“-Enerjimiz zirvede,”
“-Enerjik ittifak,”
“-Dev Proje Tarihi İmzalar,”
“-Yeni Dünyanın Gövde Gösterisi,”
“-Stratejik imzalar.”
Seç, beğen, al. Bunlar iki gün önceki gazete manşetleri. Rusya ile imzalanan enerji anlaşmasını duyuran manşetler.
Bu manşetleri görünce, şöyle yedi yıl geriye gidiyorum. 2009 Temmuz’una.
O zaman da, benzer manşetlerden geçilmiyor, hani “Türkiye enerji koridoru, Orta Doğu, Balkanlar ve Avrupa’nın enerjisini bizden sorulacak, vs…”
Nasıl sorulacak?
E, işte Nabuco Projesi ile.
Bu haberle birlikte, bütün gazetelerde aynı fotoğraf.
Tayyip Erdoğan, Putin ve işlediği suçları şimdi yer temizlemekle de ödemekte olan İtalyan Başbakanı Berlusconi.
Nabuco ile enerji koridoru masalı dört yıl sürüyor, 2013’te o nurlu ufuklar çöküyor, Nabuco’dan vazgeçiliyor. Nabuco’nun bugün web sayfası bile yok.
Temel veriler
Şimdi gündemde Rusya ile imzaladığımız yeni bir enerji projesi var, “Türk Akımı.”
Hayır, bu proje de nasıl olsa çöker filan demiyorum, ancak bu projenin biraz altını deşmek istiyorum. “Enerjimizi zirveye” gerçekten taşıyor mu, yoksa bize ek maliyetler mi getiriyor ya da ne? Aslında bunu en iyi bilenlerin başında gelen Necdet Pamir anlatıyor. Ondan aldığım bilgileri paylaşmak istiyorum.
Manşetlere çıkan “Türk Akımı”na gelmeden önce, şu temel bilgiler:
Türkiye kullandığı enerjinin yüzde 32.5’ini doğalgazdan sağlıyor.
Elektrik üretiminde doğalgazın payı yüzde elli.
Doğalgazın yüzde 99’unu ithal ediyoruz.
Bunun yüzde 55’ini Rusya’dan alıyoruz. İlk notu düşmek gerek,Rusya’ya bağımlılık, madde bir.
Enerji üretiminde kullandığımız kömürün yüzde ellisini ithal ediyoruz.
İthal ettiğimiz kömürün yüzde 35’ini Rusya’dan alıyoruz. İkinci notu düşmek gerek, Rusya’ya bağımlılık madde iki.
Toplam enerji ithalatımız içinde petrol ürünlerinin yüzde 17-18’ini bize Rusya veriyor. Üçüncü notu düşmek gerek, Rusya’ya bağımlılık madde üç.
Nükleer santral
Rusya ile nükleer santral anlaşması var. Mersin, Akkuyu’da. Oradaki macerayı yine Necdet Pamir çok net özetliyor.
Akkuyu nükleer santralinin inşaatını yüzde yüz Rusya yapıyor.
Akkuyu nükleer santralinin yakıtını yüzde yüz Rusya karşılıyor.
Akkuyu nükleer santralini Rusya işletiyor. Yer yüzünde Rusya’nın kendi ülkesi dışında işlettiği herhangi bir nükleer santral yok.
Akkuyu nükleer santralinin atıklarını Rusya taşıyor. Nereye? İddiaya göre, Rusya’da bir yere.
Akkuyu nükleer santrali için Türkiye Rusya’ya yirmi milyar dolar ödüyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu dünyada nükleer enerjiyi savunan ve özendiren bir kurum. Bu kurum Akkuyu’ya kuşkuyla yaklaşmak gereğini duyuyor, bir rapor hazırlıyor. 39 madde halinde, giderilmesi gereken eksiklikleri, yapılması gereken zorunlu işlemleri bildiriyor.
Çevreciler mahkemeye başvuruyor. Mahkeme raporu istiyor. Aynı zamanda Meclis’te milletvekilleri bilgilenmek istiyor. Anlaşma Meclis’e gelmiyor, onun yerine Enerji Bakanlığından Meclis’e ve mahkemeye yanıt geliyor:
“Anlaşma koşulları devlet sırrıdır.”
Meclis ve mahkeme enerjide belli ürünlerde fiyatları öğrenmek istiyor. Enerji Bakanlığından yanıt gecikmiyor:
“Fiyatlar gizlidir.”
Anlaşma “devlet sırrı”, fiyatlar “gizli”, Atom Enerjisi Kurumu telaşlı, ama kimse bir şey bilmiyor.
Nükleer santral ile birlikte, buraya dördüncü notu düşmek gerek. Rusya’ya bağımlılık, madde dört.
“Türk Akımı”
Gelelim, bizi “enerjik zirveye” taşıyacak olan “Türk Akımı’na.”
Şu anda Rusya’dan bize uzanan iki boru hattı var. Biri Karadeniz’in altından geçen “Mavi Akım,” diğeri Ukrayna – Moldavya – Romanya – Bulgaristan üzerinden gelen “Batı Hattı.” Bu hat İstanbul, Trakya ve Marmara Bölgesini besliyor. Buradan yılda 14 milyar metreküp doğalgaz geliyor.
Türk Akımı bu hatta Ukrayna’yı iptal ediyor, yine Karadeniz üzerinden Bulgaristan’a ve oradan bize gelmesi öngörülüyor.
Anlaşmaya göre, 14 milyar metreküp yerine, yılda 15.75 milyar metreküp doğalgaz gelecek. “Rusya bize daha fazla doğalgaz verecek” denilen bu.
Rusya ayrıca, fiyatta indirime gidiyor. Çok iyi. Ama, indirimden sonraki fiyat bile, Rusya’nın şu anda AB’ye verdiği doğalgaz fiyatına belki ancak yaklaşacak. Yani, Rusya AB’ye yıllardır bizden daha düşük fiyata doğalgaz veriyor.
Zaten iki boru hattı var, şimdi ikincisinin yerine “Türk Akımı” diye nitelenen bir boru hattı döşenecek.
Bir dakika.
Boru hattını Rusya ve Türkiye birlikte finanse edecek, yani yaklaşık on, on beş milyar dolar daha cebimizden çıkacak.
Bir ülkeye bu ölçüde bağımlı hale gelmenin, nesi davulla zurnayla kutlanacak bir olay, onu da “manşetlere” sormak gerek.
Dünya Enerji Kongresi
Rusya ile bu anlaşma burada düzenlenen “Dünya Enerji Kongresi’nde” imzalanıyor, Putin geliyor.
Türkiye doğalgaz ve petrolü Rusya dışında, bir de İran ve Irak’tan alıyor.
Ama, Türkiye’de düzenlenen Dünya Enerji Kongresi’ne İran ve Irak katılmıyor. Bizim enerji partnerlerimiz, iyi mi?
Bu olayın bir de siyasi boyutu var.
Anlaşma Erdoğan’ın ve Putin’in AB ve Amerika tarafından mesafe koyduğu bir döneme rastlıyor. Şu sıralarda ikisinin de Batı ile ilişkileri gölgeli. Bu gölge, uçak krizini filan unutturuyor, dünyaya şan olsun, bir doğalgaz anlaşması ile ikisi de Batı’ya tavırlarını enerji alanına taşıyarak gösteriyor.
AB ve Amerikan gölgesiyle hız alan Erdoğan ve Putin birbirine dönüyor.
Rusya’ya enerjide nasıl bağımlı hale geldiğimizin fotoğrafıdır bu. Doğalgaz insanı ısıtıyor ama, bu fotoğraf fena halde üşütüyor.
Yalçın Doğan
Ya Akkuyu? O bir kabus.