Beyaz Saray da Ermenistan’ı Kremlin’e “satıyor”: Rus ordusu harekete geçti ve Ermeni intikamcılar iktidara geri dönecek
Resmî Erivan’ın siyasi manevra olanakları sınırlı, Kremlin’in desteklediği radikal kamp ile Ermeni Kilisesi yeniden birleşiyor… Rusya’nın Ermeni ordusu ve Ermeni generalleri de kontrolü altında ve Batı’nın desteğini kaybeden Paşinyan hükümetinin değiştirilmesi artık daha gerçekçi görünüyor…
Güney Kafkasya’ya yönelik savaşın içeriği ve niteliği önemli ölçüde değişmeye başladı. Dolayısıyla Biden yönetiminin son günlerinde Ermenistan ile alelacele stratejik ortaklık anlaşması imzalayan ABD’nin bu bölgeye yönelik politikası, önceki hedeflerinden oldukça uzaktır. Şu anda Beyaz Saray’ın Güney Kafkasya politikası büyük ölçüde belirsiz. Bu durum, Trump yönetiminin bu bölgeye yönelik farklı bir politika izleyebileceğinin erken bir işareti olarak da değerlendirilebilir. Ve bu işaretler Ermeni siyasi çevrelerinde ciddi endişe yaratmaya başladı.
Resmi Erivan’ın Beyaz Saray’ın dikkatini çekmek için yaptığı siyasi manevraların Trump yönetimi tarafından kayıtsız bir sessizlikle karşılandığı da belirtilmelidir. Başbakan Nikol Paşinyan, davetsiz olarak ABD’ye gitti, ancak Ermenistan’a eli boş ve hayal kırıklığıyla döndü. Rusya ile ilişkilerin ciddi şekilde gerildiği bir dönemde ABD desteğinin kaybı Ermenistan için gerçek bir tehdit oluşturuyor. Zira Paşinyan hükümeti, tam da bu destek uğruna, Rusya’nın askeri müttefiki olan Ermenistan’ı Batı’yla bütünleşmeye yöneltti. Ve bu durum Ermenistan’ı umutsuz bir “jeopolitik labirent”e sürüklemiş gibi görünüyor.
Mesele şu ki, Beyaz Saray’dan olumlu mesajlar alamayan resmi Erivan tereddüt içinde bırakılıyor. Trump yönetiminin Güney Kafkasya’ya ilişkin siyasi rotasını netleştirmemesi üzerine resmi Erivan Batı’yla bütünleşme politikasından vazgeçmiş durumda ve geri adım atmaya cesaret edemiyor. Üstelik, Paşinyan hükümeti çekilse bile Rusya ile bozulan ilişkilerin yeniden tesis edilmesi gibi uzun ve yorucu bir süreçle karşı karşıyadır. ABD’nin artık Güney Kafkasya’ya ilişkin hedeflerini ikinci plana atması, Rusya’nın bölgede, daha doğrusu Ermenistan’la ilişkilerinde daha aktif hareket etmesi için geniş fırsatlar yaratıyor.
İlginçtir ki, Ermenistan’da konuşlu Rus askeri üslerinde gözlemlenen hareketlilik, şimdi Paşinyan hükümeti içinde ciddi endişeye yol açıyor. Zira Rus askeri birliği resmi Erivan’ın bilgisi dışında, yani izni olmadan Ermenistan topraklarına doğru hareket ediyor. Ancak resmi Erivan, protesto etme ve nitelikli bir şekilde karşılık verme cesaretini gösteremiyor. Bu da Kremlin’in Paşinyan hükümetine karşı açık bir tehdit manevrası olarak dikkat çekiyor.
Ancak yakın zamana kadar Erivan’ın resmi “propaganda makinesi” Rusya’ya karşı açık ve amaçlı suçlamalarda bulunuyordu. Şu anda Rusya’ya yönelik herhangi bir suçlama yok. Aksine Paşinyan hükümeti Kremlin’le yakınlaşma için “diyalog penceresi” arıyor. Ancak Kremlin’in resmi Erivan’la diyaloğa sıcak baktığı söylenemez. Şimdi Rus siyasi çevreleri Ermenistan’ın sadece teslimiyetçi bir tutum takınmasını istiyor. ABD’nin bölge politikasındaki belirsizlik göz önüne alındığında, resmi Erivan, Paşinyan hükümetini devirmek isteyen Rusya’ya karşı teslimiyetçi bir tutum benimsemekten kaçınıyor.
Doğal olarak böyle bir durum, 2026 yılında yapılacak parlamento seçimleri arifesinde Paşinyan hükümeti için gerçek bir siyasi iflas tehlikesi yaratıyor. Zira Ermenistan’da hem askeri hem de ekonomik desteği bulunan Rusya’nın Ermenistan’daki seçimlere mutlaka müdahale edeceği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Rusya’nın Ermenistan’daki siyasi kampının giderek daha fazla seferber olması ve aktifleşmesi de böyle düşünmemize neden oluyor. Ve bu süreç siyasal alanda ciddi çatışmalara bile yol açıyor.
Mesele şu ki, Rus istihbaratına bağlı Ermeni radikal-intikamcı siyasi kamp, Başbakan Nikol Paşinyan’ı kimin iktidara getirdiği ve nasıl iktidara getirdiği meselesini ana gündem haline getirmeye çalışıyor. Böylece Paşinyan hükümeti Ermenistan’da Batı’nın bir kolu olmakla suçlanıyor. Buna karşılık Başbakan Nikol Paşinyan, seleflerini, özellikle savaş suçluları Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan’ı, Rusya’ya güvenerek Ermenistan’ı yağmalamakla suçluyor. Bu da Ermenistan’da önümüzdeki parlamento seçimlerinin başladığını gösteriyor.
Ermenistan’da siyasi arenada gerginliğin arttığı anlaşılıyor. Eğer bu böyle devam ederse, siyasi mücadelenin çok ciddi bir çatışmaya, hatta çatışmalara dönüşmesi kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Ancak Ermenistan çevresinde ortaya çıkan yeni durum Paşinyan hükümetinin aleyhinedir. Çünkü ABD ve Batı’nın geleneksel desteği artık eskisinden çok uzak. Üstelik Trump yönetiminin Ermenistan’ın Rusya’nın nüfuz alanına girmesine izin vermesi artık oldukça olası görünüyor.
Doğal olarak böyle bir durum Paşinyan hükümetinin siyasi manevra olanaklarını da sınırlandırıyor. Her halükarda Kremlin’in desteklediği tüm güçlerin -radikal-rövanşist kamp ve Ermeni Kilisesi- Paşinyan hükümetine karşı birleştiği görülüyor. Öte yandan Rusya’nın Ermeni ordusu, özellikle de Ermeni generaller üzerindeki kontrolü de durumu kritik bir noktaya taşıyor. Ve Paşinyan hükümetinin Rusya’nın desteklediği bu muhalif kampa karşı direnmesi kolay olmayacaktır.
Kremlin’in Ermenistan’da konuşlu Rus askeri birliğini harekete geçirmesi, resmi Erivan için gerçek bir tehdit anlamına geliyor. Her halükarda bu, Rusya’nın Paşinyan hükümetine dolaylı yoldan askeri nitelikte tehdit mesajları gönderdiği anlamına geliyor. Kremlin, Ermenistan’da önümüzdeki parlamento seçimlerinde iktidarı değiştirme niyetini açıkça dile getirmeye başladı. Ve buna karşı tavır almak için, şu anda büyük şüpheler uyandırsa da, Ermeni toplumunda yalnızca Paşinyan hükümetinin toplumsal tabanına güvenmekten başka çıkış yolu görünmüyor.
Elçin XALIDBEYLİ