KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. DE FACTO DEVLET MESELESİNİ ANLAMAK

DE FACTO DEVLET MESELESİNİ ANLAMAK

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 17 dk okuma süresi
483 0
ebru

SSCB Sonrası De Facto Devlet Yapıları Örneği
1991’den itibaren dağılma sürecine giren SSCB’den ayrılan devletlerin uluslararası hukuktaki tanınma sorunları sadece bölgesel değil küresel bir sorun olarak incelenme gereği duyulan bir konu haline gelmiştir. Bu nedenle özellikle bölgedeki De Facto devletlerin durumunu analiz etmek hukuki açıdan da zor bir hal almıştır dağılan Sovyet bölgesi haricinde dünyanın birçok yerinde De Facto devlet varlığı bilinmektedir. Ancak konunun genişliği açısından çalışmayı Eski Sovyet coğrafyası ile sınırlı tutmak makul bir analizi ortaya koyacaktır.
De Facto kavramı “ fiilen” manasına gelen bir Latince kelimedir. Özellikle eski SSCB’nin dağılım sürecinde Karadeniz ve Kafkasya Bölgeleri’ndeki milletler kendi ulus-devletlerini ve ulusal kimliklerini inşa ederken ülkeler içindeki azınlık gruplarını dışlamaya çalışmış ve onların üzerinde sıkça baskı uygulamışlardır. Bazı azınlıklar bu politikaya karşı sert tepki göstererek bu devletlere karşı ayaklanmıştır. Ayrıca bu devletlerden Gürcistan, Moldova ve Azerbaycan başlangıçta Batı yanlılığı ve Rusya karşıtlığını benimsemiştir. Bu ülkeleri kendi nüfuz altında tutmak isteyen Rusya, bu ülkeler içindeki ayaklanmalardan faydalanmış ve ayrılıkçı bölgelere büyük ölçekli destek vermiştir. Sonunda, bu devletler Rusya ile anlaşmak zorunda kalmıştır. Ayrılıkçı bölgeler Rusya ile ebeveyn devletler arasında siyasi bir araç olarak kullanılmaya devam etmektedir.
Bunun sonucu olarak Abhazya, Transdinyester, Güney Osetya ve Dağlık Karabağ uluslararası hukukça bağımsız devlet olarak henüz tanınmamışken (Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığı 2008’de Rusya ve bazı ülkeler tarafından tanınmıştır) hukuki ve idari sistemler, ordu ve bağımsız ekonomi gibi temel devlet yapısına sahip olan bağımsız devlet durumuna gelmiştir.
De Jure kavramı ise yine Latince deyimdir. De Facto teriminin tam karşıtıdır. “ Hukuki olarak” manasına gelir. De Jure, kanuna göre “olması gerekeni” De Facto ise “olanı” ifade eder.

Uluslararası Alanda Tanınmanın Faydaları
De Facto devletlerin uluslararası toplumda tanınması ülkeler için çok önemlidir. De Facto devletlerin alt yapısını geliştirmesi, turizm alanında da turistleri ülkelerine çekmesi, yabancı yatırımcıların ülkelerinde yatırım yapmalarını sağlamak için ve son olarak da bölgesindeki ülkeler ile işbirliğini daha sağlıklı bir şekilde ilerletebilmesi için uluslararası toplumda tanınması çok önemlidir. De Facto devletler hukuki haklarını ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşı uluslararası mahkemelerde kendi haklarını savunabilmeleri açısından tanınma elzemdir. De Facto devletlerin uluslararası arena da tanınma ihtiyacının bir diğer sebebi ise tüzel kişilik haklarının savunulmasıdır. Tüzel kişilik haklarını elde eden De Facto devletler uluslararası organizasyonlarda görev alabilme yetisine sahip olabilirler. De Facto devletlerin uluslararası toplumda tanındıktan sonra yeni devletler tarafından tuzağa düşürülmemesi ve bu ülkelerle istikrarlı ve güvenilir iş birliğine gitmesi De Facto devletlerin tanınma ömrünü uzatır.

BM Üyesi Olmayan Devletler Tarafından Tanınan Devletler

Dağlık Karabağ (1991) ; Hiçbir BM üyesi ülke tarafından tanınmamaktadır. De Jure olarak Azerbaycan’a bağlıdır. BM üyesi olmayan Abhazya, Güney Osetya ve Transdinyester tarafından tanınmaktadır.
Transdinyester (1990) ; Tüm BM üyeleri tarafından De Jure olarak Moldova’ya bağlı olduğu kabul edilmiştir. BM üyesi olmayan Abhazya, Dağlık Karabağ ve Güney Osetya tarafından tanınmaktadır.

BM Tarafından Tanınmayan Ancak BM Üyesi Bazı Ülkelerce Tanınan Devletler

Abhazya Cumhuriyeti (1992) ; BM üyesi olan beş devlet ( bu devletler; Rusya, Nikaragua, Venezuela, Nauru, Vanuatu ve Tuvalu) ve BM üyesi olmayan 3 devlet ( Güney Osetya, Dağlık Karabağ ve Transdinyester) tarafından tanınmaktadır. Tanımayan diğer BM üye ülkeleri ise De Jure olarak Gürcistan’a bağlı olduğu kabul ediliyor.
Çin Cumhuriyeti (Tayvan) (1949) ; 22 BM üyesi ve BM üyesi olmayan Vatikan tanımaktadır. Tayvan, BM’de gözlemci ülke konumundadır. Çin Halk Cumhuriyeti tüm Çin’in yasal olarak tek meşru hükümetidir geri kalan BM üye devletleri tarafından da böyle tanınır.
Güney Osetya Cumhuriyeti (1991) ; BM üye ülkesi olan Rusya, Nikaragua, Venezuela ve Nauru ile BM üyesi olmayan Abhazya, Dağlık Karabağ ve Transdinyester tarafından tanınmaktadır. Geri kalan tüm BM üye ülkeleri De Jure olarak Gürcistan’a bağlı olduğunu kabul eder.

De Facto Devletlerin Ortaya Çıkışı ve Var Olması

De Facto devletler, devlet olma isteklerini haklı göstermek amacıyla yasal, tarihsel ve meşruiyet kaynaklarını savunmaktadır. Günümüzdeki tanınmayan devletler ile geçmiş dönemlerde var olup ancak tanınmayan diğer devletlerden nasıl farklı olduklarını öğrenebilmek için Uluslararası İlişkilerin tarihini incelememiz gerekir. 1. Dünya Savaşından önce devlet egemenliği; üstün olma ve güç kullanabilme becerisine dayanmaktadır. Beraberinde bir devletin devlet olarak tanınması için Montevideo Anlaşması gereği daimi bir nüfusunun, belirli bir toprak parçası, hakimiyetinin bir hükümetinin ve diğer devletlerle ilişki kurabilme kapasitesinin olması gerekmektedir.
2. Dünya Savaşı ise bu sistemin yeniden yapılanmasına yol açmış ve Avrupa kolonilerini sömürge olmaktan kurtarmıştır.
Uluslararası egemenlik anlayışı, eski sömürge devletlerinin tanınması ve kendi kaderini tayin hakkını(self-determination hak olarak ifade edilsede uluslararası hukukta geçerliliği kendi kaderini tayin ilkesidir.) bulan egemen devletler sayesinde yeni bir değişime uğramıştır. 20. Yüzyılda haritada yer alan devletler, kendi kaderlerini tayin ederek pozitif bir egemenlik kazanmışlardır. De Facto devletler ise kendi kaderlerini tayin edip uluslararası tanınmayı isteyerek tarihi ve siyasi anlamda ortaya çıkmışlardır. Fiili devletlerin ortaya çıkışında meydana gelen farklı yollar vardır. Bunlar ;
1- Kendi kaderini tayin etmenin bir sonucu olarak örneğin Kuzey Irak Federasyonu
2- İç savaş neticesinde ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesi neticesinde ebeveyn devletten ayrılma örneğini olarak da Transdinyester;
• Dini inançların sebebiyet verdiği çatışmalara örnek; Keşmir
• Devletin çöküşü sonucu ortaya çıkmış ; Somaliland
• Sömürgesizleştirme; Batı Sahra
• Hukuki statüsü tartışmalı ve iki devlet arasında sorun olan bölge; Karabağ
• Mutlak ekonomik üstünlük açısından ayrılma ; Abhazya (bölgesel olarak tarımda mutlak üstünlüğe sahip olduğu söylenebilir)
• Devletin çıkarları doğrultusunda diğer devletlerle ittifak aracı olarak; Tayvan

Azınlık grup ile ebeveyn devlet arasındaki sorunları çözerken görmezden gelme, askeri müdahale ya da sorunları bastırma gibi yollar; ayrı bir liderliğin altına girmek için harekete geçen azınlık gruplarını oluşturur. Geldenhuys’a göre , “ayrılma” ve “kendi kaderini tayin etme” girişimleri arasında “siyam ikizleri” kadar bir benzerlik vardır. Genel olarak, ebeveyn devletlerin, azınlık gruplarına saldırgan bir şekilde yanıt vermesi kan dökülmeye ve uzun süren çatışmalara yol açar. Örnek olarak; Abhazya, Güney Osetya, Kosova, Kuzey Kıbrıs, Filistin gibi ülkeler askeri çatışmalar sonucu nüfus kaybına uğramış ve bu çatışmalar bölgede yaşayan kişiler açısından yerinden edilmeyle sonuçlanmıştır. Bireyler açısından kendi kaderini tayin etme hakkınında ayrılıkçılık üzerinde önemli bir etkisi vardır. Kendi kaderini tayin etme arzusu bireylerde aşağıdaki motivasyonlardan beslenir;
• Egemen ve bağımsız bir devlet kurmak
• Bağımsız bir devlet ile serbest ilişki kurmak
• Halk tarafından özgürce belirlenen herhangi bir siyasi statüye sahip olmak

Geleneksel anlamda De Facto devletler ve ayrılıkçı birimlerin ulus devlet açısından olumsuz bir imajı vardır. Dolayısıyla uluslararası toplum, De Facto devletlerin varlığını etkisiz hale getirmek için onları göz ardı etmeyi tercih eder. Genellikle diğer De Jure olarak tanınmış olan devletler, De Facto devletlere siyasi yaptırım, çeşitli kısıtlamalar ve ambargo uygularlar. Bir devletten ayrılma durumu uluslararası toplumda ve ulus devletler açısından korku ile karşılanır çünkü bu ayrılma durumunun domino etkisine neden olacağı düşünülür. Uluslararası toplum en iyi seçenek olarak bölgesel güvenliği ve yeni bir savaş durumunu engellemek amacıyla De Facto devletlerin varlığını kabul etmektedir.
De Facto devletler de bu davranışlar karşısında bir takım defans içeren politikalar belirlemektedirler. Ulus devletler tarafından tanınmamak, De Facto devletin halkı üzerinde kuşatılmışlık hissi yaratır ve De Facto devletlerin demokratik süreçlerden daha fazla uzaklaşmasına neden olur. Aslında De Facto ülkelerin temel amacı; uluslararası alanda tanınmaktır bunun içinde üç kriterleri vardır. Bunlar ;
• BM üyeliği, Siyasi Egemenlik ve Ekonomik Özgürlük
• Kendine özgü bir ulusal kültür
• Zaman içinde siyasi gelişme ve ayrılma

De Facto Devletlerin Varlığını Sürdürmesi
De Facto devletlerin ayakta kalabilmesi için uluslararası arena da tam bağımsızlık kazanması, ebeveyn devletlerin himayesi altından ekonomik ve askeri destekler alması ve ebeveyn devletlerin desteği ile uluslararası yapılara (örneğin BM, NATO) üye olmaları gerekmektedir. Örneğin; Abhazya, Rusya ve Gürcistan arasındaki askeri çatışmayı kendi lehine kullanarak ekonomik ve askeri bağımsızlığını kazanmıştır. Ancak Rusya’nın uluslararası arenada etkinliği Abhazya’nın bağımsızlığının uluslararası örgütler tarafından tanınmasına engel olmuştur.
De Facto devletlerin ekonomik bağımsızlığını devam ettirebilmesi için ulus kimliğinin oluşması, kendi güvenliğini sağlayabilme kapasitesi, ebeveyn devletlerin siyasi açıdan zayıf olması, ebeveyn devlet dışında farklı bir devletin desteğini alması ve uluslararası örgütlere katılım için baskı uygulaması gerekmektedir. De Facto devletler için demokrasi çok önemli olduğu gibi demokrasiyi ülke içerisinde uygulayabilmesi de, De Facto devletin uzun vadeli olmasını sağlar. Matzuzato’ya göre De Facto devletlerin, uluslararası örgütlere üye olan ülkelere göre daha iyi demokrasi performansı sergilediği gözlemlenmiştir ve bu devletlerin demokrasiyi iyi kullanabilmesi ve uygulayabilmesi uluslararası arenada tanınma şansını daha da artıraktır. Dolayısıyla ülke içerisindeki krizlerin de daha çabuk önlenebileceği öngörmüştür. De Facto devletler, uluslararası toplumların kendilerini ne zaman bu toplumun içine dahil edeceğini merak etmektedirler ve dahil edilmek için de bütün şartları yerine getirerek büyük çaba harcamaktadırlar.

De Facto Devletlerin Dış Politikaları
Dış politika; yurtiçinde ve yurtdışında devlet etkinlikleri ile belirlenir, uygulanır. Bu dış politika tanımı Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi örgütleri ve De Facto devletleri de kapsar. Sadece geleneksel devletlere ait bir tanım ya da uygulama değildir.
Tanınmayan devletlerin dış politikaları ise politik, ekonomik, kültürel ve askeri açıdan hayatta kalma çabasıdır. Daha sonra ise yabancı yatırımı teşvik ve ticaret için maddi kaynaklar elde etmektir. Son olarak da tanınmayan devlet, diğer devletlerle ilişki kurarak onlar tarafından tanınma şansını yükseltme amacındadır. Tanınmış ve tanınmayan devletler arasında temel farklılıklar vardır. Örneğin; tanınmayan devletlerin ilişkiler kurarak çeşitli anlaşmalar vasıtası ile tanınma olanağını yükseltme ve gücünü arttırma çabasıdır.
Tanınmayan devletlerin dış politika açısından izlediği yol, tanınan devletlerde Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçilikler, Konsolosluklar, Temsilcilikler gibi özel devlet kurumlar eliyle şekillendirilmektedir.

De Facto devlet için dış politika da öngörülen dört hedef vardır;
1- Hayatta kalma
2- Yabancı kaynaklar edinmek
3- Devletin yeteneklerinin geliştirilmesi ve gösterilmesi
4- Uluslararası alanda tanınma
De Facto devletlerin, koruyucu devlete ihtiyaçları vardır. Bunlara örnek olarak Tayvan (ABD), Kuzey Kıbrıs (Türkiye), Abhazya (Rusya) .

TANINMA SORUNU YAŞAYAN ÜLKELERİN DİPLOMASİSİNİN ANALİZİ: ABHAZYA ÖRNEĞİ Anzhela Pataraya (Yüksek Lisans Tezi) Eskişehir, 2017

ABHAZYA SORUNU BAĞLAMINDA GÜRCİSTAN RUSYA İLİŞKİLERİ
Yüksek Lisans Tezi ANA NIZHARADZE Ankara – 2018

İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 4.sınıf öğrencisi
Kafkassam Stajyeri Ebru ÇELİK

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir