KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Britanya ile AB arasındaki Cebelitarık krizinde Türk mafyasının rolü!

Britanya ile AB arasındaki Cebelitarık krizinde Türk mafyasının rolü!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 15 dk okuma süresi
1652 0

Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararı alan İngiltere’nin Brexit sürecini resmen başlatmasının ardından Londra ile Madrid arasındaki temel anlaşmazlık konusu olan Cebelitarık’ın statüsü tartışmaya açıldı. Etrafı İspanya topraklarıyla çevrili olmasına karşın 1713’te katıldığı İngiltere’nin ‘deniz aşırı toprağı’ olarak kabul edilen Cebelitarık, Mayıs 2016’da yapılan referandumda yüzde 96’ıyla Birlik’te kalma yönünde oy kullanılmıştı. AB’nin Brexit müzakere taslağında, Cebelitarık’ın birlik ile bundan sonraki ilişkileriyle ilgili olarak İspanya’ya ilk onay yetkisini tanıması İngiltere’yi karıştırdı. AB’nin müzakere taslağında, Brexit konusunda sağlanacak herhangi bir anlaşmanın, İngiltere ile İspanya arasında özel bir anlaşma olmadıkça Cebelitarık’a uygulanmayacağı kaydedilmişti. İspanya, Cebelitarık’ın AB’de kalmaktan yana olduğunu belirterek, Birlik’in kendilerinin arkasında durmaya ‘mükellef olduğunu’ savunuyor. İngiltere Başbakanı Theresa May’in Brexit sürecinin başlatacak mektubunu AB Komisyonu Başkanı Donald Tusk’a teslim ettiği gün parlamentoda konuşan Cebelitarık hükümeti Başkanı Fabian Picardo, İspanya’nın Cebelitarık üzerinde etkinliğini arttırma girişimine izin vermeyeceklerini kaydetmişti. (Bkz. https://tr.sputniknews.com/avrupa/201704031027915699-ispanya-ingiltere-cebelitarik/ )

İngiltere’nin Cebelitarık’tan vazgeçmeye niyeti yok. Geçen yıl Cebelitarık’taki donanma limanına denizaltısını da göndermişti. İngiltere İspanya’nın açıklamalarını savaş sebebi görüyor. Birkaç gün önce, Cebelitarık hükümeti İspanyol savaş gemisinin, Cebelitarık’a izinsiz girdiğini gündem taşıdı. Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) eski liderlerinden Nigel Farage, AB’nin ‘felaket bir yanlış’ yaptığını ve İngiltere’nin gözünün korkutulmayacağını, zorbalığa maruz kalacak küçük bir ulus olmadıklarını, buna basitçe katlanmayacaklarını söyledi. ​300 yılı aşkın bir süredir İngiliz egemenliğinde bulunan Cebelitarık Boğazı üzerinde İspanya da hak iddia ediyor. Bölge, dış politika ve savunma hariç, vergilendirme de dahil olmak üzere her konuda özerk yönetiliyor. İngiltere’nin burada bir askeri üssü, limanı ve havaalanı bulunuyor. (Bkz. https://tr.sputniknews.com/avrupa/201704051027938137-brexit-ertesi-ilk-gerilim-ispanyol-savas-gemisi-cebelitarik-sulari-izinsiz-girdi/ ) Cebelitarık krizi Arjantin ile İngiltere arasındaki Falkland Savaşıyla az da olsa benzerlik gösteriyor. 2 Nisan 1982’de Arjantin Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etti. İngiltere Güney Amerika’ya askeri birliklerini gönderdi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Ekonomik Topluluğu’nda (Avrupa Birliği) büyük diplomatik destek gördü. Arjantin’e ekonomik ambargo uygulandı. 25-26 Nisan 1982 tarihlerinde İngiliz birlikleri Güney Georgia Adasını ele geçirince, Falkland Adalarındaki Arjantin birlikleri komutanı teslim oldu. Arjantin Devlet Başkanı Galtieri’nin ayrılmasından sonra Britanya adalardan çekilmedi ve iki ülke arasındaki sorun kesin bir çözüme bağlanamadı. Savaşın sonucunda, 258 Britanyalı ve 649 Arjantinli öldü, adalar Birleşik Krallık kontrolünde kalmaya devam etti, fakat Arjantin de adalar üzerindeki hak iddiasından vazgeçmedi.

İsmini Tarık Bin Ziyad’dan alan Cebelitarık Boğazı, Atlantik Okyanusu ile Akdeniz’in batı bölümünü birleştirdiği gibi Avrupa ve Afrika kıtalarını da birbirlerinden ayırır. Jeostratejik konum açısından, deniz ulaşımda kilit noktadır. Bu stratejik önem Süveyş kanalının açılması ile çok daha fazla artmıştır. En geniş bölümü Spartel burnu ile Trafalgar burnu arasındadır. Cebelitarık boğazı, Atlas ülkelerinin ve Afrika’nın kuzey kıyılarından İber yarımadasına kadar uzanır. Boğazın orta bölümleri en sığ alanlarıdır, ortalama 324 m civarındadır. Siyasi denetimini üç ülke, Fas, İngiltere ve İspanya gerçekleştirir. Ancak Boğaz’ın her iki kıyısının kontrolü tamamen İngiltere’dedir. Kayıtlara göre Boğazdan yılda yaklaşık 7500 gemi geçmektedir. Cebeli Tarık’ın İngiltere için öneminin sadece stratejik yani jeopolitik olduğu söylenemez. Çünkü kimsenin aklına gelmeyecek şekilde Jeoekonomik önemi de mevcuttur. Eğer iddialar doğruysa Cebelitarık, insan kaçaklığının, uyuşturucu trafiğinin merkezi olduğu gibi kara para aklanmasının da üssü durumunda.

İddialar diyorum çünkü bilginin kaynağı İtalyan gazeteci Roberto Saviano. Napolili Roberto Saviano, İtalya’nın en büyük yer altı organizasyonlarından Camorra’yı deşifre eden Gomorra kitabıyla tanınıyor. Roberto Saviano ‘Gomorrah’ isimli ilk kitabında Napoli mafyasının ipliğini pazara çıkarınca, ölüm tehditleri aldı. Saviano, deşifre ettiği suç örgütlerinin ölüm tehditleri nedeniyle polis koruması altında yaşıyor ve iki günde bir kaldığı yeri değiştiriyor. Saviano’nun Gomorra adlı kitabı, “Kan ve Suç İmparatorluğu” alt başlığıyla, Yurt Kitap yayınları arasında, Umberto Eco’nun önsözüyle Türkçe olarak da yayımlandı. (Bkz. http://www.abhaber.com/merkelden-turkiyeye-elestiri-basin-ozgur-degil/ ) Roberto Saviano Gomorra’nın ardından ‘Zero Zero Zero’ isimli narkotik çetelerini anlatan kitabını piyasaya sürdü ve bu romanla uluslararası alanda çok satanlar listesinin zirvesine yerleşti. Uluslararası suç örgütleri, uyuşturucu, kara para aklama ve şiddet onu konusunda gördükleri onu yazmaya itti hiç bir güç kendisini araştırmaktan alı koymadı. Birçok uluslararası ödülü var. Eylül 2016’da Almanya’nın en prestijli ödüllerinden Sanssouci Kolokyumu ödülünü, Merkel bizzat kendisi takdim etmişti. Bu ödül, Almanya’nın en prestijli ödülü. Genelde bu ödül, Alman sivil toplum örgütleri, Alman vakıfları ve Alman devleti ile çalışanlara veriliyor.

İşte bu Roberto Saviano diyor ki; Cebelitarık bölgesi İngiltere’nin para aklama merkezidir. İngiltere; siyaset ve polis teşkilatı bakımından değil ama hiç şüphe yok ki para aklama olayları açısından, dünyada yolsuzluğun en çok çok yapıldığı ülkedir. İngiliz halkı, mali yapının tamamıyla çöktüğünü bilmediği gibi İngiltere’nin dünyanın en büyük yolsuzluk olaylarına karışmış ülke olduğunun farkında bile değildir. Çünkü rüşvet olaylarına karışan polis ve siyasilerin hesabını sormak çok zor. Sadece Londra’yı işin içinde sanmayın. Cebelitarık, Malta ve Jersey’e ardına kadar açık kapılardan geçen ve Büyük Britanya’dan gelen kontrolsüz bir para akışı var. Panama, para aklamanın başkenti olmuştu. Ancak şimdi bu başkent Londra oldu. ‘Panama belgeleri’ şimdi bu ülkeden intikamını alıyor. Panama belgeleri kesinlikle bir öç alma olayıdır. İsimleri açıklayarak şimdi en büyük rakipleri Londra’dan intikam alıyorlar. (Bkz. http://tr.euronews.com/2017/04/03/roberto-saviano-cebelitarik-ingiltere-nin-para-aklama-merkezi )

Roberto Saviano sadece bunları söylese iyi, iddialarının bir ucu da bize dokunuyor. Ona göre; İngiltere’nin kontrolü altındaki Akdeniz’de, insan tacirleri ve uyuşturucu karteli Türk mafyasının tekelinde. Kara para aklanmasının önüne geçilmesi, Orta Asya’dan gelen vergisiz para akışını engellediğinden, Avrupa’nın; sermayesini kontrol etmeye çalışmaktan ve parayı şeffaflaştırmaktan vazgeçtiğini söylüyor. İngiltere’nin Brexit kararının da böyle bir arzunun meyvesi olduğunu belirtiyor. Amaç; Britanya’yı kıyıdan uzak bir cennet haline getirmek. Bunun içinde para akışı kontrolü serbest bırakılıyor. Bir zamanlar para aklamanın başkenti olan Panama şimdi ününü Londra’ya devrediyor. Onun yorumuna göre; Panama Papers ile Londra’lı isimler ifşa edildi ve intikam alındı.

Roberto Saviano; Avrupa’da parayı saklamanın çok kolay olduğunu kaydediyor. Çünkü her Avrupa ülkesinin ünlü kayıt dışı para sığınakları mevcut. Örneğin İspanya’da Andorra, Almanya’da Lichenstein, Fransa için ise Luxembourg ve tabi tüm dünya için İsviçre, kayıt dışı para sığınaklarının başında yer alıyor. Eskiden bankaların mafyanın parasını almak istemediklerini, 80 ve 90’lı yıllarda bundan çekindiklerini, günümüzde ise resmen mafya yatırımlarını dört gözle beklediklerini, ekonomik krizler ve nakit sıkıntısı nedeniyle artık bankalara mafyanın sızması çok kolay olduğunu vurguluyor. Hatta mafyanın Avrupa bankalarında aklanan parayı saklaması zorsa, başka seçenekler devreye giriyor. Güney Amerika ve Kuzey Afrika bankaları onları bekliyor. (Bkz. http://tr.euronews.com/2017/04/04/saviano-akdeniz-de-insan-tacirleri-turk-mafyasinin-tekelinde )

Akdeniz Türk Gölü değildir diye hiç üzülmeyelim. Gerçi o konuda merhum Süleyman Demirel’in “Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir” polemiğini unutmakta mümkün değil. Cenevizli amiral Andrea Doria’ın 1538’deki Preveze Deniz Muharebesi’nde Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması’nın yenilmesiyle Akdeniz deyim yerindeyse Türk Gölü haline gelmişti. Sonrası zaten malum. Osmanlı donanması Çanakkale Boğazından dışarı çıkamaz hale gelmişti. Üzülmeyelim çünkü Andrea Doria’ın torunu Roberto Saviano; Akdeniz’i geçen göçmenleri taşıyan her bir botun karteller tarafından yönetildiğini, sadece İtalyan çetelerinin değil, Türklerin, Libyalıların, Lübnanlı grupların, insan ticaretinden büyük meblağlar kazandığını söylüyor. Sıkı durun Roberto Saviano; bu işin büyük patronunun Türk mafyası olduğunu, insan kaçakçısı Kartellerin Türk mafyası adına çalıştığını ve Suriyelilerin Avrupa’ya Türk mafyası sayesinde adım attığını, aynı grubun Afganistan’dan gelen eroini de dağıttığını gündeme taşıyor. (Bkz. http://tr.euronews.com/2017/04/04/saviano-akdeniz-de-insan-tacirleri-turk-mafyasinin-tekelinde )

Türkiye ile İngiltere arasındaki yeni süreçteki ortaklık sadece Güvenlik Anlaşması’yla sınırlı olamaz. Nitekim Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren Türk-İngiliz ortaklığıyla kurulan Genel Energy PLC şirketi aynı zamanda Irak’ta Türkiye-İngiltere işbirliğinin kodlarını taşıyor. (Bkz. http://www.kafkassam.com/kuresel-britanya-icin-ingiltere-turkiye-stratejik-ortakligi-amerikaya-meydan-okuyor.html ) Ali Kemal’in torunu, kraliçenin dışişleri bakanı Boris Johnson geçtiğimiz günlerde Antalya’da düzenlenen Tatlı Dil Forumu’nda, “Türkiye-AB güçlü ortaklığı herkesin yararına. Benim de AB’den çıkmayı istememin nedenlerinden birisi, Birleşik Krallık’ın, dış politikamızın ufuklarını genişletmesini ve Türkiye dahil tüm dünyadaki dostlarımızla bağlarımızı güçlendirmesini istememdi. Bu bizim ‘Küresel Britanya’ dediğimiz şeyin esasını oluşturmaktadır. Daha fazla faal ve ilişki içinde olacağız. Türkiye, Birleşik Krallık’ın vazgeçilmez bir ortağı olmaya devam edecek. Karşı karşıya olduğumuz bazı en ciddi sorunların ön saflarında siz varsınız.” demişti. (Bkz. http://www.abhaber.com/ingiltere-disisleri-bakani-boris-johnsonturkiye-ab-iliskileri-zarar-gormemeli/ ) Anlaşılan bu işbirliği sadece kurumsal ve resmi alanlarla sınırlı değil. Her iki ülkedeki imformel yani resmi olmayan illegal örgütlerde bu yeni sürece göre kendi aralarındaki ilişkileri yapılandırmış. Daha Türkçesi şu; İngiliz mafyası ile Türk mafyası birlikte, iş başlında!

Türkiye kuru vaatlerde kanacak bir ülke olmadığını her fırsatta deklare ediyor. Örtülü bir ekonomik kriz kapıda. Bu nedenle siyasi ve ekonomik açılımlar için sermayeye ihtiyaç duyuluyor. Sıcak para lazım. Körfez ülkelerinin sözde yatırımları sadra şifa olamıyor. Anlaşılan gerekli fonu İngiltere sağlayacak. İngiltere Başbakanı Theresa May, Brexit adına Lizbon Antlaşması’nın 50’inci maddesini devreye sokacak mektubu imzalamasıyla, Londra merkezli finans kuruluşlarının İstanbul’a kayması hedefleniyor. Nitekim London School of Economics’in Finansal Piyasalar Grubu Direktörü ve eski Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Simeon Djankov, Brexit nedeniyle Londra’dan ayrılacak bazı finans şirketlerinin İstanbul’a yöneleceğini, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’yla yapılan işlemler için İstanbul’un mevcut finansal altyapısıyla bir numaralı aday olduğunu düşündüğünü belirtiyor. (Bkz. http://www.komplohaber.com/ekonomi/ab-yi-sarsan-gelisme-sonrasi-istanbul-a-para-yagacak-h30919.html ) Simeon Djankov’ın sözünü ettiği para trafiğinin sevk ve idaresi İngilizlerde. Sıcak para, denetim dışı para önce İngiltere denetimindeki Cebelitarık’ta toplanacak, kayıta girecek sonrada soluğu İstanbul’da alacak. Komşuda pişer bize de düşer mi diyeceğiz yoksa armut piş ağzıma düş mü diyeceğiz kararı siz verin?

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir