KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. David Rockefeller Urfa Göbekli Tepe’de ne buldu?

David Rockefeller Urfa Göbekli Tepe’de ne buldu?

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 12 dk okuma süresi
1253 0

David Rockefeller kronik kalp yetmezliği nedeniyle 20 Mart 2017de Pocantico Hills, New York’taki evinde 101 yaşında hayatını kaybeden David Rockefeller’ın Türkiye düşmanlığın içeren sözleri zaman zaman basında yer alır. Bence bunların en dikkat çekeni ilerlemiş yaşına rağmen Urfa Göbekli Tepe kalıntılarına duyduğu ilgidir. Eğer doğru ise kendisi ile görüşen gazeteciye, “Bugün için dünyanın en güçlü devleti olan ABD’nin kuruluş yaşı 239 dur. Amerika Kıtasının bulunması ise yaklaşık 500 yılı bulur. Hâlbuki Türkiye Devletinin üzerinde bulunduğu topraklar, insanlık tarihi ile eşdeğerdir. Şanlıurfa-Göbeklitepe’de 1995 yılından beri yapılmakta olan arkeolojik çalışmalarda bulunanlar, insanlık tarihi hakkında bilinenlerin yeniden düşünülmesini gerektirecek, bilgileri değiştirecek, dinler tarihini yeniden sorgulatacak niteliktedir. Göbeklitepe tarihin en eski ibadet merkezlerindendir. Bulgular, bugünden 12.000 yıl öncesinde kurulduğunu kanıtlamaktadır. Yani Türklerin vatan toprakları üzerinde, ABD Devletinin kuruluşundan 11.761 yıl önce, İngiltere’de bulunan Stonehenge’ den 7.000 yıl önce, Mısır Piramitlerinden 7.500 yıl önce medeniyet vardı. Bu topraklar, insanlık tarihi boyunca hemen tüm medeniyetlere ev sahipliği yapmış yerlerdir.” diyesiymiş. (Bkz. http://www.anayurtgazetesi.com/yazar/ABD-li-Yahudi-Bankaci-David-Rockefeller-6-/26704/ )

David Rockefeller’ın bu konuşmasını kime yaptı ne zaman yaptı bilemiyorum ama ODTÜ’nün efsane rektörlerinden Prof. Dr. Kemal Kurdaş’ın kızı Gülseren Kurdaş Savaş’ın; David Rockefeller Enstitüsünün organize ettiği, arkeolog, sanat tarihçisi antroğolog ve teologlardan oluşan 30 bilim insanının kapalı devre gizli toplantıdan söz etmesi önemli bir ipucu. Bana kalırsa David Rockefeller’ın adamları Göbekli Tepe’de Sudanlı (Nubia) Lokman Hekim’in bulup kaybettiği sonsuz yaşam iksirini aradılar ama bulamadılar. Dolayısıyla David Rockefeller Enstitüsünün Göbekli Tepe kalıntısı toplantısı düzenlemesi bu bilgilerin 101 yaşında ölen David Rockefeller ile paylaşılmış olabileceğini gösterir. Şanlıurfa Göbekli Tepe bölgesinde ortaya çıkan arkeolojik bulgular bilinen insanlık tarihinin yanlış olduğunu kanıtladı. Metal aletler kullanarak taşları yontmayı 6000 yıl önce öğrendiğini düşündüğümüz insanlık, bu bulgulara göre 10000-12000 yıl önce büyük ve detaylı ibadet yerleri inşa etmiş. Göbekli Tepe ile ilgili yazım 17 Eylül 2014’de Urfa Göbekli Tepe’de Casus Savaşları başlığı ile yayınlandı. Site editörünün ifadesiyle binlerce kez okundu. (Bkz. http://www.haber-sanliurfa.com/yazarlar/omur-celikdonmez/urfa-gobekli-tepe-de-casus-savaslari/8457/ )

Neden Göbekli tepe? Mezopotamya son ikiz yüzyıldır arkeolog kılıklı casusların faaliyet alanı. Bin bir suratlı ajan Gertrude Bell’den ta “Bilgeliğin Yedi Tepesi” diye kitap yazan Lawrens’e kadar, İngiliz istihbaratı ajanları bölgeyi karış karış taradılar. İngilizleri, Alman ve Fransız casuslar takip etti. Şimdilerde Amerikan ve Rus casusları cirit atıyor. Kimi zoolog kimi arkeolog kimi misyoner kimi bitki uzmanı kisvelerinde bölge halkın içine karıştılar, etnik yaraları kaşıdılar, farklı din mensuplarını birbirlerine kışkırttılar. Halkın misafirperverliği ve cehaleti bunların en büyük sığınağı oldu. Son deşifre olan casuslardan biri ise Eski Mossad ajanı Eliyezer Tsafrir. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani’nin babası, Kuzey Irak Kürdistanı şefi Molla Mustafa Barzani’nin direk temasta olduğu Eliyezer Tsafrir’de bunlardan biri. (Bkz. http://www.hasturktv.com/dunyada_bugun/6830.htm)

-– Eliezer Tsafrir Kuzey Irak’ta Mossad İstasyon şefi iken Sağdan 1.-
Göbekli Tepe’de konuşlu arkeolog ordusuna dikkat çekmek amaçlı bu yazı umarım sizlerde bir farkındalık oluşturur. Üç yıl önce bu yazı üzerinde çalışırken basın taraması sırasında Fırat Haber Ajansı’nda servis edilen, bir Alman arkeoloğun trafik kazasında ölüm haberi dikkatimi çekti. Haber aynen şöyleydi; “Amed-Urfa karayolunda meydana gelen trafik kazasında, Alman arkeolog hayatını kaybetti. Alınan bilgilere göre, Arkeolog Werner Herbert Schnuchel’in (69) kullandığı 51 EE 728 plakalı otomobil, Urfa-Amed karayolunun 30’uncu kilometresinde sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu devrildi. Schnuchel, olay yerinde hayatını kaybetti. Schnuchel’in cesedi, Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastane morguna kaldırıldı.” Bir başka haber sitesinde ise Schnuchel’in Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bazı kazı çalışmalarını inceledikten sonra Şanlıurfa’da ki müzeleri ziyaret edip Kapadokya bölgesindeki kazı alanına dönmeyi planladığından söz ediliyordu. Alman Arkeolog Werner Herbert Schnuchel’in Kapadokya bölgesinde arkeolojik kazılar yapan ekipte yer aldığı ise yine bir başka haber sitesinde belirtiliyordu. Hürriyetin haberinde ise, Alman arkeoloğun cesedi otopsisinin ardından sahip çıkan olmayınca ’sahipsiz’ yazılarak morg dolabına konulduğundan söz ediliyordu. (Bkz. 16 Eylül 2014/ http://www.hurriyet.com.tr/alman-arkeolog-kazada-oldu-cenazesi-sahipsiz-kaldi-27214320 ) “Mimarlar İçin Etüt ve Bina Ölçmeleri” isimli bir kitap hazırlayan Werner Herbert Schnuchel’in ölümüne sıradan bir trafik kazası süsü verilse de suikast olabileceği kuvvetle muhtemel. Hangi istihbarat örgütünün ayağına basmışsa onlar tarafından temize havale edildiğini söylemek mümkün. Kapadokya bölgesindeki kazı alanından ayrılıp Diyarbakır-Ergani’deki kazı alanını inceleyen ve Şanlı Urfa’daki müzeleri gezmeyi planlayan Alman arkeoloğun tek başına seyahat ediyor olması dikkat çekici.
Göbekli Tepe, uzun zamandır Almanların çalışma alanı. 1994 yılında Heidelberg Üniversitesi’nden Klaus Schmidt tarafından bölgede araştırmalar başlatılmış, Göbekli Tepe’nin Ancak o zaman sitenin anıtsal karakteristiği ve buna bağlı olarak arkeolojik değerine dikkat çekilmişti. Buluntularla birlikte bölgeye yoğun bir arkeolog ilgisi yaşandı. Özellikle Avrupa’dan birçok arkeolog bölgeye akın etti. Kazı çalışmaları 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden (DAI) Harald Hauptmann bilimsel danışmanlığında yapılan yüzey araştırmasından sonra yeniden başlatıldı. Almanlar stratejik bir mevkide tezgâh açmışlardı. Bu yıllarda Türkiye’nin güneyinde şiddetli çarpışmalar yaşanıyor, Türk Silahlı Kuvvetli Kuzey Irak’a askeri operasyonlar düzenliyordu. Suriye sınırı ise PKK’nın eylemleri yüzünden adeta kevgire dönmüş, Suriye yönetiminin desteklediği PKK, Türkiye Cumhuriyetinin fitil fitil burnundan geliyordu. 1996 sonrasında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Klaus Schmidt’in bilimsel danışmanlığında kazılara tekrar başlandı. 2007 yılından itibaren ise kazı çalışmaları Bakanlar Kurulu kararlı kazı statüsüyle ve yine Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Klaus Schmidt’in başkanlığında devam ettirildi. Projeye Alman Heidelberg Üniversitesi Tarihöncesi Enstitüsü de katıldı. Yıllarca sürdürülen ayrıntılı kazı çalışmalarının, Neolitik Devrim‘i ve hazırlayan koşulları yeniden yazmayı sağlayacak güvenilir bilimsel sonuçlar sağladığı söyleniyor.
Küçük bir hatırlatma; Heidelberg Üniversitesi’nden Klaus Schmidt, meslektaşı Werner Herbert Schnuchel’in ölümünden iki ay önce ölmüştü. Urfa Göbeklitepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Klaus Schmidt Almanya’da havuzda yüzerken kalp krizi geçirdi ve 20 Temmuz 2014’te hayatını kaybetti. Klaus Schmidt 2001 yılından beri Alman Arkeoloji Enstitüsü‘ nün Berlin‘ de bulunan merkezinde Orient Bölümünde araştırmacı ve Erlangen-Nürnberg Üniversitesinde öğretim görevlisiydi. Öğrencilik yıllarından itibaren Almanya, Yunanistan, Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün‘ de çeşitli arkeoloji projelerinde yer alan Klaus Schmidt, Türkiye‘ deki çalışmalarına 1978 ve 1979 yılında Elazığ Müzesi’nde Norşuntepe kazısı malzemesi üzerinde yaptığı ve daha sonra doktora tezi olarak yayınladığı buluntu çalışmaları ile başlamıştı. 1980 yılında Lidar Höyük kazısına, 1983-1991 yılları arasında Nevalı Cori kazısına katılmış, 1992-1994 yıllarında Nevalı Cori buluntuları üzerine çalışmalarını Urfa‘ da gerçekleştirmişti. Klaus Schmidt 1995 yılından beri Göbekli Tepe kazı ve araştırma projesinin başkanlığını sürdürmüştü. 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ortak projesi olarak başlayan proje 2007 yılından beri Bakanlar Kurulu Kararlı kazı statüsünde yapılmaktaydı. Klaus Schmidt, Göbekli Tepe kazı başkanlığı yanında Ürdün‘ de bulunan Aqaba projesinde Ricardo Eichmann ve Lutfi Halil ile birlikte proje başkanlığını yürütmekteydi. (Bkz. http://www.radikal.com.tr/hayat/gobeklitepe-kazi-baskani-alman-arkeolog-schmidt-oldu-1203018/ ) Son not, Alman istihbaratı bu ölümlerle bölgeden ve Göbekli Tepe’den tasfiye edildi.

Reklamları dinlediniz. Gelelim asıl mevzuya… 2007’den sonraki dönem, Ortadoğu fay hatlarının yeniden harekete geçtiği bir sürece rastlıyor. Alman kazı ekibinin Şanlıurfa Göbekli Tepe’deki kazı çalışmaları hem Irak’taki çatışmaların yoğunlaştığı döneme denk geldiği gibi, Türkiye’nin çözüm sürecini de kapsıyordu. Bölgedeki her türlü toplumsal, siyası ve ekonomik hareketlilik Almanların kapsama alanına dâhildi ve Almanlar bunu çok iyi değerlendirmekten geri kalmıyordu. Suriye’deki iç savaş başlayınca Almanların Göbekli Tepe sevdası daha iyi anlaşılmış oldu. Demem o ki Göbekli Tepe deyip geçmeyin, ne savaşlar oluyor orada ah bir bilseniz?
Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir