Bahar Kalkanı Harekatı’nın 01.02.2020’de Sn. Hulusi Akar tarafından resmi olarak açıklanmasının ardından Rusya’nın “Rossia 24” TV kanalı aynı gün servis ettiği özel programın ilk 20 saniyesinde aynen şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye, Suriye İdlib’inin göklerinde hakimiyet kurmak istiyor. Ankara’nın savaş dronları düşürülüyor (!) olmasına rağmen, Türk askerleri de Suriye uçaklarını vuruyor…. Türkiye’nin Suriye’ye yönelik saldırganlığının adı, Bahar Kalkanı’dır!”.
Programın 59. saniyesine kadar ise şunlar vurgulandı:
“Türkiye şuan Suriye’ye savaş ilan etmezse de, bu Arap cumhuriyetine açık şekilde saldırıyor. Bu dünyadaki en gaddar terör örgütünü savunmaktan da ötedir. Ankara’da, İdlib’teki operasyonuna yeni ad bile koydular: Bahar Kalkanı. Büyük ihitmal acilen düşünmüşlerdir”.
… “Bu bir hybrit savaşı değildir(artık). Artık Türk proksileri, yani, radikal Suriye ekipleri (ortyad) Türk ordusunun güdümüyle hareket ediyor”
Yayın dilinin Rusça olduğu dikkate alınırsa, Türkiye aleyhinde kasıtlı olarak manipüle edilen kirli bilgilerin ana medya ve sosyal medya aracılığıyla tahminen 300 000 000 kişilik Rusça konuşan geniş bir kitleye bu şekilde ulaştığını varsayabiliriz.
İletşim uzmanları, seyirci ilgisini çekmek için ilk 30 saniyenin önemli olduğunu vurgularlar.
Buna göre, medya yoluyla kitle yönetiminde Rus propagandacıların kurallara tam uyumlu ve sistematik bir şekilde çalıştığını belirtmek yerinde olacaktır. Bu hususta Rus propagandacılarının Ukrayna’nın parçalanması sürecinden edindiği birikimlerini de unutmamak gerekir.
Bunun yanısırıa, Kremlin propagandacısı olarak bilinen V.Solovyev, E.Poddubnıy ve diğerlerinin “Uçak Krizi” sürecinde olduğu gibi, Bahar Kalkanı Harekatı sürecinde de Türkiye aleyhinde tavırlarını açıkça ortaya koyarak bilgi manipülasyonu yaptıkları görülmektedir.
Ve şuan devam eden Bahar Kalkanı Harekatı sürecinde Kremlin merkezli medyanın propaganda seyri bu yönde kaydedilirken, sosyal medya ayağında ise “VK” ve “Ok” başta olmak üzere diğer popüler platformlarda da propagandanın her seviyesi aktiv olarak işlenmektedir.
Böylelikle şuan Kremlin merkezli medyanın:
1-“Türkiye Suriye’ye açık bir şekilde saldırıyor”,
2-“Türkiye Suriye’de terör örgütlerini destekliyor” formatında Türkiye aleyhinde propaganda faaleiyetini sürdürmekte olduğunu açıkça söyleyebiliriz.
***
Bunun yanısıra, Kremlin’in daha önce, Ukrayna başta olmak üzere, etki alanında bulunan coğrafyalarda gerçekleştirdiği bilgi manipülasyonların geneline (özellikle sesli mesajlar formatındaki örneklere) tahlil yaptığımızda, söz konusu materyaller ile 27.02.2020’de yapılan menfur saldırının ardından Türkçe segmentli sosyal medyada (yaygın olarak “WhatsApp” ve “Youtube” aracılığıyla) “ses kaydı” formatındaki paylaşımlar arasında benzerlik görüldüğünü vurgulayabiliriz.
***
Aynı gün (01.03.2020) sözünü ettiğimiz Kremlin’in bilgi manipülasyonuna karşın, dürüst gazetecilik mesleği gereği, Kazakistan’ın KazAqparat Haber Ajansı, AA ile birlikte T.C. Savunma Bakanlığı’nın resmi haberini kaynak gösterek, doğru haberi ve bilgiyi Rusça olarak servis etmiştir. Söz konusu doğru haber akışı ertesi gün Egemen.kz tarafından da devam ettirilmiştir. Türk Dünyasının diğer haber ajansları tarafından da yapılan bu haber akışı, sosyal medya kullanıcılarının da etkisiyle, Kremlin’in manipülasyon girişimlerini büyük ölçüde engellemiştir.
***
Elbette, bu kriz de zamanı geldiğinde sona erecektir. Ama, devam etmekte olan bu süreçte Hybrit Savaşı ve/veya Gerasimov Doktirni gereği Kremlin’in benzer manipülasyonlara sıkça başvuracağına benziyor.
Yeri gelmişken propoganda ve söz konusu doktrine de değinmemiz gerekir:
Gerasimov Doktrini! Şeytanın bile aklına gelemeyeceği korkunç icat. Adeta bir kaos yaratma sistemi. Bu kahpece icadın, bu yok etme sisteminin sayesinde Kremlin’in Ukrayna’yı (ortak soy ve tarihi bağları gibi ortak değerlere sahip olmasına rağmen) paramparça ettiğini gördük.
Bu canavarın diğer adı Hybrit Savaşı’dır. Propaganda (ak, kara, gri boyutlarıyla) bu canavarın bölünmez parçası olmakla birlikte, üç kafalı ejderha gibi ölüm canavarının aynadaki birer yansıması gibidir adeta.
Ölümcül bir virüs gibi gün geçtikçe mutasyon evrimlerini geçirerek, ölümlerin ve insan trajedilerinin üstüse birikmesiyle daha da korkunç hale gelen, yutup yağmaladığı ülkelerle, insanlarla birlikte, insanlığı da kahpece yok etme ve mahvetme icatıdır.
***
Derin savaş, sivil ve askeri sabotaj, casusluk, provakasyon, toplumsal panik yaratma ve yönetme, suikast ve insan kaçırma, ülkenin güvenlik ve askeri moralini tahrip etme/körleştirme faaliyetleri…
Ve bir propaganda aracı olarak medya üzerinden asılsız, kirli ve yanlış bilgileri kasıtlı olarak servis ederek, milyonlarca insanı yönetme…
Biz tüm bu operasyonları en yakın tarihte Ukrayna’nın parçalanmasıyla devam eden süreçte net olarak gördük ve bugün de görmekteyiz.
***
Şuan Kremlin, Ukrayna’da yaptıklarını Suriye’de yapmaya çalışıyor.
Ama Türkiye’nin Ukrayna olmadığını, Türk Dünyası’nın da Slav Dünyası’ndan çok farklı olduğunu, Arap Dünyasına da hiç benzemediğini bilmeli ve her ülke perspektifinden “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sağlanması için Türk Dünyası’na yönelik olan dış politikasını tekrar gözden geçirmelidir.
Nurgali Jusipbay