KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Azerbaycan
  4. »
  5. Dağlık Karabağ’a sistemsel bir analiz

Dağlık Karabağ’a sistemsel bir analiz

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 6 dk okuma süresi
415 0

Dağlık Karabağ’a sistemsel bir analiz
göktürktüysüzoğlu
Güney Kafkasya’ya dair en önemli meselelerden biri olarak göze çarpan ve “dondurulmuş bir çatışma bölgesi” olarak betimlenebilecek Dağlık Karabağ ile ilgili olan bu çatışmalar, bölgeyle ilgili tüm aktörleri yakından ilgilendirdiği için çok önemlidir.

Rusya, Suriye’de giriştiği askeri operasyon, Esad yönetimine verdiği destek, PYD/YPG ile geliştirdiği işbirliği ilişkisi ve “uçak hadisesi” sonrası Türkiye’ye yönelik geliştirdiği “olumsuz” tutum ile ön plana çıkmıştır. Her ne kadar, bu ülkedeki askerlerinin önemli bir bölümünü geri çekmiş olsa da, an itibarıyla Suriye’de Rusya’nın kabul etmeyeceği bir çözümden bahsetmek pek de olası olmayacaktır. Moskova, benzer bir tutumu Ukrayna Krizi bağlamında da sergilemektedir. Nitekim ülkenin doğusundaki Donbass Havzası’nda (Donetsk ve Luhansk şehirleri başta olmak üzere) gelişen ve Kiev’in kontrolünden çıkan ayrılıkçı yapılara askeri, ekonomik ve siyasal destek veren Rusya, Ukrayna’nın AB ve hatta NATO yanlısı duruşuna zarar vermektedir.

Rusya Güney Kafkasya’da etkin

Dağlık Karabağ Meselesi ve bu meseleye ilişkin yaşanacak gelişmeler de bu iki sorundan bağımsız olarak ele alınamaz. Bilindiği üzere, bu sorunu çözmek ile yükümlü olan AGİT Minsk Grubu’nun üç üyesinden biri de Rusya’dır (diğerleri ise ABD ve Fransa). Üstelik Rusya, Ermenistan’daki iki adet askeri üssü (Gümrü ve Erivan’da yer almaktadır), bu ülkede bulundurduğu binlerce asker, ülke ekonomisinin işleyişinde sahip olduğu belirleyici rol ve Dağlık Karabağ’daki Ermeni işgalinin sürdürülmesine verdiği “de facto” destek ile Güney Kafkasya’daki etkinliğini sürdürmektedir. Rusya, aynı zamanda, silah satışları ve ekonomik ilişkiler üzerinden Azerbaycan ile yakın bir ilişki tesis etmeye çalışmaktadır. Bakü, Moskova’nın Ermenistan üzerindeki etkisinin ayırdında olduğu ve Dağlık Karabağ’da çözüm için Rusya’nın “evet” demesinin gerektiğini bildiği için Rusya’yı karşısına almamaktadır. Azerbaycan, her ne kadar Batı ve Türkiye ile çok yakın stratejik ilişkilere sahip olsa da, Rusya’yı da unutmadan “dengeli” bir dış politika izlemeye çalışmaktadır.

Eklemlenmiş ‘koz’

Ermenistan-Azerbaycan hattındaki gerginlik başlamadan hemen önce, Rusya, Ermenistan’daki askeri üslerine yeni birlikler ve yeni silahlar göndermiştir. Üstelik çok yakın bir zamanda, Rusya, Suriye’den önemli oranda asker çekmiştir ve bu askerlerin bir bölümünün Ukrayna’ya, bir kısmının da Ermenistan’a gittiğine ilişkin yorumlar da yapılmıştır. Çatışmalar tam olarak iki ülke devlet başkanı Nükleer Zirve için Washington’da bulunduğu esnada, Ermenistan kuvvetlerinin ateşkes hattındaki tacizleriyle başlamıştır. Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda ve Rusya’nın eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde etnik/dinsel fay hatları üzerinden belirmiş donmuş çatışma bölgelerini, Gürcistan’daki Abhazya ve Güney Osetya örneğinde olduğu üzere, kendi dış politikasına eklemlenmiş birer “koz” olarak kullanmayı düşündüğü dikkate alındığında, çatışmaların tırmandırılması hususunun Rusya’nın işine geldiği söylenebilir.

Nitekim Moskova, bu olay üzerinden küresel/bölgesel gücünü yeniden ispatlayacak ve elindeki kozları kullanabileceğini Batılı ülkelere ve “uçak hadisesi” nedeniyle ilişkilerinin gergin olduğu Türkiye’ye ispatlamış olacaktır. Ne var ki, Rusya, bu sorunların ve tabi ki Dağlık Karabağ Sorunu’nun çözülmesini asla istemeyecektir. Zira sorun çözüldüğü takdirde, Ermenistan’ın Rusya’ya olan bağımlılığından kurtulması ihtimali güçlenecek, Azerbaycan çok daha rahat bir şekilde Türkiye ve Batılı ülkeler ile işbirliği yapabilece, doğal olarak Rusya’nın Güney Kafkasya özelindeki etkinliği ciddi anlamda sınırlandırılmış olacaktır.

Bakü Rusya etkisinin farkında

Azerbaycan-Ermenistan hattındaki çatışmaların tırmanmasının ardından, Moskova’nın, taraflara çatışmaları durdurmaları yönünde telkinde bulunan ilk ülke olması, Rusya’nın sorunu kendi çıkarları bağlamında nasıl anlamlandırdığını gösteren bir husustur. Bakü’nün “tek taraflı ateşkes” ilan etmiş olması, Azerbaycan’ın, Rusya’nın bu mesele bağlamındaki rolünün farkında olduğunu ve aslında Ermenistan ile değil, Rusya ile mücadele ettiğini bildiğini göstermektedir. Ankara’nın, çatışmalar bağlamında “derhal” Azerbaycan’a desteğini açıklaması da Rusya’ya verilmiş bir mesaj olarak okunabilir. Bu çatışmalı süreç de kanıtlamaktadır ki, Dağlık Karabağ Meselesi, Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir mesele olmaktan çoktan çıkmıştır. Sorun, Rusya Dış Politikası’nda Türkiye ve Batılı ülkelere karşı kullanılan bir koz ve Moskova’nın Güney Kafkasya’daki bölgesel etkinliğinin bir aracı olarak değerlendirilmelidir.
DR. GÖKTÜRK TÜYSÜZOĞLU GİRESUN ÜNİVERSİTESİ

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir