Dış politikada telaşlı günler
Son bir haftada, dış politikada, baş döndürücü bir telaş başladı. Dış politikaya ilgi duyan herkes merak etmeye başladı, ne oluyor, olağanüstü bir durum mu var, niçin Erdoğan birden bire barış havarisi kesildi, gibi sorular ortaya atıldı. Aslında dış politikayla ilgili herkes biliyordu ki Türkiye’nin getirildiği mevcut durum sürdürülebilir veya yönetilebilir değildi. Ya Erdoğan gidecekti ya da politika değişecekti. Erdoğan politikayı hızlı bir şekilde değiştirdi. Rusya, İsrail, Mısır ve Suriye politikaları 180 derece değişiyor. Bu değişikliğe bir itirazımız yok. İyi de oluyor. Ancak, bir takım uyarılarımız olacaktır. Bu uyarılar, halkımız ve ülkemizin çıkarlarıyla ilgilidir. En önce, size bu ciddi dış politika hatalarını yaptıranlarla çalışmayı bırakınız. Bu hastalıklı insanları etrafınızdan ve dış politika karar mercilerinden uzaklaştırınız. Bu ülkelerle bu kadar ciddi hatalar yaptıracak kadar, bilgisiz, basiretsiz, tecrübesiz veya kötü niyetli insanlarla çalışmaya devam ederseniz, aynı hatalar olmasa bile, size, başka hatalar yaptıracaklarından emin olabilirsiniz. Eski tüfek komünist-sosyalist bozuntusu, hayatta her şeyi satabilen, gayrimilli bu tiplerin, Türklerin ve Türkiye’nin hayrına bir iş yapmaları mümkün değildir. Dindar kisvesi altında, Mısır, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerin istihbarat örgütlerinin Türkiye ayağı olarak basında yazılan çizilen isimlerden uzak durmanız gerekir. Akademik hayatta dikiş tutturamayan, itibarı olmayan öğretim üyeleri, sırf size oy veriyor veya dindardır diye birlikte çalıştığınız yeteneksiz ve bilgisiz muhterislerle de çalışmayınız. Bunlar, millî değil ümmetçidir, sosyalistlerin dünya vatandaşı saplantısıyla siyasi İslamcıların ümmetçilikleri arasında bir fark yoktur, her ikisi de gayrimillidir, birisi kendisine enternasyonalci diğeri ise kendini, beynelmilelci olarak tarif eder. Gövdesi Türkiye’de ruhu Arabistan’da, Londra’da, Paris’te veya başka medeniyet ve başka coğrafyalarda dolaşanlarla değil, Türkiye’de olanlarla çalışmanız gerekir. Ülkenin ihtiyacı olan, sağlam karakterde, bilgili, yurt sever ve yetenekli elemanları cumhuriyet yetiştirmiştir. Bu elemanları kendi mahallelerinizde değil, Dışişleri Bakanlığı ve üniversitelerde aramanız gerekir. Oralarda, bu ülkenin, kafaları çalışan, çağdaş, cumhuriyetçi, dindar, inançlı yurt sever ve yetenekli evlatları mevcuttur.Erdoğan, niçin çark etti Erdoğan’ın dış politikada hızlı dönüşünün iki temel bir de tali olmak üzere üç nedeni vardır. Birinci ve ikinci nedeni, kendisinin içte ve dışta başına geleceklerin korkusudur. Üçüncü nedeni de Türkiye’nin dış politikada, içine düştüğü durumun kendisine ve AKP’ye zarar vereceğini düşünmesidir. Konuyu biraz açalım, Rusya, Türkiye’nin DAEŞ militanlarına yardım ettiği ve DAEŞ petrolünü gizli yollardan Türkiye’ye taşıdığı iddiasını belgelendirerek Birleşmiş Milletler’e şikayet etti. İsrail, 13 Haziran 2016 tarihinde, 175 oydan 109’unu alarak Birleşmiş Milletler Hukuk Komisyonu’nun başkanlığına seçildi. BM’nin önemli 6 daimi komisyonundan birisidir. ABD, Zarrab’ı ikna ederek ülkesine götürdü ve İran’a uygulanan ABD ve Birleşmiş Milletler’in yaptırımlarının ihlalini, kaçak İran petrolünün satışını, kara paranın aklanmasını, bir bir anlatmıştır. Zarrab, İran’a karşı, yaptırımları delen faaliyetlerini gerçekleştirmek için Türkiye’de dağıttığı rüşvetlerin listesini, bürokratlar, politikacılar, vakıflar vs.. Türk bankalarının iş birliklerini ki bu bankalar arasında devlet bankaları da var, hepsini anlattı. ABD mahkemeleri, Zarrab olayının Türkiye ayağını gündemine henüz almadı, alınca nereye kadar gidecek göreceğiz. Almanya da bir grup sol parti milletvekilleri, Erdoğan ve Davutoğlu’nu “savaş suçu işlemek ve insan haklarını ihlalden” mahkemeye vermişlerdir. Alman mahkemeleri muhtemelen bu davalar bizi ilgilendirmez diyerek uluslararası ceza mahkemeleri veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderirse şaşmamak gerekir. Son olarak, Deniz Feneri adıyla bilinen, Almanya’da, İslamcı bazı kurum ve kişiler tarafından toplanan 41 milyon Euro’nun akıbetiyle ilgili açılan davada 20 sanık ceza almışken, Mayıs 2015’te, bu sanıklar Türkiye’de beraat etmiştir. Alman savcı asıl suçluların Türkiye’de yaşadığını belirttiği dava zaman aşımına uğramıştır. Bu dosya mutlaka tekrar açılacaktır. Ne dava ne de dosya kutsal değildir. Dokunulması mukadderdir. Rusya, Kırım ve Ukrayna politikası nedeniyle, ABD ve AB yaptırımları altındadır. Petrol fiyatlarının ABD tarafından, kasıtlı olarak düşürülmesiyle ciddi ekonomik ve politik sıkıntılar yaşıyor. Rusya mal tedariki, teknolojik ürün alma ve gazını pazarlama sıkıntısı çekmektedir. Suriye’de çıkmaza girmesi, kendisine bağlı Kafkaslar’da DAEŞ’in yakın zamanda faaliyete geçme ihtimali Rusya’yı Türkiye’ye yaklaştırmıştır. Şunu da ilave etmek zorundayız ki, Türk kökenli Kazakistan ve Azerbaycan devlet başkanlarının Putin üzerinde kurduğu baskının barışmada çok önemli bir rol oynadığı bilinmektedir.Kaynak: Dış politikada telaşlı günler –
Haydar ÇAKMAK