“Muhalefet devlet karşıtı faaliyetlere bulaştı” diyerek Salı günü gece geç saatlerde habersiz bir televizyon konuşmasında sıkıyönetim ilan eden Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, ana muhalefet partisi olan Demokrat Partisini Kuzey Kore sempatizanı olmakla ve devlet karşıtı unsurları oluşturmakla suçladı. Yoon, “Sıkıyönetim Kuzey Kore yanlısı güçleri ortadan kaldırmayı ve anayasal özgürlük düzenini korumayı amaçlıyor.” ifadelerini kullandı. Sürpriz duyuruda, parlamentoda çoğunluğa sahip olan muhalefetteki Demokrat Parti’nin başsavcıları görevden alma ve hükümetin bütçe teklifini reddetme önergesine atıfta bulundu. 300 üyeli parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran muhalefeti “rejimi devirmeyi amaçlayan devlet karşıtı güçler” olarak nitelendirdi ve bu kararının “kaçınılmaz” olduğunu vurguladı. Demokrat Parti’nin lideri Lee, acil sıkıyönetim ilanının “anayasaya aykırı” olduğunu söyledi ve bunu “halka karşı” bir hareket olarak değerlendirdi.
Kısa bir süre sonra, Güney Koreli milletvekilleri sıkıyönetim kararnamesini engellemek için oy kullandı ve 300 milletvekilinden 190’ı tedbirin iptali için oy kullandı. Ulusal Meclis Başkanı Woo Won-, oybirliğiyle yapılan oylamanın ardından cumhurbaşkanının açıklamasını “geçersiz” olarak nitelendirdi ve acil durum önlemlerini “derhal kaldırmaya” çağırdı. Oylamanın ne gibi bir etkisi olacağı hemen belli değildi, ancak Güney Kore yasalarına göre, cumhurbaşkanı buna uymak zorunda.
Seul’de şaşkına dönmüş ve popüler olmayan bir başkanın bu hareketi nasıl yaptığını, bundan sonra ne olacağını ve bunun Güney Kore’de bir demokrasi için ne anlama geldiğini anlamaya çalışan çok sayıda insan var. Ancak olayın Güney Kore liderinin ülkeyi komünizmden temizleyip liberal Kore’yi yaşatmak istemesinden başladığı görülmektedir.
Dilara AKKUŞ
Stajyer