KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Elif Yıldız YÜCE: “İPEK YOLU YENİDEN Mİ CANLANIYOR?” ENERJİ NAKİL HATLARINDA YENİ BİR DÖNEM: NAHÇIVAN’IN STATÜSÜ

Elif Yıldız YÜCE: “İPEK YOLU YENİDEN Mİ CANLANIYOR?” ENERJİ NAKİL HATLARINDA YENİ BİR DÖNEM: NAHÇIVAN’IN STATÜSÜ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 13 dk okuma süresi
34 0

İpek Yolu’nun yeniden canlanması veya canlandırılması mevzusu son zamanlarda bilindiği üzere “Tek Kuşak-Tek Yol” projesi adıyla gündemde yer tutmaktadır. Hindistan’a uzanan alternatif yollar aranması Avrupalı devletlerin Ümit Burnu’nu ve Amerika’yı keşfetmeleri gibi gelişmeler küresel dengelerin değişmesine neden olmuş, İpek Yolu Coğrafi Keşifler ve beraberinde gelişen deniz yollarının keşfinden ötürü bir duraklama yaşamıştı. Şuna dikkat çekmek gerekir ki; İpek Yolu’nu yeniden canlandırmaya iten sebep dün olduğu gibi bugün de ticari emellerdir.
Dünün İpeği Bugünün Enerji Kaynaklarına mı Dönüştü!
Asırlar önce uluslararası ticaretin en önemli kaynağı olan İpek, bugün yerini enerji kaynaklarına bıraktı dersek tam yerinde bir izah olacak. Ancak modern çağın enerji kaynakları enerji nakil hatlarını da o derece önemli kılmaya başladı. Karayolu ve demiryolu da modern ipek yolunun bir parçasını oluştururken bir diğer husus deniz yolu da Yeni İpek Yolu kapsamında yerini korumaktadır. Çin Devlet Başkanı Xİ Jinping’in 7 Eylül 2013 tarihinde Kazakistan da bulunan Nazarbey Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşma bu fikri dile getirmesi başlangıçta bu projenin tamamen Çin’in nüfuzunu arttırmaya yönelik olarak görünüp tepki almasına yol açmış ancak zamanla pek çok ülke tarafından zamanla benimsenmiştir. Ama işin aslı kıtalar arası kara, deniz, demir ve hava yollarının tek bir ulaşım zinciri ile entegre edilişi, iktisadi büyüme, iş birliği yapılacak ülkelerin sermayelerinden istifade etmek, ekonomik ve kültürel ortaklıklar, politik iş birlikleri, yeni yatırım alanları tesis etmek, Ortadoğu, Afrika ve Avrupa gibi bölgelere daha rahat ulaşma isteği olarak özetlenebilir.
Yeni İpek Yolu Projesinde Kafkaslar Neden Önemli?
Enerji nakil hatları için jeopolitik bakımdan belki de en fazla öneme sahip bölge Kafkaslardır yani Hazar Denizi ve civarı ülkeler. Bunun nedeni ise bu bölgenin hidrokarbon enerji kaynakları açısından oldukça zengin olması. Ayrıca Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren, Hazar Denizi ile Karadeniz arasında yer alan Kafkasya, bulunduğu konum itibariyle jeostratejik öneme sahiptir. Ayrıca güneyden Çin-Orta ve Batı Asya Koridorunda yer almaktadır.
Evet bu sebeple Hazar kıyısındaki ülkeler sadece enerji nakil hatları açısından değil, gelecek yılların en önemli uluslararası pazarı ve ticaret merkezleri olarak karşımıza çıkacak. Çünkü 20. Yüzyıl itibariyle doğalgaz ve petrol gibi enerji kaynakları modern çağın en önemli ticari ögeleri olarak dünya pazarında yer edinmiştir. Bu da Orta Asya ve Kafkas ülkelerini sahip olduğu zengin yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından bölgede bir güç sahası haline getirdi. Peki niçin? Bunun en önemli nedeni ise; Rusya ve İran’ın dışında kalan ülkelerin açık denizlerle irtibatların olmamasıydı. Gerçi İran, ABD ile yaşadığı sorunlara bağlı olarak uluslararası camiada, ticarette veyahut ekonomide istediği şekilde hareket edememekte ve buna bağlı olarak Hazar kıyısındaki enerji kaynaklarından da yeteri kadar istifade edememektedir. Bu durum Azerbaycan’ın bölgedeki rolünü arttırmakla, proje için de kilit bir nokta olarak karşımıza çıkarmakta.
Azerbaycan Kilit Ülke mi?
​Hazar enerji nakil hatları ile ilgili projeler veya girişimler Kafkaslardan bağımsız düşünülemez. Söz konusu proje Kafkasların güneyini kapsamaktadır. Özellikle Azerbaycan İpek Yolunun modernize edilmesi hususunda projenin Kafkas ayağını oluşturmaktadır. Çünkü Azerbaycan, petrol ve doğalgaz rezervlerinden dolayı “Tek Kuşak-Tek Yol” projesini yatırım sahaları açısından en önemli potansiyele sahip stratejik bir Kafkas ülkesidir. Azerbaycan’ın projede yer bulmasının bir başka nedeni de son zamanlarda özellikle güvenilir bir ortak imajının bulunmasıdır. Bir diğer husus hiç kuşkusuz Azerbaycan ve Türkiye dostluğu. Şimdi burada hafızamızı bir yoklamak gerek 1993 yılında Ermenistan’ın bölgede huzursuzluklar çıkarmasına bağlı olarak güvenlik koşulları ön planda tutularak Orta Asya ve Azerbaycan’dan Türkiye bağlanacak olan demiryolunun Ermenistan’dan geçmesi istenmemişti. Türkiye ve Azerbaycan’ın çabaları sonucu 2007 yılında Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesine başlanmış, 2017 ‘de yapımı tamamlanmış ve aktif hale gelmiştir. Bu açıdan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi İpek yolunun yeniden canlanması kapsamında bir orta koridor görevi görmeye başlamıştır. Zaten 2015 yılında Antalya’da düzenlenen G20 liderler zirvesinde Çin ve Türkiye arasında ”Tek Kuşak-Tek Yol” projesinin uyarlanmasına yönelik bir mutabakat imzalanmıştı.
Nedir “TRACECA”?
Söz konusu projenin bir başka kolu da “TRACECA” dır. Hatta TRACECA Projesinin “Tek Kuşak-Tek Yol” Projesinden daha eskiye dayandığını söylemek mümkündür. Hatta 1996-1997 yıllarında İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması mevzusu zaten gündemdeydi zaten. Öyle ki bu global bir mesele olarak değerlendirilmekteydi. Bu sebeple 1998 yılı Şubat ayında Bakü’de bir konferans dahi düzenlenmiş, bu konferansta Haydar Aliyev, eski İpek Yolu’nun modernize edilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Bunun sonucunda 17 Haziran 1998’de konferansta alınan kararların hayata geçirilmesi için anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma, Asya-Avrupa-Kafkas hattında bulunan ülkelerin her yönden gelişmesini hedeflemiştir. Ancak AB’nin buraya yoğunlaşması ise masumane bir politika olarak değerlendirilemez. Zira dünya petrol rezervlerinin %16 sının Kafkaslar ve Orta Asya daha doğrusu Hazar civarında olması özellikle SSCB sonrası burada yeni güçlerin var olacağını ve dengelerin tamamen değişeceğini göstermektedir. İşte bu hususta Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun önemi dikkat çekicidir. Fakat burada asıl önemli olan konu Türkiye’nin konumudur. Zira Türkiye coğrafi konumu itibariyle Kafkaslardan aktarılacak enerji kaynaklarının transit merkezidir adeta. Bu demiryolu projesinin yanı sıra Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol boru hattı da Türkiye’nin dâhil olduğu bir başka enerji nakil hattı projesidir. Söz konusu bu projeler Kafkaslardaki enerji kaynaklarının Avrupa pazarlarında yer bulabilmesi adına önemli bir girişim sayılmaktadır.

Nahçıvan’ın Statüsü ve “Neden Zengezur Koridoru”
27 Eylül 2020 de başlayıp 44 gün sonra yani 10 Kasım 2020’de Azerbaycan’ın kesin zaferiyle sonuçlanan II. Dağlık Karabağ Savaşı, dünya genelinde büyük yankı uyandırdığı gibi bölgede de güç dengelerinin değişmesini sağlamış, Türkiye ve Azerbaycan bölgesel bir aktör olarak dünya kamuoyunda önemli bir yer edinmişlerdir. 44 gün süren II. Karabağ Savaşı’nın ardından Şuşa Beyannamesi ile alınan kararlar sadece Azerbaycan ve Ermenistan için değil Türkiye ve bilhassa Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti açısından da son derece önem arz etmektedir. Bunun nedeni ise Şuşa beyannamesinin 9. maddesi Azerbaycan ve Nahçıvan arasında ulaşım koridoru açılmasını ön görmekteydi. Laçin ve Zengezur koridorları sadece ticari bir maksat taşımayıp Laçin koridorunun buradaki görevi Dağlık Karabağ ve Ermenistan arasındaki ulaşımı da sağlamaktır. Yani Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermenilerin, Ermenistan’a gidiş gelişleri için inşa edilecek olan yol Laçin Koridoru’dur. Ayrıca Ermenistan, Laçin’i güvenli bölge statüsünde değerlendirmektedir.
Türkiye için asıl önemli olan bölge tam da burasıdır; Nahçıvan ise jeopolitiği itibariyle oldukça stratejik bir konumda yer almaktadır. Daha en kadim çağlardan bugüne Şark’ın en kadim şehri statüsündedir. Culfa, Gilan, Azad, Ordubad gibi şehirleri de en eski ticari kervan yolları üzerinde bulunmaktadır. İskender döneminden Selçukluya, Osmanlılardan Safeviler’e kısaca tarihin her döneminde Nahçıvan; Azerbaycan sınırı ve Anadolu arasında tampon bir bölge olarak stratejik önemini korumaya devam etmiş ve her dönemde bu bölge üzerinde ticaret canlı tutulmuştur. Bugün ise İpek Yolunun modernize edilmesi hususu Türk Dünyası ile doğrudan bağlantılı olmakla Nahçıvan’ı direkt kapsamaktadır. Türkiye’yi Türkî Cumhuriyetlere bağlayacak en önemli ve tek kara parçasıdır. Ermenistan ve İran sınırında Azerbaycan’a bağlı olarak bulunması da tampon bölge olma özelliği katmakta olup, tam da bu noktada Kars-Iğdır-Nahçıvan demiryolu projesi bu sebeple tüm dikkatleri üzerine çekmektedir.
Iğdır-Nahçıvan demiryolu ile Azerbaycan doğrundan Türkiye’ye mi bağlanacak?
Sadece Türkiye ve Azerbaycan’ı değil, bu proje Türkiye’yi önce Azerbaycan’a ardından Orta Asya ülkelerine bağlayacak. Bu noktada Türkiye’ye uzaklığı sadece 11 km olan Nahçıvan bir transit bölge olarak önemli bir fonksiyona sahiptir. Bugün açılışı gerçekleştirilen (05.03.2025) Iğdır-Nahçıvan Doğalgaz Boru hattı açılışında konuşma yapan Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Bir millet iki devlet şiarında vücut bulan kardeşlik ilişkilerimizde her alanda büyük mesafeler kaydediyoruz. Savunmadan ticarete çok geniş yelpazede ülkelerimiz arasındaki münasebetler gelişiyor. Enerji sektörü başta yer alıyor.” Yine Cumhurbaşkanımızın bu hattın günlük 2 milyon metreküpe kadar taşıma kapasiteye sahip olduğunu belirtmesi, Nahçıvan’ın enerji güvenliğinin teminat altına alınacağını ve enerji güvenliğinde oldukça stratejik bir öneme haiz olduğunu bir kez daha göstermektedir. Evet bu sayede Türk Dünyası birleşecek, Türkçe konuşan ülkeler arasında sınır kalkmış olacak ve büyük bir ticaret ağı kurulacak diyebiliriz.
Elif Yıldız YÜCE
Kafkas Uzmanı, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tarih Bölümü-Doktorant
elifyildizyucee@gmail.com

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir