ABD-Rusya perde arkasında hep anlaştılar.
ABD’nin ana hedefi AB ve Çin idi.
AB’yi Ukrayna savaşı ile ciddi şekilde frenledi.
Rusya’nın Ukrayna savaşı süresince ihracatı %20 azaldı ama kazancı 100 gün içinde 93 Milyar $ arttı.
Savaşın ilk 100 gününde, Rusya fosil yakıt ihracatının % 61’ini AB ülkelerine yaptı. AB’nin Rusya’dan ithal ettiği petrol, kömür ve doğal gaz için ödediği miktar yaklaşık 57 milyar €.
Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA)’nın raporuna göre Rusya’dan 100 gün içerisinde ithalat yapan ülkeler(Milyar Euro):
 Çin: 12,6
 Almanya: 12,1
 İtalya: 7,8
 Hollanda: 7,8
 Türkiye: 6,7
 Polonya: 4,4
 Fransa: 4,3
 Hindistan: 3,4
Ülkemizde 6,7 Milyar Euro ile 5. Sıradadır.
ABD, Türkiye’yi ana hedefi için PKK/YPG terörünü destekleyerek ve Yunanistan’ı kışkırtarak, üstler kurarak ve gayri askeri statüdeki adaları silahlandırarak kontrol altına almaya çalışıyor.
ABD, Rusya üzerinden AB ile Çin’in siyasi ve ekonomik yakınlaşmasını engelledikten sonra dünyanın geleceğinde en büyük rakip ve düşman gördüğü Çin ile mücadele etmek istiyor.
Bunun için geçen yıl ciddi adımlar attı. Hint-Pasifikte önemli bir ittifak kurdu. Avustralya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ittifakıyla kurulan AUKUS paktına eş zamanlı olarak da Hint Pasifikte Japonya ve Hindistan buraya dahil edilmiştir.
ABD’nin ana stratejik hedefinde başarılı olabilmesinde en önemli ülkelerden biri Türkiye’dir.
Balkanlar, Karadeniz, Ortadoğu, İran ve Kafkasya’nın kontrolü için Türkiye’nin ABD’nin hedeflerine katkı sağlanması istenmekte ve bölgesinde askeri, siyasi ve ekonomik anlamda güçlü bir Türkiye arzu edilmemektedir.
Bu nedenle Türkiye içeride de meşgul ediliyor. Biden yönetimindeki ABD, Türkiye’de som 6 yılda giderek bağımsız, özgür ve Milliyetçi politikalara yön veren Cumhur İttifakını yönetimden indirmek ve yerine tam anlamıyla işbirlikçi, NATO’cu Zillet İttifakını koymak için her yola başvuruyor.
En büyük kozları 2018 yılından beri sürekli kur değişiklikleriyle boğuşan Türkiye’yi ekonomik olarak zayıflatmak, Türk Milletini hayat pahalılığı üzerinden kışkırtarak, yönetim değişikliğine zemin hazırlamaktır.
Artan enerji fiyatları, küresel enflasyon ve Ukrayna savaşı sonrası ortaya çıkan gıda sorunu sanki sadece Türkiye’nin sorunuymuş gibi gösteriliyor.
Elbette devletimiz kur değişikliğine karşı vaktinde tedbir almalıydı ve ekonomimizin yapısal sorunlarına çözüm bulmalıydı.
ABD, Türkiye’nin ekonomisine olası bir Yunanistan’la sıcak temas ile de zarar vermek ve Türkiye’yi tam anlamıyla kendi yörüngesine çekmek istiyor.
Türkiye, ABD ve AB ile 70 yıldan fazla zamanı boşa geçirmiştir. Yapılan askeri ve ekonomik anlaşmalarla Türk tarımına, hayvancılığına ve gerçek manada sanayi üretimine darbeler vurulmuştur.
AB üyeliğe ile yıllarca avutulmuş, Gümrük Birliği Anlaşması ile batının ürünlerini tüketen pazar haline dönüştürüldük.
2016 yılından sonra Türkiye genetik kotlarına dönmeye başladı. Hür ve bağımsız bir ülke olmak için çok ciddi beka derecesinde mücadele veriyor.
Bu nedenle çok bedeller ödüyoruz. Güvenlik güçlerimiz şehit oluyor, insanlarımız ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya bırakılıyor. Allah’ın izni ile hepsini aşacağız. Başka çaremizde yok.
“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok”, dediğimizde Irkçılıktan bahsedenler umarım gerçekleri görmeye başlamışlardır.
Türkiye, Cumhuriyetin 100. Yıl dönümüne milli olan siyasi partilerin ittifakıyla girmelidir.
ABD ve diğer türevleriyle esas savaş yeni başlıyor.

Bulduk Özdemir