Bakü bulvarının Azneft Meydanı’na bakan kısmından Çemberekend tepelerinin üzerinde yükselen Beyaz Saray görünüyor. Ülkenin siyasi kurumlarının merkezi olan bu binanın pencerelerinden birinden bir adam, Hazar Denizi’nin sularının gökyüzüyle birleşerek ufuk çizgisi oluşturduğu uzaklara bakıyor. Gözleri kısık, bakışları odaklanmış, düşüncelerinin yoğun çalışmasını hissedebiliyorsunuz… Ama bir an sonra yüzündeki gerginlik kayboluyor, bıyığının altından belli belirsiz bir gülümseme beliriyor…
***
İki tür insan vardır: Biri kamuoyunun gözü önünde olmayı seven medya insanları, diğeri ise dikkat çekmemeyi tercih eden, kendi içlerine kapanık insanlar. Ülkeler de öyle. Bu insanlar belli bir zamana kadar gürültü yapmıyorlar, yüksek sesli açıklamalar yapmıyorlar, dünya medyasında manşet olmuyorlar. Ancak doğru zamanda, ya da deyim yerindeyse seyirci kalmanın artık mümkün olmadığı bir anda, sözde jeopolitik tahtanın tamamını “sarsan” bir adım atıyorlar. Türkmenistan da bu tür ülkeler kategorisine giriyor. Yıllarca “ebedi tarafsızlık” bahanesiyle sessiz kaldı. Artık derin bir nefes almanın zamanı geldi anlaşılan, yoksa boğulma kaçınılmaz.
Avrupa Birliği yakın zamanda Gateway ismi altında 12 milyar avroluk bir yatırım paketi duyurdu . Paranın Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’a gitmesi planlanıyor. Biçimsel olarak kalkınma yardımıdır. Ama diplomasiye aşina olanlar bilir: Bedava olan tek peynir fare kapanındadır.
Avrupa’nın parası, Bakü’den geçen rota
AB, ulaştırma, enerji, su, dijital ve yeşil teknolojiler alanlarında destek sağlıyor. Kağıt üzerindeki hedef Orta Asya’da istikrardır. Ancak perde arkasında Türkmenistan’ı Moskova ve Pekin’in pençesinden kurtarıp Avrupa’ya uzanan Türk enerji kuşağına dahil etme çabası var.
Değerli okuyucum, haklı olarak, Avrupa’nın, zaten Demokles’in kılıcı gibi başında sallanan Türk devletleri birliğini, Türkmenistan’ı Türk enerji kuşağına dâhil ederek neden güçlendirsin ki, diye itiraz edebilir. Sırrı aslında çok basit: Her şey coğrafyada. Haritaya bakınca her şey apaçık ortaya çıkıyor.
Türkmenistan’ın AB’ye erişimi yoktur. Tuzağa düştü: Kuzeyde Rusya, doğuda Çin ve güneyde İran. Tek yön Hazar Denizi’nin ötesindeki batıyadır. Ve Azerbaycan var. Ve burada resmen konuşulmayan ama varlığı her yerde hissedilen bir isim devreye giriyor: İlham Aliyev.
Brüksel milyarlarca doları kanalize ediyor olabilir ama rotanın anahtarı Bakü’dür. Çünkü yatırımların, teknolojilerin, gazın geçeceği koridor tam da orada bulunuyor. Aliyev kurnazca oynuyor: Duyuru yapmadan kuralları değiştiriyor, gürültü yapmadan pazarlık yapıyor ve herkes kilitli olduğunu düşündüğü kapıları açıyor.
Sadece gaz değil İşte diplomasi budur
Bugün Türkmenistan’ın Avrupa’ya yakınlaşması jeopolitik bir hamle değil, yavaş yavaş hazırlanan Türk Birliği’ne sessiz bir giriş niteliğindedir. Slogan yok, askeri üs yok, bayrak yok; sadece boru hatları, lojistik, ekonomik projeler var. Ama her birinin arkasında stratejik bir hesap var.
Sonuçta yeni bir eksen oluşuyor: Türkiye – Azerbaycan – Türkmenistan – Avrupa .
Peki bu eksen kimin kontrolünde? Direksiyonu kim tutuyor? Bakü. Çünkü istikrar var, güven var, altyapı var ve en önemlisi siyasi irade var.
AB’nin kendi hedefleri var: Ukrayna savaşının ardından Rus gazına olan bağımlılığı azaltmak, Çin’in nüfuzunu dengelemek ve İran sınırlarındaki istikrarsızlığı kontrol altına almak. Ama bütün bunları başarmak için Azerbaycan ile ortaklık yapmadan yapamayız.
Sessiz kalan hükmeder
Ve paradoks şu: Avrupa, Türkmenistan’ı (yani Orta Asya ülkelerini) finanse ediyor, ancak asıl faydayı Azerbaycan görüyor. Brüksel’de bunu anlıyorlar. Ama bir şeyi daha anlıyorlar: Bakü olmadan bu yatırımlar kağıt üzerinde kalacak.
Bir diplomat şöyle demişti: “En güçlüsü, susmasını bilendir .” Bugün Türkmenistan her zamanki gibi suskun. Ama bunun yerine Bakü konuşuyor; dikkatli, stratejik ve çok güvenli bir şekilde.
Eğer bu plan işe yararsa –ki şimdiden yarıyor– Türk dünyası ilk defa sadece bir fikir değil, aynı zamanda bir biçim de kazanacak: ekonomik, enerjik, politik. Bu sadece kültürlerin ve dillerin değil, aynı zamanda ilgi alanlarının, altyapıların ve güzergahların da bir birleşimi olacak.
Ve bu sessiz gösterinin yönetmeni Ankara’da değil, Brüksel’de değil, Aşkabat’ta da değil. O Bakü’de. İsmi haberlerde olmayabilir. Ama esas kolu tutan kişi İlham Aliyev’dir.