– Sözleşmedeki hükümleri uygulayan ve denetleyen taraf Türkiye’dir. (Md. 24).
– Karadeniz’e kıyısı bulunmayan devletlerin denizaltıları ve uçak gemileri Boğazlardan geçemeyecektir. (Md. 10/3, 11, 12, 14 ve Ek-II par. B). Karadeniz’e kıyısı bulunan devletler, Karadeniz dışında yaptırdıkları veya satın aldıkları denizaltıları Türkiye’ye zamanında haber verirlerse Boğazlardan geçirebileceklerdir. Denizaltılar Boğazlardan birer birer, gündüz ve su üzerinden geçecektir.
(Md. 12)
– Barış zamanlarında savaş gemileri Boğazlardan geçebilmek için 8 gün içinde Türk Hükümeti’ne bildirim yapmak zorundadır. Bu bildirimde gemilerin gidecekleri yer, adları, türleri ve sayıları, gidiş dönüşte taşıdıkları yükler bildirilecektir. Boğazlardan geçiş 5 gün içinde olacaktır. Daha fazla Boğazlarda kalmak yasaktır. Geçiş sırasında donanma komutanı, Boğaz girişindeki bir işaret istasyonuna emrindeki kuvvetin açık ve seçik bileşimini bildirecektir (Md. 13, 16)
– Barış zamanlarında Boğazlarda transit olarak bulunabilecek tüm yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek tonaj toplamı 15 bin tonu geçmeyecektir. Söz konusu kuvvetler 9 gemiden çok olmayacaktır. (Md. 14)
– Karadeniz’e kıyısı bulunmayan devletlerin barış zamanında Karadeniz’de bulunduracakları savaş gemilerinin tonajı 45 bin tonu aşmayacak ve bu gemiler 21 günden fazla Karadeniz’de kalmayacaktır. (Md.18)
– Savaş zamanlarında savaşan herhangi bir devletin savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi yasaktır. (Md. 19)
– Savaş zamanlarında Türkiye savaşan ülke durumundaysa veya bir savaş tehdidiyle karşı karşıyaysa Boğazlardan savaş gemilerinin geçip geçmemesi tamamen Türkiye’nin kararına bağlıdır. (Md. 20, 21)
– Sivil hava araçları Türkiye’ye 3 gün önce ön bildirim yaparak kendilerine gösterilen hava yollarını kullanacaklardır. (Md 23) Askeri uçakların Boğazlar üzerinden geçişine izin verip vermeme yetkisi Türkiye’ye bırakılmıştır.
– Uluslararası Komisyon’un yetkileri Türkiye’ye geçmiştir. (Md.24)
– Türkiye, Boğazlarda hemen yeniden asker bulundurabilecektir. (Protokol, 1,2)
– Türkiye, Boğaz geçişlerinde “sağlık kontrolü”, “fenerler”, şamandıralar” ve “kurtarma hizmeti” için vergi ve harç alacaktır. (Geçiş ücretleri 2.5 Frank kuru üzerinden belirlenmiştir.) (Ek-1)
Bu özellikleriyle Montrö, kelimenin tam anlamıyla, “Boğazlardaki Türk kilidi”dir.
Montrö ortadan kalkarsa neler olur?
Montrö ile Türkiye Boğazlarda “mutlak egemenlik” kurmuştur. “Uluslararası boğazların hiçbirinde, Montrö’de Türkiye’ye verilen nitelikte yetkiler hiçbir kıyı devletine verilmemiştir.” (5).
Montrö’nün ortadan kalkması Türkiye için ciddi bir milli güvenlik sorununa neden olacaktır. Çünkü herhangi bir sıcak veya soğuk savaş tehlikesi durumunda Türkiye, Boğazlara ve oradan Karadeniz’e girecek savaş gemilerini, uçak gemilerini, denizaltıları, savaş uçaklarını engelleyerek kendi güvenliğini sağlayamayacaktır. (6)
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, “Karadeniz’e kıyısı olan ve olmayan ülkeler” ayrımı yapmış, “Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere” bazı ayrıcalıklar tanırken diğer ülkeleri sınırlamıştır. (7).
Böylece Türkiye Montrö ile kendine Kuzeybatıdan bir güvenlik kalkanı oluşturmuştur. Montrö ortadan kalkarsa işte bu güvenlik kalkanı da ortadan kalkar.
Montrö ortadan kalkarsa herhangi bir savaş durumunda savaşan devletlerin Boğazlardan geçip Karadeniz’e girmelerine hiçbir şey engel olamaz. Büyük baskılar altında kalan Türkiye tarafsızlığını koruyamaz. (8). Nitekim Türkiye’nin II. Dünya Savaş’ında, tarafsız kalabilmesinde Montrö’nün özel bir etkisi vardır.
Kanal İstanbul Montrö’yü ortadan kaldırır mı?
1- Türkiye, Boğazdan geçen ticaret gemilerini Kanal İstanbul’dan geçmeye zorlarsa bu durum “Bayrak ve yükü ne olursa olsun ticaret gemilerinin Boğazlardan geçişleri serbesttir” diyen Montrö’ye aykırı olacağından Montrö ortadan kalkabilir. (Md. 1,2,4,5) Üstelik Montrö’de “geçiş ve gidiş geliş serbestliği ilkesinin süresi sonsuzdur.” (Md. 28)
2- Kendiliğinden Kanal İstanbul’a yönelecek gemilerden yüksek geçiş ücreti alınacak olursa gemiler İstanbul Boğazı’nı tercih etmeye devam edeceklerdir. Böylece hem Kanal İstanbul geçişlerinden beklenen yüksek gelir, hem de Boğaz trafiğinin azalması beklentisi hayal olacaktır.
3- Kanal İstanbul’da Montrö’yü uygulamak mümkün görünmüyor. Çünkü Montrö’de “Boğazlar” deyimi İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nı kapsıyor. Kanal İstanbul ise bunların dışında “yapay bir kanal” olarak Montrö’deki “Boğazlar” tanımının dışında kalıyor. Dolayısıyla Kanal İstanbul’dan geçen bir gemiye Çanakkale Boğazı’ndan ve Marmara Denizi’nden geçerken Montrö hükümleri uygulanamaz. (9)
4- Türkiye’nin, “Kanal İstanbul’dan savaş gemileri geçmeyecek, sadece ticaret gemileri geçecek” demesi durumunda buna karşı çıkan ülkeler insan eliyle yapılan Süveyş, Panama ve Kiel kanallarının hem ticaret hem savaş gemilerine açık olduğunu söyleyerek Montrö’yü tartışmaya açabilirler.
Amerika’nın aşamadığı Montrö Maddesi 18
Karadeniz’e kıyısı olmayan İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya ve Amerika gibi emperyalist devletlere Karadeniz’in kapılarını kilitlemiştir.
1. Dünya Savaşı sonrası Rusya, Montrö’yü değiştirmek istediğinde Amerika kendi çıkarları açısından Türkiye’nin yanında durdu, Montrö rejimini savundu. Ancak bugün itibarıyla Amerika Montrö’den rahatsızdır…
Çünkü Montrö’nün 18. maddesi, Karadeniz’i Amerikan emperyalizmine de kapatmıştır.
Söz konusu maddeye göre Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin Karadeniz’deki savaş gemilerinin toplam tonajının, 30 bin tondan (zorunlu hallerde 45 bin tondan) fazla olmaması, bu ülkelerden herhangi birinin tonajının toplam tonajın üçte ikisini aşmaması, Karadeniz’e insani bir amaçla gönderilecek deniz kuvvetinin 8 bin tonu geçmemesi, bu kuvvetlerin de Türk Hükümeti’nden izin alarak Karadeniz’e girebilmesi ve bu kuvvetlerin burada bulunmalarının amacı ne olursa olsun Karadeniz’de 21 günden çok kalamamaları Amerika’nın elini kolunu bağlamıştır. (10)
Montrö’nün işte bu 18. maddesi nedeniyle Amerikan donanması, denizaltıları, uçak gemileri Karadeniz’e girememektedir.
Soru şudur: 83 yıldır Karadeniz’in kapısındaki Montrö kilidini kıramayan Amerika, Karadeniz’e girebilmek için yeni bir kapı mı yaptırmaktadır?
Kanal İstanbul, Karadeniz’e açılan bir Amerikan kapısı mıdır?
KAYNAKLAR
DİPNOTLAR:
1– İbrahim Sadi Öztürk, Mondros, Sevr, Lozan Antlaşmaları, İstanbul, 2004, s. 45-55.
2– Sami Doğru, “Türk Boğazlarının Hukuki Statüsü”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.15, S. 2, 2013, İzmir, 2014, 143-152.
3– N. Ahmet Banoğlu, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, 2. bas, İstanbul, 1978, s. 644, 645.
4– İsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları, C.1, 3. bas, Ankara, 2000, s. 501-526.
5– Doğru, s. 164.
6– Hüseyin Tosun,“Montrö Boğazlar Sözleşmesi”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S.13, C.4, Ankara, 1994, s. 111, 112.
7– Tosun, s. 111.
8– Tosun, s. 112.
9– Rıza Türmen, “Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi”, t24.com.tr, 18 Aralık 2019.
10– Soysal, s. 515,516.
Boğazlardaki Türk kilidi
359 0
Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.