KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Cerablus savaşında Türkiye Amerika rekabeti!

Cerablus savaşında Türkiye Amerika rekabeti!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 14 dk okuma süresi
545 2

Türkiye’nin IŞİD kontrolündeki Cerablus’a yönelik askeri harekâtını en iyi resimleyen bana kalırsa Fars Haber Ajansı. “Türkiye ve ABD Crablus’u ele geçirme rekabetinde” başlığıyla yaşanılan süreci çok net şekilde özetledi. (Bkz.http://tr.farsnews.com/world/news/13950602000330) Amerikalılar akılları sıra PYD kartına oynayarak, Menbiçten sonra Cerablusa girmeyi ve Irak-Suriye petrollerinin Kürt koridorunu kullanarak Akdeniz limanlarına indirmeyi planlamışlardı. Türkiye oyun dışı bırakıldığı Ortadoğu masasına Cerablus çıkartmasıyla yeniden döndü. Musul operasyonunda Türkiye’yi devre dışı bırakan Amerika’ya Cerablus üzerinden verilen mesaj tam adrese teslim.

Çünkü Suriye harekâtı, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Ankara’da yapacağı temaslar öncesine denk getirildi. Mesut Barzani’nin Ankara temaslarının olası ABD kumpasına karşı bilgilendirilmesi amaçlanmıştı. Görünürde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’nin Ankara’ya ziyaretiyle Musul’un IŞİD’den kurtarılması operasyonuna Türkiye’den destek araması gündemde. Ancak Bağdat hükümetinin karşı çıkması nedeniyle Türk askeri gönderilmesi mümkün görünmüyor. Barzani’nin Türkiye ziyareti öncesinde Ankara, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik açıklamalara imza atmıştı. Türkiye’nin, Suriye’deki PYD yönetimi ile Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan’ın yakınlaşmasını arzu etmediği gözlemleniyor.

Türkiye’nin Cerablus operasyonuna hazırlığı aylar öncesine uzanıyor. Her türlü silah ve mühimmat yığınağını bölgeye intikal ettirmişti. İstihbarat ve beşinci kol faaliyetleri tam gaz devam ediyordu. Suriye’nin Haseke iline bağlı Kamışlı’da yüzlerce Kürt, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin baskıcı politikalarını ve keyfi tutuklamalarına karşı gösteri yaptı. Savaşın Suriye’de demografik dengeleri alt üst etmesi akıllıca değerlendirildi. Son yıllarda Suriye iç savaşı sebebiyle Batı Kürdistan’a (Rojava) dışarıdan Araplar gelip yerleşirken, Kürtlerin terk etmesi göz önünde bulunduruldu. Rojava’nın bu parçası hızla Araplaşmaya devam etti. Diğer kentlerden sonra son dönemlerde özellikle Rojava’nın en büyük ve merkezi kenti olan Qamişlo’da (Kamışlı) oran nüfus dengelerini Arapların lehine bozan boyuta ulaştı.

Ama tüm hazırlıklara rağmen bir türlü randıman alınamadı. Bu başarısızlığın nedeni sonra anlaşıldı. Darbe girişimi sırasında öldürülen Tuğgeneral Semih Terzi’nin, Türkiye’nin Suriye’de Özel Kuvvetler Komutanlığı aracılığıyla düzenlediği operasyonlar ya da olası harekât planları ile muhaliflerle kurmaya çalıştığı iletişimin başında olduğu ortaya çıkmıştı. Durumu ‘vahim’ olarak niteleyen emekli Tümamiral Polat, FETÖ üyesi Terzi’nin, Suriye’de Türkiye aleyhine ve ABD lehine faaliyet yaptığının tartışmasız olduğunu belirtmişti. 15 Temmuz Darbe girişimi ajandasının dışına çıkılarak kalkışmanın öne çekilmesinin bir çok sebepleri arasında, Türkiye’nin Musul üzerindeki nüfuzunun kırılması ve Suriye’ye yönelik muhtemel askeri hareketin önünün alınması da vardı.

15 Temmuz öncesinde Suriye’nin El-Vatan gazetesi, Ankara’da düzenlenen bir oturumda, Katar’ın Halep kuşatmasını kırmakla görevlendirildiğini yazmıştı. Haberde Suriye’deki cihatçı grupların siyasi ve askeri kanatlarının Ankara’da toplantı düzenlediği, ”Koordinasyon mekanizmalarını güçlendirmek ve Halep kuşatmasını kırmanın yolları” toplantının gündemi olduğu belirtilmişti. Bu toplantının ardından Berkanul Fırat (Fıratın Bekçileri) örgütü komutanı Abdulcebbar Akidi, Gazi Antep’te bir oturum düzenlemiş ve Halep için operasyon karargâhının kurulmasını gerçekleştirmişti. Akidi’nin Türkiye’deki toplantısına Suriye İhvanı başta olmak üzere 19 silahlı örgütü davet ettiği, Türkiye zirvesinde kurulması beklenen ittifaka Salih Müslim liderliğindeki Kürt Milli Konseyi’nde yer aldığı açıklanmıştı. Erdoğan’ın bu ittifaktan Suriye’nin kuzeyinde Kuzey Irak’taki gibi bağımsız veya bağımsız gibi gözüken bir Kürt yapılanma tehlikesi ile mücadelede yararlanmak istediği yorumları yapılmıştı. (Bkz. http://tr.farsnews.com/world/news/13950506001638)

Hatta bazu haber sitelerinde Türkiye yönetiminin PYD/YPG güçleri arasında tefrika çıkararak Suriye’deki ayrılıkçı Kürtlerin tehdidini bertaraf etmeye çalıştığının altı çizilmişti. Suriyeli El Nusra Cephesi, El Kaide’den ayrıldığını duyurmuş, Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammed el Culani, grubun yeni adının Şam Fetih Cephesi olarak değiştirildiğini ve amaçlarının tüm Suriyeli muhaliflerle birleşerek Esed ve ortaklarına karşı kurtuluş mücadelesi vermek olduğunu belirtmişti. Suriye’de aktif cephelerin yaklaşık yüzde 40’ını tutan ve 20 bine yakın savaşçısı olan Nusra Cephesi’nin El Kaide’den ayrılması ile muhalif kanatta yeni ittifakların gerçekleşmesinin beklendiği kaydedilmişti.

ABD ve PYD’nin Menbiş operasyonunda sessiz kalan Türkiye, Menbiç’in ele geçirilmesinden sonra YPG güçlerinin kenti boşaltmasını şart koşmuş ve ABDli yetkilerin bu konuda söz verdiklerini gündeme getirmişti. Ancak köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demeyi tercih eden ABD; Menbiç operasyonu sona ermesine rağmen şimdiye kadar söz verdiği konuda adım atmış değil. Nitekim ABDnin, Kuzey Suriye’de fiili bir PKK devleti kurmak istediğini açıklayan Suriye Türkmenleri eski Başkanı Samir Hafez; PKK-PYD unsurlarının Fırat’ın batısının uzaktan sinsice dolanarak Afrin’e ve denize ulaşmaya çalıştıklarını söylemişti. Bugünkü askeri hareketliliğe bakıldığında PYD / YPG güçlerinin Cerablus’a doğru, Türkiye sınırına doğru ilerlemesi durumunda Türkiye’nin askeri karşılık verebileceği ABDli yetkililer ihtimal vermemişti denilebilir.

PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD’nin, Suriye’nin kuzeyinde kurmaya çalıştığı terör koridorunu bölmek için muhalifler ile Türkiye ortak bir harekât planı hazırladı. Suriye rejimi de YPG mevzilerini bombalayarak bu bu plana dolaylı destek sundu. Suriye ordusunun, ülkedeki Kürt kuvvetlerinin elinde bulunan Haseke bölgesini bombalamaya başlaması üzerine, ABD ordusunun bölgede konuşlanan özel kuvvetler birimleri mevzilerinden geri çekildi. (Bkz. http://www.dha.com.tr/suriye-kurt-guclerini-bombaladi-abd-askerleri-cekildi_1309350.html) Suriyeli muhalifler, Şam rejimine bağlı uçakların, ilk defa, ülkenin kuzeyinde Kürtler’in elinde bulunan yerleri bombaladığını bildirdi.

Rejim güçleriyle Suriyeli muhalifler daha önce de çatışmaya girmişlerdi, ancak, Şam ilk kez Kürt mevzilerini havadan bombalamış oldu. Fakat Suriye ordusu ile YPG güçleri arasında yaşanan çatışmanın bilinmeyen bir nedeni vardı. Lübnan merkezli As-Safir Gazetesi, YPG’ye yakın kaynaklara dayandırdığı haberinde, geçtiğimiz günlerde Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile Suudi Arabistan’ın yetkilileri arasında resmi bir görüşme gerçekleştiğini gündeme taşıdı. ‘Haseke’de Kürtleri Suriye ordusuna karşı Suudi’ler cesaretlendirdi’ başlığıyla verilen haberde YPG ile doğrudan temas eden Suudi yetkililerin, Suriye ordusuna karşı kullanılmak üzere YPG’ye silah verdiği iddia edildi. (Bkz. http://www.zernews.com/2016/08/haseke-deki-ypg-suriye-ordusu-savasi-nda-suudi-arabistan-faktoru.html )

PYD/YPG’nin uluslararası güç odaklarıyla flörtünün aslında doğru okunduğu pek söylenemez. Fırsatçı bir strateji takip eden PYD, gerektiğinde Suriye rejimiyle işbirliğinden çekinmediği gibi aynı anda ABD ve Rusya ile diyalog kapısını açık tutuyor. PYD/PKK’nın kurduğu terör örgütü Demokratik Suriye Güçleri’nin genel komutanlık müsteşarı Nasır Hac Mansur, yaptığı açıklamalarda “Hâkimiyetimiz altındaki Kamışlı ve Haseke’de bazı zaruretlerden dolayı Esed rejimine bağlı emniyet güçleri bulunuyor. Rejim askerlerinin bu bölgelerden diğer bölgelere geçişi sırasında bazen aramızda çatışmalar yaşanıyor. Onların buradaki varlığı bize, askerlerimize ve devrimin devam etmesine bir tehlike teşkil etmiyor.” diyerek Demokratik Suriye Güçleri ile Esed rejimi ile arasındaki ilişkiyi itiraf etmişti. KCK (PKK) Yürütme Konseyi Üyesi Rıza Altun’un “Ulus devlet sadece sorun çıkardı, Kürt devletinin kurulması sorunları arttırır” açıklaması bu perspektiften ele alındığında, PKK/PYDnin Kuzey Irak ve Suriye Kürtlerinin bağımsız devletleşmeye pek sıcak bakmadıkları söylenebilir.

Türkiye, Suriye sınırında IŞİD’in elinde kalan son önemli nokta olan Cerablus’a Suriyeli muhaliflerin hakim olmasını amaçlayan, Gaziantep’in Karkamış ilçesinde sınırda bekleyen kendi desteklediği 1500 Özgür Suriye Ordusu üyelerinin katıldığı operasyonu başlattı. ÖSO üyelerinin beklediği Türkyurdu köyü, geçtiğimiz günlerde Özel Güvenlik Bölgesi ilan edilen alanın içinde yer alıyor. Cerablus’a başlatılan operasyonda Türk askeri havadan vururken ÖSO IŞİD’le çatışıyor. Türkiye ve koalisyon güçlerinin harekâtıyla eş zamanlı olarak Özgür Suriye Ordusu da harekete geçti. Kente varan muhalifler IŞİD ile çatışmaya başladı. (Bkz. http://www.suriyehaberajansi.com/cerablusta-ozgur-suriye-ordusu-ile-isid-catisiyor-3926h.html ) Cerablus’a düzenlenen askeri harekâtın adının “Fırat Kalkanı” olduğu belirtildi. Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim, Türkiye’nin Cerablus operasyonuna “Türkiye Suriye batağında çok şey kaybedecektir” ifadesiyle tepki gösterdi. Ankara, PYD’yi, Türkiye sınırı boyunca bir “Kürt koridoru” oluşturmaya çalışmakla suçluyor. (Bkz. http://rudaw.net/turkish/middleeast/24082016 )

IŞİD Türk ordusuna karşı fazla direnmeyecektir. Neden mi? Suriye’nin Halep kentinin kuzeyinde yer alan Çobanbey kasabası ÖSO’ya bağlı gruplar tarafından IŞİD’in elinden alındığında IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun sözcüsü Albay Christopher Garver, Menbiç’te IŞİD ile çarpışan birliklerin, ellerinde rehineler bulunan ve sayıları 100 – 200 dolayında olan cihatçının Türkiye’ye doğru ilerlemesine izin verdiğini açıkladı. IŞİD için, 2014 yılından bu yana elinde tuttuğu Suriye’nin kuzeyindeki Menbiç lojistik destek için büyük önem taşıyordu. IŞİD, kendilerine katılmak üzere Türkiye üzerinden Suriye’ye gelen cihatçıları farklı cephelere göndermek için Menbiç’i bir toplanma merkezi olarak kullanıyordu. Menbiç’in geri alınmasının ardından örgüt militanlarının kuzeye doğru kaçtıklarını, ancak konvoyda siviller bulunduğu için müdahale edilmemişti. (Bkz. http://tr.abna24.com/service/important/archive/2016/08/18/772701/story.html ) Şimdi sormak lazım; ellerinde kalkan olarak rehin tuttukları sivillerle Türkiye’ye doğru geri çekilmelerine izin verilen IŞİD mensupları şimdi nerede? Buhar olup havaya uçmadılar ya!

Yürütülen harekâtın iki hafta yani 15 gün sürmesi öngörülüyor. Operasyon kapsamında IŞİD (DAEŞ) unsurlarının tümüyle Cerablus’tan çıkarılması ve Rakka’ya çekilmesi hedefleniyor. Türkiye’nin Cerablus operasyonunun en önemli sebebi olarak 911 kilometrelik sınırın PYD’nin eline geçmesinin engellenmesi olarak gösteriliyor. Türkiye’nin bu hedefinin ABD’nin işine geldiği söylenemez. Cerablus’un IŞİD unsurlarından temizlenmesinin ardından ‘tampon bölge’ konusu yeniden gündeme getirilecek. Daha önce dediğim gibi Türkiye’nin denetimindeki Cerablus, ABD marifetiyle Menbic’e yerleştirilen YPGye karşılık Türkiye’nin elini güçlendiren büyük bir koz olmuştur. Bu operasyon Made İn Türkey damgasını taşıyor. Suriye, İran, Irak ve Rusya hatta Çin yönetimlerine haber verilmiştir. ABD ise sonuca katlanmak zorunda bırakılmıştır. Gerisi lafü güzaf…

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

2 Yorum

  1. Huseyin Ertaş - -

    “Suriye, İran, Irak ve Rusya hatta Çin yönetimlerine haber verilmiştir” Listede eksik yok mu?
    ABD’nin harekata aktif destek vermesi ne anlama geliyor? ABD’ye de haber verilmiş gibi görünüyor. Aksi sözkonusu olmaz zaten…

  2. Sami Gören - -

    Ömür Kardeşim, kalemine sağlık….
    Hava ve kara unsurlarımız Cerablus’a müdahele ediyor. Allah, devletimize, silahlı kuvvetlerimize yardım etsin, onları muzaffer kılsın.
    Harekatı, birlik ve beraberliğimize vesile eylesin inşallah.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir