KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. BÖLGEMİZDE DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ VE GELECEKTEKİ TÜRKİYE

BÖLGEMİZDE DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ VE GELECEKTEKİ TÜRKİYE

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
265 0

Bölgemizde değişen dengeler bizim 1683’te Viyana’da başlayan toprak kaybını ve çekilmeyi 1921’de Sakarya Meydan Muharebesinde durdurmamızla beraber 30 Ağustos 1922’de Yunanistan ve onun sahne arkasındaki işgalcilerin hayallerini yerle bir ederek oluşturmak istedikleri yapıya karşı kazanılan mücadeleden sonra bölgemizde bir çok güç oyunları oynanmaya başlamıştır.
Türkiye olarak yeniden bütün oyunları bozmaya, emperyalist sistemlere ve onun yöneticilerine karşı bir kez daha hak, adalet ve eşit paylaşımcı, gönülleri fetih eden politikalarla sahneye çıkmamızla başlayan yeni dengeler.
Sömürgeci devletlerin, bölgemizde sanayi devrimi ile başlayan enerjiye olan ihtiyaçlarını işgal ve sömürgeci yöntemlerle elde tutmaları, istedikleri gibi yönetme biçimlerinin bölgemizi ne hale getirdiği ortadadır. Buna dur diyebilenlerin karşılarına türlü hileli oyunlarla çıkan emperyal devletlerin tek çekindikleri nokta ise halkın desteğini alan devlet yönetimleri ve liderleri olmuştur.
Enerjinin yarattığı ekonomiyi, ülke kalkınmasına ve ülke vatandaşları için üretim ve yatırım olarak kullanmayan yönetimlerin sonu aslında kendi sonlarını hazırlamıştır.
Bölgemizde kalkınan ve gelişen her devlet, emperyal devletin sömürge alanlarındaki rakibi olarak karşılarına çıkacaktır.Bu durum emperyalist devletlerin ekonomilerini ,pazarlarını kayıp etme ve güçlerinin yok

olmasına yol açacağı gibi yeni dengelerin ortaya çıkmasınıda sağlayacaktır.
Emperyal devletlerin, yerli işbirlikçileri ve kendi yarattıkları terör örgütleri ile oluşturdukları kargaşa, ekonomik,siyasi kaos ve krizleri uyguladıkları algısal yöntemlerle kendi lehlerine çevirme ve uzlaştırıcı rol üstlenmelerinin artık kabul edilmediği bu dönemlerde gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasıyla bölge halklarında oluşan bilinçlenme ile yaşamsal varlıklarının kabul edilmediğini görmekteyiz.
Bu durum karşısında ekonomik ve siyasi güç kayıplarını farkına varan emperyal devletler bölgemizde Fransa lideri küreselcilerin şımarık çocuğu Macron ile kendilerini göstermeye, tehdit etmeye,istediklerini kazanma hırsı ile ortaya çıktıklarını görmekteyiz.
ABD’nin bölgemizde terör örgütlerine verdiği desteklerle korumak ve kollamak görevi üstlendiği, İsrail devletine karşı, görevlerini yerine getirirken düne kadar İsrail’in karşılarında olduklarını söyleyenlerinde gerçek yüzlerini de ortaya çıkarmış durumdalar.
Türkiye olarak, bölgemiz ve terör örgütlerine karşı tek başına mücadele eden, haksızlıklara karşı dur diyen bir ülke karşısında neler yapabileceklerini ortaya koyarken, dün terör örgütleri üzerinden tehdit gönderenlerin bu gün devletler üzerinden tehdit göndermeye başladıkları noktaya geldik.
Bu durum ülke olarak ne kadar büyük bir oyunu bozduğumuzu ve bölgemizle ilgili planlarını nasıl

bozduğumuzu göstermesi anlamında büyük önem arz etmektedir.
Büyüyen ve kendi savunma sanayisi ile nitelikli çelik ürünler üretme gücüne ulaşmada önemli yol kat eden ülkemizin geniş hinterlandı ile bu ülkelere karşı nasıl bir tehdit oluşturduğunu görmemiz açısından da önemlidir.
Dün geldikleri gibi gidenlerin bu günde gelmeden gideceklerini görmeleri açısından ,Türkiye’nin attığı kararlı adımlarda bunu görmekteyiz.
AB ve ABD politikalarında, AB Aday ülkesi ve NATO üyesi Türkiye’ye karşı neden mücadele içine girdiğine baktığımızda ise ;
NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye’yi 15 Temmuz darbe girişiminde başarıya ulaşamayanların ile istediklerini elde edemedikleri için,
İsrail’in hedeflerine karşı çıkan ülke olması nedeni,
Yeni Dünya düzeninde kilit ülke konumuna gelmesi,
Bölgesel hinterlandı ve tarihsel geçmişe sahip olması,
Emperyal devletlerin bölgemizdeki yaptıkları bütün faaliyetleri açıklaması ve buna müsade etmemesi,
Ekonomik olarak büyüyen bir ülke olması,
Siyasi istikrar ile yönetilen ülke konumuna gelmesi, İçerideki lobilerinin gün geçtikçe yetkilerinin azalması,

Yerli ve Milli İstihbarat yapılanmasına dönmesi,
Savunma sanayisinde geldiği nokta,
Her türlü terör örgütlerine karşı tek başına mücadele etmesi ve elde ettiği tecrübe başarılar ile emperyal devletlerin bütün hayallerini sona erdirmesi,
Bölgesel uyanma ile halkları harekete geçirme gücüne kavuşması,
Bölgede bütün ülkelere karşı attığı adımlarda istikrarlı politikalara dönülmesi
Kendi politikaları ile yol yürüyen aynı zamanda paylaşan bir ülke konumuna gelmesi,
Yönetilen konumundan yönetme ve paylaşma stratejilerine kavuşması,
Emperyal faaliyetlerinin önüne geçerek bütün planlarını bozması,
Ortadoğu’da izlediği politikalarla İsrailin bütün hayallerinin önüne geçmesi,
Balkanlardan Kafkasyaya kadar etkileşim alanında olması
Yeni Kuşak Yol projesi ile lojistik ve üretim merkezi olma yolunda attığı adımlar,
Emperyal devletlerin yeni güç alanı Afrika kıtasında güçlü bir şekilde yerini alması,

Hinterlandı alanındaki ülkelerde sessiz Mehmetlerinin varlığı,
Sopa ve Havuç politikası ile tehdit savuranların ihtiyaç duydukları bütün politikaların Türkiye’nin eline geçmesi ile tersine dönen ekonomik çekişmeler ve siyasi kaoslar
AB içindeki güç çekişmeleri İngiltere sonrası Almanya ve Fransa arasındaki ekonomik liderlikten Siyasi liderlik yarışlarının önünde güç olmaya başlayan Türkiye
Bölgemizdeki kumandalı liderlerin ülkelerindeki Türkiye etkisinin yarattığı rahatsızlıkların emperyal devletlere yansıması ve kayıp etmeye başladıkları saygınlık ve güç kayıplarının ortaya çıkması,
Uluslararası kuruluşların etkinlik noktasındaki teslimiyetçi tavırlarını açıkça dile getirmesinin yarattığı rahatsızlıklar,
AB içinde Atlantikçilerin sözcüsü konumuna getirlen Fransa’nın kendine görev biçmesi ile Almanya içindeki rahatsızlıklar ve Atlantikçi olmayan Almanya’nın tutumu ile ortaya çıkan durumların yarattığı rahatsızlıklar,
Yeni dünya düzeninin karar alıcı konumun gelen Çin,Rusya ve Türkiye’ye karşı ortak hareket eden Atlantikçilerin bölgemizde istediklerini elde etmek için Türkiye karşıtı uygulamalarında başarıya ulaşmasının engellenmesi,
Bölgemiz için adalet ,eşit paylaşım ve sadece hak sahiplerinin işbirliği yapabileceği bir dünya düzenine doğru hareket eden Türkiye’nin yarattığı etki ve karşısında yeni güç dengesinin lideri konumuna gelmesidir.

Çıkarlarına hizmet etmeyen her ülkeyi ya dış müdahaleye açık hale getirerek işgal ettiler ya da o ülkeyi etnik, mezhebi ve siyasi çatışmalarla kutuplaştırıp kontrol altına aldılar.
Etnik ve mezhep düzenine dayalı sömürgeci Sykes-Picot düzeni artık işlevselliğini kaybetti.
İşte tam da burada şunu asla unutmamak lazım.
Emperyalist vesayet sistemi tamamen çökmeden Türkiye ile bir anlaşma yapmayacaklardır.
Çünkü emperyal akıl uzun süreli planlar yaparlar ‘ asla vazgeçmezler, ancak güç kayıp ettiklerinde veya güçlü olduğunuzda yetersiz kalırlar.
Dr.Mehmet BOZKUŞ

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir