyor ama gerçekte harcamaların çoğu, Taliban’a karşı yürütülen savaş masrafları ve bu ülkede asker bulundurma masrafları.

“Son 20 yılda bir nesil savaşta harcandı”

Alman ordusunda binbaşı rütbesi ile 3 yıl Afganistan’da görev yaptım. Bir NATO veya Amerikan askerinin Afganistan’daki bir aylık maliyeti, ortalama 10-15 bin dolar arası. Bunun yarısı maaş, diğer yarısı da yemek, konaklama, internet, güvenlik, nakliye gibi lojistik harcamalar. Her Batı ülkesi, Afganistan’daki askeri için maaş hariç ortalama günlük 100-150 dolar harcırah veriyor.

Can kayıpları konusunda kesin rakamlar açıklanmıyor ama benim tahminim ölü ve yaralı sayısı son 20 yılda toplam 10 bine yakın olmalı.

Afganların kayıplarına gelirsek; ölü sayısını yüz binlerle hesaplamak mümkün. Sadece son 3-4 yılda Afgan ordusundan 40 bin asker, Taliban’a karşı savaşta hayatını kaybetti. Son 20 yılda bir neslin savaşta harcandığını söylemek, abartı olmaz kanımca. Ayrıca milyonlarca Afgan, yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Özellikle 2014 sonunda 150 bin kadar Amerikan ve NATO askerinin büyük oranda çekilmesinden sonra işsiz kalan genç Afganlar, Türkiye üzerinden Batı’ya akın etmeye başladı. Batı’ya gidemeyenler, Türkiye’de kaldı. Zira, bu 150 bin asker, 3-4 bin şirkete ve 400 binden fazla Afgan’a istihdam sağlıyordu.

“Afganistan üç büyük uygarlığın kesişme noktasında yer alıyor”

Tarih boyunca Afganistan neden başka güçlerin ilgi odağında yer aldı? Hangi özelliğinden ötürü Rusya ve ABD burayı ele geçirmeye çalıştı?

Küçük ve önemsiz bir ülke gibi görünen Afganistan aslında üç büyük gücün,üç büyük uygarlığın kesişme noktasında yer alıyor. Bunlar Çin, Rus ve Hint. Buraya hakim olan, her üç ülkeye de etki edebilir. Ayrıca Afganistan’ın geri kalmış, zayıf ve dağlık bir üçüncü dünya ülke görüntüsü de büyük güçlerin iştahını kabarttı. Ama hiçbir şey, dışarıdan veya uzaktan göründüğü gibi değildir. Afganistan’ı ele geçiren herhangi bir süper güç, önemli bir kavşağa ve köprübaşına sahip olacak ve bir takım şeylere rahatlıkla ayar verebilecekti. Ama herkes, özellikle de Batı dünyası, Afganistan’ı yanlış hesapladı.

“Yamalı bir bohçadan üniter bir devlet ve ulus yaratmak imkansız”

Afganistan çok parçalı harekete zorlayan özellikler nelerdir? Afgan halkı neden birlik oluşturamıyor?

Afganistan, komşu ülkelerin halklarından oluşan yamalı bir bohça. Afganistan’ın kuzeyi, kuzeyindeki ülkelerin halklarından oluşuyor: Tacikler, Türkmenler, Özbekler, Kazaklar,
Kırgızlar vs.Güney Afganistan nüfusu ile Kuzey Pakistan’ın nüfusu da aynı: Peştun veya Pakistan’daki adıyla Patan. Böyle yamalı bir bohçadan üniter bir devlet ve ulus yaratmak imkansız olmasa bile çok zor. Komünist devrim öncesi kimse kimseye karışmadığı ve merkezi hükümet de işleri yerel beylere, ağalara ve aşiret reislerine devrettiği için her etnik grup kendi bölgesinde huzur içinde yaşıyordu. Ama savaşla birlikte dışardan müdahale olunca bu etnik uyum ve denge bozuldu.

“Afgan halkı yoğun bir dini propagandaya maruz kaldı”

Farklı etnik yapıdaki ülkede El Kaide ve Taliban gibi örgütlenme niye kolay taraftar buluyor?

Afganistan’da insanları birleştiren tek olgu din. Din dışında bu insanların ortak yönleri yok. Dilleri, kültürleri ve tarihleri ayrı ve farklı. İnsanlar dışa kapalı yaşadığı ve geri kaldıkları için de dini sömürüye son derece müsait durumdalar. Ayrıca uzun zamandır güçlü bir merkezi otoritenin yokluğu da onları dinin etrafına birleşmeye zorluyor. Bir başka neden ise, Afgan cihadının ilk yıllarından itibaren (1980’lerden) Afgan halkının dışarıdan yoğun bir şekilde dini propagandaya maruz kalması. O yıllarda İhvan-ı Müslim (Müslüman Kardeşler) örgütü gündemdeydi ve birçok Afgan mücahit örgütü lideri (Rabbani ve Hikmetyar gibi) koyu İhvancı idiler. Bu da, El Kaide ve Taliban görüşlerinin toplum arasında yeşermesine zemin hazırladı.

“El Kaide ve Taliban’a zemin hazırlandı”

Bu tür örgütleri ülkede dirençli yapan unsurlar nelerdir?

Birçok bölgede, özellikle de kırsal bölgelerde merkezi otoritenin ya son derece zayıf olması ya da hiç olmaması, El Kaide ve Taliban gibi örgütler için uygun zemin hazırladı. Ayrıca onların mesajlarını benimsemeye hazır dışa kapalı bir toplumun bulunması da, onların işlerini kolaylaştırdı. El Kaide ve Taliban’ın sıradan Afgan köylüsüne cazip gelen mesajı şu: tüm bu işgaller ve yıkımlar, İslam’dan uzaklaştığımız için başımıza geldi. İslam’ın ipine sarılırsak kurtuluruz. Kurtuluş İslam’dadır.

“Taliban’ın arkasında Pakistan var”

Afganistan karıştıran devlet ve örgütler hangileri oldu, amaçları neydi?

Afganistan’ı karıştıralım ve bu ülkede öyle bir savaş başlatalım ki 50 yıl sürsün, diye kimse bir plan yapmış değil. Ancak 1979’daki Sovyet işgaliyle Afganistan’daki düzen bozulunca başta komşu ülkeler olmak üzere herkes bundan nemalanmak istedi. En başta da ABD. Komşu ülkeler ve büyük güçler, Afganistan’da üzerinde anlaşamadığı için de savaş 40 yıldır sürüyor, zira bu ülkede savaşan fraksiyonların her biri, bir ülke tarafından destekleniyor.

Taliban’ın arkasında Pakistan yer alıyor. Zira Pakistan, Afganistan’da kendi yandaşı bir yönetim istiyor. Büyük komşusu Hindistan ile 60 yıldır sorun yaşayan Pakistan’ın öte yanında da kendisine hasım bir ülke görmeye tahammülü yok.

ABD’ye karşı olmasından dolayı Rusya da Taliban’a sempati duyuyor. Oysa aynı Rusya 1990’lı yıllarda Taliban’a karşı Ahmet Şah Mesud’u destekliyordu.

Türkiye de Özbek savaş lordu General Raşit Dostum’un arkasında yer alıyor. Türkiye’nin desteği olmasaydı, Dostum çoktan tarihe karışırdı. Kabil yönetimi, Türkiye’nin hatırı için Dostum’un hatalarına göz yumuyor ve ona tahammül gösteriyor.

Şii Hazaraların arkasında da İran yer alıyor. Birçok Hazara din adamı, Kum’da eğitim gördüğü için Humeyni’yi manevi önder olarak kabul ediyor ve onun çizgisinde bir İslami rejimi tahayyül ediyor.

“Afganistan’ı koruyan en büyük şey, coğrafyası ve o heybetli dağlarıdır”

“Hiçbir yabancı süper güç Afganistan’da kalıcı olamadı, ABD de olamaz” diyorsunuz. Süper güçleri kalıcı yapmayan hususlar nelerdir?

Afganistan’da süper güçlerin işini zorlaştıran şey, coğragfya. Ülkenin yüzde 80’i dağlık olduğu için halk da çok çetin koşullarda yaşıyor ve bu koşullara alışık. ABD veya Rus komandolarının yıllar süren eğitim sonucu öğrendiği ve alıştığı şartlar, Afgan köylüsünün gündelik yaşamı.

Ruslar, 10 yıl boyunca Pencşir dağlarını bombaladığı halde Pencşir vadisine giremedi ve orayı alamadı. Aynı şekilde ABD jetleri de Tora Bora dağlarını yıllarca bombaladığı halde bir sonuç elde edemedi. Afganistan’ı koruyan en büyük şey, coğrafyası ve o heybetli dağlar.

Bir ülkeyi teknolojik araçlarla işgal edip elde tutabilmeniz için, o ülkenin modern bir yapıya sahip olması lazım. Yollar, havaalanları, köprüler, elektrik santralleri, büyük fabrikalar vs. Afganistan’da bunlar yok. Ve halk da yüzyıllardır bunlar olmadan yaşıyor. O yüzden Kabil havaalanını veya Bagram üssünü ele geçirmeniz, Afgan köylüsü için bir şey ifade etmiyor. Sovyetler ve ABD, birkaç büyük kenti ve stratejik noktayı ele geçirmekle ülkeye hakim olacağı yanılgısına kapıldı.

“Sovyet işgalinden önce bütün etnik gruplar huzur içinde yaşıyordu

Afganistan iç sorunların kendisi çözebilir mi? Peştunlar, Tacikler, Hazaralar ve Özbekler nasıl anlaşacaklar?

1979’daki Sovyet işgali öncesi Afganistan’da tüm etnik gruplar huzur içinde yaşıyordu, zira kimse kimsenin yaşam tarzına, örf adetine karışmıyordu. Etnik gruplar ve sıradan insanlar arasına hiçbir sorun yok. Bugün Afganistanlı bir Özbek, Özbekistanlı bir Özbek yerine Afganlı bir Peştun’la daha iyi anlaşıyor, zira dünya görüşleri, örf adetleri aynı. Oysa Sovyet Orta Asyası, 70 yıldır Rus Avrupai ve laik yaşam tarzına alıştığı için, Türkmenistan’daki Türkmenler veya Özbekistan’daki Özbekler aynı dili konuşsalar da Afganistan’daki Özbek ve Türkmen soydaşlarından tamamen farklı. Anlaşamıyorlar.

Bazı grupların liderleri mafya ağaları gibi davranarak ve bazı ülkelerin desteğiyle çatışmayı körükledi. Yabancı askeri güçlerin ülkeyi tamamıyla terk etmesinden sonra benzer durumlar meydana gelir mi?

Her zaman söylediğim gibi, Afganistan’daki ateş dışarıdan körükleniyor, kendi haline bırakırlarsa ateş kendiliğinden söner.

“Hiçbir etnik grup, Afganistan’ı tek başına yönetemez”

Taliban sözcüleri zaman zaman yaptıkları açıklamalarda ABD’yi yendiklerini ve savaşı kazandıklarını ifade ediyorlar. Sizce Taliban kazandı mı?

Ne günümüzde Taliban ne de 1980’lerde mücahitler, savaşı hiçbir zaman tam olarak kazanamadı. Taliban da mücahitler de sadece kırsal bölgelere hakim oldular ve bir tek büyük kenti veya il merkezini ele geçiremediler.

Savaş kazanan bir silahlı grup, devleti tek başına yönetmezse yine şiddete başvurmaz mı?

Artık hiçbir etnik grup, Afganistan’ı tek başına yönetemez. O dönem bitti. Tek çözüm, iktidarın etnik gruplar arasında nüfusları oranında bölüşülmesi.

ABD istihbaratına göre Taliban’ın, Afganistan’da iktidara gelmesi halinde kadınların haklarını kısıtlayacak. Taliban’ın kadın konusundaki katılığı biliniyor. Bu konuda bir uygulama olursa yine iç çatışma yaşanır mı?

Bugünkü Taliban, 1990’ların Taliban’ından epey farklı. Bugün Taliban hakim olduğu kırsal bölgelerde kız okullarına izin veriyor ve kadınların dışarı çıkmasına ve çalışmasına müsaade ediyor. Ayrıca, son 20 yılda Afgan kadınları çok büyük ilerleme kaydetti, parlamentoda 60’dan fazla kadın milletvekili var. Bunlardan geri gidilmesi, zor ve sorun yaratır.

“Afganistan’da kalıcı barışın sağlanması, herkesin hayrına olur”

Afganistan’a barış ve huzurun hakim olabileceğini öngörüyor musunuz?

Afganistan’da barış mümkün. Bunun için başta komşu ve bölge ülkeleri olmak üzere yabancı güçlerin bu ülkeden parmağını çekmesi şart. Yani dışarıdan müdahale olmazsa, Afganistan’da kalıcı barışı sağlamak mümkün. En başta da Pakistan ve İran’ın Afganistan’daki fraksiyonları desteklemekten vazgeçmeleri şart. Zaten hiçbiri, bu ülkede istediğini tam olarak elde edemedi. Öyleyse, Afganistan’da kalıcı barışın sağlanması, herkesin hayrına.

Bir zamanlar, Lübnan’a barış hiç gelemeyecek gibi görünüyordu. Ve Beyrut’ta her gün bombalar patlıyordu. Bugün Lübnan, tüm sorunlarına rağmen bir barış ülkesi. Aynı şey pekala Afganistan için de geçerli olabilir.

“ABD ve işbirlikçisi Halilzad’ın en büyük hataları: Başkanlık sistem ve paralı ordu”

Bugünkü durumun ortaya çıkmasında en büyük hataya kim yaptı?

En büyük hatayı, ABD’nin Afgan asıllı elçisi Halilzad yaptı. Deyim yerindeyse, Amerikan hükümeti, sen nasılsa Afgan asıllısın, bu ülkeyi en iyi sen anlarsın, bu ülkede işleri sen yoluna koy, diyerek ona tam yetki verdi. Halilzad ise ömründe Afganistan’ı hiç görmemiş sıradan bir Amerikalı gibi davranarak, Afganistan’da ABD modelini esas alarak bir yönetim kurdu: başkanlık sistemini getirdi. Oysa, parlamenter sistem, Afganistan’ın çok uluslu etnik yapısına daha uygundu. Mesela Peştun biri cumhurbaşkanı olurken, Tacik biri de başbakan olabilirdi, Hazara, Özbek ve Türkmen de kilit bakanlıklara getirilir, böylece iktidar etnik gruplar arasında dengeli bir şekilde paylaştırılırdı. Bunun yerine Halilzad, ABD’deki gibi başkanlık sistemini getirerek iktidarı tek kişinin elinde topladı.

İkinci hata, ABD ordusu esas alınarak paralı ordu kurulması. Afganistan, 350 bin askere maaşa verebilecek durumda değil. Türkiye bile ekonomik nedenlerden dolayı zorunlu askerliği kaldırmamışken Afganistan gibi tamamen dışa bağımlı bir ülkenin paralı ordu kurması, büyük bir hata. Nitekim, birkaç aydır maaşını alamayan Afgan askerleri orduyu bırakıp gidiyor ve silahını karaborsada satıp yurtdışına kaçıyor.

Moskova veya İstanbul’da görüşme

Barış görüşmeleri için öncelikle ön koşulsuz bir şekilde ateşkesin sağlanması şart. Taliban, hemen her hafta Kabil’in merkezinde büyük çaplı bombalar patlatırken Halilzad, Doha’da Taliban’la aylarca barış görüşmesi yaptı. Ve şu anda ateşkes yok ama taraflar Moskova’da ve İstanbul’da görüşüp sorunlarını çözmeye çalışıyor. Hemen her gün birbirine ateş eden insanlar, nasıl barış yapabilir ki? Bunun için önce ateşkesin olması şart.

Taliban, ABD’nin kurduğu veya kurdurduğu Afgan hükümetini muhatap kabul etmezken Halilzad, Taliban’ı muhatap kabul edip onlarla görüşüyor. Görüşmelerin öncelikle Afgan hükümeti ile Taliban arasında yapılması lazım. Böylece Halilzad, kendisinin Afganistan’da kurduğu yönetimin meşruiyetini zedeliyor ve bu durumu zerre kadar da umursamıyor.


The Independentturkish

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir