KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Darbe Girişimi Sonrası Türkiye Avrasya Eksenine Kayar mı?

Darbe Girişimi Sonrası Türkiye Avrasya Eksenine Kayar mı?

Ümit Nazmi Hazır Ümit Nazmi Hazır - - 11 dk okuma süresi
350 0

Darbe Girişimi Sonrası Türkiye Avrasya Eksenine Kayar mı?
ümirnazmih
FETÖ’cu darbe girişimi Türkiye’de birçok soruyu da beraberinde getirdi. Bu sorulardan birisi ise Türkiye’nin bundan sonra dış politika ekseninin ne yönde olacağı? Darbe girişiminde adı geçen ülke ABD. Türk kamuoyunda ve iktidarda oluşan genel algı darbede ABD’nin rol oynadığı ve Cemaat’i de piyon olarak kullandığı. Bu algıyı güçlendiren en önemli dayanak noktası ise CIA referansıyla oturma vizesi alan ABD himayesindeki Fetullah Gülen’in halen Türkiye’ye iade edilmemiş olması. Gündeme getirilen birçok iddia da darbede ABD’nin parmağı olduğunu adeta kanıtlar nitelikte. Bu iddialardan biri de darbeye karışan bazı üst rütbeli generallerin 12 haftadır İncirlik’te bazı ABD’li yetkililerle buluşup darbeyle ilgili planlar yaptığı.
Darbedeki ABD parmağı iddiasıyla daha da derinleşen ve Türkiye’nin uzun bir süredir Suriye’deki Kürt gruplara ve PYD’ye destek vermesi nedeniyle arasının bozulduğu ABD ile olan ilişkileri krize evrilmekte. Bundaki diğer nedenlerden birisi ise Türkiye ve NATO arasındaki yıllardır süregelen sorunlu ilişki ve NATO’nun Türkiye’yi hem Suriye, hem de Rus uçağı krizinde ortada bırakması. İki hafta önce Bakü’de katıldığım bir toplantıda ise bir NATO uzmanı, ‘’Türkiye’nin tıpkı Suriye konusunda olduğu gibi NATO’ya son yıllarda sorun taşıdığını düşünüyorum’’ demesine çok şaşırmış ve olumsuz giden bazı şeylerin olduğu sinyalini almıştım.
Uçak krizi sonrası bir NATO üyesi olan Türkiye’nin maruz kaldığı Rus tehdidini görmezden gelen NATO, iki yüzlü davranarak Temmuz ayındaki Varşova Zirvesi sonrası ise Rusya’yı tehdit algısının en tepesine koymuştur.
Darbe sonrası güvensizliğin daha da derinleştiği Türk-Amerikan ilişkileri, Gülen Türkiye’ye iade edilmezse geri dönüşü olmayan bir kırılmaya gidebilir. Bu noktada ortaya çıkacak soru şu: ABD, Cemaat yoluyla Türkiye’yi Atlantik limanına sıkıca bağlamak isterken, Türkiye’nin limandan demir almasına ve yeni arayışlara girmesine neden olur mu? Bu soruyu doğru yanıtlayabilmek için biraz tarihe gitmekte fayda var: Türk dış politikasına Osmanlı’dan günümüze kadarki süreçte baktığımızda, Türkiye’nin Batı ve Rusya arasında denge kurmaya çalıştığını ve bunda tehdit algısının önemli rol oynadığını görüyoruz. Osmanlı’nın Rusya’ya karşı büyük tavizler vererek Batı’yla yaptığı anlaşmalar ve Türkiye’nin SSCB/Stalin tehdidi nedeniyle 2. Dünya Savaşı sonrası NATO’nun kucağına oturmak zorunda kalması buna örnek teşkil etmektedir. Bir bakıma, Türkiye geçmişte birçok kez Moskova’nın şerrinden Batı’nın şefaatine sığınmak zorunda kalmıştır. Peki bu sefer Türkiye Vaşington’ın şerrinden Moskova’nın şefaatine sığınmak zorunda kalacak mı? Eğer sığınırsa bunu Türkiye neyle öder?
Türkiye’deki yıllardır gelen iddialardan birine göre, ABD tarafından gözden çıkarılan McCharty’ci Adnan Menderes, çareyi Sovyetlere yönelmekte bulmuş ve bu kapsamda planladığı Moskova ziyaretinden kısa bir süre önce 27 Mayıs 1960’deki darbeyle düşürülmüştür. Bu iddianın sürdüğü teze göre ABD 27 Mayıs Darbesiyle Türkiye’nin SSCB’ye yakınlaşmasını ve raydan çıkmasını engellemiştir.
Türkiye, ABD’nin ne gözden çıkardığı, ne de istediğini tam olarak verdiği ve de birçok kez de kazık attığı bir müttefik(!). Temmuz ayındaki Varşova Zirvesi kararlarına bakılırsa Doğu Avrupa’daki NATO birliklerinin güçlendirilmesiyle Rusya’ya karşı anakon stratejisi uygulanmaya başlanacak. Bu stratejinin güneydeki ve Karadeniz havzasının önemli gücü Türkiye olmadan başarılı olması ise mümkün değil. Tam bu noktada Türkiye-Rusya ilişkileri çok büyük önem arz etmekte. Çünkü ABD ve Avrupa ile ilişkileri kötüleşen Türkiye için Rusya önemli bir çıkış yolu. Aynı zamanda Batı tarafından yaptırıma uğrayan ve Doğu Avrupa’da kendisine karşı yürütülen anakon stratejisiyle kuşatılmaya çalışılan Rusya için bu kuşatmadan kurtulmak için çıkış yolu Türkiye. Fakat Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerin iyi olmasını istemeyenlerin olduğu aşikar. Türkiye ve Rusya’nın Suriye konusunda anlaşmaya vardığı sırada Rus uçağının FETÖ’cu olduğu iddia edilen bir pilot tarafından düşürülmesi ve Haziran ayında Erdoğan ile Putin’in telefonda anlaşmaya varmasından bir gün sonra Atatürk Havalimanı’nda patlamanın olması sanki Türkiye’ye, Rusya ile yakınlaşıp, benim eksenimden çıkma mesajı. (Patlamayı gerçekleştiren IŞİD’çilerin eski Sovyet ülkelerinden seçilmesi de ilginçtir.)
Darbe girişiminin doğrudan Türkiye-Rusya ilişkilerinin kaderini etkilediği aşikar. Eğer FETÖ’cu darbe başarılı olsaydı Türk-Rus ilişkileri tamamen zarar görebilir ve Türkiye küresel şer odaklarının tasma taktığı bir ülke haline gelebilirdi. Bu darbe girişimin aynı zamanda Türk-Rus ilişkilerine karşı yapıldığının Rus kamuoyu da farkında. Rusya‬ Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Sergey Markov’a göre, “Darbe girişiminden Jonh Kerry’nin haberi vardı.’’ Rusya’nın tanınan Ortadoğu uzmanlarından Maksim Şevçenko ise, ‘’darbe girişimini ABD’nin Erdoğan’ın Batı’ya yüz dönerek Rusya, Çin ve İran ile yakınlaşmasını engellemek için tezgahladığını ve Rus savaş uçağının Erdoğan’dan habersiz düşürüldüğü iddiasının doğru olabileceğini’’ söyledi. [1]
İlginç bir şekilde darbeden bir gün önce de Putin’in danışmanlığını yapmış, Rusya’nın etkin isimlerinden Aleksandr Dugin, Türkiye’de devlet yetkilileriyle görüşmek için Ankara’ya geldi. Darbeden sonra ise Dugin, ‘’darbeye Rus jetini düşürenlerin kalkıştığını, Vaşington ve Gülen’in, Kemalistler sayesinde Ankara-Moskova hattının düzelen ilişkilerinden rahatsız olduğunu’’ söyledi. Dugin şöyle devam etti: “Türk vatanseverler darbeyi bastırdı. Artık Türkiye’yi Moskova’yla arayı düzeltmekten hiçbir güç alıkoyamaz.” Dugin, ‘’Kemalistlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Avrasya siyasetine döndürmeye çalıştığını ve bunun da Türkiye için son şans olduğu’’ iddia etmekte. Dugin ayrıca, “Birçok Türk siyasetçi bana NATO’dan çıkma ve güvenlik konularında Moskova’yla yakınlaşmak istediklerini söyledi. Öyleyse Amerika’nın tek bir seçeneği kalıyordu: Darbe.’’ Rusya’da şu an etkisi olmayan ve zapadniki olarak da adlandırılan liberal kesimin asılsız ve kanıtsız iddiasına göre ise ‘’darbe Erdoğan’ın oyunuydu ve Erdoğan’ın daha da İslamlaşması ve otoriterleşmesi için bir araçtı.’’ Bu da Rusya’daki liberallerin kendi ülkelerini iyi tahlil edemedikleri gibi, Türkiye’yi de iyi okuyamadıklarını göstermektedir.
Gündeme bomba gibi düşen ve Rus medyasında yayınlanan Fars Haber Ajansı kaynaklı bilgiye göre ise Rus Savunma Bakanlığı darbeden birkaç saat önce MİT’i darbe olacağı konusunda uyardı.[2] Bu haber ise daha sonra Kremlin tarafından yalanlandı.
Sonuç:
Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi ve Suriye’de Kürdistan’ın PYD/ABD ittifakıyla oluşturulması Türk-Amerikan ilişkilerinde kırılma noktası olabilir. ABD, Gülen ve PYD uğruna NATO müttefikinden vazgeçecek mi? Eğer bu iade gerçekleşmediği takdirde yıllardır ‘’Batı’ya rağmen Batıcı’’ bir dış politika takip eden ve Trans-Atlantik ile Avrasya arasında denge kurmaya çalışan Türkiye için bu dengede Avrasya eksenine ağırlık vermesi ve Türkiye’nin Avrasya Ekonomik Birliği ile Şangay İşbirliği Örgütü’ne üyeliğinin gündeme getirilmesi kaçınılmaz bir hal alır. Tabi bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atacağı adım hayati. 1963’te ABD Başkanının tehdit içeren Johnson Mektubu sonrasında İsmet İnönü, ‘’Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bu dünyadaki yerini alır’’ şeklinde karşılık vermişti. Erdoğan böyle bir durumda bu sözü söyleyebilir mi? Eğer söylerse bedeli ne olur? Bu sözü söylerse nasıl bir bedel ödeyeceğini bilmiyorum; fakat bildiğim bir şey var, o da eğer bu sözü söylemez ise 10 yıldır asimetrik savaşa ve son darbe girişimiyle de asıl darbeye maruz kalan TSK’nın, ileride Türkiye’nin Suriye’ye çevrilmesi girişiminde ve Doğu’da bir isyan çıkması halinde ABD tarafından müdahale edemeyecek hale getirileceğidir.

Ümit Nazmi Hazır /Kafkassam

[1] ‘’Анкара сдает пилотов’’, (http://www.gazeta.ru/politics/2016/07/19_a_9701099.shtml)
[2]‘’СМИ сообщили о спасении Эрдогана Минобороны РФ’’
(http://polit.ru/news/2016/07/20/erdogan_saving/)

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir