KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Celal RUSHEN: Reisi ile İran dışpolitikasında değişim olur mu

Celal RUSHEN: Reisi ile İran dışpolitikasında değişim olur mu

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
320 0

İran’da uluslararası diplomasi ve dış ilişkilere bakış açısını belirleyen esas değişken yürütme manasında hükümet değildir. Öyle ki İran’da dış politika kapsamonda esasen hükümet ve yürütme karar verici ve belirleyici etken sayılmamaktadır. Hükümet ve dış ilişkileri yürüten dış işleri bakanlığı sadece ve sadece hükümet üstü mercide alınan kararları uygulamakla mükelleftir ve icracı konumundadır. İran içinde ve dışında özellikle makro politika ve hatta mikro bazında bile uluslararası ve bölgesel konularda nihai karar verici tek merci rejimin Velayet-i Fakih isimli lideridir. Özellikle dış ilişkileri ve bu doğrultuda politikaları belirlemesi ve yürütmesi gereken Dış İşleri bakanlığının karar verici olmaması konusunda İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce ortaya çıkan ve sızdırılan Dış İşleri bakanı Zarif’in ses kaydı konuyla ilgili kafalarda soru işaretlerini gidermiş oldu. Söz konusu ses kaydında Zarif nükleer anlaşma kapsamında müzakereler sırasında doğrudan Hamenei’ye bağlı olan Kudüs ordusu komutanı Süleymani’nin dış politikaya müdahil olduğunu ve bir nevi esas belirleyici rol oynadığını söylemekteydi ve aslında bu konuda şikayetlerini dile getiriyordu. Zaeif İran dış politikasının yürütmede değil de yürütme üstü kurumlarda belirlendiğini söylüyordu. Zarif’in kastettiği hükümet üstü kurumlar aslında Beyet-i Rahbari diye adlandırılan liderin evi anlamına gelen kurumdu. Bu konu aslında gizli bir konuda değil çünkü dini lider de bu konuyu sürekli üstüne basa basa dile getirmiştir. Peki, yeni bir Cumhurbaşkanı ve dış işleri bakanlığı çerçevesinde yeni bir ekip, yeni politikalar ve ya yeni icra yöntemlerle İran dış politikasında ne kadar değişim gerçekleşebilir? İşte bu sorunu cevabı üstteki satırlarda verilmiştir, yani hiçbir değişim.
Yürütmede gerçekleşen dış işler bakanlığı ekibi bazında değişimler, yeni ekibin yetenekleri ve özellikleri göz önünde bulundurularak, sadece liderin yöntemsel olarak küçük değişimler yapmasıyla sınırlı kalabilir. Dış politika ve diplomasi bazında söz konusu bu yetkinlik düzeyi elbette uluslararası camia gözünden gizli kalmamaktadır.
Kuşkusuz İran İslam Cumhuriyeti dış politikasının en önemli meselesi tıkanıp kalan nükleer anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın Trump tarafından tek taraflı askıya alınması en az 4 yıllık süreyle İran’ın yeniden geniş kapsamlı ambargolara tabi tutulmasına neden olurken, gözler 2020 ABD başkanlık seçimlerine kitlenmiş durumdaydı. İran’ın daha doğrusu Hamenei’nin de arzu ettiği başkanlık değişimi gerçekleştikten sonra söz konusu antlaşmanın yeniden gündeme gelmesi bekleniyordu.
Bu kapsamda İran İslam Cumhuriyetinin ABD başkanı Obama döneminde 5+1 ülkelerle yaptığı nükleer anlaşmanın Trump döneminde askıya alınması nedeniyle şimdiki başkan Baiden ve ekibinin beyaz saraya yerleşmesinden sonra yeniden görüşülmeye başlandı. Viyana’da sürdürülen müzakerelerde henüz nihai bir sonucu elde etmeğe çok yol olduğunu söyleye biliriz fakat 2 gün önce yapılan İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muhafazakar olan, geçmişi şaibeler, idam kararları, ciddi insan hakları ihlalleriyle dolu Ebrahim REİSİ’nin cumhurbaşkanı olarak seçtirilmesi, dış politikada özellikle nükleer anlaşmanın seyrinde nasıl bir etki bırakacağı şimdiden merak ediliyor.
Dini lider Hamenei için gelecek 8 yıl, yönetim ve yönetimde yer alan ailesi ve kendisine yakın akımın politik yerinin korunması bakımından oldukça hayatidir. 82 yaşında ve hasta olan Hamenei kendi ölümünden sonra yerine geçecek olanın kendi ailesinden olmasını elbette arzu eder, bu doğrultuda da oğlu Mojtaba’nin ismi yıllardır telaffuz ediliyor zaten. Hamenei’nin isteği kendisinden sonraki lider seçimi sürecinde planladığı gibi pürüzsüz ve daha kolay bir geçiş döneminin gerçekleşmesidir.
Devrim Muhafızları Ordusu zaten emrinde, Klasik orduda ise yıllardır istediği temizliği yürütmüş. Siyaset ayağında ise 3 kuvvetten ikisi yani yasama ve yargı başında istediği figürler var. Planına sıkıntı yarata bilecek yürütmeyi de bu seçimlerde seçim sürecini mühendislik ederek emri altında dizayn etme şansını bulmuş oldu.
Nükleer anlaşma özelinde dış politikaya gelince nasıl ki daha öncede Hamenei’nin isteği doğrultuda müzakereler yürütülüyor ve devam ediyordu şimdide aynen sürmesi bekleniyor. Fakat yeni hükümette yeni dış işlerinde görevlendirilecek olan ekip liderin emrine daha çok itaatkar olması kesindir.
Hamenei son yıllarda nükleer anlaşmanın askıya alınmasının ardından hükümete ve bu konuda diplomasi yürüten ekibe yönelik iki yönlü yaklaşmaktaydı. Bir taraftan müzakerenin devam etmesini ve diplomasinin yürütülmesini istiyor başka taraftan ise hiçbir şekilde anlaşmada yeni bir tavizin verilmeyeceğinin altını çizerek ikircikli demeçler veriyordu. Kesin olan şu ki Hamenei, Hasan ROHANİ’nin başka sahalarda tam başarısızlığını özellikle bu konuda da bekliyor ve müzakerelerin sonuçlanmasını REİSİ’nin kuracağı Yeni hükümet döneminde gerçekleşmesini istiyor. Dış işleri ve özellikle müzakere ekibi yeni dönemde belirlendikten sonra en azından bu ikili tavrın değişeceği büyük olasılıklar içindedir. Aynı zamanda nükleer anlaşma masasında bulunan başka devletlere de muhtemelen İran tarafında artık tam yetkili ve tek karar merci olan Velayet-i Fakih’in görüşlerini yansıtan bir hükümetin var olduğu gerçeğinin bildirilmesi, İran’ın gelecek dış politika sürecinde tek değişim olabilir.
Celal RUSHEN
KAFKASSAM- İRAN MASASI
celal.rushen.a@gmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir