İnsanların konuştukları önemlidir elbette. Ama söylediklerinde ne kadar samimi oldukları daha önemlidir.
Samimiyet özel hayatta da, devlet hayatında da aranmalı ve dikkate alınmalıdır.
Samimi insanların yanında insan kendini güvende hisseder. Söylediklerini sorgulamaz. İnanır. Aksi olursa da sadece dinler…
Son günlerde Ukrayna krizi yine gündeme geldi. Hatta ABD ile Rusya arasında görüşmeler de oldu. Kanaatimizce Ukrayna’nın Rus asıllı halkın çoğunluk olarak bulunduğu Luhansk ve Donesk bölgeleri üzerindeki katı tutumu sebebiyle görüşmelerden bir sonuç alınamadı.
Bugün ABD’de Beyaz Saray Sözcüsü:
“…Rusya’nın her an Ukrayna’ya saldırabileceği bir aşamadayız, şu anda durum oldukça tehlikeli, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda bütün seçenekler masadadır…” diye açıklama yapmış.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken ise diplomatik yolların açık olduğunu; Ukrayna’yı işgalin ağır ekonomik sonuçlarının acısının çekilip çekilmeyeceğinin Putin ve Ruslara bağlı olduğunu söylemiş.
ABD’den, ayrıca, ekonomik yaptırımlar konusunda Avrupalı ortakları ile yakın temas halinde oldukları ve Blinken’in Ukrayna ve Almanya giderek Ukrayna-Rusya gerilimini azaltmak için görüşmelerde bulunacağı da açıklanmış.
Bize samimi bir açıklama gibi gelmedi bunlar.
Sanki 2008 yılında Gürcistan’daki olaylarda Abhazya ve Güney Osetya’nın Gürcistan’dan koparılarak bağımsız yapılıp Gürcistan’dan koparılması, 2014 yılında Ukrayna’ya bağlı Kırım yarım adasında Rusya’nın aynı tavrı sergilemesi ve ABD ve Batı’nın da yine aynı samimiyetsizliği göstermesiyle karşı karşıyayız sanki.
Bu yüzden de bu sözler inandırıcılıktan uzak.
Hem 2008’de, hem 2014’de hem de bugün Rusya’yı durduracak bir tek hareket vardı: Gürcistan ve Ukrayna’yı NATO üyesi yapmak.
ABD ve Batı Rusya karşısında hem Gürcistan’ı, hem Ukrayna’yı hem de Kırım’ı yalnız bıraktılar.
Hiçbir ekonomik yaptırım Rusya’yı durdurmaz.
NATO üyeliği dışındaki çabalar lafı güzaftır.
Cemalettin Taşkıran