KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Çin beşe bölünmeli: Çin’nin ‘soğuk’ silahları

Çin beşe bölünmeli: Çin’nin ‘soğuk’ silahları

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
331 0

Çin Dışişleri Bakanı, ülkesi ile ABD arasında yaklaşmakta olan soğuk savaş konusunda açıkça uyarıda bulundu. ABD Başkanı ise daha önceki açıklamasında Çin’le bağları koparabileceğini söyledi. Çin’deki uyarı çanları çok daha rahatsız edici ve tehlikelidir. Çinliler ve özellikle de diplomatları, kelimelerin ağırlığını ve etkisini ölçmede oldukça hassas bir teraziye sahipler. Bu, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamalarının tam aksi bir niteliği sahiptir. Şu sıra Twitter ile uğraşan Trump, basın gitarının tellerine vurur gibi kelimeleri kullanıyor.

ABD ile Çin tutumlarını bir araya getiren şey, her ikisinin yaklaşmakta olan bir soğuk savaşın davullarını çalmasıdır ki zaten fiilen aralarında böyle bir savaş var. Trump, koronavirüs salgınını ‘Çin salgını’ olarak nitelendiriyor. Ancak bu ifade Wuhan’dan dünyaya yayılan bir virüse atıfta bulunmaktan daha geniş bir boyut taşıyor. İki ülke arasında durmadan genişleyen ve tırmanan bir çatışma var.

Mevcut egemen güç ile onunla rekabet eden gittikçe yükselen güç arasındaki ilişkilere hâkim olan eski bir kural var. Çin’in gücünün hızlı ve benzeri görülmemiş bir şekilde yükselmesi, Çin’i ABD’nin devasa bir rakibi haline getirdi. Lideri Mao Zedong döneminde Çin gelişmekte olan bir ülkeydi. Onun ardından ülke, finansal politikalarını ve kapitalist bir yaklaşım geliştirmeye başladı ve yabancı yatırıma açıldı. O sıra Çin’in serveti Hollanda ve İspanya’dan daha azdı. Çin on yıllar içerisinde herkesi geride bıraktı ve ABD ile rekabet edecek seviyeye geldi. Gücün kendisini üreten ve genişleten bir kalkanı vardır. Ayrıca güç, hâkim olan güç ile çatışma alanları yaratmalıdır.

Bugün Çin-ABD çatışması birkaç başlık altında özetlenebilir:
1) Çin, dünyanın fabrikası ve mağazası haline geldi. ABD’de de dahil olmak üzere tüm dünya ürünlerinin bulunmadığı bir ev neredeyse yok gibidir. ABD’de de trilyonları bulan Çin tahvilleri var ve bugün dünya ticaretinin yüzde 28’ini kontrol ediyor. Tüm bunlar Çin’i muazzam hızda yükselen bir güç haline getirdi. Trump, Çin’den yapılan ithalatta gümrük vergilerini yükselterek bu ürünlerin pazarlarını işgal etmesini durdurmaya çalıştı ve Çin’e karşı ekonomik bir savaş başlattı. Ancak soya fasulyesi çiftçileri gibi, ülke içerisinden bu karara ilişkin tepkiler bunun tam aksiydi. Çin’in uçaklar gibi ABD’den ithal ettiği şeylerin hacmi oldukça büyük. İki ülke arasındaki ticaret hacmi yılda 700 milyara ulaşıyor.
2) Özellikle yaklaşık 60 ülkeden geçen Bir Kuşak, Bir Yol Projesi başta olmak üzere Çin, halihazırdaki dünyanın dört bir tarafına uzanıyor. Hem kara hem de deniz ayağı bulunan bu proje, dünyanın en büyük projelerinden biri olmakla birlikte finansal yapıyı değiştirecek ve siyasi, güvenlik ve ekonomik boyutları ile yeni bir küreselleşme modeli inşa edecek. Çin, Afrika’da endüstriyel ve tarımsal olarak genişlemesini sürdürüyor. Demokrasi, düşünce özgürlüğü ve insan hakları gibi rejimlerle ilgili hassas konulara hiçbir şekilde dokunmuyor. Bir Kuşak, Bir Yol Projesi, onlarca ülkeyi, belirli olmayan bir süre için kendisine bağlayacak güçlü bir kemer olacak. Bugün uzmanlar önemli bir soruyu gündeme getiriyorlar: Çin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyaya uygulanan Bretton Woods düzenlemelerini ortadan kaldırabilir mi?

Bir Kuşak, Bir Yol Projesi’ne, Çin’in birçok üçüncü dünya ülkesine verdiği krediler eşlik etti. Bu durum gerek ekonomik gerek de siyasi alanda bu ülkelerin kararlarında etkili bir unsur haline geldi. Zira Çin’in küresel politik ve ekonomik düzenlemelerdeki stratejileri uyumlu bir şekilde hareket etmeye başladılar. Amerikalı ve Avrupalı ​​politikacılar ve araştırmacılar bu yola ilişkin korkularını gizlemediler. Bu yolun ipek değil, diğer ülkelerin iradelerini boyunduruğu altına alacak bir demir yolu olduğunu düşünüyorlar.
3) Güney Çin Denizi, gaz, petrol ve balıkçılık ile Çin’in zenginlik kaynaklarından biridir. Ayrıca burayı Pasifik Okyanusu’ndaki güvenlik suları olarak görüyor. Bölge, ABD ve Çin arasında askeri sürtüşmelere tanık oldu. Çin Halk Cumhuriyeti ve ABD arasındaki savaş; yaklaşmakta olan değil, bilakis devam eden bir savaştır. Bu savaşın en geniş ve en şiddetli olan kısmı ise ekonomik alanda gerçekleşmektedir. Askeri bir çatışmayı uzak görmek bir kenara imkansız olduğunu düşünüyorum. Her iki ülke de nükleer ve uçak gemilerinin de aralarında bulunduğu silahlara sahiptir. Ancak bu iki güç arasında karşılaştırma yapmaya gerek yok. ABD bu konuda büyük bir üstünlüğe sahiptir. Çin önümüzdeki on yıl içerisinde silahla değil, ekonomi ve yapay zeka gibi yeni araç ve yöntemlerle baskın bir güç haline gelecek. Çin, süper güçlerle savaşa girmeksizin yerel ve bölgesel varlığını güçlendirdi. ABD bugün dünyanın en büyük gücüdür ve Çin geleneksel silahlarla bununla başa çıkamaz.

ABD’nin eski Başkanı Jimmy Carter, Başkan Trump’a yazdığı bir mektupta bir dizi husustan bahsetti. Çin yakında tüm alanlarda ABD’yi geride bırakacağı güç motorlarına sahip. Amerikalı akademisyenler, Çin-Amerikan ilişkileri konusundaki araştırmalardan başlarını kaldırmıyorlar. Tıpkı laboratuvarlardaki bilim adamlarının korona aşısı için yaptıkları çalışmalar gibi. Amerikalı siyaset bilimci Profesör Graham T. Allison, ABD ile Çin arasında yaklaşmak olan bir savaşın olduğu konusunda herhangi bir şüphenin olmadığını söylüyor. ABD halihazırdaki egemen güç, Çin ise yükselen bir güçtür. İki ülke arasında bir çatışmanın olması kaçınılmazdır.

Bu hipotezin kaçınılmaz olduğunu söyleyemeyiz. Neden? Bugün ekonomik, askeri ve bilimsel alanlarda dünyanın süper gücü olan ABD, dünyanın her yerinde askeri üslere, uçak gemilerine ve füze ve nükleer saldırı gücüne sahiptir. Çin ise eğitimli bir işgücüne, bir işin nasıl yapılacağına dair bilgiye ve büyük bir iç tüketim pazarına sahiptir. Hindistan, Bangladeş, Endonezya ve Pakistan gibi benzer yetenekleri olan ülkeler var. Bunlar bir rakip olmanın ötesinde Çin’e alternatif olabilirler.

Avrupa da aynı şekilde ekonomik, bilimsel ve askeri bir güçtür ve ABD’nin müttefikidir. Uluslararası güç dengesine yönelik herhangi bir tehdit durumunda, birlikte bu dengeyi yeniden sağlayabilecek güce sahiptirler. Çin, özellikle de askeri olarak ABD ile doğrudan sürtüşmeyecek şekilde haritalarını yeniden çiziyor. Çin, (soğuk savaş) füzelerini ABD’ye fırlatmakta tereddüt etmeyecek. Sıcak füzeler, en azından onlarca yıl ellerde değil, kafalarda yer alacak.
Abdurrahman Şalkam

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir