Geçtiğimiz günlerde Hamas Lideri İsmail HANİYE’nin irandakatıldığı cumhurbaşkanlığı yemin törenine katılması akabinde devrim muhafızları tarafından korunan binada uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kabetmiştir. Süikast dünya gündeminde 1. Sırada yer aldı ve çeşitli medya kuruluşları bu konuda farklı söylemler ve iddiada bulunmuştur. Türkiye’deki basın yayın organlarıda konuya ilişkin haberler yaptı. Yeni Şafak gazetesi olaya en çok tepki gösteren gazetelerden biri olmuştur özellikle yaptığı haberlerde İsrail için ‘’TERÖR DEVLETİ’’ olarak bahsetmesi dikkat çekmektedir. YeniŞafak Gazetesi yazarı Yahya BOSTAN Haniyye süikasti hakkında
‘’Hamas lideri İsmail Haniye’nin üstelik Tahran’da, İran’ın güvencesi altında katledilmesi, İsrail kaynaklı bölgesel gerilimde yeni bir aşamayı işaret ediyor. 1 Nisan’da İsrail’in Şam’daki İran konsolosluğuna düzenlediği saldırıyla başlayan “Kontrollü doğrudan çatışma” safhası geride kaldı. 31 Temmuz itibariyle gelişmeler “Kontrolsüz, doğrudan çatışma” aşamasına geçildiğini gösteriyor. Bu, kaos ve belirsizlik anlamına gelir. Ankara askeri planlarını çekmeceden çıkarmalıdır’’ açıklamasında bulunarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerekli önlemleri alması gerektiğini öne sürdü.
Yazar Tamer KORKMAZ ise olay hakkında;
‘’ Uluslararası hukukun, Soykırımcı İsrail devletine işlemeyen “bir fasa fisodan ibaret olduğu” bir kez daha görüldü.“Uluslararası Toplum” dedikleri “şey” de, sadece “Batılı devletlerin menfaatleri” söz konusu olduğunda vardır.
Bir de misafirini dahi “koruyamayan” bir İran var! Evet, “aciz bir devlet” görüntüsü veya etiketi İran’ın üzerine tamamen yapıştı. “İran dediğin, meğerse kâğıttan kaplan imiş” repliği, isabetle dillere pelesenk oldu.
Yine Yeni Şafak gazetesi yazarlarından
‘’İsrail panik halinde ne yapacağını şaşırmış durumda. Hesapları yine yanlış. Yine fazla matematiksel, ama doğru olmaktan çok uzak. İsmail Heniyye’ye yapmış olduğu terör eylemiyle gücünü ve maharetini değil sadece kalleşliğini, acizliğini, korkaklığını, caniliğini ve kural tanımaz mücrimliğini ve ama hepsinden önemlisi beyinsizliğini gösteriyor. 10 aydır Gazze’de bugün bu terör eylemiyle kurtarmaya çalıştığı efsanevi istihbarat gücü her gün her saat madara olup tükeniyor. Delinmez demir kubbesi kevgire dönmüş, çok övündüğü yenilmez savaş gücü çocukların maskarası olmuş durumda. Bu durumu kurtarmak için yapabildiği tek şey çocukları, sivilleri kalleşçe, alçakça öldürmek. Baş düşmanı İran’da böyle bir eylemi yaparak kendince belki de gövde gösterisi yapmış oluyor. Oysa bu suikastta kullanmış olduğu teknikler ve istihbarat kabiliyetiyle göstermeye çalıştığı gövdesi Gazze’de 10 aydır çoluk çocukların eliyle dünyanın maskarası haline gelmiş durumda.’’ açıklamalarında bulundu.
İlk saatlerde suikastin füze saldırısı ile gerçekleştiği söylense’de mevcut yapıda sadece Haniye’nin bulunduğu odanın hasar alması saldırının füze değil içeriye yerleştirilen bomba ile yapıldığı kuvvetle muhtemel, bununla ilgili Star gazesei yazarı Yakup KÖSE;
‘’İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun kontrolündeki binaya 2 ay önceden bombaya konulacak. Heniyye’nin bu bomba konulan odada kalması sağlanacak. İsrail istihbaratı İran devletinin içinden yardım almadan böyle bir saldırıyı gerçekleştiremez.
İran’ın bu ümmete bir açıklama borcu var. Açıklama derken, öyle üstünkörü bir açıklama değil. Tüm teferruatıyla hâdiseyi anlatacak bir açıklama. Açıkçası böyle bir açıklamaya ilk başta İran’ın ihtiyacı var. Üzerindeki şaibeyi başka türlü kaldıramaz.
İran, “Yine başladı Acem palavrası” dedirten “İntikam alacağız, İsrail’e şunu yapacağız bunu yapacağız” boş lakırdıları bırakıp himayesindeki bir lideri nasıl koruyamadığının izahını yapmalı.’’
diyerek İran devletini başlıca sorumlu olarak görmekte. Star gazetesinin yaptığı başka bir habere göre söz konusu binanın 3 odasında aktif edilmemiş patlayıcı bulunduğu iddia edildi haberin detaylarında ise ;
‘’ Heniyye’nin suikasta uğradığı binada İran güvenlik ve istihbarat birimlerince yapılan kapsamlı araştırmalarda, söz konusu konutun başka odalarında ilave patlayıcı cihazların bulunduğu iddia edildi. İran’da savaş gazileri için tahsis edilen ve “Gaziler Evi” olarak adlandırılan konutun aynı katında farklı bir güvenlik açığının istismar edildiğini gösteren olayda, aktif edilmemiş patlayıcı maddeler, Heniyye’nin oda değiştirme ihtimaline göre alınan bir plan silsilesinin parçası olarak değerlendiriliyor. Üç farklı odada yerleşik halde bulunan söz konusu patlayıcıların, uzaktan kumandalı mandala bağlı olduğu iddia edildi.’’ Cümlelerine yer verildi.
İran devrim muhafızlarından gelen açıklamaya göre suikast kısa menzilli 7kg ağırlığında bir füze ile yapıldığı yönündeydi lakin füze ile yapılan bir saldırıda mevcut yapının tamamen yıkılması yerle bir olması söz konusu olacağını açıkça söyleyebiliriz. Dolayısıyla sadece Haniyye’nin bulunduğu odada hasar olması içerden patlayıcıyla seçeneğini daha ’da güçlendirmekte.
Son çıkan haberlere göre ise;
‘’Abdusselam Heniyye, babasının vefatının ardından Türkiye’de kılınan gıyabi cenaze namazlarına işaret ederek, ‘Bu, Filistin davasının aynı zamanda asil Türk milletinin, Türkiye halkının da bir davası olduğunun delilidir. İnşallah Gazze’nin kurtuluşunun ve zaferinin kutlamalarını hep birlikte yapacağız kardeşlerim’’ dedi.
Yapılan suikast üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devletini açıkça bölgedeki kargaşanın içine çekerek savaşa sokma çabalarına kayıtsız kalınmayıp politik olarak bu durumun önüne geçilmelidir.
Bilal KÖSE