KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Bulduk Özdemir: TÜM OYUNLAR DOĞU AKDENİZ ÜZERİNE

Bulduk Özdemir: TÜM OYUNLAR DOĞU AKDENİZ ÜZERİNE

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
287 0

Türkiye, 18 Şubat 1952 de NATO’ya girdikten 51 yıl sonra, 2003 yılından beri pakt içerisinde olup da bizzat ABD tarafından ötekileştirme ve dışlama politikalarına tabii olan tek NATO üyesidir.
2000’li yıllarda D. Akdeniz de keşfedilen trilyonlarca m3 doğal gaz ve gaz hidratlar bölge politikalarını değiştirdi.
II. körfez savaşı öncesinde Türkiye’nin 1 Mart tezkeresi ile ABD askerlerinin Türkiye’ye konuşlanması ve Irak’ın kuzeyi üzerinden bu devlete girişine izin verilmemesi, NATO üyesi Türkiye’ye karşı ABD politikaları ve stratejilerinin görünür hale dönüşmesine vesile oldu.
Artık ABD Irak’ın kuzeyinden sonra Suriye’nin kuzeyinde de bir garnizon devletçik kurma hedefi için PKK/YPG/SDG gibi terör gruplarına milyonlarca dolarlık silah, donanım ve eğitim desteği vermeye başladı.
ABD sadece terör örgütlerine destek vermekle kalmadı aynı zamanda Orta Doğu’daki en büyük müttefiki İsrail ile yaptığı pek çok savunma ve ekonomik antlaşmalar ile bölgede mutlak hâkimiyetini kurma çabalarını genişletti.
Doğu Akdeniz de stratejik konuma sahip o zaman ki Kıbrıs Cumhuriyeti(GKRK) 2004 yılında AB’ye dâhil edildi.
2007 yılında GKRK Fransa ile ortak savunma anlaşması imzaladı.
GKRY, Lübnan ile Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) Anlaşması imzaladı. Peşinden aynı yıl Mısır ve Lübnan ortak olarak Rumların gösterdiği alanda gaz aramaya başladı.
2009 yılında Doğu Akdeniz’de doğalgaz yataklarının zengin olduğu anlaşıldı ve İsrail Leviathan Sahası için rezervleri 2010’da ABD Jeoloji Araştırma Enstitüsü hesaplayarak, açıkladı.
Bu durumun açıklanmasından sonra İsrail ve GKRK MEB anlaşması imzalandı.
2011’de Noble Energy şirketi Kıbrıs’ın güney kesimindeki Afrodit gaz sahasını keşfetti ve ispatlanmış 130 Milyar m3 doğal gaz 2013 yılında duyuruldu.
Yine 2011 yılında “Arap Baharı” operasyonları başlamıştı.
İsrail 2013 yılında Tamar sahasında doğal gaz üretimine başladı.
GKRK ile birlikte artık AB ülkeleri de Doğu Akdeniz politikalarına dâhil olmuştu. Artık GKRK ele avuca sığmaz bir ülke olmaya başladı, Türk ve Türkiye düşmanlığı arttı, Kıbrıs Türk’ünün haklarının yok sayılması dolayısıyla Rum tezlerinin AB’nin tezlerine dönmesi gerçekleşti.
2013 yılında ABD ve İsrail arasında “Bölgesel Strateji Anlaşması” yapıldı, ama buna kısaca EastMed dendi. Daha sonra bunun çerçevesi geliştirildi. Böylelikle ABD, İsrail, GKRY ve Yunanistan ilk Doğu Akdeniz Anlaşması’nı yaptılar. Dikkat edin Akdeniz de en uzun kıyı şeridine sahip NATO üyesi Türkiye hiçbir yerde yok ve by-pass ediliyordu.
Yine 2013 yılında Rusya, Suriye ile 25 yıllık enerji anlaşmasını 2013’te imzaladı ve Doğu Akdeniz de ben de varım dedi.
Doğu Akdeniz de tüm bu gelişmeler olurken Türkiye kendi içerisinde PKK terörü ve yeni, yeni hain dişlerini göstermeye çalışan FETO’cu ihanet şebekesi ile meşguldü. BU nedenle de Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgilenmekte gecikiyordu. ABD ve işbirlikçilerinin istediği de buydu.
15 Temmuz 2016 yılında gerçekleşen FETO terör örgütünün ihanet girişimi sonrası Türkiye’nin gelecek ile ilgili istikamet alma politikalarını tamamen değişmiştir.
Aynı dönemlerde Türkiye ile Rusya arasında FETO terör örgütü yapılanması ve ABD destekli gerilimler çıkarılmıştır(2015 yılında Suriye sınırında Türk jeti Rus uçağını düşürdü. 2016’da Ankara’da Rus Büyükelçi Karlov’a suikast düzenlendi)
2017 yılında Türkiye Milli Enerji Politikalarını devreye soktu ve bu kapsamda sondaj gemileri edinmeye başladı(4 adet sondaj ve 2 adet sismik arama gemisi)
2018’de Oruç Reis gemisi sismik arama-tarama ve Fatih sondaj gemisi de Akdeniz’de çalışmaya başladı.
Artık MAVİ VATAN adı altında stratejiler kapsamında Doğu Akdeniz de Türkiye kendi varlığını hissettirmeye başladı.
Başlangıçta Gambot Diplomasisi ( Gunboat Diplomacy) ile yani askeri metotlar ile Doğu Akdeniz ve Akdeniz’deki haklarını savunan Türkiye diplomatik alanda da devreye girmiş oluyordu.
Türkiye münhasır ekonomik bölge(MEB) anlaşmaları yapma gereğini görüyor ve bu politikalarını 27 Kasım 2019 yılında Libya ile yaptığı anlaşma ile taçlandırıyordu. Artık Mavi Vatan’ın batı Akdeniz’deki sınırları çiziliyor ve Birleşmiş Milletler Teşkilatında tescil ettiriliyordu.
Türkiye, Kıbrıs politikalarında da değişikliğe gidiyor ve Kıbrıs Türk Devleti ilan ediliyordu. Kıbrıs Türk Devleti ile pek çok anlaşmalar imzalanarak, TPAO’ya verilen ruhsatlar üzerinden birlikte Doğu Akdeniz de enerji arama-tarama çalışmaları yapılıyordu.
GKRY, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır’ın katılımıyla 14 Ocak 2019 tarihinde Kahire’de temelleri atılan Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na (DAGF) ABD kuvvetlice destek veriyordu. Siyasi bir proje olan East Mead ekonomik değildi, proje içerisinde pek çok riskleri barındırıyordu ve en önemlisi de yatırımcı bulamıyordu.
ABD bu platforma güya, Rusya’nın AB’ye karşı doğalgaz bağımlılığını silah olarak kullandığını belirterek EastMed’e destek veriyordu.
Ancak EastMed’in Türkiye’yi cezalandırıcı bir araca dönüştürmesi, tarihi fırsatları baltalayan ve birçok açıdan ciddi sorunlara yol açan ciddi bir hataydı.
Dünya genelinde birçok uzman ve akademisyen verimlilik, maliyet, karlılık ve güzergah yönünden proje için en rasyonel rotanın Türkiye olduğunu ısrarla belirtiyorlardı.
Ayrıca Türkiye’nin bölgede artan askeri gücü de çok önemli bir caydırıcı unsurdu. Bu nedenlerden dolayı ABD 2022 yılı başlarında projeden desteğini çekiyordu.
Türkiye, Suriye’nin kuzeyinden kurulması planlanan garnizon devletçiğe ve Doğu Akdeniz’de oldu-bittilere fırsat vermeme politikalarına karşı koyduğu mücadele nedeniyle pek çok bedel ödemek zorunda bırakılıyordu(CAATSA yaptırımları, F-35 programından çıkarma vs.)
ABD, GKRK’den üst talep ediyor, Rumlara olan silah ambargosunu kaldırıyordu. Yunanistan’ı ABD’nin bir eyalet üssüne çeviriyor ve Türkiye’yi çevreliyordu.
Türkiye, Mavi Vatan da enerji arama ve sondaj çalışmalarına Kara Denizde keşfedilen doğal gaz çalışmalarına öncelik veriyor ve kısmet olursa 2023 yılı Haziran aylarında ilk yerli gazımızı hanelere akıtmaya başlayacak.
Bu arada Türkiye ve Yunanistan arasında Ege denizinde bulunan ve gayri askeri statüdeki adaların silahlandırılması, Yunanistan’ın hava sahası olarak 10 Mili kullanması gerilimin artmasına neden oluyordu.
ABD ve AB’yi arkasına alan Yunanistan Türkiye aleyhine küstahça politikalar yapıyor.
Türkiye, aslında ister Suriye’de ister Doğu Akdeniz ve adalar konusunda PKK/YPG ile değil, Rumlar veya Yunanlılarla değil bizzat ABD ile mücadele etmektedir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusunda kararlı, dik ve akıllı politikaları son derece önemlidir, stratejiktir. Biz bu bölgede yüzde yüz kararlılığımızı herkese kabul ettirirsek, Ege denizindeki adalar meselesini daha kolay çözeriz.
Doğu Akdeniz’deki politik, askeri duruşumuz, kemerlerin içerisindeki kilit taşı gibidir. Asla taviz vermeyeceğiz, hem Türkiye’nin hem de Kıbrıs Türk Devletinin haklarını sonuna kadar savunacağız.

Bulduk ÖzdemirKafkassam

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir